Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/484 E. 2020/937 K. 22.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/484 Esas
KARAR NO : 2020/937

DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 28/12/2016
KARAR TARİHİ : 22/12/2020

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan iş bu davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; ——–sayılı dosyasından verilen ihtiyati haciz kararına dayalı olarak İstanbul —– İcra Müdürlüğü’nün ———– Esas sayılı dosyasıyla ———- bahse konu şirketin——– işlemlerine başlandığını, ihtiyati haciz sırasında —— örneklerinin bulunmadığını, ihtiyati haciz tutarının —–olduğunu——– yapılması nedeniyle bu kadar yüklü bir meblağın bulunmasının mümkün olmadığını, haciz sırasında şirket sahibi ve yetkilisi ——— haciz ve cebir tehdidi altında muhafaza işlemlerini durdurabilmek amacıyla alacaklılar lehine —– tutarlı davaya konu senedi tanzim ettiğini, davacının ———- senede imza attığını, İstanbul —–. Asliye Ticaret Mahkemesi’ne konu senet örneklerinde şirket ———- üzerinde tek imza bulunduğunu, bahse konu şirketin ——— ile temsil edildiğini, ihtiyati hacze konu senetler nedeniyle şirketin borcu olmadığı halde cebri icra tehdidi altında davaya konu senedin verildiğini,——- tutarlı senedin borç ikrarı mahiyetinde olmadığını, alacağın varlığını ispat yükünün davalıda olduğunu belirtmiş, —— altında tanzim———— düzenleme tarihli lehtarı davalılar olan ————– tutarlı senet nedeniyle davacıların borçlu olmadığının tespitiyle davalılardan istirdadına, davalıların %20 kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; haciz zaptında bononun haciz esnasında tanzim edildiğine ilişkin — bulunmadığını, haciz esnasında herhangi bir haciz işleminin yapılmadığını, bononun varlığının borcun varlığının ispatı için yeterli olduğunu, davalının dava dışı şirketten alacaklı olduğunu, bononun haciz esnasında verilmediğini, davaya konu edilen bononun ihtirazi kayıt edilmeksizin ödendiğini belirtmiş, davanın reddine, dava masrafı ile avukatlık ücretinin davacılara yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Başlangıçta, Beykoz —-. Asliye Hukuk Mahkemesi ——- Esas sayılı dosyasında görülmekte olan davada verilen görevsizlik kararı üzerine yargılamaya mahkememiz ——– Esas numarası üzerinden devam edilmiştir.
Dava; haciz baskısı altında verilen bono bedelinin istirdadı istemine ilişkindir.
Taraflar arasında; dava —– —.” hakkında, İstanbul—- Asliye Ticaret Mahkemesi’nin ——İş sayılı dosyasından verilen ihtiyati haciz kararına dayalı olarak İstanbul —- İcra Müdürlüğü’nün —— sayılı dosyası—- için bahse konu şirketin adresinde ——– tarihinde hazır bulunanların beyanları alınmak suretiyle muhafaza işlemi yapılmaksızın tutanak düzenlendiği; davacılar—– —– bedelli bono düzenlendiği hususunda uyuşmazlık bulunmamaktadır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; davalılar tarafından, dava dışı ———-aleyhine İstanbul —-. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin ——–. sayılı dosyasından verilen ihtiyati haciz kararının İstanbul ——-. İcra Müdürlüğü’nün ——-sayılı dosyasından infazı sırasında; haciz ve muhafaza işlemlerini durdurabilmek maksadıyla davacılar tarafından, davalılar lehine davaya konu senedin düzenlenip düzenlenmediği; bu hususta, dava konusu senedin fotokopisinin alt bölümüne yazılan açıklamanın haciz sırasında hazır bulunan davalılar vekilince şerh verilip imzalanıp imzalanmadığı; dava konusu bononun bedelsiz bulunup bulunmadığı; bu kapsamda, davacıların işbu davayı açmakta haklı ve hukuki yararlarının bulunup bulunmadığı; noktalarında toplanmaktadır.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında, taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişi —– tarafından düzenlenen —- tarihli rapor içeriğine göre; ——— tutarlı——– ticari defter ve kayıtlara işlenmediği, ——-tutarlı senedin ticari defter ve kayıtlarda bulunmadığı mütalaa edilmiştir.
Dava konusu senedin tehdit ile imzalatıldığı yönündeki iddianın niteliği itibari ile tanıkla ispatı olanaklı bulunduğundan (Yargıtay—– tarihli oturumunda bu yönde ara karar kurulmuştur.
Tanık ….——-; uyuşmazlık tarihinde ve halen dava dışı ——— mali müşavirlik yaptığını, ihtiyati haczin tatbiki sırasında dava dışı şirkette hazır olduğunu, —- bir icra memuru ve bir vekilin muhafaza işlemleri yapılacağını bildirilerek şirkete geldiğini, davacıların her ikisinin o esnada şirkette olduğunu, ihtiyati haciz dayanağını sorduklarında senetten bahsedildiğini, senedin gösterilmediğini, ancak konuşmalardan ihtiyati haciz dayanağının—– — tarafından tek imza ile imzalandığını öğrendiklerini, dava dışı şirketin çift imzayla temsil edildiğini bildirdiklerini, haciz baskısı altında davacıların ——- düzenleme tarihli senedi imzaladığını belirtmiştir.
Tanık … ——- şirketinde çalıştığını, bu şirket———- şirketinin patronlarından birinin … olduğunu, bu iki işyerinin yan yana olduğunu, o gün bir eşya toplama olayı olduğunu, …’nun kendisini çağırdığını, toplamaya yardım edeceklerini, —— şirkete bir—- geldiğini, ——– orada olduğunu, —- araba getirin eşyaları alın çabuk olun gibi sözler sarfettiğini, —–mesaisinin biteceğini gitmesi gerektiğini söylediğini, —– senet bulun senet verirseniz bu iş olur gibi sözler sarf ettiğini, senet geldikten sonra —— senedi imzaladığını belirtmiştir.
Tanık … beyanında; uyuşmazlık konusu haciz tutanağı düzenlendiğinde ——olarak haciz mahallinde olduğunu, şirkette davacıların her ikisinin de hazır olduğunu, 5 adet senede istinaden ihtiyati haciz kararı alındığını, kararın tatbiki için hacze gidildiğini, bu senetlerin görünmeyen kira bedeline ilişkin olduğunu, haciz sırasında haczin dayanağı senetlerin gösterilip gösterilmediğini hatırlamadığını, ancak borçlu——- neden geldiklerini bildiğini, ödenmeyen 5 aylık kira parasına ilişkin senetler sebebiyle haciz kararı aldığımızı açıklandığını, ihtiyati haciz dayanağı senetleri ödeme iradesi bulunduğunu,—– ilişki sebebiyle senet alındığını beyan etmiştir.
Tanık …—— gergin bir haciz ortamı olmadığını, haciz için gelindiğinde senetten haberdar olduklarını, haciz sırasında … tarafından borcu inkar durumu olmadığını, baskı ortamı olmadığını beyan etmiştir.
Dava, dava dışı şirket aleyhine başlatılan icra takibinde ihtiyati haciz sırasında icra tehdidi altında alınan —— bedelli bono nedeniyle borçlu olunmadığının tespitine ve ödenen bedelin istirdadı istemine ilişkindir. Hal böyle olunca incelemenin uyuşmazlık konusu bononun icra tehdidi altında verilip verilmediğinin belirlenmesi yönünde yapılması gerekmektedir. Açıklanan nedenle, icra takibinin dayanağı olan ve dava konusu edilmeyen—-bonoların geçerli olup olmadığı yargılama konusu yapılmamıştır. (Benzer yönde; Yargıtay ——
Bilindiği üzere kambiyo senetleri sebepten mücerret olup, bono nedeni ile borçlu olmadığının ispatı ancak yazılı delille mümkündür. Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesi hükmü uyarınca; kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlüdür. Gerek doktrinde, gerek Yargıtay içtihatlarında kabul edildiği üzere ispat yükü, hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer. Öte yandan, ileri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimsenin, iddia ettiği olayı kanıtlaması gerekir (HMK madde 190). Bu nedenle ispat külfeti davacıdadır. Davacı ise hukuki ilişki gereği iddiasını ancak yazılı delil ile ispat edebilir. Bu yazılı delil, tarafların getirecekleri ve onların imzalarını taşıyan bir belge olmalıdır. 05/12/2016 tanzim tarihli senette bedelin nakten alındığı senet metninde yazılı olup, davacının iddiasını miktar itibariyle yine aynı kuvvette yazılı bir belge ispatlaması gerekir. Bu durumda davacı, söz konusu senetle ilgisi bulunmadığına ve haciz baskısı altında senedi imzaladığına ilişkin iddiasını yazılı bir belge ile ispatlaması gerekir. (Benzer yönde; Yargıtay ——–
Somut olayda; 05/12/2016 tarihli haciz tutanağında dava konusu bononun haciz esnasında tanzim edilerek verildiği yönünde bir belirleme bulunmamaktadır. Bu itibarla, dava konusu senedin haciz baskısı altında verildiği davacı tarafından yazılı delille ispat edilememiştir. Öte yandan, davalı vekili cevap dilekçesindeki savunmasının aksine aşamalarda, dava konusu senedin ihtiyati haciz esnasında haciz baskısı olmadan alındığını ileri sürmüştür. Dava konusu bononun haciz tutanağının düzenlenmesinin akabinde dava konusu olmayan senetlere istinaden davacılar tarafından verildiği hususunda taraflar arasında uyuşmazlık kalmamıştır.
Dava konusu bononun haciz baskısı altında tanzim edildiği ve tehdit nedeniyle geçerli bir borcun doğmadığı yönündeki iddialar üzerinde ise durulması gerekmektedir: Yerleşik Yargıtay içtihatları uyarınca ihtiyati haciz sırasında borç ikrarına ilişkin beyanlar haciz baskısı altında alınmış sayılacağından (Benzer yönde; Yargıtay——-Karar) tehdit maddi vakıasının somut olayda gerçekleşip gerçekleşmediğinin tespitinde tanık beyanları dikkate alınmıştır. Bilindiği üzere, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 37. maddesine göre, bir kimse karşı tarafın veya üçüncü bir kişinin kendisi veya yakınlarının maddi veya manevi varlığına yönelik hukuka aykırı ve esaslı korkutması sonucu yaptığı sözleşme ile bağlı sayılamaz. TBK’nin 38. maddesinde belirtildiği gibi, —- edilebilmesi için, korkutmanın sözleşmeyi yapan kimsenin veya yakınlarının kişilik haklarına veya mal varlıklarına yönelik olması, korkutmaya maruz kalanın —- durumuna göre ağır ve derhal meydana gelebilecek nitelik taşıması, haksız (hukuka aykırı) sayılması, illiyet bağının bulunması yani sözleşmenin korkunun yarattığı etki sonucu yapılması zorunludur. Bu koşulların varlığı halinde iradesi sakatlanan taraf, isterse iptal hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (———– olarak ortadan kaldırılabilir.
Somut olayda; davalı ile dava dışı şirket arasındaki ticari ilişki kapsamında dava konusu olmayan senetlerin düzenlendiği, bu senetler nedeniyle dava dışı şirkette hacze gelindiği, herhangi bir muhafaza tedbirine başvurulmadığı, esaslı bir korkutmadığın bulunmadığının dosya kapsamındaki tanık beyanları ve haciz tutanağı ile sabit olduğu anlaşılmaktadır. Haciz sırasında davacı şirket yetkililerinin takibe konu borcu resmi makamlar önünde ikrarı, borcun kabulü niteliğinde olduğundan davacıların haciz baskısı altında olduğundan senedin geçersiz olduğu yönündeki davacı iddiası mahkememizce yerinde görülmemiştir. (Benzer yönde; İstanbul BAM. —–
Davaya konu bononun haciz sırasında, asıl borçlunun borcuna karşılık düzenlendiği hususu taraflar arasında ihtilafsızdır. Davacılar bononun haciz tehdidi altında düzenlendiğini, bu nedenle geçersiz olduğunu ileri sürmüşler ise de, incelenen haciz tutanağında, bononun haciz baskısı altında ve şartlı olarak verildiğine dair herhangi bir ihtirazi kayıt bulunmamaktadır. Davacılarda bononun haciz tehdidi altında verildiğini ispatlayamamıştır. Haciz tutanağına göre davacı dışı şirket adına vekaleten kendi adına ——–. haczedilen mallar üzerinde — iddiasında bulunmamış ve hacze muvafakat etmiş, haciz tutanağını imzalamıştır. Buna göre bononun borcun üstlenilmesi kapsamında düzenlendiğinin kabulü gerekir. (Benzer yönde; İstanbul BAM. —–
Tüm dosya kapsamındaki delil durumuna ve özellikle davacıların haciz tehditi altında düzenlendiğini beyan ettiği haciz tutanağı ve bonoya haciz baskısına ilişkin şerh verilmediği, —- vade tarihli dava konusu bono bedelinin vade tarihinden önce her hangi bir — konulmadan (Benzer yönde; Yargıtay — Karar) ödenmiş olması karşısında, tam ve bağımsız vicdani kanaat ile aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
Vekalet ücreti yönünden taraflar nezdinde doğabilecek tereddütleri gidermek için açıklama yapma gereği hasıl olmuştur: 6100 sayılı HMK’nun 331/2. maddesi “Görevsizlik, yetkisizlik veya gönderme kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmesi halinde yargılama giderlerine o mahkeme hükmeder. Görevsizlik, yetkisizlik veya gönderme kararından sonra davaya başka bir mahkemede devam edilmemiş ise, talep üzerine davanın açıldığı mahkeme dosya üzerinden bu durumu tespit ile davacıyı yargılama giderleri ödemeye mahkum eder” hükmünü içermektedir (Benzer yönde; Yargıtay —- Karar). Beykoz —. Asliye Hukuk Mahkemesi — Esas sayılı dosyasında dava dilekçesi tebliğ edilmeden görevsizlik kararı verilmiştir. Kararın verildiği tarih itibariyle, anılan dava dosyasında davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirmediğinden karar tarihindeki—-. uyarınca vekalet ücretine karar verilmemiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan nedenler ile;
1-Davanın reddine,
2-Alınması gereken 54,40 TL maktu karar ve ilam harcının, peşin alınan 6.011,28 TL harçtan mahsubu ile fazla alınan 5.956,88 TL harcın karar kesinleştiğinde istek halinde yatırana iadesine,
3-Davalılar davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihindeki —–göre hesaplanan 33.090,00 TL nisbi vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacının yaptığı yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davacı tarafından yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333. maddesi gereğince karar kesinleştikten sonra yatırana iadesine,
İlişkin; dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda; kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi