Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/931 E. 2018/41 K. 22.01.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.


T.C.
İstanbul Anadolu
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
– GEREKÇELİ KARAR –
ESAS NO : 2017/931
KARAR NO : 2018/41

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 21/08/2017
KARAR TARİHİ : 22/01/2018

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP: Davacı vekilinin 21/08/2017 tarihli dava dilekçesinde özetle; Davacı vekili İstanbul Anadolu —- İcra Dairesi’nin—- talimat ( İstanbul — İcra Dairesi — esas) dosyada yürütülen taşınmaz satışı gereğince 27/09/2016 tarihinde yapılan 1. Açık artırmaya katılan müvekkili şirkete 203.000,00 TL bedelle ihale olunduğunu, Davalı tarafça İstanbul — İcra Hukuk Mahkemesi’nin —- esas sayılı dava dosyası kapsamında takibin taliki veya iptali davası açıldığını, davalı tarafça İstanbul Anadolu —-İcra Hukuk Mahkemesi’nin — esas sayılı dava dosyası kapsamında ihalenin feshi davacı açıldığını rededildiğini, istinaf incelemesi sonucunda, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiğini, bahse konu davalar devam ederken müvekkil şirketin İİK mad. 134 gereğince taşınmazın kira gelirini icra dosyasına yatırılmasını talep ettiğini, kiracı tarafından taşınmazın 1. yıllık kira bedelinin davalı tarafa peşin olarak ödendiği gerekçesiyle kira geliri icra dosyasına yatırılmadığını, ihalenin feshi davası haksız ve yersiz iddialar ile açılarak taşınmazın müvekkil şirket adına tapu dairesince tescilinin yapılamamasına sebebiyet verdiğini müvekkil şirketin haksız fiilden kaynaklanan giderinin zararının bilirkişi incelmesi ile tespit ve tayinine, belirlenecek olan rakam üzerinden bilahare HMK’nın ilgi hükmü uyarınca harç atanmayarak müddeabih artırmak suretiyle 1.000 -TL nin ihalenin feshi davası açıldığı tarih olan 04.10.2016 dan itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesini talep ve dava etmiştir
Davalı vekili 20/09/2017 tarihli cevap dilekçesinde özetle: alacaklı tarafın 08/10/2015 tarihinde müvekkile karşı İstanbul —–icra müdürlüğü’nün — esas sayılı dosyası ile ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla İİK 150/1 gereğince takip başlatıldığını, takip neticesinde davacı taraf taşınmazı ihale usulü aldığını, takibin dayanağı olarak İİK 68/b İİK 150/ı gösterdiğini, yapılan takibin açıkca hukuka aykırı olduğunu, iptali gerektiğini müvekkilinin kullanmış olduğu kredinin konut kredisi olduğunu ve 5582 sayılı kanunun 24. Maddesiyle eklenen 10/ B maddesi ile konut kredisi tüketici olarak kabul edildiğinden, doğrudan icra emri gönderilemeyeceğinin açık olduğunu, İstanbul — İcra hukuk mahkemesinde açtıkları davada — esas sayılı kararla takibin dayanağı olan icra emri iptal edildiğini, hukuka aykırı olarak yapılan takip neticesinde müvekkile ait taşınmazın satışında icra emrinin iptal edilmesi ile satış dahil tüm işlemlerin tekrardan hukuka uygun olarak yapılmalı ve buna göre ihale edilmesi gerektiğini, müvekkili tarafından açılan davalar kötü niyetli olmadığını, müvekkil lehine icra emri iptal edilmeyip takibin hukuka uygun olduğuna dair karar verildiğini, müvekkil tarafından hiçbir suretle kötü niyetli olarak tapunun alınmasına karşı bir dava açılmadığını, davacı tarafından haksız açılan davanın reddine karar verilmesini talep ve dava etmiştir
İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava hukuksal niteliği itibari ile haksız fiile dayanan tazminat davasıdır.
6102 sayılı TTK’nın 5/1. maddesine göre, aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir. Bu hükme göre ticaret mahkemelerinin görev alanı ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleridir. Ticari faaliyetleri ilgilendiren bütün davalar ticari dava değildir. Ticaret mahkemeleri ayrı bir yargı kolu oluşturmayıp, asliye hukuk mahkemelerine göre ihtisas mahkemeleridir. Bu nedenle ticari işlerle ilgili bütün davalar ticaret mahkemelerinin görev alanına sokulmamış, yalnızca uzmanlık gerektiren hususların ticaret mahkemelerince karara bağlanması esası getirilmiştir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu gruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesi uyarınca ticari davalar Asliye Ticaret Mahkemelerince görülerek karara bağlanır.
Davacı tarafından davalı aleyhine açılan işbu davada, davacı tarafından ihale yolu ile taşınmazın satın alındığı, söz konusu taşınmazın kira gelirinin davacıya ödenmesinin davalıdan talep edildiği, davalı tarafından ödenmediği bildirilerek davacı şirketin haksız fiilden kaynaklanan zararının bilirkişi aracılığı ile tespit edilerek tazminine karar verilmesinin talep edildiği, yukarıda etraflıca açıklandığı üzere, bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür. Davacı şirket olsa da davalı gerçek kişidir. Dava konusu, mutlak ticari dava olmadığı gibi her iki tarafın ticari işletmesi ile de ilgili değildir. Bu durumda uyuşmazlık ticari dava niteliğinde olmayıp asliye hukuk mahkemelerinin görev alanına girmektedir. Açıklanan nedenlerden dolayı davacı tarafından davalı aleyhine açılan iş bu davanın mahkememizin görevsizliği nedeniyle; HMK 115-2 md uyarınca dava şartı noksanlığından usulden reddine, karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın görevli İstanbul Anadolu Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmek üzere Hukuk Mahkemeleri Tevzi Bürosuna gönderilmesine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin görevsizliği nedeniyle; HMK 115-2 md uyarınca dava şartı noksanlığından usulden reddine,
2-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın görevli İstanbul Anadolu Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemeleri Tevzi Bürosuna gönderilmesine,
3-Yargılama giderlerinin, HMK’nun 331-(2) mad. uyarınca yargılamaya görevli mahkemede devam edilmesi halinde bu mahkemece karara bağlanmasına; görevli mahkemede davaya devam edilmez ise talep halinde dosya üzerinden mahkememizce karara bağlanmasına,
Dair ; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 22/01/2018