Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1361 E. 2019/1284 K. 25.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/1361 Esas
KARAR NO : 2019/1284
DAVA : Ticari Şirket (Şirket Ortaklık Payı Alacağının Tahsili Kaynaklı)
DAVA TARİHİ: 06/12/2017
KARAR TARİHİ: 25/12/2019
Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Şirket Ortaklık Payı Alacağının Tahsili Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dilekçesinde özetle;— ailesi tarafından kurulduğu; kurucu -ile birlikte davacılar … ve … tarafından bugünlerine getirildiği; şirketin eft büyük hissedarı ve yönetim kurulu başkanı olan—- vefatı ile geride oğlu … ve kızları … ile …’ın kaldığı; davacıların şirket yöneticisi ve imza yetkisi olarak görev yaptıkları fakat para karşılığı hizmet vermedikleri; davacıları bilâ ücret çakışmaya iten sebebin merhum — aralarındaki ortaklık bağı olduğu; — vefatından önce şirket hisselerinin %93,3102’sinin—- ve kalan yaklaşık %6,6898 oranındaki hissenin de davacılardan …’a ait gözüktüğü fakat bu oranların gerçeği yansıtmadığı, hem davacılara hem davalıların hem de merhum— bildiği ve kabul ettiği üzere, bu oranların her zaman —%50 -… %30- … %20 şeklinde olduğu; bu oranların pay defterine işlenmesinin tarafların birbirine sarsılmaz güveni ve bu oranların şirket işleyişine yansımış olmasından ileri geldiği;— vefatı akabinde pay defterinde yazılı hisselerinin mirasçıları olan … ve … ve …’a intikal ettiği; davalılardan … ve …’m gerçek hisse oranlarını bildikleri halde pay defterine işlenmesine engel oldukları; oysa, bizzat davalıların davacılar ile yaptkları protokolde gerçek pay oranlarını kabul ettikleri ve bunun şeklen de gerçekleşmesini taahhüt ettikleri; nitekim, mirasçılardan …’ın babasının vefatı akabinde gerçek pay oranları doğrultusunda her bir mirasçıya yaklaşık %16,66 hisse kalacağını bildiği için terekeden kendine intikal eden hissenin yaklaşk % 14,4367’lik kısmını davacılardan …’a devrettiği; diğer mirasçılar … ve …’ın vekâletname verdikleri eşleri ile davacılar arasında —- tarihinde yapılan toplantı ve düzenlenen protokolde pay dağılımının %50— murislerine, %30 … ve %20 … şeklinde olacağının kararlaştırdığı; ancak, … ve …’ın gerekli pay devrini yapmadıkları; ihtiyati tedbir istemli olarak, davalılar …, … ve …’ın hisse toplamlarının şirket hisselerinin %50’si oranında olduğunun tespitine, davacılardan …’ın %30 ve …’ın %20 oranında olduklarının tespitine, davalılar …, … ve …’ın bu oran aşan hisselerinin birbirine eşit olacak şekilde iptali ie iptal edilen hisselerin …’a %30, …’a %20 oranında olacak şekilde pay defterine tesciline karar verilmesi talep edilmiştir.
Davalılardan …’ın sunduğu cevap dilekçinde, özetle; davacıların kendisinin aile büyükleri oldukları; -şirketinin babası — davacıların emekleri neticesinde büyüyüp geliştiği; — şirketin görünen yüzü olduğu, davacıların ücret alınmaksızın ve hiçbir zaman işçi olarak görülmeksizin şirketin tüm işleyişinde görev aldıkları merhum babası —- evvelden beri şirketin yarısına sahip olduğunu ifade ettiği ve kalan %50 hissenin aynen davacıların iddia ettiği gibi %30’unun … ve %20’sinin …’a ait olduğunu ifade ettiği; hatta sağlığında, şirketin üst düzey yöneticilerine bu oranların dikkate alınması gerektiğine dair talimat verdiği; bu hisse dağılımının ve süreçlerin tüm aile bireyleri önünde cereyan ettiği; mevcut ihale süreçleri, yapılan sozleşmelerdeki kısıtlamalar ve fiiliyattaki ilişkilerin büyük hisse değişiklikleri sebebiyle etkilenmemesi gibi gerekçelerle gerçek pay oranlarının babası—- sağlığında pay defterine işlenemediği; babasının vefatı sonrasında, hisselerin %50’sinden payına düşen kısmının fazlasını yani % 16,6”lık kısmını davacı …’a devrettiği; kendisi davacılar ve diğer davalılara temsilen eşlerinin katıldıkları hisse devir toplantısı sonucunda düzenlenen protokolde mutabakata varılan hususların imza altına alındığı; bu protokolün 8nci maddesinde açıkça vefattan sonra şirketteki pay oranlarının ne olacağına dair mutabakat yapıldığı ve pay dağılımının %50 —- mirasçıları, %30 … ve %20 … olacağının açıkça ifade edildiği; protokolde bu oranların pay defterine işleneceği açıkça kararlaştınlmış ise de kız kardeşlerinin daha sonra farklı sebeplerle hisse devretmekten kaçındıkları; davanın kendisince kabul edildiği fakat kendisi davadan önce yükümlülüklerini yerine getirdiği ve davanın açılmasına sebebiyet veren olmadığı için yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulmamasını talep etmiştir.
Davalılardan — cevap dilekçesinde özetle; — — ortaklık yapısının %31.1 …, %31,l …, %16,6 …, %14,4 … ve … şeklinde olduğu; dava dilekçesinde dile getirilen iddîalann aksine, davalıların – yapılan – yılı —– pay oranlarına ilişkin herhangi bir iddia ve talepte bulunmadıkları, davalılar … ve …’m toplam %62’lik pay sahipliklerini toplantı tutanağı ve hazinin cetveliyle tevsik ettikleri; davacıların hazinin cetveline itirazları olduğuna dair muhalefet şerhi düşmedikleri, hazinin cetvelinin davacıların da üyesi bulundukları şirket yönetim kurulu tarafından düzenlendiği; davacıların söz konusu genel kurul karannrn iptali için dava da açmadıkları; TTK md.499 uyarınca anonim şirket ile olan ilişkilerde sadece pay defterinde kayıtlı kişilerin pay sahibi olarak kabul edilebileceği; pay defterinde yazılmayan bir durumun varlığının yazılı bir belge olmaksızın ve sadece sözde şahit beyanlarına dayalı olarak iddia edilemeyeceği; davacıların ileri sürdükleri – tarihli protokolün — tarihli genel kurul toplantısından önce düzenlendiği; bunun akabinde ilgili genel kurulun toplandığı, hisselerin noter nezdinde tasdik edildiği ve davacılar da dahil olmak üzere kimsenin bunlara itiraz etmediği; — tarihli protokol incelendiğinde, şirket piyasa değerlerinin belirlenmesi amacıyla bir uzman kişi ya da bağımsız firmanın görevlendirileceği, bu incelemenin ve gerekli müzakerelerin sonucunda mutabakat sağlanması halinde hisselerin satışa konu edilebileceğinin net bir şekilde belirtildiğinin görüleceği; mevcut olayda, bir incelemenin yapıldığı fakat bu inceleme neticesinde tespit edilen değerin piyasadaki gerçek değerden çok aşağı olduğunun iddia edildiği ve tarafların bedel üzerinde anlaşamamaları sebebiyle karşılıklı satış niyetinin ortadan kalktığı; davalılardan …’ın davacılardan …’a yaptığı % 14,4367 oranındaki hisse devrinin de satış olduğu ve bu devir karşılığında —-TL bedel alındığı, …’ın yaptığı hisse devrinin bir ahde vefa olarak gösterilemeyeceği, … ve —– müteveffa babalarından kalan meşru miras doğrultusunda elde ettikleri şirket hisselerinin tamamen kız çocuk olmaları sebebiyle ellerinden alınmak istendiği; savunularak davanın reddine karar verilmesi talep edilmiştir.
Davacı … vekilinin —- havale tarihli dilekçesi ile davadan ve bu dava ile ilgili taleplerinden feragat ettiğini bildirir dilekçe gönderdiği, görülmüştür.
Mahkememizce davalı şirketin sicil kayıtları celp edilmiş ve incelenmiştir.
Mahkememizce davalı şirket kayıtlarının bilirkişi heyetince incelenmesine karar verilmiş, alınan rapor dosya kapsamına delil durumuna uygun, denetime elverişli bulunmakla hükme esas alınmıştır.
Davacılar vekilince dosyaya sunulan hukuki mütalaa da mahkememizce tetkik edilmiş, ancak TMK 2.maddesi temelinde yapılan değerlendirmelere TTK’nun açık düzenlemeleri karşısında iştirak olunmamıştır.
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE:
Dava; davalı —- davalı şirketteki hisse toplamının %50 olduğu, davacı …’ın hisse oranının %30 ve davacı …’ın ise %20 olduğunun tespiti ve davacılar hisselerinin bu oranlar ile pay defterine tescili istemine ilişkindir.
Davacılar vekilince, anılan tespit ve tescil istemi; davalı şirketin, davalı gerçek kişiler murisi—-tarafından kurulduğu,—- kardeşi davacı … ve kayınbiraderi davacı …’in şirketin büyümesinde ve geliştirilmesinde çok önemli rol oynadığı, aldığı kararlar ve yaptığı eylemlerle şirketi ihya ettikleri, şirketin bu 3 kişinin üstün gayreti ile bugünkü yerine kavuştuğu, davacıların, şirket yöneticisi olarak münferiden yetkilendirildikleri, —- davacılara verdiği vekaletnameler ile davacılara pek çok konuya ilişkin çok geniş yetkiler verdiği, şirket yönetimine ilişkin işlemlerin davacılar tarafından para karşılığında yapılmadığı, davacıları bu işlemleri yapmaya iten şeyin — ile aralarındaki ortaklık bağı olduğu, —- vefatından önce davalı şirketteki hisse oranının %93,31 olduğu, kalan hissenin ise davacı …’e ait göründüğü bu oranların gerçeği yansıtmadığı, hem davacıların hem de merhum – kabul ettiği üzere %50 hissesinin—-, %30 hissenin davacı …’ye ve %30 hissenin ise davacı …’e ait olduğu, merhum—-sağlığında yaptığı işlemlerde bu orana riayet ettiği iddialarına dayandırılmıştır.
Davacılar vekilince de bu iddiaların delili olarak —şirket genel koordinatörüne verdiği sözlü talimat üzerine genel koordinatörün şirket muhasebesine verdiği yazılı talimatta açıkça görüldüğü ileri sürülmüş, genel koordinatör— talimatı olduğu bildirilen bir belge dava dilekçesi ekinde sunulmuş, anılan belgenin tetkikinde — beyin talimatı olduğuna ilişkin açıklama ve belge altında oranların yer aldığı görülmüş ne var ki şirket hissesi aidiyeti yönünden taraflardan ve murisleri —- sadır olmayan bu kaydın davacı taraf iddialarına delil olamayacağı mahkememizce değerlendirilmiştir.
Davacı tarafça, aynı iddiaların delili olarak dava dışı —hisselerinin devrinde — kendi çocuğuna %50, …’ın çocuğuna %30 ve …’ın çocuğuna %20 olacak şekilde devralındığı ileri sürülmüş ise de, dava dışı şirketlerdeki pay oranlarının davalı şirket pay oranlarının tespitinde delil vasfı taşımadığı mahkememizce değerlendirilmiştir.
Davacı tarafça davaya konu pay oranı tespiti yönünden ayrıca, dava dilekçesinde protkol olarak anılan— tarihli belgeye delil olarak dayanılmış ise de anılan belgenin tetkikinde, baş kısmında “payların yapılandırılması protokolüdür” ibaresine yer verildiği, 6.maddesinde “(…) Gerekli müzakerelerden sonra, hisse devri yapacak olanlar ile hisseleri devralacaklar arasında mutabakat sağlandığında pay defterleri yeniden düzenlenecektir.” ibarelerine yer verildiği, 7.ve 8. maddelerinde ise ” Bu protokol öncesinde, mevcut yönetim kurulunun bilgilendirdiği tüm şirket ve şahıslara ait olduğunu beyan ettiği varlıklar ve oluşumlar yeni ortaklarca samimi ve doğru bilgiler olarak kabul edilmiştir. Bunların haricinde izahı zor veya mümkün olmayan farklılıklar ortaya çıkması halinde pay devri yeniden taraflarca müzakere edilecektir.
Pay dağılımı %50 —- hukuki varislerine, %30 … bey’e, %20 … bey’e şeklinde olacaktır.” ibarelerine yer verildiği görülmüştür. Anılan protokol ile davacıların hisselerinin de taraflarca tespit edildiği ileri sürülmüş ise de, protokolün bütüne bakıldığında, taraflar arasında müzakere yapılmasının, mutabakat sağlandıktan sonra pay defterlerinin yeniden düzenleneceğinin öngörülmesinden sonra 8.maddede, davaya delil olarak ileri sürülen oranlara yer verildiği, mutlak bir kabulün ve tespitin de bulunmadığı kanaati mahkememizde hasıl olmuştur.
Davacılar vekilince mahkememize sunulan bila tarihli bilirkişi raporuna karşı cevap ve itiraz dilekçesinde tanık isim ve adresleri bildirilerek dinlenmesi talep edilmiş ise de; TTK 1521. maddesi gereğince işbu davada basit yargılama usülünün uygulandığı HMK 318. maddesi gereğince de tüm delillerin dava dilekçesinde bildirilmiş olmasının gerektiği ve davalı taraf açık muvafakatinin de bulunmadığı gözetilerek, rapora beyan aşamasında tanık listesi sunulamyacağı kanaatiyle tanıklarının dinlenmesi talebi mahkememizce yerinde görülmemiştir.
Yukarıda ayrıntısı ile açıklandığı üzere davacıların davalı şirketteki gerçek pay oranının tespiti ve tescili istemi yönünden davacıların, davalı şirkete katmış olduğu emeklerin TTK 342. maddesi gereğince sermaye olarak kabul edilemeyeceği, davacıların davalı şirkete nakdi veya ayni sermaye taahhüdünde bulundukları ve bu taahhüt gereği pay sahibi gösterilmedikleri yönünde de bir iddialarının bulunmadığı davalı şirkette önemli görev ve yetkilere kavuşturulmuş olmalarının başlı başına ortaklık yönünden bir delil teşkil etmeyeceği gibi davalılar murisinin bu yöndeki iradesini ortaya koyan bir kaydın da dosyada bulunmadığı, davacı tarafça bu iddianın delili olarak ileri sürülen kayıtlara hangi sebeplerle itibar edilmemiş olduğunun yukarıda tek tek değerlendirilmiş olduğu, gözetilerek davacı … yönünden davadan feragat etmesi nedeniyle, davacı … yönünden ise iddialarını ispat edemediği kanaatiyle davanın reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı … yönünden davanın feragat nedeniyle reddine,
2-Davacı … yönünden davanın sübut bulmadığından reddine,
Mahkememizin —– tarihli tedbir kararlarının kaldırılmasına,
3-Alınması gerekli 44,40 TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 28.621,65 TL harcın mahsubu ile kalan bakiye 28.557,25 TL nin davacı …’a iadesine,
4-Avukatlık asgari ücret tarifesine göre davalılar … ve … için takdir olunan 74.229,56 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalılar— …’e verilmesine,
5-Davacılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
6-Davalılar tarafından herhangi bir masraf yapılmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
6-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine,
Dair, Davacı Vekilinin ve Davalı Vekilinin yüzlerine karşı tebliğden itibaren 2 hafta süre içinde İstinaf yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 25/12/2019