Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1179 E. 2019/1025 K. 05.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/1179 Esas
KARAR NO : 2019/1025

DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 09/10/2018
KARAR TARİHİ : 05/11/2019

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilince verilen dava dilekçesinde özetle; davacı şirket tarafından ——- gönderilen 5 adet çekin zayi olduktan sonra ticari ahlak gereği ödenmiş olduğunu, bu nedenle huzurdaki davaya konu çek ile ilgili borcun kalmadığını, zayi olan dava konusu çekle ilgili olarak Bakırköy ——-. Asliye Ticaret Mahkemesi —– Esas sayılı dosyasında hamil tarafından çek zayi davası açıldığını, ——-tarihinde çekin zayi nedeniyle iptaline karar verildiğini, çekin iptal edildiğini bilerek doğrudan çeki icraya koyan davalının kötüniyetli olduğunun açık olduğunu, çekip iptal olduğunu öğrenen davalının öncelikle meşru hamil olduğunu ispat ederek çek iptali kararını kaldırtması gerekirken doğrudan icra takibine başlatmasının açıkça kötüniyet olduğunu, yapılan araştırmalar neticesinde çekin arka yüzünde bulunan ve —– ait olduğu iddia edilen kaşe ve imzanın sahte olduğunun öğrenildğini, bu sebeple ilgili şirket tarafından imzaya itiraz edildiğini belirtmiş, davalı yasal hamil olmadığından kötüniyetli bir şekilde icraya konulan çeke ilişkin davacı şirketin borçlu olmadığının tespiti ile İstanbul Anadolu —–.İcra Müdürlüğü’nün —— sayılı icra takibinin iptaline, icra takibinin %20’sinden az olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesi ile yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilince verilen davaya cevap dilekçesinde özetle; hakkında ödeme yasağı bulunan ve iptal edilen çek hakkında ihtiyati haciz kararı alınabileceğini, çekin icra takibine konu edilebileceğini, hamilin çekten kaynaklanan yasal haklarını kullanmasına engel olmadığının Yerleşik Yargıtay uygulamaları ile sabit olduğunu, çeki elinde bulunduran hamilin çeki ancak kötüniyetle iktisap etmesi veya iktisapta ağır kusurlu olması halinde iade ile mükellef olacağını, keşideci ——- ait olan kaşe ve imzanın sahte olduğunu iddia etmiş olsa da Türk Ticaret Kanunun imzaların bağımsızlığı şeklide tanımlanan ilkesi gözetildiğinde imzanın ——ait olması veya olmamasının bu hususta bir önem arz etmediğini, davalının çeki ciranta olan ——- ile olan ticari ilişki gereği satılan malların karşılığı olarak aldığını belirtmiş, cevap dilekçesindeki ayrıntılı açıklamalar kapsamında, davacının kötüniyetle ikame ettiği davanın reddi ile %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Uyuşmazlık; davacının, dava dışı ——-. lehine keşide ettiği çekin hamili olan davalının çeki ihtisabında kötüniyetli ve ağır kusurlu olup olmadığı ile davacının, dava konusu çekle ilgili bir borcunun olup olmadığı ve zayi kararı verilen dava konusu çekin takibe konulup konulamayacağı noktalarında toplanmaktadır.
İstanbul Anadolu ——–. İcra Müdürlüğü’nün —– sayılı takip dosyasının incelenmesinde; —- tarihinde başlatılan takibin alacaklısının davacı —– ciranlar olduğu, asıl alacak + işlemiş faiz ve feriler toplamı —- tutarındaki alacağın tahsiline yönelik kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla yapılan icra takibi olduğu görülmüştür.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında, taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Mali müşavir bilirkişi —— tarafından düzenlenen raporda; davaya konu çekin davacı tarafından dava dışı—- tarihinde çek çıkış bordrosu ile teslim edildiği, çek tutarının dava dışı şirketin hesabına alacak kaydı yapıldığı ve ödendiği, davalı ile davacı arasında ticari ilişkinin bulunmadığı, davalı ile dava dışı —– arasında ticari ilişki bulunduğu, davalı tarafından dava dışı şirket adına faturaların ——tarihinde düzenlendiğini, dava konusu çekin ——- tarihinde —— sıra numaralı tahsilat makbuzu ile dava dışı şirketten teslim alındığı tespit edilmiştir.
Bakırköy —–. Asliye Ticaret Mahkemesi —— karar tarihli dosyanın incelenmesinde; dava konusu— seri numaralı çekin zayi nedeniyle iptalinin talep edildiği, —–Gazetesinde ilanların yapıldığı, çekin ibraz edilmediği gerekçesiyle zayi nedeniyle iptaline karar verildiği, iptaline karar verilen çekin keşide tarihinin —– olduğu, karar tarihinin ise 07/09/2018 olduğu görülmüştür.
İmzaların bağımsızlığı ilkesi, kambiyo senedine atılan her geçerli imzanın (düzenleyenin, cirantanın, avalistin, kabul eden muhatabın imzası gibi) sahibini bağladığını, geçersiz imzaların sahiplerini sorumlu kılmamalarına rağmen, poliçenin geçerliliğini ortadan kaldırmadığını ifade eder. Geçerli imzaların sahipleri, başkasının imzasının geçersiz olduğunu ileri sürerek kambiyo sorumluluğundan kurtulamazlar; geçersiz bir imza sahibini bağlamaz, ancak ciro zincirini de koparmaz. İmzaların geçersizliği ilkesi ciro zincirinde bulunan imzalardan birinin veya bazılarının sahteliğine dayanılarak menfi tespit davası açılmasına olanak tanımaz. Poliçeye imza koyan kişi diğer imzaların geçersiz veya sahte olmasının riskini de taşır. Sahte imza sahibini bağlamaz, ancak sahte imzanın sahibi, sonradan onay verirse senetten dolayı egemen olan görüşe göre sorumlu tutulabilir. Kamu güvenliğini haiz bir senedin dolaşım gücü böyle sağlanabilir. Her imza kendi sahibini, diğer imzalardan bağımsız olarak bağlar (————–). Her ne kadar davacı tarafından dava konusu çekte lehtar ve ilk ciranta olarak yer alan dava dışı ————– ait imzanın sahte olduğu iddia edilmiş ise de yukarıda açıklanan ilkeler ışığında mahkememizce bu yönde bir araştırma yapılmamıştır.
Senedin ziyaının söz konusu olduğu bütün hâllerde, senedi iyiniyetle devralan üçüncü şahısların haklarına iptal kararının hiç bir etkisi olmaz. Senedi iyiniyetle iktisap etmiş bulunan şahsın durumu, iptal kararıyla değişmez. Başka bir deyişle, iyiniyetin korunması esası iptal kararıyla sınırlandırılmamıştır.
İptal davası davacının talebi doğrultusunda sonuçlandıktan sonra, bu davadan haberi olmadığı için, senedi iyiniyetle iktisap etmiş olsa bile, hamil, borçluya karşı hak sahibi olarak teşhis edilebilme pozisyonunu kaybetmektedir; çünkü iptal edilen kıymetli evrak, artık kıymetli evrak değildir. Buna karşılık, dava sonuçlanmadan önce senet iyiniyetle devralınmışsa, artık bundan sonra, iptal kararının iyiniyetli müktesebin iktisabına aleyhte bir etkisi olmaz. Davacı, elindeki kararı, iyiniyetli hamile vermek zorundadır; bu karara dayanarak, senet bedelini borçludan tahsil etmiş bulunduğu takdirde ise, bu meblağın devri gerekir. Bu gibi hâllerde, iyiniyetli üçüncü şahsın senedin kendisine verilmesi veya sebepsiz zenginleşme iddiasıyla, iptal kararı hamiline yönelmek hakkı vardır.
Öte yandan, orijinal senedi iyiniyetle devralmış bulunan üçüncü şahıs, iptal davası devam etmekteyken, yapılan ilandan haberi olmaz ve senedi mahkemeye vermezse (tevdi), iptal kararı sonucunda, elindeki senede istinatla hak sahibi olarak teşhis edilebilme imkânını kaybeder; yani, borçludan ödeme talebinde bulunamayacak bir duruma düşer.
Şüphesiz, ilânların tek tek herkese duyurulmasına imkân yoktur; bunu genel bir esasa bağlamakta yarar vardır; ama, elinde bir senet bulunan herkesin, o senet hakkında bir iptal kararı verilip verilmediğini devamlı surette araştırmak mecburiyetinin olmadığı da gözden kaçırılmamalıdır. Senedi iyiniyetle iktisap etmiş ve maddî hukuk yönünden hak sahibi olmuş bulunan üçüncü şahıs, iptal kararıyla şeklen hak sahibiymiş gibi görünen şahsa karşı, bu sebeple, burada da, senedin kendisine verilmesini talebe veya sebepsiz zenginleşme gerekçesiyle talepte bulunmaya haklıdır.
Eldeki davada davacı vekili; çekin davacı lehdar elinde iken cirosuz olarak kaybedildiğini, çekteki cironun sahte olduğunu belirterek çek nedeniyle davalıya borçlu olunmadığının tespitini talep etmiş, davalı taraf ise çeki şeklen düzgün olan ciro silsilesine göre iktisap eden davalının iyiniyetli hamil olduğunu belirtmiştir. Lehtar cirosunun sahte olduğu ileri sürülmüş, keşidecinin imzası inkâr edilmemiş ve tartışma konusu yapılmamıştır.
Dava dışı lehdar tarafından, çekin şirketin rızası hilafına elinden çıktığından bahisle —- tarihinde çek iptal davası açılmış; Bakırköy —–. Asliye Ticaret Mahkemesinin ———— sayılı kararı ile davanın kabulüne ve çekin iptaline karar verilmiştir. Anılan karar, —— tarihinde kesinleşmiştir.
Çek bankaya,——tarihinde ibraz edilmiş ve Bakırköy ——. Asliye Ticaret Mahkemesinin ödeme yasağı kararı gereğince banka tarafından bir işlem yapılmayarak iade edilmiştir. Çek bedeli ödenmemiştir.
Dava konusu çek davacı keşideci ———–tarafından dava dışı —–. emrine keşide edilip, lehdar cirosu, dava dışı 3. kişilere ait 4 ayrı cirodan sonra davalı hamil eline geçmiş ve davalı hamil tarafından işbu çeke dayalı olarak davacı ve dava dışı cirantalar aleyhine takip başlatılmış ve —–tarihinde ihtiyati haciz kararı alınmıştır.
Somut olayda; Bakırköy —–. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından çekin keşide tarihinden önce dolayısıyla bankaya ibraz edilmesi beklenmeden zayi nedeniyle iptaline karar verilmiş, hamil ödeme yasağı nedeniyle çeki tahsil edemediği gibi çekin elinde olduğunu mahkemeye bildirecek imkanı da olmamıştır.
Taraflar arasında dava dışı lehtarın dava konusu konu çekten dolayı sorumlu tutulmasının mümkün olmadığı hususunda ihtilaf bulunmamaktadır. İhtilaf; çekin keşidecisi olan ve imzası hakkında tartışma olmayan davacının davaya konu çekten dolayı sorumlu tutulmamasının gerekip gerekmediğidir.
Senedi şeklen düzgün silsileye dayalı olarak ele geçiren hamilin son cirodan önceki cirolardaki imzaların sahte olduğunu bilmesi mümkün olmadığı gibi, böyle bir sorumluluk da kendisine yüklenemez. Senet borçlusu ile senet alacaklısı arasındaki kişisel itiraz ve savunmalar senedi şeklen düzgün ciro silsilesi yolu ile ele geçirmiş olan iyiniyetli hamile karşı da ileri sürülemez. Kaldı ki, mahkememizce davalının ticari defter ve kayıtları üzerinde inceleme yapılmış, dava konusu çekin dava dışı ciranta ——ile yapılan ticari alım satım ilişkisi nedeniyle iktisap edildiği görülmüştür.
O hâlde, imzaların bağımsızlığı ilkesi gereğince imzası inkâr edilmeyip tartışma konusu yapılmayan davacı (keşideci) —————davaya konu çekten dolayı sorumlu tutulması gerekir.
Her ne kadar davalının, lehtar tarafından açılan iptal davasında yapılan ilanlarla ve çekin ibrazı ile haberdar olduğu, alınmış olan bu iptal kararından sonra senedin teşhis fonksiyonunun kaybolduğu, davalının yetkili hamil olmadığı, imzalar arasında muntazam teselsül bulunmadığını bilerek ödeme yapan keşidecinin lehtara karşı olan sorumluluğundan kurtulamayacağı ve yetkili olmayan hamile ödeme yapan keşidecinin lehtara tekrar ödeme yapmak zorunda kalabileceğinden davacı keşidecinin de davalıya (hamile) ödeme yapmama hakkına sahip olduğu düşünülebilir ise de yukarıda açıklanan gerekçelerle bu görüşe mahkememizce itibar edilmemiş, aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Sübut bulmayan davanın reddine,
Davalı lehine İİK.m.72/4. gereği alacağın %20’si inkar tazminatının belirlenmesine,
İİK. m. 72/4 gereği hükmün kesinleşmesinden sonra davacının yatırdığı teminatın, davalı alacaklı lehine hükmedilen yüzde yirmi tazminata mahsuben, davalıya verilmesine,
İİK.m.72/4 gereği ihtiyati tedbir kararı kendiliğinden kalkacağından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
2-Alınması gereken 44,40 TL maktu karar ve ilam harcının, peşin alınan 2,352,87 TL harçtan mahsubu ile fazla alınan 2.308,47 TL harcın karar kesinleştiğinde istek halinde yatırana iadesine,
3-Davalı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihindeki ———— göre hesaplanan 13.772,08 TL nisbi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacının yaptığı yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan bir yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davacı tarafından yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333.maddesi gereğince karar kesinleştikten sonra yatırana iadesine,
Dair, gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olduğuna dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.