Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1202 E. 2020/262 K. 16.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2018/1202 Esas
KARAR NO: 2020/262
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 12/10/2018
KARAR TARİHİ: 16/06/2020
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilince verilen dava dilekçesinden özetle; davacı şirketin ———-yetkili servis oto onarım bakım vs. işlerle uğraşan bir şirket olduğunu ve davalıyla ticari ilişki içinde bulunduğunu,————-İcra Müdürlüğü’nün ———— Esas sayılı dosyasına konu faturalarda belirtilen mal ve hizmetlerin davalıya verildiğini, ancak davalı tarafından alınan bu malların ve hizmetlerin bedelinin davacıya ödenmediğini, davacının söz konusu malların ve hizmet bedellerinin ödenmemesi sebebiyle icra takibi başlattığını; ancak, davalının takibe itiraz ettiğini ve takibi durdurduğunu, davalının itirazının haksız olduğunu söz konusu malların davalıya teslim edildiğini; ancak, davalı tarafından bir bedel ödenmediğini belirtmiş, davalının itirazının iptalini ile davalının icra inkar tazminatına mahkum edilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya ödetilmesine karar verilmesini; talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilince verilen cevap dilekçesinde özetle; davacı şirketin çalışanının—- tarihinde davalı şirkete ait—– plakalı —– model aracı rutin bakım ve onarımının yapılması amacıyla davacı şirkete bıraktığını, davacı şirketin araca haksız şekilde el koyduğunu ve davalıya teslim etmediğini, bunun üzerine——- Cumhuriyet Başsavcılığı’nın ———- soruşturma sayılı dosyası üzerinde güveni kötüye kullanma suçunu işledikleri gerekçesiyle davalı şirket yetkilileri hakkında soruşturma başlatıldığını, soruşturmanın başlatılmasının ardından ——- Noterliğinden———— yevmiye numaralı ihtarnamenin keşide edildiğini ve aracın teslim edilmesinin talep edildiğini, söz konusu aracın davalı tarafından gümrükten teslim alınan tıbbi maddelerin, test ve kitlerin taşındığı araç olduğunu ve davalının bu süreçte büyük mağduriyet yaşadığını, maddi zararının oluştuğunu, davacı tarafından açılan davanın haksız ve mesnetsiz olduğunu belirtmiş, davanın reddine karar verilmesini, ancak alacağın varlığı değerlendirilirken davalı tarafından ileri sürülen takas mahsup defi talebinin dikkate alınarak davalı ve davacı arasında alacak-borç kalmadığı hususunun değerlendirilerek karar verilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini; talep etmiştir.
Dava, taraflar arasındaki ticari ilişkiden kaynaklı alacak sebebiyle başlatılan takibe yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davacı, cari hesaptan kaynaklanan alacağının ödenmediğini, alacağın tahsili için girişilen icra takibine de itiraz edildiğini belirterek iş bu davada itirazın iptalini talep etmiştir. Davalı ise, davacıya teslim edilen aracın davacıda kaldığını, iddianın aksine davacının değil, davalının alacaklı olduğunu bildirerek takas, mahsup talebi ile birlikte davanın reddini istemiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; davacı ile davalı şirket arasında sözleşme ilişkisi bulunup bulunmadığı, davacının sözleşmeden kaynaklı edimini yerine getirip getirmediği, mal ve hizmet tesliminde bulunup bulunmadığı, davalının teslim edilen mal ve hizmetin bedelini ödeyip ödemediği, bu itibarla davacının davalı şirketten cari hesap gereği alacaklı olup olmadığı, hangi miktarda alacaklı olduğu, davalının takas definde bulunmakta haklı olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
——– İcra Müdürlüğü’nün ——— sayılı takip dosyasının incelenmesinde; —– tarihinde başlatılan takibin alacaklısının, borçlusunun——- borçlusunun ——— olduğu; takibin —— asıl alacağa yönelik icra takibi olduğu; örnek no:7 ödeme emrinin borçluya tebliğ edildiği; borçlu tarafından, —— tarihinde borca ve fer’ilerine itiraz edildiği; icra müdürlüğünce ———- tarihinde takibin durdurulmasına karar verildiği; görülmüştür.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında, taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişi——- tarafından düzenlenen————— tarihli raporda; dava konusu— adet faturanın hem davalı hem davacı firmanın defter ve kayıtlarında mevcut olduğu, davalının ticari defter ve kayıtlarına göre davacı şirkete ————- borcu olduğu mütalaa edilmiştir.
6100 sayılı HMK 200. maddeye göre bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri ikibinbeşyüz Türk Lirasını geçtiği takdirde senetle ispat olunması gerekir. Bu hukuki işlemlerin miktar veya değeri ödeme veya borçtan kurtarma gibi bir nedenle ikibinbeşyüz Türk Lirasından aşağı düşse bile senetsiz ispat olunamaz.
Yazılı sözleşme olmasa da sözleşmenin varlığını ortaya koyan davalının veya onun adına hareket eden kişinin imzasını taşıyan teslim belgesi, irsaliyeli fatura, ile de sözleşme ilişkisinin ispatı mümkündür. Yazılı delil niteliğinde olmayan ancak kesin delil niteliğindeki ticari defterler ve yemin delilleri ile de sözleşme ilişkisi ispatlanabilir.
Tek başına fatura düzenlenmesi akdi ilişkinin varlığının ve mal tesliminin kanıtı olamaz. Ayrıca faturaların davacı defterlerinde kayıtlı olması da teslimini kanıtlamaya yeterli değildir. ————
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) hükümlerine göre: Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK 222/1). Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK 222/2). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması ve defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur (HMK 222/4). Bu kurallar birlikte değerlendirildiğinde ticari davalarda, yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda, ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümü amacıyla yapılan yargılama, yargılama sırasında bilirkişiden alınan denetime elverişli rapor içeriklerine göre; davacı/takip alacaklısının davalı/takip borçlusu hakkında cari hesaba dayalı olarak takip başlattığı, davalı/takip borçlusunun tebliğ edilen ödeme emri üzerine takibe borca ve fer’ileri yönünden süresinde itiraz ettiği ve takibin durduğu, eldeki itirazın iptali davasının süresinde açıldığı, taraflar arasındaki ihtilafın sözleşme ilişkisi bulunup bulunmadığı, var ise takip dayanağı belgeye konu mal ve/veya hizmetin teslim edilip edilmediği ve/veya sunulup sunulmadığı hususundan kaynaklandığı, uyuşmazlığın halli ve taraflar arasındaki ticari ilişkinin tespiti için defter incelemesine karar verildiği, davacının ticari defterlerine göre davalıdan takip tarihi itibariyle——— alacaklı olduğu, davalının ticari defterlerine göre davacıya ——————- borçlu olduğu, dava konusu faturaların davalı ticari deftelerinde kayıtlı olduğu, bu halde davalının ticari defterlerinin aksini ispatlaması gerektiği, borçlunun faturaları kendi defterlerine kaydetmesi (faturaları deftere kayıt öncesinde ya da sonrasında süresi geçtikten sonra itiraz ve iade etmiş olması) halinde alacaklının (hizmet vermiş olsun ya da olmasın) HMK’nın 222. maddesi uyarınca alacağını ispatladığının kabul edilmesi gerektiği ———— davalının kendi ticari defterlerindeki kayıtların aleyhine delil teşkil edeceği——————davalının kendi ticari defter kayıtlarının aksini yazılı delille ispatlaması gerektiği, dosyada böyle bir ispat aracının bulunmadığı, davacı şirket yetkilisinin faturalara konu mal ve hizmetin teslim edildiği, bedelinin ise ödenmediği hususunda teklif edilen yemini eda ettiği, tüm bu nedenlerle davalı takip borçlusunun icra takibine itirazında haksız olduğu anlaşılmıştır.
Fatura düzenlenmesi borçluyu temerrüde düşürücü nitelikte bir işlem olmadığından fatura tarihi faize başlangıç yapılamaz. Takip öncesi temerrüt faizi talep edilebilmesi için borçlunun alacak miktarını gösterir ve ödeme talebini içerir bir ihtarla temerrüde düşürülmesi (TBK. m. 117/1) ya da borcun ödeneceği günün tarafların anlaşmasıyla kesin olarak belirlenmesi (TBK. m. 117/2) gerekir ———— Davalının icra takibi başlatılmadan temerrüde düşürüldüğü davacı tarafından ispatlanamadığı için talep edilen işlemiş faiz tutarı yönünden davacının korunmaya değer hukuki menfaati yoktur.
Davalı cevap dilekçesi ve aşamalardaki beyan dilekçeleri ile davacıya bakım görmesi için teslim edilen aracın iade edilmediğini, bundan kaynaklı maddi zararın meydana geldiğini, zarar miktarı kadar takas def’inde bulunulduğunu savunmuştur.
Davalının cevap dilekçesinin ————- havale tarihli olduğu ve süresinden sonra verildiği görülmüştür. HMK. madde 141 gereği iddianın genişletilmesi veya değiştirilmesi yasağının başlamış olduğu, iddianın genişletilmesi veya değiştirilmesi yasağının istisnalarının da işlerlik kazanmadığı, davalının iddianın genişletilmesine açıkça muvafakat etmediğinden takas def’inin değerlendirilemeyeceği düşünülebilir ise de davalı vekilinin —– tarihinde süre uzatım talebinde bulunduğu, talep hakkında olumlu olumsuz bir karar verilmediği, talebin kabul edilebilir olduğu, ancak bu hususta bir karar kurulmadığı, bu hususun mahkemeden kaynaklı bir eksiklik olduğu anlaşıldığından, mahkememizce takas def’i yönünden davalı savunması da değerlendirilmiştir:
Hapis hakkı, bir hak olarak sahibine (davacı tacire) alacağını elde edinceye kadar (alacağı ödeninceye kadar) borçluya ait olup, onun rızasıyla zilyetliğinde bulunan borçlunun menkul eşyasını elinde tutmak, bunları alacağının teminatı olarak alıkoymak ve maliki olan borçluya iadesini reddetmek ve icabı halinde bunu nakde tahvil etmek hakkını bahşeder. Hapis hakkının kullanılabilmesi için, alacaklının eşyaya zilyet olması gerekir. Burada zilyetlikten kastedilen, alacaklının eylemli olarak hapis hakkını kullanmasına imkân verecek şekilde, hapis hakkına konu olacak taşınır eşyadan borçlunun elini çekmiş olmasıdır. Hapis hakkına sahip olan alacaklı, eşyanın zilyetliğini alacağın doğumundan önce veya sonra kazanmış olabilir. Yine, hapis hakkının konusu olan taşınır eşyanın zilyetliğinin alacaklıya devrinin, borçlunun izni ile gerçekleşmiş olması ve alacak hakkının muaccel olması gerekir. Hapis hakkının mevcudiyeti için son olarak niteliği itibariyle hapis hakkının konusu olan eşyanın alacak ile bağlantısının bulunması gerekir. Eşya ile alacak arasındaki bağlantı, kesin hukuki kriterler ile değil, her somut olayın kendi özelliklerine göre, dürüstlük kuralı ve eşya ile alacak arasındaki ekonomik ilişki dikkate alınarak tespit edilmelidir. Ancak, Türk Medeni Kanunu’nun 950. maddesinin 2. fıkrasına göre, “Zilyetlik ve alacak ticarî ilişkiden doğmuşsa, tacirler arasında bu bağlantı var sayılır.”.
Somut olaya gelinirse; davacı ile davalı arasında araç bakım ve onarımına ilişkin ticari ilişki bulunduğu, davacının yerine getirdiği edim karşılığında ücret talep edebileceği (TTK. m. 20), tarafların birbirini teyit eden ticari defterlerine göre——– tarihi itibariyle davacının davalıdan —- muaccel alacağı bulunduğu, ———- plakalı aracın davacının zilyetliğine bırakıldığı, davacının ——- plakalı araç üzerinde hapis hakkını kullanmakta haklı ve korunmaya değer hukuki menfaati olduğu, hapis hakkının kullanılmasından kaynaklı zararın takas defi olarak ileri sürülemeyeceği ——————- yönünde oluşan tam ve bağımsız vicdani kanaat ile aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın kısmen kabulü ile;
———- İcra Müdürlüğü’nün ——– sayılı takip dosyasında yapılan itirazın toplam ———— asıl alacak yönünden kısmen iptaline, asıl alacağa takip tarihinden itibaren değişen oranlarda ticari avans faizi uygulanmasına,
Fazlaya ilişkin istemin reddine,
Asıl alacak olan 28.196,13 TL %20 sine tekabül eden 5.639,23 TL icra inkar tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 1.926,08 TL harçtan peşin alınan 521,31 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.404,77 TL karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine uyarınca davanın kabul edilen miktarı üzerinden 4.229,42 TL nisbi vekâlet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davalı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine uyarınca davanın reddedilen miktarı üzerinden hesaplanan 2.329,62 TL nispi vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yatırılan 35,90 TL başvurma harcı ve 521,31 TL peşin harç ve 5,20 vekalet harcı toplamı: 562,41 TL ile aşağıda dökümü yazılı yargılama giderinden davanın red %7,63 ve kabul %92,37 oranına göre hesaplanan 873,82 TL’sinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından yapılan bir yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davacı tarafından yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333.maddesi gereğince karar kesinleştikten sonra yatırana iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı tebliğden itibaren 2 hafta süre içinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.16/06/2020
Davacı Yargılama Giderleri:
Posta Masraf : 96,00 TL
Bilirkişi Ücreti : 850,00 TL
TOPLAM : 946,00 TL X %92,37=873,82 TL