Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/1099
KARAR NO : 2022/260
DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 20/09/2018
KARAR TARİHİ : 15/03/2022
Mahkememizde görülmekte olan tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;— yönetimindeki davalı — ve işleteni —-plakalı aracın davacıya çarptığını, çarpmanın etkisiyle davacının ağır şekilde yaralandığını, araç sürücüsüne karşı — numaralı dosyasında dava açıldığını, kaza sonucunda — tarafından iş gücü kaybı raporu düzenlendiğini, alınan rapor ile— başvurulduğunu, davalı sigorta şirketinin ödeme yapmadığını belirtmiş; şimdilik 5.000,00 TL maddi ve 75.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı — vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafından usulüne uygun başvuru yapılmadığını, davanın dava şartı yokluğundan reddi gerektiğini, — aracın davalı nezdinde —– ile sigortalı olduğunu, davalının sorumluluğunun poliçe limiti ve sigortalının kusur oranı ile sınırlı olduğunu, kalıcı sakatlığın tespiti için özürlülük oranının dikkate alınması gerektiğini, geçici iş göremezlik giderinden davalının sorumlu olmadığını, davacının —–somut belgelerle ispat etmesi gerektiğini, davalının ödeme yükümlülüğünün dava tarihinde muaccel hale geldiğini, faiz başlangıç tarihinin dava tarihi olduğunu belirtmiş; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı —- vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın zamanaşımı süresi geçtikten sonra açıldığını, davalı şirketin faaliyet alanının —– olduğunu, davalı—– tarihinde ———— olduğunu, davanın husumet yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiğini, kusur oranının tespitinin zaruri olduğunu, davalı — tarafından yapılan trafik sigortası bulunduğunu, araca — tarafından —sigortası yapıldığını, davalı şirketin sorumluluğuna gidilmesinin mümkün olmadığını, talep edilen maddi ve manevi tazminat miktarının fahiş olduğunu belirtmiş; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı —vekili cevap dilekçesinde özetle;— plakalı aracın —– sözleşmesi ile davalı — kiralandığını, davalı şirketin işleten sıfatının olmadığını, dava konusu hasar nedeniyle davalı şirkete husumet yöneltilmesinin kanuna aykırı olduğunu, davalının atfı kabil bir kusuru bulunmadığını belirtmiş; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi zararın tazmini istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; 05/07/2016 tarihinde davalı — sevk ve idaresindeki davalı — şirketinin– aracın davacıya çarpması şeklinde meydana gelen kazada davalı sürücünün kusuru bulunup bulunmadığı, kazanın oluşumunda varsa kusur oranlarının ne olduğu, davacının bedensel zarara uğrayıp uğramadığı, hangi miktarda maddi ve manevi zararın oluştuğu, davalıların zarardan sorumlu olup olmadıkları noktalarında toplanmaktadır.
Dava tarihi itibariyle 2918 sayılı KTK’nın 97. maddesinde yapılan değişiklik yürürlükte olup, dava tarihinden önce davalı — yapıldığı halde — tarafından başvuruya eksik belge temini yönünde cevap verildiği tarafların kabulündedir. Eksik olduğu belirtilen yönetmelikteki kriterleri sağlayan maluliyet oranını gösterir sağlık kurulu raporunun alınması için geçecek süre nazara alındığında, KTK’nın 97. maddesinde öngörülen 15 günlük cevap süresinin makul olmayacak şekilde aşılması sonucu doğacağından başvurunun sonuçsuz kaldığının kabulü gerekir. Bu itibarla, başvuruya ilişkin dava şartının davacı tarafından yerine getirildiği anlaşılmıştır.
2918 sayılı KTK’nın hükümlerine göre, trafik kaydı “işleteni” kesin olarak gösteren bir karine değilse de, onun kim olduğunu belirleyen güçlü bir kanıt niteliğindedir. Ancak, trafik kaydına rağmen işletenliğin 3. kişi üzerinde bulunmasını engelleyen bir yasa hükmü yoktur. Aynı Yasa’nın 3. maddesinde, “İşleten–muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehin gibi hallerde kiracı– alan kişidir. Ancak, ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır.” şeklinde tanımlanmıştır. Somut olayda, dosya kapsamında— sözleşmesine göre, kazaya karışan aracın uzun süreli— tarafından kiralandığı anlaşılmaktadır. 2918 Sayılı Yasa’nın 3. maddesi gereğince, uzun süreli kiralama sözleşmesi ile aracın işletenlik sıfatı davalı —- geçmiştir. Bir davada, taraflardan birinin, davacı ya da davalı sıfatının (aktif ya da pasif husumet ehliyetinin) olmadığı belirlenirse, artık bu davanın esasının çözümüne girilmeden, davanın husumet yokluğundan reddi gerekir. Buna göre davalı — işletenlik sıfatı bulunmadığından hakkındaki maddi ve manevi tazminat davasının husumet yokluğu nedeniyle reddine karar vermek gerekmiştir.
2918 sayılı KTK’nın 109/1. maddesinde — zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve her halde, kaza gününden başlayarak 10 yıl içinde zamanaşımına uğrar.” denilmektedir. Aynı kanunun 109/2 maddesinde ise, “dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve Ceza Kanunu bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş ise, bu süre maddi tazminat talepleri için de geçerlidir.” hükmüne yer verilmiştir. Davaya konu kaza — gerçekleşmiş, davacı vekilince 20/09/2018 tarihinde dava açılmıştır. Somut olayda, ceza zamanaşımı süresi kaza tarihinde yürürlükte bulunan 5237 Sayılı TCK’nın 89/4. ve 66/1-e maddelerine göre 8 yıldır. Bu itibarla, zamanaşımının dolmadığı anlaşıldığından bu yöndeki savunmaya itibar edilmemiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında, taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
— üzerinden mahkememize gönderildiği görüldü.
Sigorta poliçesinin incelenmesinde; —- plakalı aracın— arasında — — sigortalı olduğu görüldü.
—– Hastanesi’ne yazılan yazıya cevap verildiği, davacının tedavi evrakının mahkememize gönderildiği görüldü.
———-
—- yazılan yazıya cevap verildiği, davacı — hakkında düzenlenen sosyal ve ekonomik durum araştırma raporunun mahkememize gönderildiği görüldü.
—yazılan yazıya cevap verildiği, davacıya rücuya tabi aylık bağlanmadığının bildirildiği görüldü.
Bilirkişi –tarafından düzenlenen 28/05/2019 tarihli raporda; kazanın meydana gelmesinde davalı sürücü — %100 oranında kusurlu olduğu, davacı –ise kusurunun bulunmadığı mütalaa edilmiştir.
–tarafından düzenlenen 26/08/2020 tarihli rapora göre; davacı — — tarihinde geçirmiş olduğu trafik kazasına bağlı yaralanması nedeniyle “Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporlar Hakkındaki Yönetmelik” hükümleri uyarınca tüm vücut özür oranının %8 olduğu, iş göremezlik süresinin (6) aya kadar uzayabileceği tespit edilmiştir.
— tarafından düzenlenen — tarihli rapora göre; davacı — tarihinde geçirmiş olduğu trafik kazasına bağlı yaralanması nedeniyle “Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporlar Hakkındaki Yönetmelik” hükümleri uyarınca tüm vücut özür oranının %8 olduğu, “Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği” hükümleri uyarınca %14 oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı tespit edilmiştir.
Bilirkişi — düzenlenen —raporda; davacının — göremezlik zararı ve 258.644,44 TL sürekli iş göremezlik zararı bulunduğu mütalaa edilmiştir.
Davacı vekili — beyan dilekçesinde özetle; davalı— sulh sözleşmesi yapıldığını, tüm davalılar hakkında maddi tazminat taleplerinden feragat edildiğini,— dışındaki davalılara karşı manevi tazminat talebinin devam ettiğini belirtmiştir.
Davalı —tarihli beyan dilekçesi ile sulh sözleşmesi sunulmuş, yargılama gideri ve vekalet ücreti talebi bulunmadığı bildirilmiştir.
Davadan feragat, HMK. madde 307 uyarınca davacının talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesidir. Somut olayda; davacı vekilince maddi tazminat talebi yönünden davadan feragat edildiği, vekaletnamede feragate ilişkin özel yetkinin bulunduğu, maddi tazminat davasının feragat nedeniyle reddi gerektiği anlaşılmıştır. Zararın karşılanması nedeniyle tazminat talebinden feragat edilmesi halinde hakkın özünden feragat söz konusu olmayıp; davacı alacağına yargılama sırasında kavuştuğu için feragat etmiş, esasen dava konusuz kalmıştır. Davalılar kendilerine karşı dava açılmasına yine kendileri sebebiyet vermişlerdir. Bu nedenle, feragat sebebiyle reddedilen maddi tazminat talebi yönünden davalılar lehine davacı aleyhine vekalet ücretine hükmedilmemiştir—–
Manevi tazminat talebi yönünden yapılan yargılama neticesinde, tazminat miktarının belirlenmesinde gözetilen hususların açıklanması gerekir: 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 56/2. maddesi gereğince hakimin, özel durumları göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Takdir edilecek bu tutar, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir işlevi (fonksiyonu) olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi malvarlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek tutar, var olan durumda elde edilmek istenilen doyum (tatmin) duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22/06/1966 gün ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde, takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel durum ve koşullar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde — göre uygun— bir biçimde göstermelidir. Manevi tazminat, bozulan ruh huzurunun, duyulan ve ileride duyulacak elem ve ızdırabın kısmen ve imkan nispetinde iadesini amaçladığından hâkim, M.K’nun 4. maddesi gereğince hak ve nesafete göre takdir hakkını kullanarak, manevi tazminat miktarını tespit etmelidir. Hakim belirlemeyi yaparken somut olayın özelliğini, zarar görenin ekonomik ve sosyal durumunu, paranın alım gücünü, duyulan ve ileride duyulacak elem ve ızdırabı gözetmelidir—– sayılı kararları ).
Somut olayda; tarafların maddi durumları, ceza dosyasındaki beyanlar, kazanın meydana gelme şekli ve kusur durumu, tanık anlatımları, davacının maluliyet oranı, davalı sürücünün kaza sonrasındaki eylemleri ve pişmanlığı, davacının günümüzdeki psikolojik durumu bir bütün olarak değerlendirilmiş; manevi tazminat tutarı aşağıdaki şekilde takdir edilmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı — tarafından davalılar —aleyhine açılan maddi tazminat davasının feragat nedeniyle reddine, davalı — açılan davanın pasif husumet yokluğundan reddine,
2-Davacı– davalı —aleyhine açılan manevi tazminat davasının kısmen kabulüne; 40.000,00 TL manevi tazminatın 05/09/2016 kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan (—- müteselsilen tahsiline, davacıya ödenmesine, aşan istemin reddine, davalı — açılan davanın manevi tazminat davasının pasif husumet yokluğundan reddine,
3-Maddi tazminat davasında alınması gereken 53,80 TL karar ve ilam harcının (Harçlar K. m.22) davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Manevi tazminat davasında hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 2.732,40 TL harçtan peşin alınan 273,24 TL harcın mahsubuna, bakiye 2.459,16 TL karar harcının davalı ——- tahsili ile hazineye irat kaydına,
5-Davacı manevi tazminat davasında kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan — vekâlet ücretinin davalı—- tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Davalı—manevi tazminat davasında kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihindeki —(m.3/2) göre hesaplanan 5.250,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak anılan davalılara verilmesine,
7-Davalı —manevi tazminat davasında kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihindeki— (m.3/2) göre hesaplanan 5.100,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-Davalı— maddi tazminat davasında kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihindeki —- (m.3/2) göre hesaplanan 5.000,00 TL vekalet ücretinin (m.13/2) davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
9-Davalılar — maddi tazminat davasında; —- Karar sayılı ilam gereği anılan davalılar lehine vekalet ücretine karar verilmesine yer olmadığına,
10-Davacı tarafından yatırılan 35,90 TL başvurma harcı, 5,20 vekalet harcı, 273,24 TL peşin harç toplamı: 314,34 TL ile davanın red (%50) ve kabul (%50) oranına göre hesaplanan 1.144,25 TL yargılama giderinin davalı — tahsili ile davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
11-Davalı–yapılan 50,00 TL posta masrafı yargılama giderinden davanın ret oranına göre hesaplanan 25,00 TL’sinin davacıdan tahsili ile daval— verilmesine, bakiyesinin davalı üzerinde bırakılmasına,
12-Davacı tarafından yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333. maddesi gereğince karar kesinleştikten sonra yatırana iadesine,
13-Davacı tarafından yatırılan 419,90 TL kullanılmayan keşif harcının talep halinde davacıya iadesine,
Mahkememizin bu kararına karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde (HMK 345/1), mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine dilekçe verilmek suretiyle Bölge Adliye Mahkemesi İlgili Hukuk Dairesince incelenmek üzere tarafların istinaf yasa yoluna başvuru hakkı bulunduğuna dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup anlatıldı.