Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/43 E. 2023/510 K. 13.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/43
KARAR NO: 2023/510

DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 17/09/2014
KARAR TARİHİ : 13/06/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:Davacılar vekili 29/04/2014 tarihli dava dilekçesi ile müvekkillerinin murisi —- davalı —- diğer davalı işleten —şirketi adına kayıtlı —– plakalı araç ile çarparak ölümüne neden olduğunu, kazanın meydana gelmesinde davalı —– kusurunun mevcut olduğunu şirketin tahsis ettiği servis araçlarının şirketin çok ters, güvensiz geçiş ve uzak bir yerinde servis hizmeti verdiğinden müteveffanın da servis aracına giderken söz konusu kazanın meydana geldiğini, bu nedenle haksız fiilin meydana gelmesinde şirketin ağır kusurunun da olduğunu, sonuçlarından da sorumlu olması gerektiğini davalı şirketin servis hizmetini şirket önünde vermesi durumunda söz konusu kazanın meydana gelmeyeceğini, ölenin henüz 19 yaşında olup —-iline gelip davalı … gemide boyacı olarak günlüğü fazla mesai ile 100,00 TL ile çalışmaya başladığını, desteğin vefatı ile davacıların destekten yoksun kaldıkları gibi tarif edilemez üzüntü nedeniyle manevi zarara uğradıklarını iddia ederek toplam 290.000,00 TL maddi ve manevi tazminatın davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

SAVUNMA:Davalılar … ve —–vekili cevap dilekçesinde özetle, kaza sonucu ölen kişinin davalılardan—– işletmeciliği çalışanı olduğu, iş çıkışı bu işverene ait servis araçlarının bulunduğu yere giderken söz konusu trafik kazasının yaşandığını ve bu sebeple işverenin de sorumlu olduğunu iddia edilmesi nedeniyle kazanın iş kazası olarak kabulü halinde tazminat davasının iş mahkemesinde görülmesi gerekeceğini, davacı tarafa 24.505,00 TL havale yapıldığını kazanın oluşumunda yayanın ağır kusurlu olduğunu, manevi tazminat miktarının çok yüksek olduğunu savunarak davanın usul ve esastan reddini istemiştir.
Davalı … vekili; —–vefatına neden olan olayın trafik kazası olduğunu, kimlerin sorumlu olacağını Karayolları Trafik Kanununda sayıldığını, müvekkillinin olayda her hangi bir kusurunun bulunmadığını, ölenin müvekkilinin personeli olmadığını, şirketin vefat edene tahsis etmiş olduğu bir servis hizmetinin bulunmadığını, müvekkili şirketin sadece kadrolu ofis çalışanlarına servis tahsis ettiğini, bu servislerin çıkış saatlerinde tersane sahasının içine girerek çalışanları aldığını, ölenin karşıdan karşıya geçerken dikkatli davranmayarak ve yine diğer davalının hareketi sonucunda yaralanıp akabinde ise vefat ettiğini, tazminat taleplerinin haksız olduğunu, davacıların iddialarını ispatlamaları gerektiğini savunarak davanın reddini istemiştir.Davalı … vekili; kazaya karışan —– plaka sayılı aracın müvekkili sigorta şirketine sigorta poliçesi ile sigortalı olduğunu, davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte davacıların ölenin ölmeden önceki sürekli ve düzenli desteğini maddi olgularla ispat etmeleri gerektiğini savunarak haksız davanın reddini istemiştir.

İNCELEME ve GEREKÇE: Dava, trafik kazasından kaynaklı destekten yoksun kalmaya ilişkin maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Eldeki dava Mahkememizin — esas sırasına kaydedilerek görülmüş, —- esas,—— karar sayılı kararı ile iş mahkemelerinin görevli olduğu gerekçesiyle mahkememizin görevsizliğine dair karar verilmiş, kararın temyiz edilmesi üzerine Yargıtay —-HDnin —- esas, —— karar sayılı bozma ilamı ile kararın bozulduğu, gerekçe olarak davalı —- davacılar murisi ölen -desteğin kendi bünyelerinde çalışmadığı iddialarının bulunması karşısında bu konuda kapsamlı araştırma yapılması gerektiğinin bildirildiği, bozma kararı sonrasında davanın mahkememizin işbu esas sırasına kaydedildiği anlaşılmakla yargılamaya devam olunmuştur.
Dilekçeler aşaması tamamlanmakla, ön inceleme duruşması sonrası dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, tarafların sulh olma imkanının bulunmadığının tespiti ile, uyuşmazlık noktaları belirlenerek tahkikat aşamasına geçilip deliller toplanmış, konunun incelemesi uzmanlık gerektirdiğinden bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
—–yazı cevaplarının incelenmesinde; davacılar murisinin çalıştığı işyeri ünvan listesinde davalı —– firmasının bulunmadığı, bordrolarda ise işyeri bilgisi kısmında göründüğü ancak işveren olarak —-ifadesine yer verildiğinin anlaşıldığı, davalı—– tarafından 29/11/2013 tarihli, —-ve —– Ortaklığı arasındaki yüklenici sözleşmesinin sunulduğu, davacı tarafından iş kazası nedeniyle sürekli iş göremezlik başvurusu kapsamında —– Merkezinin 12/11/2021 tarihli yazı cevabına göre, müfettişlerce yapılan inceleme sonucunda 13/07/2021 tarihli raporda 10/04/2014 tarihinde meydana gelen trafik kazası olayının 5510 sayılı yasanın13. Maddesi 1.fıkrası kapsamında bir iş kazası olmadığının tespit edildiği anlaşılmıştır.
Olayın iş kazası olmaması nedeniyle mahkememizin görevli olduğu kanaatiyle işin esasına geçilmiştir.
Dava konusu trafik kazasında sürücü ve yayanın kusur oranının tespiti için tek kişilik 29/05/2019 tarihli bilirkişi raporu ile —- İhtisas Dairesinden alınan raporlar arasında çelişki bulunduğundan —– de görevli 3 kişilik bilirkişi heyetinden rapor aldırıldığı, rapor içeriğine göre;
Dosyada mevcut olan tüm bilgi ve belgelerin yukarıdaki gibi incelenmesi ve ilgili mevzuatın da dikkate alınması neticesinde; kazanın oluş şekli ve tarafların kusurları hakkında aşağıdaki değerlendirmeler ve tespitler yapılmıştır.
1-) Yukarıdaki “OLAY” kısmında da ifade edildiği üzere; 10.02.2013 tarihinde saat 17:10 sıralarında davalı sürücü … sevk ve idaresindeki — plakalı —–marka minibüs ile—-Caddesi üzerinde seyir halinde iken kaza mahalli olan —- Tersanesi önüne geldiği sırada (kendisinin seyir istikametine göre) sağ tarafta park etmiş olan işçi servislerinin önünden (minibüsünün seyir halinde olduğu) cadde üzerine çıkan yaya —–çarpması sonucu, işbu davanın konusu olan, ölümlü bir trafik kazasının meydana geldiği anlaşıldığı,
2-) Davalı sürücü—- sevk ve idaresindeki —– plakalı minibüs ile hız kesici kasisin mevcut olduğu caddede seyri sırasında (kaza mahalline geldiğinde) sağ tarafta park etmiş olan aracın önünden yolu üzerine çıkan yaya çarpmaktan sakınmak üzere etkin fren ve manevra eylemini tam zamanında gerçekleştirmemiş olduğu ve de yolu üzerinde bulunan kaza bölgesindeki çevresel durum ile yol ve trafik koşullarına göre aracının hızını gerekli şekilde (tam olarak) ayarlamamış olduğu için sağ taraftan aracının önündeki cadde kısmına çıkan yayaya çarpmış olduğu düşüncesi ile 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu (K.T.K.) kapsamında, bütün sürücüler için, düzenlenmiş olan;
Madde 47-d “Trafik güvenliği ve düzeni ile ilgili olan ve yönetmelikte gösterilen diğer kural, yasak, zorunluluk veya yükümlülüklere uymak zorundadırlar…” ve
Madde 52-b “Hızlarını, kullandıkları aracın yük ve teknik özelliğine, görüş, yol, hava ve trafik durumunun gerektirdiği şartlara uydurmak zorundadırlar.”,
şeklinde ifade edilen kurallara aykırı olarak dikkatsiz, tedbirsiz ve nizamlara aykırı davrandığı anlaşılmakta olduğu için kazanın oluşumunda % 15 (yüz üzerinden on beş ) oranında kusurlu olduğu kanaati oluştuğu,
3-) Kazada vefat eden yaya—– trafikteki araçların hızları ile uzaklıklarını ve kaza yeri civarındaki yol kısmı üzerinde akmakta olan trafiğin durumunu iyice kontrol etmeden cadde üzerine çıkması, yaya geçidi veya trafik lambası bulunmayan yerden karşıya geçmeye çalışması, yeterince dikkat ve özen göstermeden karşıya geçmek istemesi ve de kaldırımdan taşıt yolu olan asfalt zemine inmemesi gerekirken yola inmiş olması sonucunda davalı sürücünün kullandığı minibüsün sadmesine maruz kaldığı düşüncesi ile 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu (K.T.K.) kapsamında, bütün yayalar için, düzenlenmiş olan;
Madde 68-b-3 “Yayalar, yüz metre kadar mesafede yaya geçidi veya kavşak bulunmayan yerlerde, taşıt trafiği için bir engel teşkil etmemek şartı ile ve yolu kontrol ederek kendi güvenliklerini sağladıktan sonra en kısa doğrultuda ve en kısa zamanda taşıt yolunu geçebilirler…” ve
Madde 68-c “Taşıt yolu üzerinde bulunan yayaların, trafiği engelleyecek veya tehlikeye düşürecek şekilde davranışlarda bulunmaları veya buraları kullanmaları yasaktır…” ile
Karayolları Trafik Yönetmeliği kapsamında, gene bütün yayalar için, düzenlenmiş olan;
Madde 138 “…. Ancak, 100 metre kadar mesafede yaya geçidi, okul geçidi veya kavşak bulunmayan yerlerde yayalar, taşıt trafiği için bir zorluk veya engel yaratmamak şartıyla ve yoldan gelen taşıtların uzaklık ve hızını kontrol ederek kendi güvenliklerini sağladıktan sonra en kısa doğrultuda ve en kısa zamanda taşıt yolunu geçebilirler. Yollarda güvenli geçiş, önce sola sonra sağa bakılarak sakınca yoksa taşıt yoluna girmek, geçiş sırasında sola ve sağa bakılarak yürüyüşe devam etmek, taşıt yoluna girmeden güvenle duramayacak kadar yaklaşmış taşıtlar varsa ilk geçiş hakkını onlara verip geçişlerini beklemek suretiyle yapılır.”
şeklinde ifade edilen kurallara aykırı olarak dikkatsiz, tedbirsiz ve nizamlara aykırı davrandığı anlaşılmakta olduğu için kazanın oluşumunda % 85 (yüz üzerinden seksen beş) oranında kusurlu olduğu kanaati oluştuğu bildirilerek sonuçta —– plakalı minibüsün sürücüsü (davalı) .—– yukarıda izah edilen kusurları işlemesi sebebi ile dava konusu yaralanmalı işbu trafik kazasında % 15 (yüz üzerinden on beş ) oranında kusurlu olduğu, müteveffa yaya —–yukarıda izah edilen kusurları işlemesi sebebi ile dava konusu yaralanmalı işbu trafik kazasında % 85 (yüz üzerinden seksen beş) oranında kusurlu olduğu tespit edilmiştir.
Aktüer bilirkişi rapor içeriğine göre; anne—- hak kazandığı toplam maddi zararın 53.043,24 TL, baba .—– ise 34.231,82 TL olduğunun tespiti ile,
a) Anne ve baba dışındaki davacıların Destekten Yoksun Kalma zararının oluşup oluşmadığı, oluştu ise davacıların Destekten Yoksun Kalma Zararları yönünden davalı … şirketinin sorumluluğu olup olmadığı yönünde nihai karar ve takdirin Sayın Mahkeme ‘ye ait olduğu,
b)Karayolları Trafik Kanunu ‘nun bazı maddelerinde değişiklik yapan, 09.06.2021 Tarihinde — Kabul edilerek 19.06.2021 tarihinde —– yayınlanan kanunun yürütmesi ile ilgili “—– Kurumu” tarafından 04.12.2021 tarihinde —- yayınlanarak yürürlüğe giren “KARAYOLLARI MOTORLU ARAÇLAR ZORUNLU MALİ SORUMLULUK SİGORTASI GENEL ŞARTLARINDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR GENEL ŞARTLAR” yürürlüğe girdiği 04.12.2021 tarihinden sonra düzenlenen Poliçeleri kapsayacağından, Rapor/Hesap tarihi esas alınarak yapılan hesaplamada en güncel yüksek yargı kararlarından olan T.C. Yargıtay—- Hukuk Dairesi ‘nin 27.09.2021 Tarihli——Sayılı ve benzer kararları da dikkate alınarak; ilgili kurumlarca görüş değişikliği yapılıncaya kadar yaşam tablosu olarak TRH-2010 Yaşam Tablosu kullanılarak Progresif Rant Yöntemine göre hesaplama yapıldığı,
c)Davalılar tarafından davacılara yapılan herhangi bir ödemenin olmadığı,
d)Dava dışı—– tarafından davacılara yapılan bir rücuya tabi herhangi bir ödemenin olmadığı yönünde görüş bildirilmiş, 16/02/2023 tarihli ek raporda ise, anne—– hak kazandığı toplam maddi zararın 96.910,02 TL, baba —- ise 60.354,97 TL olduğunun tespiti yapılmıştır.
07/06/2022 tarihli 1. Talep artırım dilekçesi sunulduktan sonra ek rapor tanziminden sonra 06/03/2023 tarihli 2. Talep artırım dilekçesi sunulduğu, bu dilekçede anne … için 96.910,02 TL, baba … için ise 60.354,97 TL talepleri olduğu bildirilmiştir.
Davacılar vekili 25/05/2023 tarihli dilekçeleri ile maddi tazminat talepleri yönünden davalı —– ile anlaşma sağlandığını bildirmiş, müteselsil sorumlu olan davalılar sürücü ve işletenin de sorumluluğunun ortadan kalması ve davanın esasında konusuz kalması nedeniyle davacıların davalılar sigorta şirketi —-ve—- aleyhine açtığı maddi tazminat davasının sulh nedeniyle konusuz kaldığından esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmiştir.Diğer davalı—– açısından ise kusurunun bulunmaması, olayın iş kazası olmadığı tespitleri gözetilerek sorumluluğu bulunmadığından maddi ve manevi tazminat davasının esastan reddine dair karar verilmiştir.
6098 sayılı TBK’nun bedensel zarar başlıklı 54. Maddesinde “Bedensel zararlar” ;
-Tedavi giderleri,
– Kazanç kaybı,
– Çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar,
– Ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar, olarak belirtilmiştir.
Bedensel zarara uğrayan kişiler tamamen veya kısmen çalışamamalarından ve ileride ekonomik yönden uğrayacakları yoksunluklardan kaynaklanan zarar ve ziyanlar olan geçici işgöremezlik nedeniyle iş ve kazanç kaybı, sürekli işgöremezlik (kalıcı sakatlık yada maluliyet) nedeniyle çalışma gücü ve kazanç kaybı, tedavi giderleri ve tüm iyileşme sürecinde yapılan her türlü masraflar ve ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıpları haksız fiil sorumlularından isteyebilirler.
6098 sayılı TBK’nun bedensel zarar başlıklı 56. Maddesinde “Bedensel zararlar
– Hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir.
Ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir olarak belirtilmiştir.
Buna göre, 10/02/2014 tarihinde meydana gelen kazanın, —–plaka sayılı araç sürücüsünün kusurundan (haksız fiilinden) kaynaklandığı, —– plaka sayılı araç sürücüsünün olayda yukarıda açıklandığı şekliyle kusurlu olması nedeniyle;
—–plaka sayılı araç sigortacısı davalı … Şirketi; Sigorta ettirenin, sigortalının kasti bir eyleminden kaynaklanmadığı sürece, sigorta güvencesi sağladığı rizikoya bağlı zarar ve hasar için 6102 Sayılı TTK’nun 1409, 1427, 1459 maddeleri uyarınca tazminat ödemekle yükümlü olması,
—- araç maliki ——araç maliki olması nedeniyle araç işleteni olmasından kaynaklı KTK madde 85 kapsamında tehlike sorumluluğu bulunması,
—–plaka sayılı araç sürücüsü —–, araç sürücüsü olması nedeniyle TBK madde 49 kapsamında haksız fiil sorumluluğu bulunması,
Bu kapsamda, davacının haksız bir fiil olan trafik kazası kapsamında uğradığı bedensel zararları olan sürekli ve geçici iş göremezlik tazminatlarını TBK madde 49 ve 56 hükümlerine göre davalı taraftan isteyebilecektir.
Manevi tazminat talebi yönünden ise yapılan yargılama neticesinde, tazminat miktarının belirlenmesinde gözetilen hususların açıklanması gerekir: 6098 satılı Türk Borçlar Kanunu’nun 56/2. maddesi gereğince hakimin, özel durumları göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Takdir edilecek bu tutar, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir işlevi (fonksiyonu) olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi malvarlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek tutar, var olan durumda elde edilmek istenilen doyum (tatmin) duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22/06/1966 gün ve—– sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde, takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel durum ve koşullar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde nesnel (objektif) ölçülere göre uygun (isabetli) bir biçimde göstermelidir. Manevi tazminat, bozulan ruh huzurunun, duyulan ve ileride duyulacak elem ve ızdırabın kısmen ve imkan nispetinde iadesini amaçladığından hâkim, M.K’nun 4.maddesi gereğince hak ve nesafete göre takdir hakkını kullanarak, manevi tazminat miktarını tespit etmelidir. Hakim belirlemeyi yaparken somut olayın özelliğini, zarar görenin ekonomik ve sosyal durumunu, paranın alım gücünü, duyulan ve ileride duyulacak elem ve ızdırabı gözetmelidir. ( Hukuk Genel Kurulunun 28.05.2003 gün —– sayılı kararları ).
Davalılar —–ve … vekilince, 17/03/2014 tarihinde göndericisi—- tarafından —— adına 24.505,00 TL gönderildiği, bu ödemenin manevi tazminata ilişkin olduğu ileri sürülmüş ise de; ödeme belgesinde herhangi bir açıklama yazılı olmadığı, işbu davalılar tarafından manevi tazminat ödemesine ilişkin davacı tarafa yemin teklifinde bulunulduğu ancak verilen sürede yemin metninin sunulmadığı bu haliyle iddia edilen ödemenin manevi tazminat ödemesine ilişkin olduğunun ispat edilemediği kanaatine varılmıştır.
Somut uyuşmazlıkta; davacılar —– dava konusu trafik kazasında vefat eden mütevveffa——anne-babası, diğer davacıların ise kardeşi oldukları, dosya içerisinde manevi tazminatın takdirinde esas olacak gerçek kişi tarafların UYAPtan yapılan malvarlığı sorgulama raporları bulunmaktadır. Davacıların evlatları ve kardeşlerini kaybetmeleri nedeniyle duymuş oldukları acı ve elemin belirlenmesine dair anılan hususlar dışında delil bulunmayışı, kazaya karışanların kusur oranı, müteveffanın yaşı, kazanın meydana geldiği tarih ve oluş şekli, tarafların gelir durumu ve tüm dosya kapsamına göre yapılan tespitler uyarınca davacıların TBK 56/2 madde kapsamında talep koşullarının oluştuğu anlaşılmakla manevi tazminat miktarı tam ve bağımsız vicdani kanaat ile aşağıdaki şekilde takdir olunmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacıların davalılar sigorta şirketi ——aleyhine açtığı maddi tazminat davasının sulh nedeniyle konusuz kaldığından esas hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
-Davacının davalı —–aleyhine açılan maddi tazminat davasının esastan reddine,
2-Davacı tarafın manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile;
Davacı … için 25.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi 10/02/2014 ten itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte davalılar—– müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
Davacı … için 25.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi 10/02/2014 ten itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte davalılar —– müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
Davacı … için 7.500,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi 10/02/2014 ten itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte davalılar —- müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
Davacı … için 7.500,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi 10/02/2014 ten itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte davalılar —–müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
Davacı … için 7.500,00 TL manevi tazminatın davalılar —- kaza tarihi 10/02/2014 ten itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
Davacı … için 7.500,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi 10/02/2014 ten itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte davalılar —– müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
Davacı … için 7.500,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi 10/02/2014 ten itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte davalılar —— müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
Davacı … için 7.500,00 TL manevi tazminatın davalılar —–kaza tarihi 10/02/2014 ten itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
Davacı … için 7.500,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi 10/02/2014 ten itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte davalılar —— müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
Davacı … için 7.500,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi 10/02/2014 ten itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte davalılar ——müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
Davacı tarafın davalı —–aleyhine açtığı manevi tazminat davasının esastan reddine,
3-Alınması gerekli karar harcı 7.514,10 TL’den peşin olarak yatırılan 1.000,75 TL ve tamamlama harcı olarak yatırılan 250,00 TL olmak üzere toplam 1.250,75 TL harcın mahsubu ile 6.263,35 TL bakiye harcın davalılar—müştereken ve müteselsilen alınarak hazineye irad kaydına,
4)Davacı tarafça yatırılan toplam 1.250,75 TL harcın davalılar —– den müştereken ve müteselsilen alınarak davacı tarafa ödenmesine,
5)Davacı tarafından yapılan 29,00 TL ilk dava masrafı, 1.935,30 TL tebligat-müzekkere gideri, 5.150,00 TL bilirkişi gideri, 300,00 TL —-gideri olmak üzere toplam 7.414,30 TL yargılama giderinin hesaplandığı, maddi tazminat isteminin davalı … şirketi ile yapılan sulh anlaşması ile konusuz kaldığı, başlangıçtaki haklılık durumuna göre ise davacı tarafın haklı olduğu maddi tazminat talebine yönelik yargılama giderlerinden davalı tarafların sorumlu bulunduğu, yargılama gideri olarak ödeme tablosunda 8.865,15 TL davalı … tarafından ödendiğinden mükerrer tahsilat yapılmaması adına ve manevi tazminat talebi ile ilgili yargılama gideri bulunmadığından yargılama gideri hususunda karar verilmesine yeri olmadığına,
6)Davalılardan —– tarafından sarfedilen yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
7-Davalılardan —— tarafından sarfedilen 180,00 TL yargılama giderinden 135,83 TL’sinin davacı taraftan tahsili ile anılan davalı tarafa verilmesine,
8-Davalılardan —-tarafından sarfedilen yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
9-Davacıların davalılar sigorta şirketi ——- aleyhine açtığı maddi tazminat davasının sulh nedeniyle konusuz kaldığından taraflar leh/aleyhine ücreti vekalet konusunda karar verilmesine yer olmadığına,
10- Davalı —–aleyhine açılan maddi tazminat davasının reddine karar verildiğinden AAÜT 13/4.madde uyarınca 9.200,00 TL maktu vekalet ücretinin davacı taraftan alınarak anılan davalıya verilmesine,
11-Manevi tazminat davasında davacılar kendilerini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT uyarınca hesaplanan —– için 9.200,00 TL, —- için 9.200,00 TL, —- için 7.500,00 TL, —- için 7.500,00 TL, —-için 7.500,00 TL, —– için 7.500,00 TL, — için 7.500,00 TL, —–için 7.500,00 TL, —- için 7.500,00 TL, —– için 7.500,00 TL vekalet ücretinin davalılar —– müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine,
12- Davalılar —– manevi tazminat davasında kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT uyarınca hesaplanan —- için 9.200,00 TL, —- için 9.200,00 TL,—– için 7.500,00 TL, —- için 7.500,00 TL,—– için 7.500,00 TL, —- için 7.500,00 TL,—– için 7.500,00 TL, —- için 7.500,00 TL, —– için 7.500,00 TL,—-için 7.500,00 TL vekalet ücretinin davacı taraftan tahsili ile davalılar —–ödenmesine,
13- Davalı —– aleyhine açılan manevi tazminat davasının reddine karar verildiğinden AAÜT 10/3.madde uyarınca 9.200,00 TL maktu vekalet ücretinin davacı taraftan alınarak anılan davalıya verilmesine,
14-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,Mahkememizin bu kararına karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine dilekçe verilmek sureti ile YARGITAY nezdinde ilgili hukuk dairesince incelenmek üzere tarafların temyiz yasa yoluna başvuru hakkı bulunduğuna daigr davacı vekilinin ve davalı —–vekilinin yüzüne karşı, diğer tarafların yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.