Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/772 E. 2021/839 K. 08.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

KARAR
ESAS NO : 2017/772 Esas
KARAR NO : 2021/839

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 02/04/2016
KARAR TARİHİ : 08/09/2021

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, davacı—- sayılı dosyası ile ihtiyati haciz kararı alınarak haciz işlemi yapıldığını, daha sonra — esas sayılı dosyası ile kambiyo takibine geçildiğini, takip sonrası– esas sayılı dosyasından sahte olarak düzenlenen senede ilişkin olarak başvuru yapıldığını, ancak — yetkide olan mahkemece bu başvurunun incelenemediğini , takibe konu senedin davalı tarafından kötü niyetli ve intikam almak amacıyla, müvekkilinin bilgisi dışında sahte olarak düzenlendiğinin,davalının —ile davacının babası — arasında gayrimenkul satımına ilişkin bir anlaşmazlık bulunduğunu, senedin bu nedenle intikam almak amacıyla düzenlendiğini alınan — raporlarına göre senedin sahte olduğunun ortaya çıktığını iddia ederek öncelikle senet bedeli de göz önüne alınarak dava sonuçlanıncaya kadar takibin teminatsız olarak durdurulması yönünde tedbir kararı verilmesini, yapılacak yargılama sonunda davanın kabulü ile davacının — bedelli senet nedeni ile borçlu olmadığının tesbitine, davalının %20 den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının iddialarının tamamı asılsız, hukuki gerçeklikten uzak olduğu, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu göre bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar ve değerleri ikibinbeşyüz TL geçtiği taktirde senetle ispat olunması gerektiği, bu hukuki işlemlerin miktar veya değeri ödeme veya borçtan kurtarma gibi bir nedenle ikibinbeşyüz Türk Lirasından aşağı düşse bile ispat olunamadığı, davacının dava dilekçesi içeriği incelendiğinde iddialarının sadece bir hikaye ve kurgudan ibaret olduğu, somut bir veri ve belgeye dayandırılamadığı, dava dışı üçüncü kişilerle ilgili bilgi ve belgelerin davada delil olarak kabul edilemeyeceği, davacı yan kendi eli ürünü imzasını ihtiva eden kambiyo senedini tedavüle koyarken senedin taşıdığı her tür özellikten sorumlu olduğu, senedin düzenleniş şekil ve şartlarını bilemeyeceği ve bundan sorumlu tutulamayacağından bahisle davanın reddini talep etmiştir.
Dava önce — karar sayılı dosyasında görülmüş, verilen görevsizlik kararının temyizen incelenmesi ve görevsizlik kararının onanması üzerine yargılamaya Mahkememizde devam olunmuştur.
Dava, —esas sayılı takibine konu, keşidecisi davacı, lehdarı davalı olan — bedelli senet nedeniyle davacının davalıya borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Davacı tarafça aşamalarda, davaya konu menfi tespit istemi; davalının eski eşi — ile davacının babası –arasında gayrimenkul alım satımından dolayı anlaşmazlık bulunduğu, dava konusu senedin ise bu anlaşmazlık nedeniyle intikam almak için sahte olarak düzenlendiğini, senedin davacının oturduğu —yönelik bir belge olduğu, bu belgenin davalı tarafın eline geçtiğini ve sahte olarak senede dönüştürüldüğü iddialarına dayandırılmıştır.
Mahkememizce taraf delilleri toplanmış, bilirkişi raporları alınmıştır.
Mahkememizce—soruşturma sayılı dosyası sureti dosya arasına alınmış ve tetkik edilmiştir. Yapılan incelemede; müştekisinin davacının babası —, şüphelileri içinde ise davalının eski eşi — olduğu, resmi evrakta sahtecilik ve dolandırıcılık iddiaları ile, dava konusu olmayan hususta soruşturma başladığı ve derdest olduğu belirlenmiştir. Mahkemizde yargılama konusu olan sahtelik iddiası yönünden ise davacı tarafından davalı, davalının eski eşi ve başkaca şüpheliler hakkında, sahtecilik, dolandırıcılık suçlaması ile 08/04/2016 tarihli şikayet dilekçesi verildiği, anılan şikayet dosyasının — soruşturma sayılı dosyası ile birleştirilmesine karar verildiği, 5 yıl geçtiği halde davaya dönüşmediği, karar yazılmadığı belirlenmiştir.
Anılan soruşturma kapsamında davalı tarafından —ayrıldıkları süreçte kendisi ve çocuklarına bir miktar mehir ve tazminat olarak para vermeyi vaadettiği, bu parayı başkasına borç olarak vermiş olduğunu, o kişiden de bunun karşılığında davalı adına senet düzenlettiğini söylediği, olayla tüm bilgisinin bundan ibaret olduğunu beyan ettiği belirlenmiştir.
Mahkememizce, dava tarafça ileri sürülen sahtelik iddiası yönünden — tarihli rapaor alınmış, raporda netice olarak;
“İnceleme konusu senette yer alan “…” isim yazısı ile —–yer alan “ÖDEYECEK/BORÇLU” bölümünde yer alan yazılar ile satır hizası bakımından uyumlu olmadıkları,
İnceleme konusu senedin –vasıtası ile oluşturulmuş olup senet yüzeyinin tamamında —– artığı bulunduğu ve — artıklarının senetteki imzanın üzerinde de bulunduğu hususları”na ilişkin kanaat bildirilmiştir.
Anılan rapor üzerine Mahkememizce İstanbul— tarihli raporlarının 6.2. kısmında tespit edilen kanaate ilişkin olarak, senette imza üzerinde tespit edilen— artığının imzadan sonra meydana gelip gelmediği, — artığının –olarak imza mürekkebinin üzerinde olup olmadığı hususları sorulmuştur.
Mahkememizce sorulan hususa ilişkin olarak ise– tarihli raporu ile “İnceleme konusu senet yüzeyinde bulunan —- atıklarının imza ile kesiştiği bölümlerde imzanın üstünde mi yoksa altında mı olduğu hususunda teknik bir tespite gidilemediği hususlarını” içerir kanaat bildirilmiştir.
— tarihli raporu üzerine, senette imza üzerinde tespit edilen — artığının imzadan sonra meydana gelip gelmediği, bu—- olarak imza mürekkebinin üzerinde olup olmadığı hususlarında görüşlerine başvurulmak üzere– tarihli cevabi yazı ile, taraflarınca bu yönde bir inceleme yapılamadığı bildirilmiştir.
Yukarıda açıklanan hususta Mahkememizce bu sefer– müzekkere yazılmış, sunulan 19/04/2021 tarihli rapor ile özetle; senet üzerinde tespit edilen toner artığının— olarak davacı imzasının üzerinde yer alıp almadığı, davacı imzası alındıktan sonra senede ilave yapılıp yapılmadığı hususunda belge inceleme alanında çeşitli yöntemlerle yapılan bazı çalışmalar bulunduğu, ancak bu çalışmalarda belgenin/ kağıdın cinsi,– etkili olabileceği, yani kalem mürekkepleri ve — mürekkeplerinin çeşitlilikleri nedeni ile sonuçların farklılık gösterebileceğini, her ne kadar — altta ya da üstte olduğunun tayini/tespiti ile ilgili bazı çalışmalar yapılmakta ise de , —-girmiş ve — kabul görmüş, uygulanmakta olan kesin bir yöntem veya– olmadığından bu yönde bir inceleme yapılamadığını, bununla birlikte her işin kendi içinde (kalem ve yazıcı — ve kağıt farklılıklarına bağlı) değerlendirilmesi gerekmekte olup, inceleme konusu –ortamında detaylı incelemesinin yapılmasından sonra müspet ya da menfi yönde karar verilebilecektir.” kanaati bildirilmiştir.
Davacı vekilince dava dilekçesi ekinde sunulan—Başkanlığından alınan üç imzalı bilimsel mütalaa Mahkememizce tetkik edilmiş, yapılan incelemede sonuç olarak “
— işaretlemeye bağlı— bakiyesi ile — –mevcut olduğu, bu bulgular, kağıdın— olduğunu,—- yapılmış olduğunu gösterdiği, —yapılan detaylı incelemesinde;– miktarının normalden çok fazla olduğu, bu bulgu, — değerlendirildiğinde– — birden fazla kez geçmiş olduğu anlamına gelmektedir. ” kanaatinin bildirildiği belirlenmiştir.
Mahkememizce icra edilen 25/05/2017 tarihli ihtiyati tedbire itiraz duruşma celsesinde davacı vekilince “(..) biz zaten belgedeki imzanın müvekkile ait olduğunu ancak senedin sahte olarak düzenlendiğini öne sürüyoruz” şekline beyanda bulunduğu belirlenmiş olmakla, davaya konu senet üzerindeki imzanın — yönünden ihtilaf bulunmadığından bu yönde bir inceleme yapılmamıştır.
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE;
Tüm dosya kapsamının değerlendirilmesinde davacı tarafça; — esas sayılı takibine konu, keşidecisi davacı, lehdarı davalı olan — senet nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitinin talep edildiği, talebine ilişkin olarak davacı tarafça; davalının eski eşi– davacının babası — arasında gayrimenkul alım satımından dolayı anlaşmazlık bulunduğu, dava konusu senedin ise bu anlaşmazlık nedeniyle intikam almak için sahte olarak düzenlendiği, senedin davacının oturduğu siteye ait –teslimine yönelik bir belge olduğu, bu belgenin davalı tarafın eline geçtiğini ve sahte olarak senede dönüştürüldüğü ileri sürülmüştür.
Davacı tarafça, senet üzerindeki davacı imzası inkar edilmemiş, imzanın davacıya ait olduğu 25/05/2017 tarihli celsede beyan edilmiş, ne var ki senet olarak düzenlenmesi bakımından, davacının bu yönde bir iradesi bulunmadığı, kumanda teslim belgesi üzerine attığı imzanın sonradan, bilgi ve rızası dışında senede dönüştürüldüğü ileri sürülmüştür.
Bu noktada Mahkememizce, –karar sayılı ilamı ile, aleyhindeki temyiz itirazı reddedilen — karar sayılı ilamı tetkik edilmiş, anılan ilamda;
“(..)Her ne kadar — senet haline getirilmesi mümkün ise de, belgenin imzalayan tarafından senet doldurulması iradesiyle imzalanıp karşı tarafa verilmesi, yani bu yöndeki iradenin/manevi unsurun oluşması önem taşımaktadır. (..)
(..)Kaldı ki davalı, bu yöndeki ifadelerine rağmen, senedin bu şekilde davacının rızasıyla oluşturulduğuna dair bir ispat vasıtası sunmamaktadır.(..)
(..)Davalı taraf cevap dilekçesinde senedin oluşturulma şekline ilişkin bir beyanda bulunmamış, — itirazlarında açığa imzalı belgenin sonradan senet şeklinde düzenlenmesinin mümkün olduğunu beyan etmiştir. Ancak davacının bono düzenleme kastı ile bu imzayı atıp verdiğinin sabit olması gerekmektedir. Senedin rızayla verilen imzaya istinaden oluşturulduğu kati olarak sübut bulmadığı gibi, yan deliller olan ATK raporu, davacı ile davalı taraf arasında senet tarihi itibarıyla mevcut olan miras uyuşmazlıkları, taraflar arasında bu uyuşmazlıktan kaynaklanan çok sayıda takip ve dava dosyasının mevcudiyeti, buna rağmen 5 yıl sonraya vadeli senedin davalıya verilmesinin hayatın olağan akışına ve olayların akışına aykırılığı, —- ile grafoloji uzmanı incelemesi, davalının ceza dosyasında senet metnindeki “bedeli nakden alınmıştır” ifadesine aykırı olarak, davacının satıp bedelini vermediği miras mallarına karşılık bu senedi verdiğini savunmuş olması ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde davacının rızasıyla senet oluşturulması için imzalı belge verdiği sübut bulmamıştır.” kanaati bildirilmiştir.
Mahkememizce de yukarıda açıklanan ve Yargıtay denetiminden geçen görüşe iştirak olunmuş, davaya konu senedin, borçlanmak/senet düzenlemek amacıyla oluşturulduğunun ispat külfetinin, davalı taraf üzerinde bulunduğu değerlendirilmiş, davalı tarafça yemin deliline açıkça dayanılmadığı Mahkememizce gözetilmiştir.
Bu çerçevede yargılama kapsamında dosyaya kazandırılan raporların bütünün tetkikinde, senet üzerinde davacı imzası üzerine de denk gelecek şekilde yoğun —- artıklarının tespit edildiği, sunulan bilimsel mütalaa ile, bu— normalden çok fazla sayıda görüldüğünün belirtildiği, her ne kadar somut olarak anılan artıkların, imzadan sonra senet üstünde oluşturulup oluşturulmadığı belirlenememiş ise de, davacının, dava konusu senedin meydana getirilmesine ilişkin aşamalardaki beyanları, anılan senet yönünden yaptığı —ile davacının babası ile davalının eski eşi arasında önceye dayalı alacak-verecek meselesinden kaynaklı, — yansıyan ihtilaf, bundan başka davalı tarafça sunulan beyan ve deliller — değerlendirildiğinde: davacının davaya konu senedi, senet düzenleme—, senedin davacının rızayla verilen imzaya istinaden oluşturulduğunun kati olarak sübut bulmadığı değerlendirilmiş, davacının davaya konu senet nedeiyle borçlu olmadığı kanaatiyle davanın kabulüne dair karar verilmiştir.
Davaya konu kötüniyet tazminatı istemi yönünden ise, davalının ——kapsamındaki kolluk ifadesinde senedin, eşi tarafından kendisine ulaştırıldığını beyan ettiği, aksinin ise kötüniyeti —altında olan davacı tarafça ortaya konamadığı, davalının takipte kötüniyetli olmadığı, senedin sahte olarak düzenlendiğine — olmadığı kanaatiyle koşulları oluşmayan tazminat isteminin reddine dair karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın kabulü ile davacının —- Esas sayılı takibine konu; keşidecisi ….—– bedelli senet nedeniyle borçlu olmadığının tespitine,
Koşulları oluşmadığından davacı lehine tazminata hükmedilmesine yer olmadığına,
2-Alınması gerekli 228.838,50 TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 57.241,03 TL harcın mahsubu ile eksik bakiye 171.597,47 TL nin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3—- davacı için takdir olunan 122.125,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından dava açılırken harç olarak yatırılan 57.274,53 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından sarfedilen 614,55 TL posta giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
7-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine,
Dair, Davacı Vekilinin ve Davalı Vekilinin yüzlerine karşı tebliğden itibaren 15 gün içinde Yargıtay nezdinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.