Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1019 E. 2021/72 K. 26.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/1019 Esas
KARAR NO : 2021/72

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 03/09/2018
KARAR TARİHİ : 26/01/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının yaptığı işler karşılığında davalıdan olan fatura alacağının tahsili için —- tarihinde Bakırköy — İcra Müdürlüğü’nün—-Esas sayılı dosyası ile takibe başlandığını, davalının söz konusu takibe yetki ve borç yönünden itirazda bulunduğunu, akabinde dosyanın yetkili icra müdürlüğü olan — İcra Müdürlüğü’ne gönderildiğini, İstanbul Anadolu —İcra Müdürlüğü’nün — Esas sayılı dosyasından yeniden ödeme emri gönderildiğini, davalının süresinde icra takibine haksız ve yersiz olarak itirazda bulunarak takibi durdurduğunu, davacı tarafından davalı adına düzenlenen faturalara itiraz edilmediğini, faturalara konu borcun ödenmediğini belirtmiş, davalının haksız ve yersiz olarak yaptığı itirazın iptaline ve takibin devamına, davalının %40 tan aşağı olmamak üzere inkar tazminatına mahkum edilmesine, mahkeme masrafları ile ücreti vekaletin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.—–
Dava dilekçesi usulüne uygun şekilde davalıya tebliğ edilmiş, davalı tarafından süresinde cevap dilekçesi sunulmamıştır. Süresinde cevap dilekçesi vermeyen davalının, Hmk. 128. maddesi gereği ileri sürülen tüm vakıaları inkar ettiği sayılmıştır. 6100 sayılı HMK’nın ön inceleme duruşmasının yapıldığı tarihte yürürlükte olan 141/1. maddesi uyarınca, tarafların cevaba cevap ve ikinci cevap dilekçeleri ile serbestçe, ön inceleme aşamasında ancak karşı tarafın açık muvafakati ile, ön inceleme duruşmasında taraflardan birisi gelmez ise gelen tarafın, karşı tarafın muvafakati aranmaksızın iddia ve savunmanın genişletilmesi yahut değiştirilmesi mümkün olup, ikinci bendde, iddia ve savunmanın genişletilip değiştirilmesi konusunda ıslah ve karşı tarafın açık muvafakati hükümleri saklı olduğu belirtilmiştir. Anılan maddeler gereği maddi vakıalar ve deliller takdir edilmiştir.
Davalı vekili ———– bir sözleşme bulunmadığını, tarafların sözlü olarak anlaştığını, davacının kesmiş olduğu tüm faturaların davalı şirket kayıtlarına karşılıklı güven çerçevesinde işlendiğini, cari hesap borcuna karşılık olarak nakit vermek ve çek düzenlemek sureti ile davacıya avans ödemeleri yapıldığını, davalı şirket adına kayıtlı olan aracın davacıya satışının yapıldığını, davacının işlerinin bir kısmının eksik olduğunu, 25.02.2018 tarihinde davacı ——” başlıklı 9 maddelik eksiklik ve kusurlar içeren belge düzenlendiğini, “—————- faturasının davacı şirkete verildiğini belirtmiş, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, taraflar arasındaki sözlü eser sözleşmesinden kaynaklı bakiye iş bedelinin tahsili için başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Taraflar arasında sözlü olarak kurulan eser sözleşmesi bulunduğu, sözleşme kapsamında davacı tarafından faturalar düzenlendiği, faturaların davalıya tebliğ edildiği, eksik işlere ilişkin tutanak düzenlendiği hususunda uyuşmazlık bulunmamaktadır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; davacı ile davalı arasındaki sözleşme gereği davacının edimini tam ve ayıpsız şekilde teslim edip etmediği, teslim edilen kısma isabet eden iş bedeli tutarının ne olduğu, davalı tarafından karşılanmamış iş bedeli alacağı bulunup bulunmadığı, bu itibarla İstanbul Anadolu ——Esas sayılı dosyasında yapılan itirazın haklı olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen hükümler uyarınca, eser sözleşmelerinde işin yapılıp teslim edildiğini ispatlama görevi yüklenicide, iş bedelinin ödendiğini ispatlama görevi ise iş sahibindedir.
İstanbul Anadolu ———-sayılı takip dosyası içeriğine göre; 31/07/2018 tarihinde başlatılan takibin alacaklısının——— faiz toplamı 36.540,76 TL tutarındaki alacağın, fer’ileriyle birlikte tahsiline yönelik genel haciz yoluyla yapılan icra takibi olduğu, —— ödeme emrinin borçluya 03/08/2018 tarihinde tebliğ edildiği, borçlu tarafından verilen 03/08/2018 havale tarihli itiraz dilekçesinde borca ve fer’ilerine itiraz edildiği; icra müdürlüğünce takibin durdurulmasına karar verilmiş olduğu görülmüştür. İcra İflas Kanunu’nun 67. maddesi gereği süresinde itirazın iptali davasının açıldığı, özel dava şartı noksanlığı bulunmadığı anlaşılmıştır.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında, taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
——- yıllarına ——– beyan suretlerinin mahkememize gönderildiği görüldü.
——- tarihli yazı cevabına göre; davalı ————-suretlerinin mahkememize gönderildiği görüldü.
Bilirkişi——— tarihli esas rapora göre; davacının ticari defter ve kayıtlarının usulüne uygun tutulduğu, davacının icra takip tarihi itibariyle davalıdan 36.530,88 TL alacağı bulunduğu, davalının ticari defter ve kayıtlarının usulüne uygun tutulduğu, davalı şirketin icra takip tarihi itibariyle davacıdan 492,80 TL alacağı bulunduğu, davacı tarafından düzenlenen faturaların davalı defterinde bulunduğu, taraflar arasındaki cari hesap farkının davalı tarafından davacı adına düzenlenen ———davacı kayıtlarında bulunmamasından kaynaklandığı tespit edilmiştir.
Bakırköy——– Talimat sayılı dosyasında bilirkişi—- tarihli teknik rapora göre; keşif günü yapılan incelemelerde dava konusu iş yerinde —– işlemlerin tamamlanmış olduğu, davacı tarafından sunulmuş faturalarda belirtilen birim fiyatlarının işin cinsi gereği —— günü yapılan incelemelerde——–tespit edilmiştir.
Genel olarak —- yüklenicinin sadece ——–meydana getirmesi, ——– borcunu yerine getirdiği anlamına gelmemektedir. Yüklenici, sözleşmeye uygun meydana getirdiği——- altındadır—— Yüklenici üstlendiği eseri meydana getirecek ve meydana getirdiği bu eseri, iş sahibine usul ve yasaya ve sözleşme hükümlerine uygun olarak teslim edecektir. Eseri teslim borcu yüklenicide olduğundan eserin teslim edildiğini kanıtlama borcu da yükleniciye düşmektedir. Bir başka deyişle yüklenici, eseri, iş sahibine sözleşmeye uygun teslim ettiğini kanıtlamak zorundadır. Davacı yüklenici savunmasını kanıtlayabilmesi için, eseri iş sahibine süresi içerisinde iş sahibinin iş yerinde teslim ettiğini kanıtlamakla yükümlüdür. Eser sözleşmelerinde teslim, yüklenicinin tamamladığı eseri sözleşmeyi ifa etmek niyeti ile iş sahibinin fiili hakimiyetine geçirmesi olarak tanımlanmaktadır. Teslimi kanıtlama yükü somut olaydaki savunmaya göre davacı yüklenicide olmakla bu teslimin nasıl kanıtlaması gerektiği davanın çözüm noktasını oluşturmaktadır. Eserin teslim edilip edilmediğinin ispatında taraflar ispatın hangi delillerle yapılacağı hususunda sözleşmeye hüküm koyabilirler ve teslim konusunda bir delil sözleşmesi yapabilirler. Böyle bir delil sözleşmesi yoksa yüklenicinin meydana getirdiği eseri teslim ettiği vakıasını, teslim, hukuki işlem değil, hukuki fiil olduğundan kural olarak her tür kanıtla bu arada tanıkla dahi ispat edebilir. Bu açıklamalar ışığında somut olaya gelince; taraflar arasında kurulan sözleşme ilişkisinde yazılı bir sözleşme ve bu sözleşmede yer alan teslime dair bir delil sözleşmesi niteliğinde teslim vakıasının ispatına dair bir hüküm bulunmadığından davacı yüklenici teslim vakıasını her tür delil ile kanıtlayabilecektir.
Ticari defterlerin delil olmasına ilişkin düzenleme HMK 222. maddede yer almaktadır. Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK 222/1). Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK 222/2). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur (HMK 222/4).
Somut olayda; mali müşavir bilirkişi tarafından düzenlenen rapor ile uyuşmazlık konusu faturaların davalı ticari defter ve kayıtlarına işlendiği tespit edilmiştir. Taraflar arasında uyuşmazlık konusu olmayan 25/02/2018 tarihli tutanağa istinaden düzenlenen 25/02/2018 tarihli irsaliyeli fatura davacı ticari defterlerine kaydedilmiş, bakiye iş bedeli alacağından mahsup edilmiştir.
Uyuşmazlık konusu —- tarihli fatura yönünden ise ayıplı — bulunup bulunmadığı ve ayıp varsa yine Türk Borçlar Kanunu gereği iş sahibinin kullanabileceği hakların belirlenmesi ve sonucuna göre takip konusu edilen asıl alacağın tespiti için talimat yoluyla mahallinde keşif yapılmış, davacı yüklenici tarafından işin tam ve ayıpsız bir şekilde teslim edildiği belirlenmiştir. Taraflar arasında geçerli bir eser sözleşmesi ilişkisi kurulması— işe hiç başlamadığı ya da işi terk ederek yarım bıraktığı iş sahibi tarafından yasal delillerle kanıtlanmadıkça sözleşmeye uygun olarak gerçekleştirilen imalatın bu işi üstlenmiş olan yüklenici tarafından yapılmış kabul edilmesi gerekir. Kaldı ki, yapılan keşif sonucu düzenlenen bilirkişi raporuna da davalı vekilince itiraz edilmediği, eksik veya ayıplı teslim bulunmadığı anlaşılmıştır. Tüm dosya kapsamındaki delil durumuna, usulüne uygun tutulmuş ticari defterlere göre ve davalının süresinde cevap dilekçesi sunmamış olduğu nazara alındığında, davacı yüklenicinin bakiye iş bedeli alacağı bulunduğu kanaati ile aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
İİK’nın 67.maddesi hükmü gereğince, takip alacaklısı yararına icra inkâr tazminatına hükmedilebilmesi için gerçekleşmesi gereken koşullar kapsamında dava ve takip konusu alacağın —- yani takip borçlusu, davalı tarafça belirlenebilir olması zorunludur. Takibe dayanak alınan faturaların davalıya tebliğ edildiği, faturaların davalı tarafından ticari defterlere kaydedildiği, bu itibarla faturaların kapsamının kesinleştiği anlaşıldığından, davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın kısmen kabulüne;
İstanbul Anadolu —İcra Müdürlüğü’nün —— sayılı takip dosyasında davalı borçlu tarafından yapılan itirazın 36.530,88 TL asıl alacak yönünden iptaline, anılan tutar yönünden takibin aynı şartlarla devamına,
Fazlaya ilişkin istemin reddine,
Asıl alacak olan 36.530,88 TL’nin %20 sine tekabül eden 7.306,18 TL icra inkar tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 2.495,42 TL karar ve ilam harcından 441,33 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 2.054,09 TL karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan ——- göre hesaplanan 5.479,63 TL nisbi vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davalı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihindeki——-maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yatırılan 35,90 TL başvuru harcı, 5,20 TL vekalet harcı, 441,33 TL peşin harç ve 384,90 TL keşif harcı toplamı:867,33 TL ile kabul oranına göre hesaplanan 3.034,89 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, kullanılmayan delil avansının iadesine,
7-Taraflarca yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333. maddesi gereğince talep halinde karar kesinleştikten sonra yatırana iadesine,
Dair, gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olduğuna dair davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.