Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/656 E. 2018/385 K. 11.04.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İstanbul Anadolu
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

-K A R A R-
ESAS NO : 2017/656 Esas
KARAR NO : 2018/385

DAVA : İflasın Ertelenmesi
DAVA TARİHİ : 21/07/2014
KARAR TARİHİ : 11/04/2018

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan iş bu davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili tarafından verilen dava dilekçesinde özetle; davacı şirketin ülkede yaşanan ekonomik durgunluk nedeniyle daire satışlarında azalma olduğunu; buna bağlı olarak şirkete nakit girişinde sıkıntı yaşanmaya başladığını, ödeme dengesinin bozulduğunu; aktiflerinin borçlarını karşılamaya yetmediğini, sunulan iyileştirme projesinin uygulanması ile davacı şirketin mali durumunun düzelebileceğini ileri sürerek, davacı şirketin iflâsının bir yıl süre ile ertelenmesine, karar verilmesini; talep ve dava etmiştir.
Asli müdahiller vekilince davacı şirketin iflasının ertelenmesi talebinin reddine, karar verilmesini; talep etmişlerdir.
Dava; davacı şirketin iflasının ertelenmesi istemine; ilişkindir.
Başlangıçta; İstanbul Anadolu —-. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin — esasına kayıtlı olarak yapılan yargılama sonucunda; 14/10/2015 tarih ve — esas, — sayılı kararla; mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davacı şirketin varlıklarının rayiç değerlerine ilişkin yapılan incelemede davacı şirketin varlıklarının rayiç değerinin 3.345.265,00 TL olduğu, kayyım raporlarında, davacı şirketin mevcut dört projesinden ikisinin okul projesi olduğu, okulların inşaatı tamamlanmadığı halde okulların eğitim ve öğretime açıldığı, eksikliklerin asıl müteahhit şirketçe tamamlanabildiği, Ankara’daki okul inşaatınında diğer müteahhit şirketçe tamamlandığı, Torbalı ve Bergama’daki iki inşaat projesinin ise kaynak yetersizliği nedeniyle durdurulduğu, şirketin borca batıklığının kaydi olarak arttığı, nakit akış tablosu çalışmalarının kısa zamanda tamamlanması ve buna bağlı olarak borç yapılandırmalarına başlanması gerekirken bu konuda somut bir gelişme olmadığı, iyileştirme projesinde sermaye artışı yapılacağı taahhüt edilmesine rağmen sermaye artışı ile ilgili çalışmalara başlanmadığı, borç yapılandırması kapsamında —-bank A.Ş. ve —-bank A.Ş. ile borç yapılandırması yapıldığı halde taksitlerin ödenmediği, 27.4.2015 tarihinden itibaren kayyım ücretinin ödenmediği, şirketin 30.6.2014 tarihinde 4.417.030,00 TL olan kaydi özvarlığının, 30.6.2015 tarihi itibariyle 2.854.643,00 TL’ye gerilediği, 30.6.2015 tarihli bilançoda 19.891,000,00 TL dönem net zararının bulunduğu, ayrıca davacı şirketin iflas erteleme başvurusunda bulunurken beyan ettiği adresinde bulunmadığı, bu adresi tahliye ettiği, şirketin faaliyetini yürüttüğü bir ofisinin bulunmadığı, iyileştirme projesinde taahhüt ettikleri hususların hiçbirinde somut bir gelişme olmadığının tespit edildiği, somut olayda, davacı şirketin kayyım raporlarından borca batık olduğunun anlaşıldığı, davacı şirket iyileştirme projesindeki hiç bir taahhüdünü yerine getirmediği, davanın açıldığı 21.7.2014 tarihinden bu yana ortalama (15) aylık süreç içerisinde iyileştirme projesi kapsamında somut herhangi bir gelişme olmadığı, iflasın (1) yıl süre ile ertelenmesine dair karar verilse dahi davacı şirketin mali durumunun ıslahının mümkün olmadığı, davacı şirketin faaliyetlerini sürdürebilmesi için gerekli bir bürosunun dahi kalmadığı, varlıklarının kaydi değerlerinin süreç içerisinde azalmaya devam ettiği, bu nedenle sunulan iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı olmadığı, davacı şirketin borca batık olduğunun kendi bildirimi ile de sabit olduğu gerekçesiyle, iflas erteleme talebinin reddiyle, davacı şirketin iflasına karar verildiği; bu kararın, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine karar Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 06/03/2017 tarih ve 2015/9530 esas, 2017/684 karar sayılı kararı ile “… Borca batıklığın tespitinde sadece davacının kayıtlarına değil, varlıklarının rayiç değerlerine de özellikle bakılmalı, bu noktada, konusunda uzman bilirkişilerin görüşüne başvurulmalıdır. Mahkeme, İİK’nın 166/2. maddesine uygun ilan yapmalı, borca batıklığı, TTK’nın 376. maddesinde gösterilen şekilde varlıkların rayiç değerine ve İİK’nın 178/1. madde ve fıkrasında belirtilen alacaklılar listesinde gösterilenler ile gerçek anlamda tesbit edilebilecek diğer borçların tutarına göre belirlemelidir./ Somut olayda, mahkemece, davacı şirketin varlıklarının rayiç değerlerinin bilirkişi vasıtasıyla tespit ettirildiği, ancak borca batıklık durumuna ilişkin yukarıda yer verilen ilkelerin aksine herhangi bir inceleme ve tespit yaptırılmadan kayyım raporlarına göre davacı şirketin iflasına karar verildiği anlaşılmıştır./ Bu durumda, mahkemece, alanında uzman bir bilirkişi heyetinden açıklanan usul ve ilkelere uygun olarak davacı şirketin borca batık olup olmadığı hususunda açıklamalı, gerekçeli ve denetime elverişli bir rapor alınması, kayyım raporlarının denetlenmesi, davacı şirketin borca batık olduğunun tespiti halinde şimdiki gibi davacı şirketin iflasına, borca batık olmadığının tespiti halinde ise davanın reddine karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olma [dığı] gerekçesi ile karar bozulmuştur.
Bozmadan sonra; mahkememizin —- esasına kaydedilen davada; usul ve yasaya uygun olan bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında, taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişiler Prof. Dr. —–, Doç. Dr. —- tarafından müştereken düzenlenen 07/02/2018 tarihli rapora göre; davacı şirketin merkez adresinin taşınmış olduğunu; davacı şirketin dosya kapsamında hiçbir iletişim bilgisinin bulunmadığını; şirketin kayyımına da ulaşılamadığını; dosya kapsamında 14/08/2015 tarihinde alınan en son kayyım raporunda 30/06/2015 tarihli mali raporlara göre şirketin kaydi olarak borca batıklığının arttığını; iyileştirme projesine göre alınması gereken nakit sermaye artışının yapılmadığını; 2 banka ile borç yapılandırmasının haricinde borç yapılandırması yapılmadığını ve yapılandırmaların da ilk taksitlerinin ödenmediğini; kayyım ücretinin ödenmediğini; şirketin gayrifaal olduğu ve merkez ofisinin de bulunmadığı yönünde görüş bildirildiği; incelenen bilirkişi raporundan anlaşılmıştır.
Kayyım —- tarafından düzenlenen 01/03/2018 tarihli rapora göre; davacı şirketin tek ortağı iletişim telefonlarından aranmasına rağmen herhangi bir iletişim kurulamadığını; 14/08/2015 tarihli (6) nolu kayyım raporundaki tespitler kapsamında şirketin bu haliyle iyileştirme projesini gerçekleştirmesinin güç olduğunun ifade edildiğini; sonuç itibariyle 14/08/2015 tarihinde boşaltıldığını tespit ederek raporlanan adrese 2 kez tekrar gidildiğini; burada başka bir şirketin faaliyette bulunduğunun görüldüğü yönünde rapor düzenlendiği; görülmüştür.

İncelenen tüm dosya kapsamına, bilirkişi raporları ve özellikle son düzenlenen kayyım raporu ve yargıtay bozma kararı içeriğine göre; iflasın ertelenmesini isteyen şirketin borca batık durumda bulunması (bir diğer ifade ile varlıklarının rayiç değerlerinin borçlarını karşılayamaması) fevkalade mühletten yararlanmamış olması ve sunulacak iyileştirme projesi kapsamında mali durumlarının ıslahının imkan dahilinde görülmesi gerektiği; gerek borca batıklığın ve gerek iyileştirme projesinin tespiti amacıyla bilirkişi incelemesi yaptırıldığı ve iyileştirme projesinin uygulanmasının izlenmesi bakımından kayyım raporunun düzenlenmiş olduğu; davacı şirketin, iyileştirme projesindeki hiçbir taahhüdünü yerine getirmediği; borç ve alacaklılarla hesap mutabakatlarının yapılamadığı; taahhüt edilen sermaye artışının yapılmadığı; davacı şirketin, yargılama sürecinde iyileştirme projesi kapsamında; somut herhangi bir gelişme göstermediği; aksine, borca batıklığının giderek arttığı ve davacı şirketin, işlem/faaliyet merkezi adresinin de terk edildiği; bu hususun, kayyım raporlarında açıkça saptandığı da görülmekle; kayyım raporu içeriği dikkate alındığında; davacı şirketin, varlıklarını yargılama sürecinde azaldığı; bu aşamadan sonra, davacı şirketin iflas erteleme davasında dava şartı olan iyileştirme projesinin süreç içerisinde uygulanabilirliğinin bulunmadığının saptandığı; davacı şirketin, sadece tedbirden yararlanmayı amaçlayan işbu iflasın ertelenmesi davasının reddi ile davacı şirketin borca batık durumda bulunması nedeniyle iflasına, karar vermek gerekmiş olmakla; aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
K A R A R:Yukarıda açıklanan gerekçeler ile;
1-Davacının, iflas erteleme talebinin reddine,
İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün —- sicil numarasında kayıtlı “—-” adresinde faaliyet gösteren davacı—- Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti’nin İİK. nun 179. maddesi uyarınca iflasına,
Davacı şirketin iflasının 11/04/2018 günü saat: 15:14 itibariyle açılmasına,
İflas tedbirlerinin alınabilmesi bakımında iflas kararının derhal İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne ve İstanbul Anadolu İflas Müdürlüğü’ne yazı ile bildirilmesine ve iflas avansının iflas müdürlüğüne intikal ettirilmesine,
Mahkememizden verilen tüm tedbir kararlarının kaldırılmasına,
Kayyımın görevinin sonlandırılmasına,
Kararın, İİK.nun 164.maddesi uyarınca resen taraflara tebliğine,
2-Alınması gereken 35,90 TL maktu karar ve ilam harcının, peşin alınan 25,20 TL harçtan mahsubu ile bakiye 10,70 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineyi irat kaydına,

3-Davacı ve asli müdahillerin yaptığı yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davacı tarafından yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333.maddesi gereğince karar kesinleştikten sonra yatırana iadesine,

Gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren (10) gün içerisinde Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzeredair bir kısım asli müdahiller vekillerinin yüzüne karşı davacının ve bir kısım asli müdahiller vekillerinin yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.11/04/2018