Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1180 E. 2019/984 K. 22.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

-KARAR-
ESAS NO : 2018/1180 Esas
KARAR NO : 2019/984

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 09/10/2018
KARAR TARİHİ : 22/10/2019

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilince verilen dava dilekçesinde özetle; davacının —————-markasının sahibi olduğunu, bu marka adı altında davalının da aralarında bulunduğu birçok kişiyle —— satış sözleşmesi yaptığını, davalı ile arasındaki sözleşmenin 12/02/2018 tarihinde imzalanıp yürürlüğe girdiğini, davalının 2 ay sonra ürün alımını kesip davacı müvekkilin telefonlarına cevap vermediğini ve faaliyetlerini durdurmuş olduğunu, bu nedenle —- Müdürlüğü’nün ——– sayılı dosyası üzerinde icra takibi başlatıldığını, davalının işbu icra takibine itiraz ettiğini, dava dilekçesindeki ayrıntılı açıklamalar kapsamında haklı davanın kabulünü, borçlunun itirazının iptali ile takibin —–Müdürlüğü’nün —– esas sayılı dosyasından devamına, haksız itiraz eden borçlu aleyhine alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalıya dava dilekçesi ekli açıklamalı davetiyenin tebliğ edilmiş olduğu ancak yasal süresi içinde davaya karşı cevap dilekçesi vermemiş olduğu, görülmüştür.
Dava, davacı ile davalı arasındaki ——– sözleşmesi gereği davalının sözleşmeye aykırı davrandığından bahisle başlatılan takibe yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; davacı ile davalı arasında 12.02.2018 tarihinde imzalanan —– sözleşmesine aykırı olarak davalının sözleşmenin yürürlüğe girmesinden iki ay sonra ürün alımını kesip kesmediği, sözleşmeye aykırı davranıp davranmadığı, sözleşmenin kim tarafından fesih edildiği, davacının usulüne uygun sözleşme fesih bildiriminde bulunup bulunmadığı bu itibarla davalının Beykoz İcra Dairesi’nin ——sayılı takip dosyasına yalnız cezai şart yönünden yapmış olduğu itirazın haklı olup olmadığı, cezai şart miktarının davalının mahvına yol açıp açmadığı noktasında toplanmaktadır.
Beykoz İcra Müdürlüğü’nün ———- sayılı takip dosyasının incelenmesinde; —– tarihinde başlatılan takibin alacaklısının … borçlusunun … olduğu, 625,95 TL cari hesap, 1.750,00 TL bedelsiz çiğ köfte, 10.000,00 TL cezai şart bedeli alacağın, fer’ileriyle birlikte tahsiline yönelik genel haciz yoluyla yapılan icra takibi olduğu,——– ödeme emrinin borçluya 19/09/2018 tarihinde tebliğ edildiği, borçlu tarafından verilen 25/09/2018 havale tarihli itiraz dilekçesinde borca ve fer’ilerine cezai şart yönünden itiraz edildiği, icra müdürlüğünce takibin kısmen durdurulmasına karar verilmiş olduğu görülmüştür.
Davacı ile davalı arasındaki sözleşmenin 6.8 numaralı maddesinde “Taahhütün ihlali ve herhangi bir nedenle sözleşmenin ————— tarafından feshi halinde ———– her türlü zarar, ziyan tazminat hakkı saklı kalmak şartıyla 10.000 TL cezai şart olarak ödemeyi taahhüt eder.” hükmü düzenlenmiştir. Yine, taraflar arasındaki sözleşmenin 10.6 numaralı maddesinde “Adres değişiklikleri de dahil olmak üzere tarafların birbirlerine karşı iş bu sözleşme çerçevesinde yapacakları her türlü bildirim, sözleşmede belirtilen —– adreslerine yazılı olarak yapılacaktır.” hükmü düzenlenmiştir.
Cezai şart, mevcut borcun ifa edilmemesi veya eksik ifası hâlinde ödenmesi gereken malî değeri haiz ayrı bir edimdir. Cezaî şartın unsurlarını bu tariften kolaylıkla çıkarmak mümkündür. Bu unsurlar; gerçekten bir asıl borcun bulunması, bunun yanında ayrı ve bağımsız bir edimin yer alması, bu ikisinin birbirine bağlı olması ve bu ayrı ve bağımsız edimin sağlıkta hüküm doğuran bir muamelede tespit olunmasından ibarettir (——-
Fesih ise, sözleşme ilişkisini sona erdirmeye yönelik, bozucu yenilik doğuran bir haktır. Yenilik doğuran hakların kullanılması, üzerinde etkide bulunacağı, yani kuracağı, içeriğini değişitereceği veya sona erdireceği hukuki işlem bakımından bir geçerlilik şartı öngörülmüş olsa dahi, kural olarak herhangi bir şekle tabi değildir. Yenilik doğran hakların kullanılmasının herhangi bir geçerlilik şartına tabi olmadığı kuralının bazı istisnaları mevcuttur. Taraflar, özellikle sözleşmeden doğan yenilik doğuran haklar bakımından, bir geçerlilik şekli öngörmüş olabilir. Bu takdirde söz konusu yenilik doğuran hak öngörülen şekle uygun olarak kullanılmaz ise, herhangi bir hüküm ve sonuç doğurmaz.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda tacirler arasındaki ihbar ve ihtarların ne şekilde yapılacağı 18/3. maddesinde düzenlenmiş ve “Tacirler arasında, diğer tarafı temerrüde düşürmeye, sözleşmeyi feshe, sözleşmeden dönmeye ilişkin ihbarlar veya ihtarlar noter aracılığıyla, taahhütlü mektupla, telgrafla veya güvenli elektronik imza kullanılarak kayıtlı elektronik posta sistemi ile yapılır.” denilmek suretiyle önceki hükümde bir kısım değişiklikler yapılmıştır. Yapılan değişiklikler madde gerekçesinde, “… Bu maddenin üçüncü fıkrasında üç köklü değişiklik yapılmıştır. (1)Hükümdeki şekil, geçerlilik şartı olmaktan çıkarılmış, ispat şartına dönüştürülmüştür.
Somut olayda; davacı ile davalı arasında franchisee sözleşmesi kurulduğu, davacının sözleşmenin 6.8 numaralı maddesi dolayısıyla cezai şart talebine ilişkin olarak icra takibi başlattığı, davalının süresi içinde takibe itiraz ettiği, cezai şartın muaccel olabilmesi için taahhütün ihlali ve sözleşmenin franchisee tarafından feshedilmiş olması gerektiğinin kararlaştırıldığı, yine taraflarca sözleşmenin 10.6 maddesi gereği sözleşmenin feshi de dahil sözleşme çerçevesinde yapacakları her türlü bildirimin yazılı olarak yapılacağının geçerlilik şartı olarak kararlaştırıldığı, davacının fesih iradesini geçerli şekilde açıkladığını ispat edemediği, kaldı ki, TTK’nın 18. maddesinde belirtildiği üzere sözleşmeyi feshe ilişkin bildirimin ispat olunabileceği, davacı tarafından buna ilişkin bir delil sunulmadığı, Hmk’nın 141. maddesi gereği iddianın genişletilmesi yasağı dolayısıyla davacının davalının açık muvafakati olmadan yeni delil ikame edemeyeceği, yasağın istisnalarının da davada işlerlik kazanmadığı, bu itibarla sözleşmede belirtilen şartın yerine getirilmediği yönünde oluşan tam ve bağımsız vicdani kanaat ile aşağıdaki şekilde hüküm tesis etmek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Sübut bulmayan davanın reddine,
2-Alınması gereken 44,40 TL maktu karar ve ilam harcının, peşin alınan 108,90 TL harçtan mahsubu ile fazla alınan 64,50 TL harcın karar kesinleştiğinde istek halinde yatırana iadesine,
3-Davacının yaptığı yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan bir yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirmediğinden vekalet ücreti hususunda karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davacı tarafından yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333.maddesi gereğince karar kesinleştikten sonra yatırana iadesine,
Gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olduğuna dair davacı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.