Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1312 E. 2021/354 K. 23.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/1312 Esas
KARAR NO: 2021/354
DAVA : Kıymetli Evrak İptali
DAVA TARİHİ : 27/11/2017
KARAR TARİHİ : 23/03/2021
Mahkememizde görülmekte olan Kıymetli Evrak İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, Dava konusu — keşide tarihli,– olan çek ve dava dışı —– tarihinde çalındığı, davacı şirketçe, çeklerin çalınması ile ilgili çeklerin keşidecilerinin haberdar edildiği, bahsedilen çalıntı olayı ile ilgili —- dosyası ile ilgili çek hesaplarına tedbiren ödeme yasağı şerhi konulduğu, ilgili belgelerin bankalara tebliğ edildiği, bankalara tebliğ edilen mahkeme kararına rağmen dava konusu çekin bankaya ibraz edildiği hususunda bilgi verilmediği, istirdatı talep edilen çekin, davacının elinden çıktıktan sonraki süreçte —- adına ciro edildiği, davalı şirketçe —- ibraz edildiği, ancak ödeme yasağı şerhinden dolayı ödeme yapılmadığı, bunun üzerine davalı şirket tarafından çek keşidecisi ve arka yüzdeki cirantalar aleyhine — dosyası ile icra takibi başlatıldığı, davaya konu çekin, lehtar—– tarafından davacı şirkete, aralarındaki ticari ilişki nedeniyle, elden teslim suretiyle verildiği, davacı ile cirantalardan —— arasında herhangi bir ticari ve hukuki ilişki bulunmadığı, davacının şahsı tanımadığı, çek keşidecisinin davalı şirket yetkililerini aramak suretiyle, çeklerin zayi olduğu ve bulan kişinin hak sahibi olmadığı hususunu bildirmesine rağmen davalının bu durumu göz ardı ederek çeki aldığı ve işleme koyduğu beyan edilerek, çekin istirdadı ile davacının haklı hamil sıfatıyla alacaklı olduğunun tespitine, icra takibinin tedbiren durdurulması ile dosyaya yatacak paraların alacaklıya ödenmemesi konusunda tedbir karan verilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, Davaya konu çek üstünde davacının cirosunun bulunmadığı, bu nedenle huzurdaki çek istirdadı davası açma hakkına sahip olmadığı, husumet yokluğu nedeniyle huzurdaki davanın reddedilmesi gerektiği, borçlular aleyhine gerçekleştirilen icra takibinin usule uygun olduğu, davalının yetkili hamil olduğunu, alacaklı sıfatına haiz olduğu, davalının çekin veriliş koşullarını ve verilme sebebini araştırmak durumunda olmadığı, davacı tarafın, çekin rızası hilafına elden çıktığı ve bu sebeple İcra takibi yapılamayacağına ilişkin beyanının yerinde olmadığı, bu durumun alacaklının alacağını temin etmesine engel bir durum olmadığı, dava konusu çekin sahte imza ile keşide edildiği iddiasının şahsi defi niteliğinde olduğu, 3. Kişi olan davalı şirkete karşı ileri sürülemeyeceği, ciro silsilesi incelendiğinde davalının ciranta olduğu beyan edilerek, davanın reddine, davacı aleyhine alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatı ve takip konusu alacağın %10’u oranında para cezası ödemeye mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Diğer davalı —— usulüne uygun davetiye tebliğine rağmen davaya cevap vermemiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE: Dava, hukuki niteliği itibari ile; keşidecisi — şubesine ait—– bedelli çekin davalılardan istirdatına ilişkindir.
Dilekçeler aşaması tamamlanmakla, ön inceleme duruşması sonrası dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, tarafların sulh olma imkanının bulunmadığının tespiti ile, uyuşmazlık noktaları belirlenerek tahkikat aşamasına geçilip deliller toplanmış, konunun incelemesi uzmanlık gerektirdiğinden bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişi rapor içeriğine göre; “Davacının usulüne uygun olarak elektronik ortamda tutulan, yasal süresi içinde e-beratları oluşturulduğu, envanter defterinin noter tasdikinin yapıldığı ve birbirini teyit eden ticari defter ve kayıtlarına göre; davaya konu —- tutarındaki çekin ticari ilişki çerçevesinde dava dışı müşterisi— cari hesap alacağına mahsuben — tarihinde alındığı, davacı ile dava dışı —arasındaki ticari ilişkinin —yılı ve öncesine dayandığı, davacının bu firma ile yoğun sirkülasyonlu çalıştığı,— yılında yaklaşık —adet satış yapıldığı ve toplamda —-tutarında ciro gerçekleştiği, davacının ticari defter ve kayıtlarda ilgili çekin ciro yolu ile 3. Şahıslara devir edildiğine dair herhangi bir kayda rastlanmadığı, davaya konu— şubesine ait —— tutarındaki çekin arka yüzü görüntüsünden de anlaşılacağı üzere lehtar —- cirosundan sonra davalılar —- kaşe ve İmzası ile bu cirodan sonra diğer davalı —— kaşe ve cirosu bulunduğu, ” yönünde görüş bildirilmiştir.
Yapılan yargılama, toplanan deliller hep birlikte değerlendirildiğinde; — şubesine ait —- tutarındaki çekin çalındığı ve bu çeke dayalı olarak davalı —- kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip yapıldığı belirtilerek lehtar —— tarafından aradaki ticari ilişkiye istinaden kendilerine verildiği dolayısıyla yetkili hamilin kendileri olduğundan eldeki istirdat davasının açıldığı, —- sayılı dosyasının incelenmesinde, alacaklının — ise diğer davalı ——– olduğu, takip dosyasında davacının herhangi bir sıfatının bulunmadığı, çek bedelinin lehtar tarafından ödendiği anlaşılmıştır.
Davacı taraf cevaba karşı cevap dilekçesinde ——- tarihli haricen tahsil bildirim talebi ve icra müdürlüğü kararının ekte olduğunu ve kötüniyetli ve ağır kusurlu davalını icra tehdidi altında haksız şekilde tahsil ettiği bedelin ticari temerrüt faizi ile davalıdan istirdatını talep ettiği görülmüştür.
Taraf sıfatı, bir başka deyişle husumet ehliyeti, dava konusu hak ile kişiler arasındaki ilişkiyi ifade eder. Sıfat, bir maddi hukuk ilişkisinde tarafların o hak ile ilişkisinin olup olmadığının belirlenmesi anlamına gelir. Davacı sıfatı, dava konusu hakkın sahibini, davalı sıfatı ise dava konusu hakkın yükümlüsünü belirler. Uygulamada davacı sıfatı, aktif husumeti, davalı sıfatı ise pasif husumeti karşılayacak şekilde değerlendirilmektedir. Dava konusu şey üzerinde kim ya da kimler hak sahibi ise, davayı bu kişi veya kişilerin açması ve kime karşı hukuki koruma isteniyor ise o kişi veya kişilere davanın yöneltilmesi gerekir. Bir kimsenin davacı veya davalı sıfatına sahip olup olmadığı tıpkı hakkın mevcut olup olmadığının tayininde olduğu gibi maddi hukuka göre belirlenir. Taraf sıfatının bu anlamda önemli özelliği ise, def’i değil, itiraz niteliğinde olması nedeniyle taraflarca süreye ve davanın aşamasına bakılmaksızın her zaman ileri sürülebileceği ve taraflar ileri sürmemiş olsalar bile mahkemece re’sen nazara alınmasıdır. 6100 sayılı HMK’nın 114/1-d maddesinde açıkça düzenlendiği üzere dava ve taraf ehliyeti dava şartlarındandır. Bu düzenlemeye göre husumet ya da bir başka deyişle taraf sıfatı dava şartlarından değildir. Taraf sıfatının özelliği, tıpkı dava şartı gibi, davanın esastan görülüp karara bağlanabilmesi için, varlığı ya da yokluğu hakim tarafından davanın her aşamasında kendiliğinden gözetilen ve taraflarca noksanlığı davanın her aşamasında ileri sürülen nitelikte olmasıdır. —-
—- dosyasında alacaklı gözüken davalı —- lehtar —– tarafından ödeme yapılması nedeniyle icra dosyası infazen kapanmış olup, davacı tarafından yapılmış bir ödeme olmadığından davacının istirdat talebine hakkı yoktur. Başka bir anlatımla istirdat anca ödeme yapan tarafça istenebileceğinden davacının davasının aktif husumet yokluğundan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının davasının AKTİF HUSUMET YOKLUĞUNDAN REDDİNE,
2-Alınması gerekli olan harç 59,30 TL’nin başlangıçta yatırılan 93,93 TL’den mahsubu ile 34,63 TL fazla harcın karar kesinleştiğinde talep halinde davacı tarafa idesine,
3-Yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı taraflarca sarfedilen yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davalı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT uyarınca hesaplanan 4.080,00 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı —— verilmesine,
6-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Mahkememizin bu kararına karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren (2) hafta içinde (HMK 345/1), mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine dilekçe verilmek suretiyle, ——– Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesince incelenmek üzere tarafların istinaf yasa yoluna başvuru hakkı bulunduğuna dair taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 23/03/2021