Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/452 E. 2018/397 K. 12.04.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2017/452
KARAR NO : 2018/397

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 18/04/2017
KARAR TARİHİ : 12/04/2018

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP: Davacı vekilinin 12/04/2018 tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin hizmet sektöründe son derece önemli bir pozisyona sahip olan internet üzerinden gıda ürünleri siparişinin üye restoranlara iletilmesi faaliyetinde bulunmak üzere kurulmuş ve kurulduğu 13/09/2000 tarihinden itibaren hem restoran hem de tüketici / kullanıcı bazında ticari faaliyetlerini sürdürdüğünü , davalı ile müvekkil şirket arasında 06/11/2012 tarihli üye iş yeri sözleşmesi imzalandığını,müvekkili şirketin üye iş yeri sözleşmesinde belirtilen tüm yükümlülükleri yerine getirdiğini, oysa davalı tarafın ticari ilişki kapsamında müvekkili şirket tarafından davalı adına kesilen Nisan – Mayıs – Haziran 2016 dönemine ait faturaları ve 27/09/2016 tarihli vade farkı faturasını ödemediğini, bu nedenle taraflar arasında cari hesap alacağına ilişkin olarak davalı aleyhine İstanbul Anadolu………. İcra müdürlüğü’nün 2017/7505 esas sayılı dosyası kapsamında icra takibi başlattıklarını, bunun üzerine davalının 31/03/2017 tarihinde haksız ve kötüniyetli olarak borca itiraz ettiğini ve bu itiraz neticesinde takibin durduğunu, davalının İstanbul Anadolu …… İcra Dairesinin 2017/7505 esas sayılı dosyasına yapmış olduğu haksız ve mesnetsiz itirazın iptalini, takibin takip tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte devamına, % 20 den aşağı olmamak üzere davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesini karar verilmesini talep ve dava etmiştir
SAVUNMA: Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle;Taraflar arasında cari hizmet ilişkisi olduğunu, buna göre belirli aralıklarla hesap teyidi ve mutabakatı yapılması gerektiğini, davacı tarafın bu yapılmadan icra işlemi başlatığını, ayrıca davacı tarafından tek taraflı olarak düzenlenen faturaların müvekkiline tebliğ edilmediğini, yapılan borçlandırmanın ve hesaplamanın ayrıntısının hesap ekstresinin de müvekkiline gönderilmediğini, temerrüt hükümlerinin gerçekleşmesi için taraflar arasındaki cari hesaba ilişkin fatura ve belgelerin, usulüne uygun tebliğ edilmesi gerektiğini, bu yapılmadan temerrüt koşullarının gerçekleşemeyeceğini, davacı tarafından davalıya tebliğ edilen herhangibir ihtarnamenin de olmadığını, sözleşmede tek taraflı olarak davacı lehine hükümler içerdiğini, cezai koşulları ve hükümlülükler tek yanlı olarak davalı aleyhine düzenlendiğini, yasa ve Yargıtay içtihatlarına göre böyle bir sözleşmenin geçerli olmasının mümkün olmadığını, müvekkili lehine hiçbir hüküm ve cezai şart konulmadığını, müvekkiline faturaların tebliğ edilmediği gibi ayrıntılı olarak da fatura içeriğinin de teyit eder mahiyette bir bilgi hesap özeti ve ayrıntısının da tebliği yapılmadığını davanın reddine ve davacı aleyhine % 20 den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir
İNCELEME VE GEREKÇE:İncelenen tüm dosya kapsamında; Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine açılan İtirazın İptali davasında devam eden yargılaması sırasında davacı vekilinin 12/04/2018 tarihli dilekçesi ile tarafların sulh olduğunu bildirirek konusuz kalan davada karar verilmesine yer olmadığı kararı verilmesini masraf ve vekalet ücreti talebinin olmadığını bildirdiği görülmüştür.
Sulh HMK mad. 313-315 maddelerinde düzenlenmiştir. Sulh görülmekte olan bir davada tarafların aralarındaki uyuşmazlığın kısmen veya tamamen sona erdirmek amacıyla mahkeme huzurunda yaptıkları bir sözleşmedir. Sulh hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabilir. Sulh ilgili bulunduğu davayı sona erdirir ve kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur.
Davacı vekilinin vekaletnamesinde sulh ve ibra yetkisinin bulunması hususu da göz önüne alınmak ve dosya incelenmek suretiyle, 6100 sayılı HMK 313,314 ve 315 v.d. maddede düzenlenen sulhe ilişkin yasal hüküm de dikkate alınarak; taraflar arasındaki uyuşmazlığın son bulması ve davanın konusuz kalması nedeniyle davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına; karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere
1-Dava konusu alacağın davalı tarafından davacıya ödendiği bildirildiğinden ve tarafların sulh olduğu anlaşıldığından davanın konusu hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
2-Sulh ilk celseden önce yapıldığı anlaşıldığından Harçlar Kanunun 22. Maddesi uyarınca alınması gereken 11,96 TL karar ve ilam harcının, dava açılırken peşin olarak alınan 103,68 TL harçtan mahsubu ile fazla alınan 91,72 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırına iadesine,
3-Davacı yargılama gideri ve vekalet ücreti talep etmediğinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
4-Davalı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 1.090,00 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde avansı yatıran tarafa veya ahzu kabza yetkili vekillerine iadesine,
Dair; Davalı vekilinin yüzüne karşı davacı vekilinin yokluğunda kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.