Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1127 E. 2023/277 K. 21.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2022/634 Esas
KARAR NO: 2023/308
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 24/08/2022
KARAR TARİHİ: 30/03/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirket, davacı şirketten bir takım hizmet/ürün alımı yapmış ve bu kapsamda davacı tarafından davalı şirket adına icra takibine konu faturalar tanzim edildiği, davalı şirketin işbu faturalardan kaynaklı olarak davacıya toplam 83.748,64 TL asıl alacak olmak üzere bakiye borcunun bulunduğu, davalı tarafın söz konusu faturalardan kaynaklı borçlarının ödememesi üzerine davalı hakkında —–dosyası üzerinden ilamsız icra takibi başlatıldığı, davalı taraf 29.04.2022 tarihli dilekçesi ile borca ve ferilerine haksız olarak itiraz etmiş ve davacının mağduriyetine sebep olduğu, davacıya ait ticari defter ve kayıtların (fatura, irsaliyeler, —— formları, sipariş formları vb gibi) incelenmesi neticesinde davalının itirazında haksız olduğunun anlaşılacağı, yukarıda arz ve izah edilen gerekçelerle, davalı borçlunun—— sayılı dosyasına vaki itirazının takibe konu faturalardan kaynaklı toplam 83.748,64 TL tutarındaki asıl alacak yönünden iptaline ve takibin işbu asıl alacak yönünden devamına karar verilmesini, davalı hakkında asıl alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.

SAVUNMA:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, davacı tarafın alacağına mesnet yaptığı tüm iddialarının asılsız olduğu, davalının davacıya borcu bulunmadığı, muaccel bir borç söz konusu olmadığı için takip alacaklısının işlemiş faiz, faiz oranı, icra inkâr tazminatı ve vekâlet ücreti taleplerinin de yerinde olmadığı, bu duruma ek olarak davacının alacak iddialarına dayanak olan faturaların da davalıya tebliğ edilmediği, davalıya alacak talepleri konusunda bilgilendirilme yapılmadığı ve itiraz hakkı tanınmadığı, bu kapsamda davacının asıl alacak taleplerini kabul etmemekle birlikte borç tutarı doğru olsaydı dahi takip öncesi faiz taleplerinin reddi gerektiği, tüm bu sebeplerle haksız davanın reddine karar verilmesini, dava konusu takibi ve sonrasında işbu itirazın iptali davasını kötü niyetli olarak ikame eden davacı aleyhine %20’den az olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesine ve yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesi talep etmiştir.

İNCELEME ve GEREKÇE: Dava, hukuki niteliği itibari ile; ——- sayılı icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67 maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir.
—- esas sayılı dosyası celp edilip edilmiş incelenmesinde; davacı-takip alacaklısı tarafından davalı-takip borçlusu aleyhine yetkisizlik kararı üzerine 28/04/2022 tarihinde asıl alacak + işlemiş faiz toplamı 90.476,36 TL tutarındaki alacağın, fer’ileriyle birlikte tahsiline yönelik genel haciz yoluyla yapılan icra takibi olduğu, ödeme emrinin borçluya 22/04/2022 tarihinde tebliğ edildiği, borçlu tarafından verilen 7 günlük süre içerisinde 26/04/2022 tarihli itiraz dilekçesi sunulduğu, itiraz dilekçesinde yetkiye, borca ve fer’ilerine itiraz edildiği; icra müdürlüğünce yetkisizlik ve takibin durdurulmasına karar verilmiş olduğu, itiraz dilekçesinin davacı alacaklıya tebliğ edilmediği görülmüştür.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında, taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişi —- tarafından düzenlenen 17/01/2023 tarihli rapora göre; —- yıllarına ilişkin davacı şirketin ticari defteri incelendiği, e-defter kullanıcı mükellef oldukları, —–defterlerinin noter tasdiklerinin T.T.K’ nu ve V.U.K’ nu hükümlerine göre süresinde ve usulüne tutulduğu,
Davalı —– usulüne uygun duruşma zaptı tebliğ edildiği, ancak 13.01.2023 günü saat 10.20’ de Sayın Mahkeme kaleminde yapılan incelemeye katılmadığı, defter ve belge ibraz etmediğinden ticari defter ve kayıtları incelemediği,
Davacı şirketin incelenen —– yıllarına ilişkin incelenen ticari defter ve kayıtlarında davalı açık hesabında 28.04.2022 takip tarihi itibariyle 83.748,64 TL tutarında alacaklı gözüktüğü, takip konusu davacı alacağına ilişkin dosya kapsamında celp edilen ve raporun—- bölümünde incelenen davalı şirketin bağlı bulunduğu müzekkere cevap yazılarında; davalının ——– yılında 1 adet fatura karşılığı toplamda KDV hariç 7.000,00 TL, 2022 yılında ise 68 adet fatura karşılığı KDV hariç 233.642,66 TL tutarında “alım” yaptığını bağlı bulunduğu vergi dairesi müdürlüğüne bildirimde bulunduğu, davalının BA bildirimine konu ettiği faturaların raporun 4.b. bölümünde davacının incelenen kendi ticari defterlerinde davalı aleyhine borç kaydedilen toplamda 69 adet KDV hariç 240.642,66 TL tutarlı faturalardan ibaret olduğu,
Hiç kimsenin başkasına ait faturayı sebepsiz yere kendi defterlerine kendi borcu olarak yazmayacağı, “alım” olarak kendi aleyhine vergi dairesine beyan etmeyeceğinden işbu faturalar içeriği malların davalı şirkete teslimine ilişkin karinelerin oluştuğu, bu kez ispat yükünün davalı şirkete geçtiği, davalının işbu hizmeti almadığını veya fatura bedelinin tamamını ödediğini ispat etmesi gerektiği değerlendirildiği, huzurdaki davada, “Harca Esas Değer ” in 83.748,64 TL olarak belirtildiği, ——— sayılı dosyasındaki takip talebin ise 90.476,36 TL (83.478,64 TL+6.997,72 TL) tutarında olduğu,
Tüm bu tespit ve incelemeler çerçevesinde; davacının takipteki 83.478,64 TL tutarlık asıl alacak talebine ilişkin ispat karinelerinin oluştuğu, hiç şüphesiz nihai değerlendirmenin Sayın Mahkemenin takdirinde olduğu kanaatine varıldığı yönünde görüş bildirilmiştir. Davacı, davalıya mal/hizmet teslim ettiğini/ifa ettiğinden bahisle alacaklı olarak icra takibinde bulunmuş olup, Türk Medeni Kanunu m:6 gereği icra takibinde talep etmiş olduğu alacağının varlığını ispatlamak ile yükümlüdür.
6100 sayılı HMK 200. maddeye göre bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri ikibinbeşyüz Türk Lirasını geçtiği takdirde senetle ispat olunması gerekir. Bu hukuki işlemlerin miktar veya değeri ödeme veya borçtan kurtarma gibi bir nedenle ikibinbeşyüz Türk Lirasından aşağı düşse bile senetsiz ispat edilemez.
Faturaya dayalı alacak taleplerinde tek başına fatura düzenlenmesi akdi ilişkinin varlığını ve mal teslimini ispatlamaz. Yine faturaların davacı defterlerinde kayıtlı olması da fatura içeriği malların/ hizmetin teslimini/ ifasını kanıtlamaya yeterli değildir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 222. Maddesinde ” Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK m:222/1). Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK m:222/2). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması ve defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur (HMK m:222/4).” hükümlerine amirdir.
Yukarıda verilen yasa maddeleri ve TTK 82. maddesi gözetildiğinde ticari davalarda, yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda, ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür.
İİK madde 67 gereğince, itirazın iptali davasının itirazın tebliğinden itibaren, 1 yıl içinde açılması gerekir. Hak düşürücü süreler, dava şartı olup taraflar ileri sürmese de mahkemece resen gözetilir. Somut olayda icra takibindeki, itiraz dilekçesinin davacı alacaklıya tebliğ edilmemesi nedeniyle İİK’nun 67.maddesinde belirtilen bir yıllık hak düşürücü sürenin başlamadığı anlaşıldığından davanın süresi içinde açıldığı kabul edilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümü amacıyla yapılan yargılama ve yargılama sırasında bilirkişilerden alınan denetime elverişli rapor içeriklerine göre; davacı/takip alacaklısının davalı/takip borçlusu hakkında faturaya dayalı olarak takip başlattığı, davalı/takip borçlusunun tebliğ edilen ödeme emri üzerine takibe borca ve fer’ileri yönünden süresinde itiraz ettiği ve takibin durduğu, eldeki itirazın iptali davasının süresinde açıldığı, taraflar arasındaki ihtilafın takip dayanağı belgeye konu mal ve/veya hizmetin teslim edilip edilmediği ve/veya sunulup sunulmadığı hususundan kaynaklandığı, uyuşmazlığın halli ve taraflar arasındaki ticari ilişkinin tespiti için defter incelemesine karar verildiği, davacının ticari defterlerinde davalıdan takip tarihi itibariyle 83.748,64 TL alacaklı olduğu, davalının ticari defterlerini sunmadığı, davalı tarafa 7251 Sayılı Kanun ile değişik HMK’nın 222. Maddesi gereği “diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi” halinde ibraz eden tarafın ticari defter ve kayıtlarının aleyhe delil sayılacağının ihtar edildiği, HMK. 221. maddesi gereği —formlarının resen dosyaya kazandırılması gerektiği —–davalının —- bildirimlerine göre takibe konu faturaların davalı tarafından vergi dairesine bildirildiği, bu halde davalının ——– aksini ispatlaması gerektiği, borçlunun faturaları kendi defterlerine kaydetmesi (faturaları deftere kayıt öncesinde ya da sonrasında süresi geçtikten sonra itiraz ve iade etmiş olması) halinde alacaklının (hizmet vermiş olsun ya da olmasın) HMK’nın 222. maddesi uyarınca alacağını ispatladığının kabul edilmesi gerektiği ——– davalının kendi ticari defterlerindeki kayıtların aleyhine delil teşkil edeceği ——davalının kendi ticari defter kayıtlarının aksini yazılı delille ispatlaması gerektiği, dosyada böyle bir ispat aracının bulunmadığı, davacının takipte asıl alacak olarak 83.478,64TL alacak talebinde bulunduğu, dava dilekçesinde de asıl alacak üzerinden itirazın iptalinin talep edildiği, bu itibarla davacının davalıdan takip tarihi itibariyle 83.478,34 TL alacaklı olduğunun sabit olduğu, İİK’nın 67. maddesinin 2.fıkrası hükmünce, icra-inkar tazminatına hükmedilebilmesi için borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması ve alacağın likit ve belli olması gerektiği, bu nedenle alacağın likit olması ve diğer icra inkar tazminatına hükmedilebilme şartlarının olayda gerçekleşmesi nedeniyle, hüküm altına alınan asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1)Davacının davasının kısmen KABULÜ ile, ———sayılı dosyasında davalı/borçlunun 83.478,34 TL asıl alacak yönünden itirazının iptali ile takip tarihinden itibaren asıl alacağa işleyecek avans faizi ile birlikte icra takibinin DEVAMINA, aşan istemin reddine,
2)İptaline karar verilen 83.478,34 TL asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3)Alınması gerekli karar harcı 5.702,41 TL’den peşin olarak yatırılan 976,49 TL harcın mahsubu ile 4.725,92 TL bakiye harcın davalı taraftan tahsili ile hazineye irad kaydına,
4)Davacı tarafça yatırılan toplam 976,49 TL harcın davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
5)Davacı tarafından yapılan 92,20 TL ilk dava masrafı, 138,50 TL tebligat-müzekkere gideri, 1.500,00 TL bilirkişi gideri olmak üzere toplam 1.730,70 TL yargılama giderinden kabul ve red oranına göre(%99 kabul) 1.725,12 TL’ sinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, arta kalanın davacı üzerinden bırakılmasına,
6)Davalı tarafça sarfedilen yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
7)Davacı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT uyarınca hesaplanan 13.356,53 TL nispi vekalet ücretinin davalı taraftan alınarak davacıya verilmesine,
8)Davalı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT uyarınca hesaplanan 270,20 TL nispi vekalet ücretinin davacı taraftan alınarak davalıya verilmesine,
9)Arabuluculuk aşamasında yapılan ve Hazine tarafından karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, buna ilişkin harç tahsil müzekkeresi yazılmasına,
10)Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Mahkememizin bu kararına karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren (2) hafta içinde (HMK 345/1), mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine dilekçe verilmek suretiyle,—— Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesince incelenmek üzere tarafların istinaf yasa yoluna başvuru hakkı bulunduğuna dair davacı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 30/03/2023