Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/829 E. 2020/353 K. 10.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/829 Esas
KARAR NO: 2020/353
DAVA : İstirdat (Ticari Satıma Konu Malın İadesi)
DAVA TARİHİ : 25/07/2017
KARAR TARİHİ : 10/07/2020
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan iş bu davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının çalınan çekleri nedeniyle———— Esas sayılı dosyası ile çek iptali davası açıldığını, anılan dosyanın —– duruşmasında davalı tarafından bankaya ibraz edilen —— seri numaralı — keşide tarihli ——— bedelli çek hakkında istirdat davası açılması hususunda davacıya kesin süre verildiğini,———– sayılı soruşturma dosyası ile ilgili çeklerin çalındığına dair savcılık şikayeti yapıldığını, davalının ———– seri numaralı —– keşide tarihli ——- bedelli çalıntı çeke dayalı olarak davacı aleyhine ——– Esas sayılı dosyası ile icra takibi yaptığını, ——- — sayılı ilamı ile imzaya itirazın kabul edildiğini, takibin iptaline karar verildiğini, ciro zincirinin kopmuş olduğunun çıplak göz ile dahi anlaşılabileceğini, çalıntı olduğu açık olan bir çeki elinde bulunduran davalının iyiniyetli meşru hamil olmadığını, dava konusu çekin yetkili hamil davacı tarafından ciro edilmeden çalındığını, çalan kişiler tarafından sahte imza ve kaşe ile ciro oluşturulduğunu, imzanın şirket yetkilisine ait olmadığını belirtmiş, ———— seri numaralı ——— bedelli çekin istirdadına karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının istirdat davası açmakta hukuki yararının bulunmadığını, imzanın davacı şirket yetkilisi———— ait olmadığının kesinleşmiş mahkeme kararı ile tespit edilmediğini, davalının dava konusu senette meşru ve iyiniyetli hamil olduğunu, davacının ileri sürdüğü defilerin senedi ciro ve teslim yoluyla teslim alan davalıya karşı ileri sürülemeyeceğini, dava konusu çek hakkında ödeme yasağı konulmasının çeke dayalı icra takibi yapılmasına engel olmadığını belirtmiş, açılan davanın reddine karar verilmesini, haksız ve kötüniyetli dava sebebiyle davacı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
Dava, çalınmak suretiyle lehtarın elinden çıkan çekin istirdatı istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; dava konusu çekin davalı tarafından kötüniyetle iktisap edilip edilmediği, davalının iktisabında ağır kusurlu olup olmadığı noktalarına ilişkindir.
Dava dilekçesi bütün olarak değerlendirildiğinde davacı iradesinin çekin istirdatı istemine ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. 6102 sayılı TTK’nın 792. maddesinde “Çek, herhangi bir suretle hamilin elinden çıkmış bulunursa, ister hamile yazılı, ister ciro yoluyla devredilebilen bir çek söz konusu olup da hamil hakkını 790’ıncı maddeye göre ispat etsin, çek eline geçmiş bulunan yeni hamil ancak çeki kötüniyetle iktisap etmiş olduğu veya iktisapta ağır bir kusuru bulunduğu takdirde o çeki geri vermekle yükümlüdür.” şeklinde bir düzenlemeye yer verilmiştir. Bu düzenleme uyarınca rıza hilafına elden çıktığı ileri sürülen çekin istirdatına karar verilebilmesi için davacının dava konusu yaptığı çekin yetkili hamili olduğunu kanıtlaması yanında, çeki elinde bulunduran yeni hamilin çeki kötüniyetle iktisap ettiğini ya da iktisapta ağır kusuru bulunduğunu ispat etmesi gereklidir. Bu durum karşısında davada ispat yükü çekin istirdatına karar verilmesini talep eden davacıya ait olup aksinin kabulü kıymetli evrakın mücerretlik ilkesini ortadan kaldırır.
Dava, çek istirdatı istemine ilişkin olup, davacı lehtar çekin rızası hilafına elinden çıktığını ileri sürerek işbu davayı açmış, davalı ise çekin yetkili hamili olduğunu savunmuştur. Dava konusu çekteki ciro silsilesi düzgün olup, aksi ispatlanamadığı için davalı taraf iyiniyetli yetkili hamil konumundadır. Çalıntı iddialarının aynı zamanda suç oluşturması nedeniyle Hmk. 226 gereği yemin delilinin hatırlatılamayacağı ——–davacının dava dilekçesinde yemin deliline de dayanmamış olduğu, bu itibarla dava konusu çekin davalı tarafından kötüniyetle iktisap edildiği ve davalının iktisabında ağır kusurlu olduğunun ispat edilemediği anlaşılmıştır.
Davacı, dava konusu çeklerde lehtar ve — ciranta olarak görünmekteyse de ciro imzasının davacı şirket yetkilisine ait olmadığı ——–sayılı ilamı saptanmıştır. Sahtecilik mutlak def’ilerden olup herkese karşı ileri sürülebilir. Ancak, dava tarihinde yürürlükte bulunan 6102 Sayılı TTK’nın 792 (6762 Sayılı TTK’nın 704.) maddesine göre, çek eline geçmiş bulunan yeni hamilin ancak kötüniyetle iktisap etmiş olması veya iktisapta ağır bir kusurunun bulunması halinde çeki iade ile yükümlü olup çek istirdadına ilişkin talebin aynı zamanda menfi tespit istemini de içerdiği kabul edilerek HMK’nın 25 ve 26. maddeleri hilafına olacak şekilde davanın menfi tespit davası gibi değerlendirilmesi mümkün değildir. Anılan nedenlerle mahkememizce çekteki imzanın davacı şirket yetkilisinden sadır olup olmadığı hususunda bir inceleme yapılmamıştır. Zira, dava çek istirdadı davası olup, dava konusu çekteki imzanın davacı şirket yetkilisinden sadır olup olmadığının, dolayısıyla davacının dava konusu çekten kaynaklı olarak borçlu olup olmadığının bu dava yönünden sonuca etkisi bulunmamaktadır.
Yine, —— yazı cevabına ve davaya konu———– sayılı takip dosyası hakkında verilen ———— sayılı ilamına göre; çek bedelinin ödenmemiş olduğu anlaşılmıştır. Lehtar tarafından yapılmış bir ödeme olmadıkça davacı lehtarın istirdat talebine hakkı yoktur. Başka bir anlatımla istirdat ancak ödeme yapan tarafça istenebilir ———— Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda, dava konusu çekteki ciro silsilesinin düzgün olduğu, davalının dava konusu çeki kötüniyetli iktisap ettiği veya iktisabında ağır kusurlu olduğunun ispat olunamadığı, çekin istirdadı talebinin bu nedenle yerinde olmadığına —————– kanaat edinilmiş, anılan gerekçeler ile aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İspatlanamayan davanın reddine,
Koşulları oluşmayan kötüniyet tazminatı talebinin reddine,
2-Alınması gereken 54,40 TL maktu karar ve ilam harcının, peşin alınan 31,40 TL harçtan mahsubu ile bakiye 23,00 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineyi irat kaydına,
3-Davalı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 6.314,80 TL nisbi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacının yaptığı yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan bir yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davacı tarafından yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333.maddesi gereğince karar kesinleştikten sonra yatırana iadesine,
Dair, Davacı Vekilinin ve Davalı Vekilinin yüzlerine karşı tebliğden itibaren 2 hafta süre içinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 10/07/2020