Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1335 E. 2020/536 K. 07.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2017/1335 Esas
KARAR NO: 2020/536
DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 29/11/2017
KARAR TARİHİ: 07/10/2020
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilince verilen dava dilekçesinde özetle; davalı ——— yönetim kurulu üyeleri, genel müdür ve denetçisi olan davalı şahısların haksız ve hukuka aykırı eylem ve işlemleri ile davalı şirketi dolaylı olarak mahcur pay sahibi davacıyı zarara uğratmaları nedeniyle bedel belirlendiğinden artırılmak üzere davalı şahısların TTK.nun 555.ve 557.maddeleri ve ilgili sair maddeler gereğince sorumluluklarını hükmedilmesi ile şirket nezdinde davalı şahıslar tarafından zarara sebep olunduğundan ve davalı şahısların çok fazla sayıda zararlandırıcı eylem ve işlemi bulunduğundan zarar miktarının bu aşamada belirlenmesinin mümkün olmaması nedeniyle HMK.nun 107.maddesi uyarınca, fazlaya ilişkin talep hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik———– işleyecek avans faizi ile birlikte müşterek ve müteselsilen davalı şahıslardan alınarak davalı şirkete verilmesine; davalı şahısların hukuka aykırı eylem ve işlemleri ile davalı şirketin içini boşaltmaları, bu kapsamda, şirket adına kayıtlı taşınmazları ve şirkete ait taşınırları devrederek/ devretmek için usulsüz girişimlerde bulunarak şirketi fiilen tasfiye etmeleri ve şirketin mali kaynaklarını makyajlayarak haksız kazanç temin etmeleri nedeniyle ayrıca şirketin kötü yönetiminden dolayı zararın her geçen gün artması nedeniyle davalı şirketin ve dolayısıyla davacı pay sahibinin daha fazla mağdur olmaması için ve telafisi imkansız zararların duçar olunmaması bakımından davalı şahısların azli ile ayrı ayrı olmak üzere davalı şirketin yönetim ve temsil yetkilerinin yönetim kayyımına, denetim yetkilerinin denetim kayyımına ivedilikte tedbiren devredilmesine, karar verilmesini; talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekilince verilen davaya cevap dilekçesinde özetle;——– yılında şirket ——– zamanda pay sahipleri olup, şirketi yıllardır uyum ile yönettiklerini———- yıldan fazla süredir tek bir kararda bile ihtilafa düşmediklerini, şirketin zarar ettiği dönemlerde ne yönetim kurulu başkanı ne de yönetim kurulu üyelerinin kusurunda olmadığını, sektörde meydana gelen hastalıklardan kaynaklandığını, şirketin zarar etmesini önlemek adına alınan tedbirleri, şirketi tasfiye ediyor gibi gösterilmeye çalışılması abesle iştigal olduğunu, şirket yönetim kurulu üyelerinin almış olduğu doğru tedbirler neticesi, şirketin ——— yılını kâr ile kapattığı, davacı tarafın beyan ve iddialarının tamamı hakaret, iftira, itham nitelikli ve soyut olduğunu, şirketin hala faaliyetlerine ve yatırımlarına devam ettiğini, kayyım talebi tamamen kötüniyetli olup, soyut ve haksız ithamlarla fayda sağlama niyetinin bariz göstergesi olduğunu, bu nedenlerle, şirket yönetiminin tüm işlemleri yasalara ve ticari hayata uygun olduğunu, şirketin uzun yıllardır şeffaf açık ve tüm gerçek pay sahiplerinin ortak karar ve uyumu ile yöneltildiğinden haksız ve mesnetsiz olarak açılan davanın ve kayyım tayini talebinin reddi ile yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini; talep etmiştir.
Dava; davalı şirkette ———— ve denetçi olan davalı şahısların davalı şirkete ve dolayısıyla davacıya zarar verdiklerinden bahisle şimdilik ————-tazminatın gerçek kişilerden müştereken ve müteselsilen tahsili ile davalı şirkete verilmesi istemine ilişkindir.
İşbu davada davalı şirketin zarar ettiği iddiasıyla zararın davalı şirkete ödenmesi istenmiş olmakla, davalı şirketin bu istem yönünden pasif husumetinin bulunmadığı değerlendirilmiş, davalı şirket yönünden davanın usulden reddine dair karar vermek gerekmiştir.
Davalı gerçek kişiler yönünden ise davalılardan ———– davalı şirkette denetçi, diğer davalıların ise yönetim kurulu üyesi oldukları, yönetim kurulu üyesi olan davalıların şirket varlıklarını usulsüz ve rayiç değerlerinin altında bedellerle sattığı, mal/ hizmet alınmadığı halde alınmış gibi gösterilerek şirket mali kayıtlarının şişirildiği, bu suretle şirket zararı yüksek gösterilerek kişisel menfaat temin edildiği, adeta şirketin tasfiyesine yönelik işlemler yapıldığı, şirketin fiilen tasfiye edilerek içinin boşaltıldığı şirket gelirlerinin her geçen yıl düştüğü, buna karşın giderlerinin arttığı, şirket kârını azaltmak için bir takım usulsüz işlemler ve muhasebesel hileler ile şirket gelirlerinin olduğundan düşük gösterildiği gelir gider kalemlerinin gerçek durumu yansıtmadığı, yönetim kurulu üyelerinin şirket varlıklarını kişisel ihtiyaç ve çıkarları doğrultusunda kullandıkları, yönetim kurulu üyelerinin kendilerine verilen yetkiyi kötüye kullandıkları davacı tarafça ileri sürülmüştür.
Davalı/ denetçi … yönünden ise, davalı şirketi yasa ve usule uygun denetlemediği, şirket yönetimine yakın olduğu, yükümlülüklerini ihlal ettiği, şirketin içinin boşaltılmasına yönelik fiil ve eylemlere göz yumduğu, bilançodaki makyajlamaları görmezden gelerek olumlu rapor verdiği, diğer davalılarla birlikte şirkete verilen zarardan sorumlu olduğu davacı tarafça iddia olunmuştur.
TTK.’nun 554.maddesinde denetçinin sorumluluğu düzenlenmiş, kusurlu hareketleri ile verdikleri zarardan sorumlu olacakları düzenlenmiştir.
Yönetim kurulu üyesi diğer davalı gerçek kişilere atfedilen sorumluluk yönünden ise TTK.’nun 553.maddesinde ve yine aynı doğrultuda kusurları halinde ve verdikleri zaradan sorumlu olacakları öngörülmüştür.
6762 sayılı TTK’ndan farklı olarak 6102 sayılı TTK’nda gerek denetçiler gerekse yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğu yönünden kusur karinesi terk edilmiş, kusurun varlığı ve ispatı halinde sorumluluk doğacağı düzenlenmiştir. Bu kapsamda, şüphesiz kusurun yanı sıra, bir zarar doğup doğmadığı, doğmuş ise denetçinin veya yönetim kurulu üyesinin kusurlu eyleminden kaynaklanıp kaynaklanmadığının diğer bir deyişle illiyet bağının bulunup bulunmadığının da araştırılması gerekecek, kusurlu bir eylem tespit edilir, bu eylemden kaynaklı bir zarar doğmuş olur ise sorumluluktan söz edilebilecektir.
Davacı tarafça, atfedilen eylemler yönünden davalı şirket kayıtlarının iki farklı heyetçe incelenmesine karar verilmiş, iki kök ve bir ek rapor alınmıştır.
Mahkememiz heyetince de, alınan raporlarda yapılan tespitlere, varılan kanaatlere iştirak olunmuş, raporların dosya kapsamına, delil durumuna uygun denetime elverişli olduğu kanaatiyle raporlar hükme esas alınmıştır.
Davalı gerçek kişilerin, davalı şirketin zararına sebep olan kusurlu addedilebilecek eylemi tespit edilememiş olmakla yönetim kurulu üyesi ve denetçi olan davalılar yönünden de davanın esastan reddi gerektiği kanaatiyle aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı ———— yönünden davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle usulden reddine,
2-Davalılar ———–yönünden sübut bulmayan davanın reddine,
3-Alınması gereken 54,40 TL maktu karar ve ilam harcının, peşin alınan 717,26 TL harçtan mahsubu ile fazla alınan 662,86 TL harcın karar kesinleştiğinde istek halinde yatırana iadesine,
4-Davalı ———- davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 3.400,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davalılar ———-davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 6.260,00 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
6-Davacının yaptığı yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
7-Davalı ———– tarafından yapılan ve 36,10 TL posta yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalı ———- verilmesine,
8-Taraflar tarafından yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333.maddesi gereğince karar kesinleştikten sonra yatırana iadesine,
Dair, Davacı Vekilinin ve Davalılar Vekilinin yüzlerine karşı tebliğden itibaren 2 hafta süre içinde İstinaf yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 07/10/2020