Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/177 Esas
KARAR NO : 2021/759
DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ: 11/02/2017
KARAR TARİHİ: 06/07/2021
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan işbu davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı ile dava dışı ——–arasında satış sözleşmesi kurulduğunu, bu sözleşme gereği dava konusu çekin keşide ve teslim edildiğini, ancak sözlemeden doğan edimin yerine getirilmediğini, çekin bedelsiz kalması nedeniyle ———- dava açıldığını, bu davada verilen ihtiyati tedbir kararının davalının itirazı üzerine kaldırıldığını, bunun üzerine dava konusu çekin davalıya ödendiğini, ———– tarafından dava konusu çek ile ilgili borçlu olunmadığının tespiti yönünde karar verildiğini, davalının bu davanın sonucunu beklemediğinden sebepsiz zenginleştiğini, dava dışı lehtar ile davalının avukatının aynı kişi olduğunu, çekin ödeme aracı olarak kredi fonksiyonuna sahip olmadığını belirtmiş, —— bedelli çekin tahsil eden davalıdan tahsilat tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı banka ile dava dışı ——– tarihli genel kredi sözleşmesi akdedildiğini, akdedilen genel kredi sözleşmesine istinaden dava dışı şirket tarafından davalı bankaya ——- çek seri nolu —– bedelli çek verildiğini, kredi borcunun ödenmediğini, ——— yevmiye nolu hesap kat ihtarnamesinin borçluya keşide edildiğini, dava konusu çeke — sayılı dosyası üzerinden ihtiyati tedbir konulduğunu, davalı tarafından dava konusu çekteki tedbirin kaldırılması hususunda mahkemeye başvurulduğunu, başvurunun kabul edildiğini, kalkan tedbir sonrasında davaya konu çek miktarının ——- tarihinde ——— olarak ödendiğini, dava dışı borçlu firmanın kredi borcundan mahsup edildiğini, çek aslının keşideci davacıya teslim edildiğini, davalı bankanın çeki iyiniyetle iktisap eden 3. kişi konumunda olduğunu belirtmiş, davanın reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava; bedelsiz kalan çek bedelinin hamil bankadan istirdadı talebine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; davalı bankanın dava konusu ————- bedelli çekin bedelsiz olduğunu bilip bilmediği, davacının zararına kötüniyetli veya iktisabında ağır kusurlu olarak çeki iktisap edip etmediğini, bu itibarla davacı borçlunun çek bedelinin istirdadını talep edip edemeyeceği noktasında toplanmaktadır.
—— sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı tarafından dava dışı ——-karşı dava konusu çeke ilişkin menfi tespit davası açıldığı, çek karşılığı malların teslim edilmemesi nedeniyle ödenen çek bedelinin istirdadına karar verildiği görüldü.
6102 sayılı TTK’nın 792. maddesinde “Çek, herhangi bir suretle hamilin elinden çıkmış bulunursa, ister hamile yazılı, ister ciro yoluyla devredilebilen bir çek söz konusu olup da hamil hakkını 790’ıncı maddeye göre ispat etsin, çek eline geçmiş bulunan yeni hamil ancak çeki kötüniyetle iktisap etmiş olduğu veya iktisapta ağır bir kusuru bulunduğu takdirde o çeki geri vermekle yükümlüdür.” şeklinde bir düzenlemeye yer verilmiştir. Keşideci ile lehtar arasındaki şahsi def’ilerin hamile karşı ileri sürülebilmesi için hamilin senedi iktisabında kötüniyetli olduğunun kanıtlanması gerekir. Aksi takdirde keşideci ile lehtar arasında doğrudan doğruya mevcut olan münasebetlere dayanan şahsi def’iler müracaatta bulunan iyiniyetli hamile karşı ileri sürülemez.
Somut olayda; ————— sayılı ilamına göre bedelsiz kalan dava konusu çek bedelinin istirdadı talep edilmiş ise de şahsi def’ilerin hamile karşı ileri sürülemeyeceği kanaati ile bu yöndeki davacı iddiasına mahkememizce itibar edilmemiştir. Davalı bankanın çeki kötüniyetle ve ağır kusuru ile iktisap ettiği de ispat olunamamıştır.
Poliçeye ait olup çek hakkında da uygulanması mümkün bulunan 6102 sayılı TTK’nın 818. maddesinde rehin cirosu ile ilgili aynı Kanun’un 689. maddesine yapılmış bir atıf bulunmadığından çekte rehin cirosu caiz değildir. Rehin veya bunun sonucunu elde etmeye yönelik olarak teminat amacıyla çekin ciro ile elde edilmesi halinde çeki devir alan kişi yetkili hamil olmayıp, çeke dayalı hakları kullanamaz.
Somut uyuşmazlıkta ispat yükü kendisine düşen davacı, dava dilekçesinde ve yargılama aşamasında dava konusu çekin, lehtar dava dışı ——– tarafından kullanılan krediye teminat olarak davalı bankaya verildiğini ileri sürmüş, iddiasını ispat etmek için de davalı banka kayıtlarına dayanmıştır. Dava konusu çekin davalı bankaya teminat olarak verilmiş olduğunun banka kayıtlarından anlaşılması durumunda, çekin gizli rehin cirosu ile davalı bankanın elinde bulunduğu ve davalı bankanın dava konusu çekin yetkili hamili olamayacağının gözetilmesi gerekir ———- Dava konusu çekin dava dışı lehtar tarafından davalı bankadan kullanmış olduğu kredilerin teminatı karşılığında rehin amaçlı gizli ciro olarak verildiğinin tespit edilmesi halinde ise davacının dava konusu çek nedeni ile davalıya ödediği çek bedelinin istirdadı gerekir ————Bankanın kredi müşterisinin hamili olduğu çeki tahsil cirosu ile alması durumunda bu çek üzerindeki yetkisi sadece tahsil yetkisi olacaktır. Ancak söz konusu çek, dava dışı şirketin davalı bankaya olan borcunun teminatı olarak alındığından söz konusu çeklerin teminat fonksiyonunun devam edip etmediğinin de belirlenmesi gerekir ——— Bu itibarla, davalı banka kayıtları üzerinde bilirkişi vasıtası ile inceleme yapılmasına karar verilmiştir.
Bilirkişi ——tarafından düzenlenen—– kayıtlı rapora göre; dava konusu ——– keşide tarihli çekin beyaz ciro ile davalı bankaya teslim edildiği, çekin arkasına ——-içindir şeklinde kaşe basılıp imzalandığı, çekin tahsil edilmesi durumunda mahsup hakkının bulunduğunun genel kredi sözleşmesinin 11. maddesinde düzenlendiği, çekin gizli rehin cirosu ile teslim edildiğine dair belge bulunmadığı tespit edilmiştir.
Somut olay değerlendirildiğinde, çekte ancak tahsil veya temlik cirosu yapılabileceği, dava konusu yapılan çekin lehtarı tarafından yapılan ciroda yer alan “ emrine ödeyiniz” ibaresinden de anlaşılacağı gibi, çekin rehin cirosu ile devredilmediği, kredinin teminat alınarak kullandırılacağına ilişkin yapılan genel ifadelerin de çekin rehin cirosu ile devredildiğini göstermeyeceği sonucuna varılmıştır ————– Somut olayda, dava konusu çekin üzerindeki lehtar cirosu beyaz ciro olup, bu ciro TTK’nun 689. maddesinde açıkça yazıldığı şekilde bir rehin cirosu değildir. Çek metninde böyle bir ibare olmadığı için davalı bankanın bu çeki kredi müşterisinin borçlarının teminatı olarak almış olması dahi çekteki beyaz ciroyu rehin cirosu haline getirmez ———-Davaya konu çekin davalı bankaya temlik cirosu ile devredildiği, bedelsizlik iddiasının şahsi defi olup iyiniyetli hamile karşı ileri sürülemeyeceği, çek üzerinde rehin cirosu olduğuna dair kayıt bulunmadığı, bankanın çekin bedelsizliğini bilerek davacının zararına ve kötüniyetli olarak hareket ettiği konusunda herhangi bir delilin getirilmediği ——— kanaati ile aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın reddine,
2-Alınması gereken 59,30 TL maktu karar ve ilam harcının, peşin alınan 635,46 TL harçtan mahsubuna, fazla alınan 576,16 TL harcın karar kesinleştiğinde istek halinde yatırana iadesine,
3-Davalı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 5.581,50 TL nisbi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacının yaptığı yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan bir yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davacı tarafından yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333. maddesi gereğince karar kesinleştikten sonra yatırana iadesine,
Dair, gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olduğuna dair davalı vekilinin yüzüne karşı, davacı vekilinin yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.06/07/2021