Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1101 E. 2019/774 K. 12.09.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/183
KARAR NO: 2019/787
DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:27/05/2016
KARAR TARİHİ: 12/09/2019
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili Mahkememize sunduğu cevap dilekçesinde; Müvekkili şirketin —–mobil telekomünikasyon hizmetlerini önce —– imzaladığı, daha sonra 4673 sayılı kanunun geçici 2. Md. Gereğince bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu ile yenilediği “İmtiyaz Sözleşmesi” kapsamında yürüttüğünü,—- adının tanınmış marka statüsünda olup, —- nezdinde koruma altında olduğunu, kurulduğu günden bu yana toplumsal sorumluluk bilinci, kültür, sanat ,spor gibi farklı alanlarda birçok projeye imza attığını çocukların eğitimi desteklemek amacıyla da pek çok projenin önemli destekçilerinden biri olduğunu, ancak müvekkili şirketin gençlere ve eğitime destek, son zamanlarda gündemde yer alan ——- ait olduğu söylenen yurtlarda vuku bulan tecavüz skandalı nedeniyle ciddi biçimde çarpıtıldığını, sosyal medyada Müvekkil —– adına bir karalama kampanyasına dönüştürüldüğünü, Davalı – tarafından— adlı kişisel — hesabından ———— şeklinde müvekkii şirket hakkında hukuka aykırı olgu isnat eden, son derece haksız, aşağılayıcı ve tahkir edici iddia ve ifadelerde bulunduğunu, Davalının Müvekkil şirketin kişilik haklarını ve ticari irtibatını ağır bir biçimde ihlal eden ve aynı zamanda TTK m. 55 uyarınca gerçeğe aykırı ve incitici beyanlarla Müvekkilin rakibini rekabette öne çıkararak Haksız rekabete sebebiyet veren açıklamaları nedeniyle, —- TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsil edilerek Müvekkil şirkete ödenmesi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalıların davaya cevap vermedikleri görülmüştür
HUKUKİ DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE
Dava; manevi tazminat istemine; ilişkindir.
İncelenen tüm dosya kapsamına, tarafların iddia ve savunmalarına göre;
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun — tarih ve —– Esas, —- Karar sayılı ilamında belirtildiği üzere; ”Tüzel kişilerin manevi tazminat talep edip edemeyeceği tartışmalı olmakla birlikte hukuk düzeninin tüzel kişileri hukuk sujesi olarak tanıdığına ve onlara ad, şeref ve itibar gibi kişisel varlıklar bahşedilmiş olduğuna göre, kişisel varlıklara yapılan saldırı nedeniyle elem ve ızdırap duymayacaklarından söz edilerek tüzel kişilerin manevî tazminat adı ile bir paranın ödetilmesi davası açamayacaklarını kabul etmek yasa koyucunun amacına aykırı düşecektir. Gerek Medenî Kanun ve gerekse Borçlar Kanunu yalnız gerçek kişilerin değil, aynı zamanda tüzel kişilerin de kişisel haklarını korumaktadır. Günümüzde doktrin ve Yargıtay tarafından yaygın olarak benimsenen görüş, gerçek kişilere özgü olanlar dışında kalan kişilik haklarında tüzel kişilerin de manevi zarara uğrayabileceğini ve bu nedenle manevi tazminat talebinde bulunabileceğini kabul etmektedir.”
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin ifade özgürlüğüne ilişkin kararlarına göre, ifade özgürlüğünün toplumsal ve bireysel işlevini yerine getirebilmesi için, sadece toplumun ve devletin olumlu, doğru ya da zararsız gördüğü “haber” ve “düşüncelerin” değil, devletin veya halkın bir bölümünün olumsuz ya da yanlış bulduğu, onları rahatsız eden haber ve düşüncelerin de serbestçe ifade edilebilmesi ve bireylerin bu ifadeler nedeniyle herhangi bir yaptırıma tabi tutulmayacağından emin olmaları gerekir. İfade özgürlüğü, çoğulculuğun, hoşgörünün ve açık fikirliliğin temeli olup bu özgürlük olmaksızın “demokratik toplumdan” bahsedilemez. Kamuyu ilgilendiren sorunların kamuya açık olarak tam bir serbestlik içerisinde tartışılabilmesi, şiddeti teşvik eden eylemler hariç bu tartışmanın boyutlarının Devlet organları tarafından maksimuma çıkarılması gerektiği vurgulanmaktadır.———-
Yine Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarında olgu isnadı ile değer yargısı arasındaki farklara dikkat çekmiştir. Olguların varlığı kanıtlanabilirken, değer yargılarının doğruluğu ispata açık değildir. Bir değer yargısının doğruluğunun kanıtlanması şartını yerine getirmek mümkün olmayıp, bu durum 10. madde tarafından güvence altına alınan ifade özgürlüğü hakkının temel bir parçasını oluşturan düşünce özgürlüğünü bizzat ihlal etmektedir. Ancak mahkeme, bir beyanın değer yargısı teşkil ettiği hallerde dahi, bir müdahalenin orantılılığının, söz konusu beyana dair yeterli bir olgusal dayanak bulunup bulunmadığına bağlı olabileceğini, zira destekleyeci nitelikte olgusal bir dayanağı bulunmayan bir değer yargısının dahi aşırı olabileceği haller bulunduğunu da hatırlatmaktadır. —-AİHM kararlarında internet yayınlarının da basın özgürlüğü kapsamında olduğu kabul edilmektedir.
Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin emsal pek çok kararında belirtildiği üzere, Türk Borçlar Kanunu 58. maddesi hükmüne göre hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat, bir ceza olmadığı gibi malvarlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22/06/1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Somut olay irdelenecek olursa; davalının —- hesabında ——- üstüne mesaj atmışlar—– şeklinde paylaşımda bulunduğu uyuşmazlık konusu değildir. Paylaşımda yer alan ifadelerin davalı şirketin manevi haklarını ihlal edip etmediği ile ağır eleştiri sınırını aşıp aşmadığı hususunda mahkememizce emsal kararlardan yararlanılmış, AİHM kararları ışığında değerlendirme yapılmıştır.
İstanbul Bam. -. HD. – E. – Karar sayılı ilamında ——– şeklinde sarf edilen ifadelerin eleştiri hakkı kapsamında değerlendirilmesi gerektiği kabulü ile davanın reddine dair verilen ilk derece mahkemesi kararına karşı, davacının istinaf başvurusunun reddine karar vermiştir. Yine, anılan daire- E. – Karar sayılı ilamında ———– şeklinde sarfedilen ifadelerin davacı şirketin kişilik haklarına saldırı oluşturacak nitelikte olmadığı yönünde karar vermiştir.
Yukarıda değinilen yasal düzenlemeler, Yüksek Mahkeme kararları ve AİHM kararları ışığında dava konusu olaya baktığımızda, davalı tarafından yapılan paylaşımda davacı şirkete yönelik hukuka aykırı olgu isnat edilen bir ifade bulunmadığı,—- başlığı altında yapılan paylaşımın davacı şirkete yönelik yapılmadığı kanatine varılmış davanın reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıkladığı üzere;
1-Davanın reddine,
2-Alınması gereken 44,40 TL maktu karar ve ilam harcının, peşin alınan 170,78 TL harçtan mahsubu ile fazla alındığı anlaşılan 126,38 TL harcın talebi halinde davacıya iadesine
3-Davacının yaptığı yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı —— davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 2.725,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Taraflarca dava dosyasına yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333.maddesi gereğince karar kesinleştikten sonra yatırana iadesine,
Mahkememizin bu kararına karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren (2) hafta içinde (HMK 345/1), mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine dilekçe verilmek suretiyle, Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesince incelenmek üzere tarafların istinaf yasa yoluna başvuru hakkı bulunduğuna dair davacı vekilinin Yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 12/09/2019