Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/638 E. 2019/88 K. 07.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/638 Esas
KARAR NO : 2019/88
DAVA : İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 05/06/2017
KARAR TARİHİ: 07/02/2019
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan iş bu davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili tarafından verilen dava dilekçesinde özetle; davacı firma tarafından, davalı şirkete vinç hizmeti ile makaslı platform tamir ve çalışma hizmeti verildiğini; davacı firmanın değişik tarihlerde verdiği hizmete karşılık olarak davalıya fatura kestiğini; davalının kesilen faturaların bir kısmını ödediğini; ancak, —— tanzim tarihli,—- nolu —- TL bedelli ve —— tanzim tarihli, ——- nolu———– TL iki adet faturanın bedelinin ödenmediğini; ödenmeyen faturalara ilişkin davalıya birçok kez başvurulduğunu; ancak, davalıdan herhangi bir sonuç alınamadığını; bunun üzerine alacağının tahsil için Gebze 1. İcra Müdürlüğü’nün ——— sayılı takip dosyası ile davalı aleyhine icra takibine başlatıldığını; davalı şirketin icra dosyasında yetkiye ve borca itiraz ettiğini; itiraz üzerine Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi’nin ———– esas sayılı dosyasında itirazın iptali davası açıldığını; açılan bu davada da icra takibinin yetkisiz icra müdürlüğünde yapıldığından davanın usulden reddine karar verildiğini; kararın, temyiz edildiğini; Yargıtayca onandığını; onama kararına istinaden dosyanın İstanbul Anadolu İcra Müdürlüğü’ne gönderildiğini; İstanbul Anadolu 6. İcra Müdürlüğü’nün ———– sayılı takip dosyası ile takibe geçildiğini; davalı vekilince bu takibe de itiraz edildiğini; bu nedenlerle, davalının itirazının asıl alacak yönünden iptali ile takibin asıl alacak yönünden devamı ile icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini; talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilince verilen davaya cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın, davalı firmanın yüklenicisi olduğu inşaat işinde vinç hizmeti verdiğini; verilen hizmet karşılığı olan bedelleri ise cari hesap dökümünde de belirtildiği üzere davacının hesabına eksiksiz olarak yaptığını; fakat davacı tarafın, davalı firmanın kendisine hiçbir borcu kalmadığı ve davaya ve takibe konu faturalarda geçen hizmetleri vermediğini; buna rağmen haksız ve kötüniyetli olarak işbu faturalardan kaynaklı alacağı bulunduğundan bahisle; Gebze 1. İcra Müdürlüğü’nde takip başlattığını; işbu takibe ilişkin ödeme emrine itiraz edildiğini; itiraz üzerine açılan davada yetkisizlik verildiği, kararın Yargıtay’ca onandığını; bunun üzerine İstanbul Anadolu İcra Müdürlüğü’nde başlatılan takibe itiraz edildiğini; davacı tarafından haksız ve kötüniyetli olarak açılan davanın reddi ile asıl alacağın %20’den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini; talep etmiştir.
Dava; taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında davacı tarafından, davalı şirkete verilen hizmetten kaynaklı alacağını tahsil için giriştiği icra takibine, davalının yapmış olduğu itiraza yönelik yasal süresi içinde açılmış itirazın iptali ve takibin devamı ile asıl alacağın %20’den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesi istemine; ilişkindir.
İstanbul Anadolu 6. İcra Müdürlüğü’nün ———– sayılı takip dosyasının incelenmesinde; ———– tarihinde başlatılan takibin alacaklısının …, borçlusunun T————olduğu; takibin ————- tanzim tarihli fatura karşılığı ——-TL alacak açıklaması ile ———-tanzim tarihli fatura karşılığı ———-TL olmak üzere toplam ——— TL asıl alacağın fer’ileriyle birlikte tahsiline yönelik genel haciz yoluyla yapılan icra takibi olduğu; örnek no:7 ödeme emrinin borçluya —— tarihinde tebliğ edildiği; borçlu vekilince verilen ———- tarihli itiraz dilekçesi ile borca ve fer’ilerine itiraz edildiği; icra müdürlüğünce takibin durdurulmasına karar verilmiş olduğu; görülmüştür.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında, taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişi ———–tarafından düzenlenen——-tarihli esas rapor ve——tarihli ek rapora göre; davacı tarafından düzenlenen dava konusu —- tarihli ——– numaralı ———TL tutarlı ve ——- tarihli ——– numaralı ———TL tutarlı faturaların davacı ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, davalı ticari defterlerinde kayıtlı olmadığı makine mühendisi bilirkişiden rapor alınması gerektiği yönünde rapor düzenlenmiştir. Makine mühendisi bilirkişiden rapor alınmasının yargılamaya katkı sağlamayacağı anlaşıldığından ve dava konusu uyuşmazlığa ilişkin bir inceleme konusu olmadığından bilirkişi görüşüne ve davacı vekilinin talebine itibar edilmemiş, bu yönde tekrardan mahkememizce bilirkişi incelemesi yapılmamıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık ön inceleme duruşmasında mahkememizce “sözlü anlaşma gereği davacı firmanın, davalı firmaya Vinç hizmeti ile makaslı platform tamir ve çalışma hizmeti verip vermediği, bu kapsamda düzenlenen faturalardan kaynaklı alacaklı olup olmadığı, bu alacağın tahsili amacıyla yapılan icra takibine itirazın haklı olup olmadığı; noktalarında toplanmaktadır ” şeklinde tespit edilip taraflarca imza altına alınmıştır.
Dava dilekçesinde davacının iddiasının dayanağı olan bütün vakıaların sıra numarası altında açık özetlerinin gösterilmesi gereklidir (HMK m. 119/1). İspatın konusunu tarafların üzerinde anlaşamadıkları ve uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek çekişmeli vakıalar oluşturur ve bu vakıaların ispatı için delil gösterilir (HMK m. 187/1). Hmk 140. Maddesine göre “Ön inceleme duruşmasının sonunda, tarafların sulh veya arabuluculuk faaliyetinden bir sonuç alıp almadıkları, sonuç alamadıkları takdirde anlaşamadıkları hususların nelerden ibaret olduğu tutanakla tespit edilir. Bu tutanağın altı, duruşmada hazır bulunan taraflarca imzalanır. Tahkikat bu tutanak esas alınmak suretiyle yürütülür” (HMK m. 140/3). 141. maddede ise “Taraflar, cevaba cevap ve ikinci cevap dilekçeleri ile serbestçe, ön inceleme aşamasında ise ancak karşı tarafın açık muvafakati ile iddia ve savunmalarını genişletebilir yahut değiştirebilirler. Ön inceleme aşamasının tamamlanmasından sonra ise diğer tarafın açık muvafakati ve ıslah dışında iddia ve savunma genişletilemez yahut değiştirilemez (HMK m. 141/1)” hükümleri yer almaktadır.
Bu düzenlemelere göre yargılamanın ilk kesiti olan dilekçelerin teatisi (verilmesi) aşamasında iddia ve savunmanın genişletilmesi veya değiştirilmesi yasağı söz konusu değildir. Tarafların cevaba cevap ve ikinci cevap dilekçesi ile iddia ve savunmalarını serbestçe genişletmesi yahut değiştirmesi mümkündür. İddia ve savunmayı genişletme veya değiştirme yasağı ikinci cevap dilekçesinin verilmesi ile başlar. Ön inceleme aşamasında ise ancak karşı tarafın açık muvafakati ile savunma genişletilebilir ya da değiştirilebilir. Şayet davacı ön inceleme duruşmasına mazeretsiz olarak gelmezse davalı yine savunmasını serbestçe (davacının muvafakati aranmaksızın) değiştirebilir. Yukarıda da belirtildiği üzere tahkikat, ön incelemede saptanan çekişmeli hususlar üzerinden yürütüleceğine (HMK.m. 140/3) göre ön inceleme aşamasının tamamlanmasından sonra iddia veya savunmanın genişletilmesi yahut değiştirilmesi yasaktır. Bu yasağın kapsamına, dava sebebi olarak vakıalar ve talep sonucu da dahildir.
6100 sayılı HMK’nın 200. maddesine göre bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri ikibinbeşyüz Türk lirasını geçtiği takdirde senetle ispat olunması gerekir. Bu hukuki işlemlerin miktar veya değeri ödeme veya borçtan kurtarma gibi bir nedenle ikibinbeşyüz Türk lirasından aşağı düşse bile senetsiz ispat olunamaz. Yazılı sözleşme olmasa da sözleşmenin varlığını ortaya koyan davalının veya onun adına hareket eden kişinin imzasını taşıyan teslim belgesi, irsaliyeli fatura ile de sözleşme ilişkisinin ispatı mümkündür. Yazılı delil niteliğinde olmayan ancak kesin delil niteliğindeki ticari defterler, ikrar veya yemin delilleri ile de sözleşme ilişkisi ispatlanabilir.Tüm bu delillerle de sözleşme ilişkisi ispatlanmış değilse HMK’nın 200. maddesindeki düzenleme hatırlatılarak karşı tarafın açık muvafakati halinde tanık dinlenebilir. Açık muvafakat olmazsa tanıkla sözleşme ilişkisi ispatlanamaz. Bunun da istisnası olan HMK’nın 202. maddesine göre senetle ispat zorunluluğu bulunan hallerde delil başlangıcı bulunursa tanık dinlenebilir. Delil başlangıcı, iddia konusu hukuki işlemin tamamen ispatına yeterli olmamakla birlikte, söz konusu hukuki işlemi muhtemel gösteren ve kendisine karşı ileri sürülen kimse veya temsilcisi tarafından verilmiş veya gönderilmiş belgedir.
Ticari defterlerin delil olmasına ilişkin düzenleme HMK 222. maddede yer almaktadır. Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK 222/1). Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK 222/2). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir.
Yukarıda yapılan açıklama ve sözü edilen kurallarla birlikte somut olay değerlendirildiğinde; dava sözleşme ilişkisine dayalı olarak açılmış olup yazılı olarak sözleşme yapıldığı kanıtlanamamıştır. Sözlü hizmet sözleşmesi kurulduğu da miktar itibarıyla tanıkla kanıtlanamaz. Sözleşme ilişkisini ispatlayan yazılı belge bulunmadığı gibi, tanık dinlenmesini mümkün kılacak delil başlangıcı niteliğinde belge de bulunmamaktadır. Davalı ticari defterleri ile uyumlu olmayan kendi ticari defterleri ile de davacı davasını ispatlayamamıştır. Bu durumda, dava dilekçesinde açıkça yemin deliline dayanılmadığından, davacının davasını ispat edemediği sonucuna ulaşılmıştır.
Her ne kadar davacı vekili 29/06/2018 ve 05/02/2019 tarihli beyan dilekçesi ile dava konusu menlifte ilişkin çalışma tutanakları ve fotoğraflar sunmuş, menliftin hasara uğradığı, spor salonu inşaatında mahsur kaldığı, davacı tarafça nakliye ve bakım giderleri yapıldığını iddia etmişse de yukarıda da gerekçesi açıklandığı üzere Hmk madde 141 gereği iddianın genişletilmesi veya değiştirilmesi yasağının başlamış olduğu, iddianın genişletilmesi veya değiştirilmesi yasağının istisnalarının da işlerlik kazanmadığı bu itibarla bu yönde davacı iddialarını araştırmaya gerek kalmadığı anlaşıldığından makine mühendisi bilirkişiden rapor alınması talebi reddedilerek aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
K A R A R:Yukarıda açıklanan gerekçeler ile;
1-Sübut bulmayan davanın reddine,
Kötüniyet tazminatının koşulları oluşmadığından bu yönde karar verilmesine yer olmadığına,
2-Alınması gereken 44,40 TL maktu karar ve ilam harcının, peşin alınan 345,68 TL harçtan mahsubu ile fazla alınan 301,28 TL harcın karar kesinleştiğinde istek halinde yatırana iadesine,
3-Davalı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 3.450,08 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacının yaptığı yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan ve aşağıda dökümü yazılı 24,80 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
6-Taraflarca yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333.maddesi gereğince karar kesinleştikten sonra yatırana iadesine,
Dair, Davacı Vekilinin ve Davalı Vekilinin yüzlerine karşı tebliğden itibaren 2 hafta süre içinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 07/02/2019
Davalı Yargılama Giderleri:
Posta Masrafı: 24,80 TL
TOPLAM : 24,80 TL