Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1167 E. 2020/339 K. 07.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2018/1167 Esas
KARAR NO: 2020/339
DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 26/09/2018
KARAR TARİHİ : 07/07/2020
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan iş bu esas ve birleşen davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili tarafından verilen dava dilekçesinde özetle; davacı hakkında, —– vadeli toplam — bedelli senede dayalı —–İcra Müdürlüğü’nün — sayılı takip dosyası ile takip başlatıldığını; davacı tarafından süresinde itiraz edilemediğinden icra takibinin kesinleştiğini; davacının, ——— plakalı aracına haciz ve yakalama konulup ve araç yakalanarak otoparka çekildiğini; davacıya ait—– plakalı aracın haksız şekilde bağlandığını ve her geçen gün otopark ücretinin işlediğini; bu nedenle, ———- plakalı aracın —– olarak davacıya teslimine, davacının, davalıya icra takibi nedeniyle borçlu olmadığının tespiti ile haksız ve kötüniyetli icra takibi nedeniyle %20’den az olmamak üzere kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine, şimdilik —— maddi ve ——–manevi tazminatın davalıdan alınarak, davacıya verilmesine karar verilmesini; talep ve dava etmiştir.
Dava; menfi tespit istemine ilişkindir.
Bir davada taraf ehliyeti dava şartlarından (HMK mad. 114/1-d) olup taraf ehliyeti ise medenî haklardan yararlanma ehliyetine sahip olmakla mümkündür (HMK mad. 50). Medeni haklardan yararlanma, yani hak ehliyeti tam ve sağ doğum koşuluyla ana rahmine düşme anında başlayıp, kişinin ölümüne kadar devam eder (TMK mad. 28). Bu nedenle Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda taraflardan birinin ölümü hâlinde, mirasçılar mirası kabul veya reddetmemişse, bu hususta kanunla belirlenen süreler geçinceye kadar davanın erteleneceği; bununla beraber hâkimin, gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde, talep üzerine davayı takip için kayyım atanmasına karar verebileceği öngörülmüştür (HMK mad. 55; HUMK mad. 41). Ne var ki, Kanun’da ölü kişiye karşı dava açılması halinde nasıl davranılacağı gösterilmemiştir.
Kural olarak ölü kişi adına ve ölü kişiye karşı dava açılması olanağı bulunmamaktadır. Aynı şekilde kural olarak ölü kişi aleyhine dava açılması halinde davanın mirasçılara yöneltilmesine de olanak yoktur. Zira yukarıdaki açıklamalardan da anlaşılacağı üzere, ölü kişinin taraf ehliyeti bulunmamaktadır. Esasen dava açarken davacının davalının bu ehliyet durumunu araştırması beklenir. Ne var ki davacının davalının ölü olduğunu bilmemesi kimi zaman hataya dayalı olabilir. Nitekim HMK’nin 124.maddesinde; “Bir davada taraf değişikliği, ancak karşı tarafın açık rızası ile mümkündür. Bu konuda kanunlarda yer alan özel hükümler saklıdır. Ancak, maddi bir hatadan kaynaklanan veya dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği talebi, karşı tarafın rızası aranmaksızın hâkim tarafından kabul edilir.Dava dilekçesinde tarafın yanlış veya eksik gösterilmesi kabul edilebilir bir yanılgıya dayanıyorsa, hâkim karşı tarafın rızasını aramaksızın taraf değişikliği talebini kabul edebilir. Bu durumda hâkim, davanın tarafı olmaktan çıkarılan ve aleyhine dava açılmasına sebebiyet vermeyen kişi lehine yargılama giderlerine hükmeder” şeklinde düzenleme yer almaktadır. Bu maddenin gerekçesinde de vurgulandığı üzere, taraf değişikliğini mutlak olarak davalının rızasına bağlamak yargılama ilişkisini katı bir forma bağlayacaktır ki, bu da yargılamaya hakim olan ilkelerden “usul ekonomisi ilkesi” (HMK mad. 30) ile bağdaşmaz.
Şu halde davacı kendisinden beklenen tüm çaba, özen ve önlemlere rağmen davalının sağ olup olmadığını tespit edememiş ise, ya da tespit edememe durumu bir yanılgıya dayanıyor ve bu durum açıkça dürüstlük kuralına aykırılık arz etmiyorsa, bu dava ilişkisinde, daha sonra da kendilerine karşı dava açılması muhtemel olan mirasçılara, yani gerçek taraflara karşı davaya devam edilmesi mümkün olmalıdır.——–
Bütün bu açıklamalar karşısında somut olay ele alındığında; dava tarihinde davalı——- ise de karar tarihinde yürürlükte bulunan HMK’nin 124/3 maddesi gözetilerek mirasçıların davaya dahil edilip edilmeyeceği hususu hakkında davacı tarafça talepte bulunma hakkı hatırlatılmış, verilen kesin süre içerisinde davacı anılan eksikliği gidermemiştir. Anılan kanun maddeleri gereği açıklanan gerekçeler ile aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın dava taraf ehliyeti, dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden reddine,
2-Alınması gereken 54,40 TL maktu karar ve ilam harcının, peşin alınan 119,55 TL harçtan mahsubu ile fazla alınan 65,15 TL harcın karar kesinleştiğinde istek halinde yatırana iadesine,
3-Davalı davada kendisini vekil ile temsil ettirmediğinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
4-Davacının yaptığı yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan bir yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davacı tarafından yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333.maddesi gereğince karar kesinleştikten sonra yatırana iadesine,
Gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren (2) hafta içerisinde istinaf yolu açık olduğuna dair tarafların yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 07/07/2020