Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/565 E. 2019/165 K. 27.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/565 Esas
KARAR NO : 2019/165
DAVA : Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 16/05/2017
KARAR TARİHİ: 27/02/2019
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı ile ——- yıllarında konfeksiyon işi yaptıklarını,—— yılında ortaklığa son verildiğini, davalının——– başkasına ait bir atölyede marangoz ustası olarak çalıştığını, müvekkilinin mal aldığı şirkete verilmek üzere isim ve imza kısımları doldurulmuş bir adet senedi şirket çalışanlarına bıraktığını, senedin şirketin satın aldığı mallar getirildiğinde fatura tutarı kadar doldurulup mal satın alınan şirkete verileceğini, şirket malları getirtildiğinde senedin işyerinde kaybolduğu, bu nedenle mal alınan şirkete verilemediğini, müvekkilinin babasının vefat ettiğini, babasından kalan mirasın intikal işlemlerini yapmak üzere tapu sicil müdürlüklerine gidildiğinde davalı …’nun —— tanzim tarihli ———- vadeli lehtarı kendisi olduğu ——— TL bedelli bonodan dolayı İstanbul Anadolu 14. İcra Müdürlüğünün——– Esas sayılı dosyası ile aldığı ihtiyati haciz kararını——- tarihinde icraya koyarak müvekkiline intikal edecek paylara ve banka hesaplarına haciz konulduğunu öğrendiğini, bononun incelenmesinde 2005 yılında kaybolan müvekkilinin ismi ve imzası bulunan senedin diğer tüm kısımlarının sahtecilik yapılmak suretiyle doldurulup bono haline getirildikten sonra icraya konulduğunu öğrendiğini belirterek, icra takibinin durdurulmasına, İstanbul Anadolu 14. İcra Müdürlüğünün———- Esas sayılı dosyasından takibe konulan —— TL bedelli bono ve faizinden dolayı borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalının, davacı ile ortaklığının gerçekleşmediğini; sadece davacının para sızdırmak için ortaklık vaadinde bulunduğunu; buna ilişkin ne adi bir yazılı belge ne de ticaret siciline tescil edilmiş bir ortaklığının mevcut bulunmadığını; davacının, boş kağıda atılan imzadan bahsederek açmış olduğu işbu davasının haksız olduğunu; bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini; talep etmiştir.
İstanbul Anadolu 14.İcra Müdürlüğünün ——– Esas sayılı takip dosyası sureti dosyamız arasına alınmış ve tetkik edilmiştir.
İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığının ——— soruşturma sayılı dosyası sureti dosyamız arasına alınmış, şikayetçisi …’nun şüpheli olarak dilekçesinde …’yu gösterdiği ——- havale tarihli şikayet dilekçesinde özetle; Sanığın Konfeksiyon işi yapan müvekkilimle 2004-2005 ortak iş yaptığı 2005 yılında ortaklığa son verilmiş ve bu tarihten bugüne kadar müvekkilinin şüpheli ile hiçbir ilişkisi ve alışverinin olmadığı, şüphelinin halen —— mahallesinde başkasına ait bir atölyede marangoz ustası olarak çalışmakta olduğu, şikayetçi müvekkilinin 2005 yılında mal alımı imzaladığı sadece isim ve imzası bulunan senedi işyerinde kaybettiği tüm aramalara rağmen bulunamadığı, İcra kasasında bulunan bononun incelenmesinde bononun 2005 yılında kaybolan sadece müvekkilinin ismi ve imzası bulunan senedin sanık tarafından çalınarak saklandığı diğer tüm kısımlarının sahtecilik yapılarak sanık tarafından doldurularak bono haline getirilip icraya sunulduğunun öğrenildiği, son olarak 08/03/2017 günü şüpheli ile yapılan görüşmede kendisi hakkında suç duyurusunda bulunacaklarının bildirildiği, takipten vazgeçilmesi istendiği ancak senedin kendisi tarafından doldurulduğunu yazılı belge ile ispat etmemiz gerektiğini bunu ispat edemeyeceğimizi ve 1.200.000,00 TL nin kendisine verilmesi halinde takipten vazgeçip senedi iade edebileceğinden bahisle hırsızlık ve sahtecilik suçlarından cezalandırılmasını talep ettiği görülmüştür.
Başlatılan soruşturma üzerine ————- Karar sayılı takipsizlik kararı ile ” Şikayetçi vekili aracılığıyla yaptığı başvuruda şüpheliyle 2004-2005 yıllarında ortak iş yaptıklarını, 2005 yılında ortaklıklarının sona erdiğini bu tarihten sonra aralarında herhangi bir ortaklık yada iş ilişkisi yaşanmadığını, ortak oldukları dönemde 2005 yılında mal alımı için imzaladığı sadece isim ve imzası bulunan bonoyu işyerinde kaybettiğini sonradan şüphelinin kaybettiği bu bonoyu, 30/07/2011 düzenleme 30/07/2014 ödeme tarihli 2 milyon TL bedelli ve alacaklısı … olarak düzenleme suerityle icra takibine koyduğunu ve haciz işlemleri başlattığını şüphelinin boş olarak imzaladığı bonoyu çalıp, sakladıktan sonra sahtecilik yöntemiyle doldurarak icraya koyduğunu beyan ederek şikayetçi olmuştur.
Şüpheli suçlama nedeniyle alınan ifadesinde şikayetçiyle öncesinde ortaklık yaptığını, bu dönemde şikayetçiye ortaklık sebebiyle hem para verdiğini hem plaka satışından elde edilen parayı verdiğini, ayrıca şerifalide bulunan bir dairesinide bir akrabasına satış gibi gösterip kredi çektiğini, hatta bu kredinin borcunun kendisi tarafından ödendiğini 2010 yada 2011 yıllarında şikayetçiyle avukat bürosunda biraraya gelerek aralarında alacak ve borç ilişkisine yönelik bir protokol düzenlediklerini bu protokolü bulamadığını, bu sırada şikayetçiden ismini ve imzasını taşıyan boş senedi öncesinde yürüttükleri ticari ilişkiler kapsamında alacağına karşılık aldığını, borcun ödenmemesi üzerine hesapladığı alacak miktarı kadar tutar üzerinden söz konusu bonoyu doldurarak icra takibine verdiğini söz konusu bononun imzalı ve boş olarak şikayetçi tarafından kendisine verildiğini bonoyu çalmadığını ayrıca anlaşmaya aykırı olarak söz konusu bonoyu düzenlemediğini suçlamaların doğru olmadığını,
Soruşturma kapsamında dinlenen tanıklar ————- beyanlarına, soruşturma sonucunda elde edilen tüm kanıtlara göre
Şüphelinin şikayetçinin boş olarak imzaladığı bonoyu çaldığına ve anlaşmaya aykırı olarak doldurup icraya koyduğuna yönelik hakkında kamu davası açılmasına yeterli somut kanıtlar bulunmadığından,
Şüpheli hakkında 5271 Sayılı Sayılı C.M.K.’nun 172/1 maddesi gereğince kamu adına kovuşturmaya yer olmadığına, ” dair karar verilmiştir.
Anılan bu takipsizlik kararına itirazen İstanbul Anadolu 1.Sulh Ceza Mahkemesinin ——- D.İş sayılı kararı ile ” Şikayet ve itiraz dilekçesi içeriğine, alınan beyanlara, mevcut delillere, itiraza konu kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin kararda açıklanna gerekçeye, şikayet ve savunma ile toplanan delillerin anılan kararda tartışılıp değerlendirilmiş bulunmasına ve tüm soruşturma dosyası kapsamına göre itiraza konu kararın usul ve yasaya uygun bulunduğu ” değerlendirilerek itirazın reddine dair karar verilmiştir.
Dava, İstanbul Anadolu 14.İcra Müdürlüğünün—– Esas sayılı dosyasında takibe konu edilen —- tanzim, —- vade tarihli, —– TL bedelli bono nedeniyle davacının borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Davaya konu senedin tetkikinde keşidecisinin davacı, lehtarının davalı olduğu ve davalı tarafından da takibe konu edildiği anlaşılmıştır.
Davacı vekilince menfi tespit istemine gerekçe olarak, dava dışı bir şirkete verilmek üzere davacı tarafından isim ve imza yazılarak hazırlanan senedin, davacıya ait işyerinde kaybolduğu, sonrasında senedin davalı tarafından çalındığı ve doldurularak icraya konulduğu hususu dava dilekçesinde gösterilmiş, 30/06/2017 tarihli dilekçesinde ise davacı vekilince, davalının, davacıdan habersiz ve rızası olmadan ele geçirdiği, davacının sadece isim ve imzasının bulunduğu senedi bono haline getirdiği, bu yolla sahtecilik yaptığı iddia edilmiştir.
Davacı vekilince yukarıda açıklanan benzer gerekçelerle savcılık şikayetinde bulunulmuş; şüpheli/davalı …’nun , davamıza konu senedi isim ve imza içerir hali ile çalarak sakladığı, diğer tüm kısımlarının sahtecilik yapılarak sanık tarafından doldurularak bono haline getirilip icraya konulduğudan bahisle hırsızlık ve sahtecilik suçlarından şikayetçi oldukları; İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığının ——— soruşturma sayılı dosyasında anılan şikayetlerle ilgili olarak açığa atılan imzanın kötüye kullanılması suç nitelemesi ile soruşturma yapılmış;—— tarihli karar ile ” şüphelinin şikayetçinin boş olarak imzaladığı bonoyu çaldığına ve anlaşmaya aykırı olarak doldurulup icraya koyduğuna yönelik hakkında kamu davası açılmasına yeterli somut kanıtlar bulunmadığından, şüpheli hakkında 5271 Sayılı C.M.K.’nun 172/1 maddesi gereğince kamu adına kovuşturmaya yer olmadığına” dair karar verildiği, bu karara itiraz edilmesi üzerine İstanbul Anadolu 1.Sulh Ceza Mahkemesinin —- D.İş sayılı kararı ile itirazın reddine karar verildiği, böylece takipsizlik kararının kesinleştiği anlaşılmıştır.
Davacı vekilince delilleri arasında yemin deliline dayanılmış ise de ; davacı menfi tespit talebini davaya konu senedin davalı tarafından çalındığı, davacı tarafından isim ve imza yazılmış olduğu, sair kısımların davalı tarafından sahtelik suretiyle doldurulduğu iddiasına dayandırmaktadır. HMK 226/1-c maddesinde, yemine konu olamayacak vakılar düzenlenmiş ve ” Yemin edecek kimsenin namus ve onurunu etkileyecek veya onu ceza soruşturması ya da kovuşturması ile karşı karşıya bırakacak vakıalar.” hükmü getirilmiştir. Davacı tarafça, davalıya atfedilen eylemler davalıyı bir ceza kovuşturması ile karşı karşıya bırakacak eylemler olması ve nitekim o soruşturmanın yapılıp takipsizlik kararının da kesinleşmiş olması itibariyle , yemine konu olamayacak vakıların menfi tespit talebine dayanak yapıldığı kanaatiyle davacı tarafa yemin delili hatırlatılmamıştır.
Uyuşmazlık konusu senedin unsurlarının tam olduğu, kayıtsız şartsız bir borç ikrarını içerdiği, davacının menfi tespit iddiasına dayanak yaptığı hırsızlık, açığa atılan imzanın kötüye kullanılması iddialarının ispatlanamadığı, bu hususta kesinleşmiş bir ceza soruşturması olduğu gözetilerek tanık dinlenmesi talebi mahkememizce reddedilmiş, davaya dayanak iddialar ve soruşturma süreci ile neticesi dikkate alınarak senet üzerindeki yazının sonradan doldurulup doldurulmadığının belirlenmesinin sonuca etki etmeyeceği davacının iddiasını ispat edemediği kanaatiyle davanın reddine, dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın reddine,
2-Alınması gerekli 44,40 TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 43.079,32 TL harcın mahsubu ile bakiye 43.034,92 TL nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Avukatlık asgari ücret tarifesine göre davalı için takdir olunan 88.038,66 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından herhangi bir masraf yapılmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
6-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine,
Dair, Davacı Vekilinin ve Davalı Vekilinin yüzlerine karşı tebliğden itibaren 2 hafta süre içinde İstinaf yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 27/02/2019