Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/912 E. 2021/225 K. 25.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2017/912 Esas
KARAR NO : 2021/225

DAVA : Sigorta (Trafik Sigortası Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 16/08/2017
KARAR TARİHİ : 25/02/2021

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 9. maddesine göre Türk Milleti adına yargılama yetkisini kullanan bağımsız İstanbul Anadolu —–. Asliye Ticaret Mahkemesince, tarafça açılan dava üzerine yapılan yargılama nihayetinde;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
I.İDDİA:
Davacı vekili;—– Kanunu’nun 56/1-a. maddesi kuralını ihlal ederek tek taraflı kaza sonucunda takla atması sonucunda araç içerisinde yolcu olarak bulunan davacı müvekkilinin yaralanarak geçici ve sürekli işgücü kaybına (maluliyete) uğramasına % 100 oranında asli ve tam kusurlu olarak sebebiyet verdiğini beyan ile, fazlaya dair haklar saklı kalmak kaydı ile şimdilik 100,00 TL. sürekli ve 100,00 TL geçici iş görmezlik tazminatı olmak üzere toplam 200,00 TL’nin sigorta şirketine başvuru tarihi olan 13/03/2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı … şirketinden poliçe limitleri ile sınırlı olmak kaydı ile tahsilini, davacı müvekkilinin sosyal ve ekonomik durum araştırmasının yapılmasını, yargılama giderleri ve takdir olunacak vekalet ücretinin davalı … şirketinden poliçe limitleri ile sınırlı olmak kaydı ile tahsilini, arz ve talep etmiştir.
ll. SAVUNMA:
Davalı vekili; davacı tarafın, 22.04.2009 tarihinde meydana gelen ve sigortalı aracın da karıştığı trafik kazası sonucunda oluşan maluliyet zararının tazmini talebiyle iş bu davayı ikame ettiğini, iş bu davaya konu talepleri 8 yıllık ceza zamanaşımı süresi geçmiş olduğundan dolayı açıkça zamanaşımına uğradığını, zamanaşımı süresi dolması sebebiyle müvekkili şirketin herhangi bir sorumluluğu bulunmadığını, mahkemeye intikal eden haksız ve mesnetsiz davanın reddi gerektiğini, belirtmiştir.
lll.İNCELEME ve GEREKÇE:
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; —- sayılı araç sürücüsünün tek taraflı yaptığı kaza neticesinde, minübüste yolcu bulunan davcının yaralanması neticesinde maluliyete uğrayıp uğramadığı, alacağın zaman aşımına uğrayığ uğramadığına ilişkindir.
Zaman aşımı yönünden yapılan değerlendirmede;
Zamanaşımı defi cevap dilekçesi ile ileri sürülmelidir. Cevap dilekçesinde zamanaşımı defi ileri sürülmemiş ya da süresi içince cevap dilekçesi verilmemişse ilerleyen aşamalarda HMK’nın 141/2 maddesi uyarınca zamanaşımı defi davacının açık muvafakati ile yapılabilir.
Borçlar Kanunu’nun 49. maddesinde haksız fiil tanımlanmış, 72. maddesinde de haksız fiilden zarar görenin bundan kaynaklanan maddi ve manevi zararın tazmini istemi ile açacağı davaların bağlı olduğu zamanaşımı süreleri özel olarak düzenlenmiştir. BK’nın 72. maddesinde üç türlü zamanaşımı süresi öngörülmüş olup bunlar, zararın ve failin öğrenildiği tarihten itibaren —- ve nispi nitelikteki kısa zamanaşımı süresi, herhalde haksız fiil tarihinden itibaren — süresi ile olağan üstü nitelikteki ceza zamanaşımı süresidir (–
Buna karşılık, özel bir kanun hükmünün, özel olarak zamanaşımı süresi öngördüğü tehlike sorumluluklarında BK m. 72 uygulanmaz. 2918 sayılı KTK’nın 109/I. maddesinde “Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve her halde, kaza gününden başlayarak 10 yıl içinde zamanaşımına uğrar” hükmüne, yine aynı kanunun 109/II. maddesinde ise, “dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve Ceza Kanunu bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş ise, bu süre maddi tazminat talepleri için de geçerlidir” hükmüne yer verilmiştir. (Konya BAM ——
Aynı fiil bazen, hem sorumluluğu gerektiren hem de ceza kanunlarına göre cezayı gerektiren bir fiil olabilir. Bu fiile göre Ceza Kanununun daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörüldüğü hallerde, tazminat davasının daha önce zamanaşımına uğraması tutarlı bir çözüm oluşturmaz. Zira cezalandırma, —- tazminattan daha ağırdır. Bu sebeple, kanun koyucu uyum sağlamak amacıyla ceza davası için öngörülen zamanaşımı süresince tazminat davasının da devamını temin bakımından genel olarak BK 60/II (6098 sayılı TBK m. 72/I), özel olarak da KTK 109/II. maddesinde düzenleme yapmıştır. (—— BAM —-
Burada üzerinde durulması gereken, 2918 sayılı KTK’nın 109. maddesinin 2. fıkrasında belirtilen, ceza kanununda öngörülen daha uzun zamanaşımı süresinin, tazminat talebi ile açılacak davalar için de geçerli olabilmesinin, sadece fiilin Ceza Kanununa göre cezayı gerektiren bir fiil olmasının yeterli olması koşuluna bağlanmış bulunmasıdır. Söz konusu yasa hükmü, ceza zamanaşımının uygulanabilmesi için sadece fiilin cezayı gerektiren bir eylem olmasını yeterli görmekte; bunun dışında, eylemi gerçekleştiren fail hakkında soruşturma yapılmasını, ceza davası açılmış olması veya mahkumiyet kararıyla sonuçlanmış bir ceza davasının varlığı koşulu aranmamaktadır. Dahası, söz konusu hükümde, ceza zamanaşımının uygulanması bakımından sürücü ve diğer sorumlular (örneğin işleten —) arasında bir ayrım da yapılmamış, böylece kuralın bunların tümü için geçerli olduğu, hepsi için aynı zamanaşımı süresinin uygulanacağı öngörülmüştür—– sayılı kararları ile uzamış ceza zamanaşımı benimsenmiştir).
Dava açılmadan önce sigorta şirketine başvurulması zaman aşımını kesen sebeplerden değildir ( —– BAM ———
Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; Davalının cevap dilekçesi ile zaman aşımı definde bulunduğu, kazanın 22.04.2009 tarihinde gerçekleşmiş olup davaya konu trafik kazası sonucunda davacının yaralandığı, yaralanmayla sonuçlanan sözkonusu trafik kazasının bu anlamda cezayı gerektiren bir fiil niteliğinde olduğu, buna göre eylem için taksirle yaralama (TCK m.89/1) suçuna ilişkin zaman aşımı süresinin uygulanması gerektiği, taksirle yaralama suçunun üst sınırının 5 yıldan az olması nedeniyle kaza tarihinde yürürlükte bulunan 5237 sayılı TCK’nın 66/1-e maddesinde öngörülen 8 yıllık ceza zamanaşımı süresinin olayda uygulanması gerektiği, dikkate alındığında dava tarihi olan ———— zamanaşımı süresinin dolduğu anlaşılmakla, davanın zaman aşımı nedeniyle esastan reddine karar verilmiştir.
IV.HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Zaman aşımı nedeniyle davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 59,30 TL maktu karar ve ilam harcının, peşin alınan 151,40 TL harçtan mahsubu ile fazla alınan 92,10 TL harcın karar kesinleştiğinde istek halinde yatırana iadesine,
3-Davalı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihindeki —- göre hesaplanan 5.158,34 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacının yaptığı yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafça sarfedilen yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davacı tarafından yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333.maddesi gereğince karar kesinleştikten sonra yatırana iadesine,
Dair; davacı vekilnin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.