Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/820 E. 2021/444 K. 08.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/820 Esas
KARAR NO: 2021/444
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 24/07/2017
KARAR TARİHİ: 08/04/2021
———Mahkemesince, tarafça açılan dava üzerine yapılan yargılama nihayetinde;
I.GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı vekili; müvekkili şirketin nihai tüketiciler, endüstriyel ve profesyonel müşteriler için teknik yapışkan bantların ve kendinden yapışkanlı sistem çözümlerinin————satış ve pazarlamasını gerçekleştirmekte olduğunu, müvekkili şirket tarafından davalı borçlu şirkete mal satışı yapıldığını ve mallar ile beraber kullanılmak üzere ——— borç olarak verildiğini ve yine borçlu şirkete sene başlarında taraflarca birlikte belirlenen mal alımı taahhüdü kapsamında fiyat indirimi yapıldığını, bu taahhüt kapsamında ilgili sene sonunda belirlenen miktara ulaşılamadığı takdirde malların birim fiyatlarındaki indirimin geçersiz olacağı ve davalı şirkete fiyat farkı faturası kesileceği hususunda mutabık kalındığını, bu ticari ilişki kapsamında, ——- tutarında fatura kesilerek iletilmiş olduğunu, bu alacağın davalı taraftan sözlü olarak müteaddit defalar talep edilmesine rağmen borcun ödenmemesi üzerine davalı borçlu şirkete —– tarihinde davalıya tebliğ edildiğini, ancak ihtarnameye rağmen borcun ödenmemesi üzerine —— sayılı dosyasıyla başlatılan ilamsız takibe haksız ve mesnetsiz şekilde itiraz edildiğinden takibin durdurulduğunu, taraflar arasındaki ticari ilişkiden kaynaklı olarak takip tarihi itibarıyla davalı şirketten faiziyle birlikte ——- olunduğunu, ticari defterler üzerinde yapılacak bilirkişi incelemesinde takibe konu borcun mevcut olduğu, borçlunun temerrüde düştüğü ve borca yönelik itirazın haksızlığının sübuta ereceğini iddia ederek, fazlaya ilişkin hak ve her türlü talep hakları saklı kalmak kaydıyla, davalı borçlu şirketin vaki itirazının iptali ile takibin devamına, %20’den az olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesini yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davalı üzerine bırakılmasını talep etmiştir.
ll. SAVUNMA:
Davalı vekili; davacı şirket ile müvekkili şirket arasında fark bedel taahhüdü içeren hukuken geçerli herhangi bir sözleşmesel ilişki bulunmadığını ve yazılı bir delile dayanmadığını, davacı şirketin temsil yetkisi olmayan kişilerle yaptığı görüşmelerin hukuken geçerli olduğunu iddia etmesinin basiretli tacir olma yükümlülüğü ile uyuşmadığını, zira davacı şirketin basiretli tacir gibi davranarak ticari sicil kayıtlarıyla birlikte şirketi kimlerin temsil ettiğini bilmek, sormak, görüştüğü kişilerden şirketi temsile yetkili olup, olmadıkları hususunda yazılı belge talep etmekle yükümlü olduğunu, yazılı bir delile dayanmayan davacının yalnızca fatura ile akdi ilişkiyi ıspatlayamayacagı, faturanın tek başına alacağın kanıtı olamayacağı, faturanın dayandığı temel ilişkinin ispatının gerektiğini, davacının tek taraflı olarak düzenlediği ve teklif olduğunu iddia ettiği şartların müvekkil şirket tarafından onaylandığını ve kabul edildiğini gösteren hiçbir yazışma olmadığını, kabul anlamına gelmemek kaydıyla, davacı şirketçe talep edilen faizin miktarının da yanlış hesaplanmış olduğunu savunarak, haksız davanın reddine, davacı aleyhine en az %20 icra tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
lll.İNCELEME ve GEREKÇE:
Dava, fatura alacağının ödenmemesi nedeniyle başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
—-şirkete yönelik — —-faiz olmak üzere toplam —-alacağın tahsili için takip yapıldığı, borçlunun süresi içinde borca itiraz ettiği, akabinde takibin durduğu anlaşılmıştır.
İİK madde 67 gereğince, itirazın iptali davasının itirazın tebliğinden itibaren, —- yıl içinde açılması gerekir. Hak düşürücü süreler, dava şartı olup taraflar ileri sürmese de mahkemece resen gözetilir. Somut olayda icra takibindeki, itiraz dilekçesinin davacı alacaklıya tebliğ edilmemesi nedeniyle İİK nun 67.Maddesinde belirtilen bir yıllık hak düşürücü sürenin başlamadığı anlaşıldığından, davanın süresi içinde açıldığı kabul edilmiştir.
Uyuşmazlık, davacının davalıdan fatura alacağı bulunup bulunmadığı hususundadır.
Davacının dayanağı —- bedelli faturadır.
Davalı vekili, sözleşmelerin şirket yetkilisi ile yapılmadığını, tebliğ edilen faturaya itiraz edilememesinin akdi ilişkinin varlığını ispatlamayacağını, savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemimizce yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Mali müşavir bilirkişi tarafından düzenelenen —– tarihli raporda, davalı tarafın inceleme gününe katılmadığı ile defter ve belgelerini ibraz etmediğini, davacı yanın ticari defterlerin incelemeye tabi tutulduğu, defterlerin usulüne uygun olarak tutulduğu, davacı lehine delil vasfı bulunduğu, davacı şirketin defterlerine göre davacının takip tarihi itibari ile davalı şirketten faturadan kaynaklı olarak — alacaklı olduğu, davalının— bildirdiği, işlemiş faizin—— olduğu belirtilmiştir.
Tüm Dosya Münderecaatı Kapsamında Yapılan Değerlendirmede;
Davacı vekili, davacı şirketin —- bedelli faturadan kaynaklı olarak davalı şirketten alacaklı olduğunu iddia etmiştir.
4721 sayılı TMK’nın “İspat yükü” başlıklı 6. maddesi “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” hükmünü amirdir. 6100 sayılı HMK hükümlerine göre, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafın ispat yükü altındadır (HMK 190). 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun ticari defterlerin ibrazını ve delil olmasını düzenleyen 222. maddesine göre mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden karar verebilmektedir.
Takibin dayanağının; Davacı yan tarafından davalı yana düzenlenen fatura olduğu, davacı yanın ticari defterlerinde bu meblağın kayıtlı olduğu, davalının ise ticari defterlerini sunmadığı, dosyaya sunulu Ba-Bs formlarının mevcut olduğu, bilirkişice bu formlar üzerinde yapılan incelemede; Tarafların Ba-Bs formlarının örtüştüğü yani takibe konu faturanın davalı tarafından vergi dairelerine yasal sürelerinde beyan edildiği anlaşılmakla, davalının bu fatura ile ilgili —– beyannamesi vermiş olması nedeniyle malları teslim almış sayılacağı—- davalının malları teslim aldığı, teslim aldığı malların da bedelini ödemekle yükümlü olduğunun kabulünün gerekmesi karşısında, davalının mevcut takip konusu borcu bulunduğu saptanmakla, ——-için yapılan talebin kabulü ile, takip dosyasında takip borçlusu davalı tarafından yapılan itirazın iptaline, takibin aynen devamına, karar verilmiştir.
İşlemiş Faiz Talebi Yönünden Yapılan Değerlendirmede;
İşlemiş faiz talebi için, taraflar arasında herhangi bir yazılı sözleşme mevcut olmadığında ve borçlunun bir ihtar veya ihbarla temerrüde düşürülmesi gerekir.
Davacı tarafından takipten önce davalı şirkete ihtarname çekilip tebliğ edildiği, bilirkişice de tarihler bazında yapılan incelemede işletilen faiz miktarının yerinde olduğunu saptaması karşısında işlemiş faiz yönünden de takip yerinde görülmüştür.
İcra İnkar Tazminatı Yönünden Yapılan Değerlendirmede;
İİK’nın 67/2. maddesine göre, icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması gerekir. Burada borçlunun kötüniyetli itiraz etmiş bulunması yasal koşullardan değildir. İnkar tazminatı, aleyhinde yapılan icra kovuşturmasına itiraz edip duran ve işin itirazla çabuk bitirilmesine engel olan, borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Bunlardan ayrı, alacağın likit ve belli olması gerekir. Daha geniş bir açıklama ile borçlu tarafından alacağın gerçek miktarı belli, sabit ve belirlenmek için bütün unsurların bilinmesi mümkün nitelikle olması yeterlidir.——-
Bu kapsamda somut olayda, itiraza konu alacağın likit olduğu anlaşılmakla, kabul edilen alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline ilişkin talebin kabulüne karar verilmiştir.
IV.HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile;
—— sayılı takip dosyasında takip borçlusu davalı tarafından yapılan itirazın iptaline, takibin aynen devamına,
2-Takip çıkışı olan —– icra inkar tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 7.158,73 TL karar ve ilam harcından 1.290,66 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 5.868,07 TL karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 13.905,78 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yatırılan 1.322,06 TL harç ile 800,00 TL bilirkişi ücreti ve 254,10 TL posta masrafı olmak üzere toplam 1.054,10 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Davalı tarafça sarfedilen yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
7-Taraflarca yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333.maddesi gereğince talep halinde karar kesinleştikten sonra yatırana iadesine,
Mahkememizin bu kararına karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren (2) hafta içinde (HMK 345/1), mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine dilekçe verilmek suretiyle, ——– Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesince incelenmek üzere tarafların istinaf yasa yoluna başvuru hakkı bulunduğuna dair davacı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.08/04/2021