Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/228 E. 2021/433 K. 06.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/228 Esas
KARAR NO : 2021/433
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 23/02/2017
KARAR TARİHİ : 06/04/2021
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan işbu davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirketin davalı şirketten ——— bakiye alacağı bulunduğunu, alacağın tahsili hususunda davalı ile yapılan bütün iyiniyetli görüşmelerin neticesiz kaldığını, davalı hakkında———-dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalının ödemeye yanaşmayarak takibe haksız olarak itiraz ettiğini, ticari defter kayıtları ve diğer delillerin alacağın var olduğu hususunda açık birer delil niteliğinde olduğunu, davalı tarafın borçlu olduğunu bile bile takibi sürüncemede bırakmak gayesiyle kötüniyetli olarak takibe itiraz ettiğini belirtmiş, icra dosyasına vaki itirazın asıl alacağa yönelik kısmının iptaline, davalının %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, mahkeme masraflarıyla avukatlık ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı şirketin davacıya hiçbir borcu olmadığını, davalı şirket yetkilisinin —— tarihinde davacı şirkete gittiğini, davacının davalı şirketin hiçbir borcu olmadığına dair yazı verdiğini, davacı şirket ile davalı şirketin münasebetinin— vasıtası ile gerçekleştiğini, —- yılının ilk aylarında defalarca davalı şirkete geldiğini, sahibi olduğu——yetkililerinden birine satacağını dairenin değeri karşılığındaki tutarı ise —- işçilik olarak tahsil edeceğini beyan ettiğini, davalı şirketin işlerini davacı — yaptırmaları konusunda ikna ettiğini, davalı şirket ile—- arasındaki anlaşmanın—– ödemelerin ise kendisine yapılacağı şeklinde olduğunu, —— tarihlerinde şirketin——— ya da ortaklarından birine sattığı —– bedeli olarak gerçekleştirildiğini, ürünlerin farklı zamanlarda firmaya teslim edildiğini, yapılan işlere mukabil olarak — tarihinde davacı tarafından davalıya —–adet fatura düzenlendiğini, davacı firmanın vergi ve sigorta borçlarından dolayı banka hesaplarının hacizli olduğu gerekçesi ile nakden ödeme gerçekleştirildiğini, davacının alacaklarını peşinen — aldığını, davalının tüm borcunu —– vasıtası ile ödediğini, buna ilişkin borcu yoktur yazısı alındığını belirtmiş, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava; tacirler arasındaki hizmet alımından kaynaklanan cari hesap alacağının tahsili için başlatılan takibe yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Taraflar arasında davacı tarafından basım hizmeti verildiği, buna ilişkin edimin davalı tarafından teslim alındığı, teslim alınan mal ve hizmete ilişkin olarak dava konusu faturaların düzenlendiği hususunda uyuşmazlık bulunmamaktadır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; dava konusu faturalara konu borcun davalı tarafından ödenip ödenmediği, ödemenin kime ve hangi şekilde yapıldığı, borcun sona erip ermediği, bu itibarla——- takip dosyasına yapılan itirazın yerinde olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır.
—- takip dosyası içeriğine göre; — tarihinde başlatılan takibin alacaklısının davacı—- olduğu, takibin——— fer’ileriyle birlikte tahsiline yönelik genel haciz yoluyla yapılan icra takibi olduğu; örnek no: 7 ödeme emrinin borçluya tebliğ edildiği; borçlu vekilince verilen itiraz dilekçesinde borca ve fer’ilerine itiraz edildiği, ——- takibin durdurulmasına karar verilmiş olduğu, işbu davanın hak düşürücü süre içerisinde açıldığı görülmüştür.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında, taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişi —- tarafından düzenlenen ——tarihli esas rapora göre; davacı şirketin ticari defter ve kayıtlarının usulüne uygun olarak tutulduğu, davacı şirketin takip tarihi itibariyle iki adet faturadan kaynaklı olarak —– davalıdan alacaklı olduğu, davalı şirketin ticari defter ve kayıtlarının usulüne uygun olarak tutulduğu, davacı şirket ile davalı şirketin ticari defterlerinin birbirini teyit ettiği, davalı şirketin takip tarihi itibariyle iki adet faturadan kaynaklı olarak —— davacıya borçlu olduğu, dava konusu faturaların taraflarca vergi dairesine bildirildiği tespit edilmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) hükümlerine göre: Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK 222/1). Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK 222/2). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması ve defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur(HMK 222/4).
Bu kurallar birlikte değerlendirildiğinde ticari davalarda, yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda, ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasa’da delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması gerekir.
Somut olayda; ticari defter ve kayıtların uyumlu olduğu, dava konusu faturaların her iki şirketin ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, karşılığında ticari defterlere herhangi bir ödeme kaydı girilmediği, takip tarihi itibariyle davacı şirketin davalı şirketten ——- alacaklı olduğu görülmektedir. Dava konusu faturaların davalı ticari deftelerinde kayıtlı olduğu, HMK. 221. maddesi gereği —– resen dosyaya kazandırılması gerektiği —-davalının —bildirimlerine göre takibe konu faturaların ———- bildirildiği, davalı şirketin ticari defter ve kayıtları ile bilanço alış formlarının uyumlu olduğu anlaşılmıştır.
HMK’nun 169 ve devamı maddelerinde düzenlenen düzenlenen isticvap; bir davada o dava ile ilgili belli vakıaların açıklığa kavuşturulması, varlığı ve yokluğu konusunda aleyhine olan tarafın ikrarının sağlanması amacıyla hakimin kendiliğinden veya taraflardan birinin isteminin kabulü ile başvurabileceği usuli bir işlemdir. Dosyaya anılan cari hesap ile ilgili muavin defter görüntüsü sunulmuş, mahkememizce bu muavin defter görüntüsü altındaki kaşe ve imzanın davacı şirket yetkilisi veya çalışanına ait olup olmadığı hususunda inceleme yapılmıştır. Mahkememiz —–tarihli oturumunda davacı şirket yetkilileri isticvap edilmiş, dosyaya sunulan belgedeki kaşe ve imzanın davalı şirket yetkilisi veya çalışanından sadır olmadığı ileri sürülmüştür. Dosyaya sunulan belgenin incelenmesinde, cari hesap görüntüsünden ibaret olduğu, herhangi bir borcu sona erdirmeye yönelik iradenin bulunmadığı, ödeme kaydı girilmediği görülmektedir.
Davalı vekili, cevap dilekçesinde, dava konusu alacağın —— aracılığıyla davacıya ödendiğini ve ödemeler sırasında tanıkların mevcut olduğunu savunmuş, yargılama aşamasında ise ödemelerin davacının vergi borçları nedeniyle elden yapıldığını belirtmiştir. Buna göre, davalı, taraflar arasındaki basım sözleşmesini kabul etmiş ve dava konusu alacağı ödediğini savunarak ispat yükünü üzerine almıştır. Doktrinde davalının bu savunmasına ——– denilmektedir. Bağlantılı bileşik ikrarda bulunan taraf, diğer tarafın ileri sürdüğü vakıayı ikrar eder, fakat ikrarına bu vakıadan çıkan hukuki sonucu hükümden düşüren ve bu vakıanın doğumu ile ilgili bulunmayan başka bir vakıa ileri sürer. Bu durumda ikrarın bölünebileceği, dolayısıyla ispat yükünün davalıya düşeceği kabul edilmektedir. Bu itibarla, davalının basım sözleşmesini ve teslimi kabul ettiği, dava konusu alacağın davacıya ödendiğini savunduğu, bu nedenle davacıya ödeme yapıldığına dair ispat yükünü üzerine aldığı anlaşılmaktadır. Dava konusu alacağın ödendiği yazılı delil ile ispat edilemediği gibi davalının ticari defter ve kayıtları kendi aleyhine kesin delil vasfındadır. Davalı, davacının vergi dairesine ve bankalara olan borçları nedeniyle ödemelerin elden yapıldığını savunmuş ise de basiretli bir tacirin göstermesi gereken özenin gösterilmemesi karşısındaki bu yöndeki savunmaya mahkememizce itibar edilmemiştir.
Davalı vekili, —— tarihli beyan dilekçesinde açıkça davacı tarafa yemin teklifinde bulunduğunu belirtmiştir. Davacı vekili tarafından sunulan ——- tarihli beyan dilekçesi ile teklif edilen yeminin kabul edildiği, bir sonraki celse davacı şirket yetkilisinin yemin eda edeceği ifade edilmiştir. Davalı vekili —– tarihli oturumda ise yemin delilinin en son başvurulacak yol olduğunu, öncelikle imza incelemesi yapılması gerektiğini ileri sürmüştür.
Yemin, taraflardan birinin davanın çözümlenmesine etkili olan bir vakıanın doğru olup olmadığı hakkında kanunun belirlediği şekilde mahkeme (hakim) önünde beyanda bulunmasıdır. Yemin eden taraf bu beyanın doğruluğunu namus, şeref ve kutsal saydığı bütün inanç ve değerleri ile teyit etmektedir.——- yemin delili kesin delil niteliğindedir. Yemin davanın taraflarınca yerine getirilir, yemin teklif edecek taraf ispat yükü kendisine düşen fakat iddiasını veya savunmasını ispat edememiş olan taraftır. Taraf delillerini yemine hasretmedikçe önce diğer delilleri incelenir ve iddianın ispatlanmaması halinde son çare olarak yemin deliline başvurulur. Eğer iddia diğer delillerle ispatlanmışsa, yemin teklifine gerek yoktur.
Uyuşmazlık konusu vakıanın ispatı için yeminden başka delili olduğunu beyan etmiş olan taraf dahi yemin teklif edebilir (HMK m.227). Eğer olay ispat edilemezse, bu takdirde son çare olarak yemin teklif edilecektir.———- başka delili de olduğu hâlde onlar tam olarak toplanıp değerlendirilmeden yemin teklif edilmesi durumunda, karşı taraf lehine doğan usulî kazanılmış hak gözetilerek bu hüküm gereğince yemin teklif olunan kimse yemini edaya hazır olduğunu bildirdikten veya yemini iade ettikten sonra diğer taraf yemin teklifinden vazgeçerek başka bir delile dayanamaz ve yeni bir delil de gösteremez. ——— delillerle birlikte yemin teklifinde bulunulması halinde diğer delilerle iddia ispat edilemez ise son çare olarak yemin deliline başvurulacağına ve yeminin bu hal için yapılmış sayılacağına ilişkin düzenleme 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na alınmamıştır.
Yemin delili tarafların en son başvurabilecekleri bir kesin delil türüdür ve ispat yükü taşıyan tarafın diğer tarafa yemin teklif etmesi halinde iddiasını artık başka delillerle ispatı mümkün değildir. Teklif edilen yeminin karşı tarafça yerine getirilmesi halinde kesin delil ortaya çıkar. Yemin teklif eden taraf yeminin hukuki sonuçlarına katlanmak zorunda olduğundan bu aşamadan sonra yemin teklifinden dönülmesi mümkün değildir.
Yemin teklif olunan taraf kendisine yöneltilen yemini yerine getirirse, yemin teklif eden kimsenin iddia ettiği vakıanın doğru olmadığı ispat edilmiş olur. Yeminin eda edilmesi üzerine uyuşmazlık konusu vakıa kesin delille ispat edilmiş olacağından karşı taraf yeni delil getiremez ve hakim de yeni araştırmada bulunamaz.
Somut olayda; davalı vekili —– tarihli beyan dilekçesinde açıkça yemin teklifinde bulunmuştur. İspat yükü kendisine düşen davalının yemin teklifi üzerine kendisine yemin teklif edilen davacı şirketin yetkili temsilcisi —– tarihli oturumda teklif edilen yemini kabul ve eda etmiştir. Mevcut bu durum ve yukarıdaki açıklamalar dikkate alındığında, davalının diğer delilleri toplanmadan delillerini yemine hasretmesi,——– düzenlemenin 6100 sayılı Kanun’da yer almaması ve HMK 227/2 maddesi gereğince davacının yemini eda etmesi nedeniyle davalının yeni delil gösteremeyeceği dikkate alındığında, mahkememizce —-tarihli oturumda davalı vekilinin bu yöndeki itirazının reddine karar vermek gerekmiştir. —— uygulanma olanağı bulunmadığı için davalı vekilinin terditli olarak yemin deliline dayanma talebine mahkememizce iştirak edilmemiştir.
Tüm dosya kapsamındaki delil durumuna göre; taraflar arasında ticari ilişki bulunduğu, ticari ilişki kapsamında faturalara konu mal ve hizmetin davalıya teslim edildiği, davalının faturalara konu mal ve hizmetin bedelinin ödendiği savunmasında bulunduğu, ödeme savunmasının yargılamanın her aşamasında ileri sürülebileceği —–takibe konu faturaların ödendiği savunmasında bulunan davalının ispat külfetini üzerine aldığı ——- davalının takibe konu fatura bedellerini ödediğini yazılı şekilde kanıtlamakla yükümlü olduğu, davalının ödemeye ilişkin herhangi bir delil sunmadığı, dava dışı——- hakkında başlatılan herhangi bir ceza soruşturması bulunmadığı, davalının ticari defter ve kayıtlarının aleyhine kesin delil teşkil ettiği, davacı şirket yetkilisinin uyuşmazlık noktalarına ilişkin olarak yemin eda ettiği, davalının ödeme savunmasını ispat edemediği yönünde oluşan tam ve bağımsız vicdani kanaat ile aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın kabulüne;
—- takip dosyasında davalı borçlu tarafından yapılan itirazın —– asıl alacak yönünden iptaline, asıl alacağa takip tarihinden itibaren değişen oranlarda ticari avans faizi uygulanmasına,
Asıl alacak olan — %20 sine tekabül eden —- icra inkar tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan — karar ve ilam harcından — peşin harcın mahsubuna, bakiye ——- davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 4.080,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yatırılan 31,40 TL başvuru harcı, 4,60 TL vekalet harcı, 435,48 TL peşin harç toplamı: 471,48 TL ile 2.231,70 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davalının yaptığı yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
6-Taraflarca yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333. maddesi gereğince talep halinde karar kesinleştikten sonra yatırana iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı tebliğden itibaren 2 hafta süre içinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 06/04/2021