Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1301 E. 2018/257 K. 13.03.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İstanbul Anadolu
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2017/1301 Esas
KARAR NO : 2018/257

DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 20/05/2011
KARAR TARİHİ : 13/03/2018

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP:
Davacı vekili 20/05/2011 tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin 20.7.2007 başlangıç tarihli sağlık sigorta poliçesi ile davalı şirketin sigortalısı olduğunu ve primlerini düzenli olarak ödediğini, 24.7.2007 tarihinde davalı sigortanın genel müdürlüğü tarafından müvekkiline —i hakkını kazandığı müjdesinin verildiğini, 12.12.2008 tarihinde müvekkilinin rahatsızlanması üzerine ameliyat olarak tedavi edildiğini, müvekkilinin tedavi giderlerinin sigortasınca karşılandığını düşünmekte iken Kadıköy —İcra Müdürlüğünün — Es. Sayılı dosyadan müvekkilinin annesinin bodrumda bulunan ikametgahına hacze gelindiğini, haciz tehdidi ile borcun bir kısmını ödediğini ve davalı … şirketi ile yaptığı görüşmelerde söz konusu hastalığının sigorta başlangıç tarihinden önce var olduğu iddiası ile karşılanmadığını ve hatta sigorta poliçesinin iptal edildiğini öğrendiğini, söz konusu şikayetin en fazla bir haftalık bir geçmişinin olabilceği bilgisinin gerçekleştiren doktor tarafından verildiğini ve hastane kayıtlarında bu bilginin mevcut olduğunu, davalının haksız işlemi sebebiyle diğer sigorta şirketlerinin de müvekkilini sigorta etmediğini, müvekkilinin sigortasız kalması nedeniyle maddi ve manevi zararlara uğradığını iddia ile 10.125,42 TL’nin faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı vekili 10/06/2011 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Davanın ticari dava niteliğinde olduğunu bu nedenle davaya bakmakla görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu belirterek iş bölümü itirazında bulunmuş, davanın TTK’nun 1268.maddesi uyarınca zamanaşımına uğradığını savunarak zaman aşımı itirazında bulunmuş, esasa ilişkin olarak da; Davacıya Sağlık Sigortası Genel Şartlarının 17.maddesi uyarınca sözleşmenin ayrılmaz bir parçası ve ekil niteliğinde olan özel şartlar 5.maddesi dikkate alınarak sigortalının azami iyi niyet prensibini gerçekleştirdiği düşünülerek müvekikli şirket tarafından 20.7.2006-20.7.2007 poliçe döneminde geçerli olmak üzere ömür boyu yenileme garantisi verildiğini, davacının 17.12.2008 tarihinde — Hastanesine yapmış olduğu başvuru sonrasında kurum yetkilileri tarafından yapılan operasyon nedeni ile tazminat talebinde bulunulması üzerine müvekkili şirket tarafından yapılan araştırma sonucu davacı tarafından hiç bir poliçe yenileme döneminde beyan edilmemiş bir çok sağlık sorunlarının olduğu bilgisine ulaşıldığını, sigorta sözleşmelerinin karşılıklı güvene dayanan sözleşmeler olup, sigortalının beyanı esas alınarak sigorta himayesinin hangi şartlarla taşınabileceği, riskin değerlendirilmesi bu beyanlara göre sigortacı tarafından gerçekleştirilmekte olduğunu, sigorta genel şartlarına göre sigorta ettirenin beyanı gerçeğe aykırı veya eksikse sigortacının sözleşmeyi yapmamasını veya daha ağır şartlarla yapmasını gerektirecek hallerde sigorta ettirenin kastı varsa, sigortacı durumu öğrendiği tarihten itibaren bir ay içinde sözleşmeden cayabilir ve riziko gerçekleşmiş ise sigortalıya tazminatı ödemez şeklinde düzenleme bulunduğunu belirterek davacı sigortalının tazminat talebinin haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu savunarak işbölümü itirazının kabulü ile dosyanın Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine, aksi takdirde zamanaşımı itirazının kabulü ile davanın reddine karar verilmesini, usule ilişkin itirazlarının reddi halinde esasa ilişkin itirazlarının kabulü ile davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLER :
Yapılan yargılama sonucu mahkememizin 18/02/2014 tarih 2013/168 Esas 2014/17 Karar sayılı ilamı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
Yargıtay 17.Hukuk Dairesi 25/05/2017 gün 2014/20242 Es. 2017/5954 K. Sayılı ilamı ile; “12.12.2008 tarihinde davacının ameliyat olması üzerine riziko gerçekleşmiştir. Davacı tarafından sigortaya başvurulmuş, sigorta şirketi 24.12.2008 tarihli cevabında 17.12.2008 tarihinden itibaren poliçenin iptal edildiğini bildirmiştir. Eldeki dava ise; 20.5.2011 tarihinde açılmıştır. Buna göre; riziko tarihinden itibaren 2 yıl içinde zamanaşımını kesen bir başvuru bulunmadığından, davalının zamanaşımı def’inin kabulü ile davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.” gerekçesi ile mahkememiz kararının bozulmasına karar vermiştir.
Mahkememizce bozma ilamına uyularak yargılamaya devam edilmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE:
Davacı vekili; müvekkilinin 20.7.2007 başlangıç tarihli sağlık sigorta poliçesi ile davalı şirketin sigortalısı olduğunu ve primlerini düzenli olarak ödediğini, 24.7.2007 tarihinde davalı sigortanın genel müdürlüğü tarafından müvekkiline —- hakkını kazandığını, 12.12.2008 tarihinde müvekkilinin rahatsızlanması üzerine ameliyat olarak tedavi edildiğini, müvekkilinin tedavi giderlerinin sigortasınca karşılandığını düşünmekte iken Kadıköy —-.İcra Müdürlüğünün — E. Sayılı dosyadan müvekkilinin annesinin bodrumda bulunan ikametgahına hacze gelindiğini, haciz tehdidi ile borcun bir kısmını ödediğini ve davalı … şirketi ile yaptığı görüşmelerde söz konusu hastalığının sigorta başlangıç tarihinden önce var olduğu iddiası ile karşılanmadığını ve hatta sigorta poliçesinin iptal edildiğini öğrendiğini belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 10.125,42 TL’nin faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili; davanın reddini savunmuştur.
Mahkememizce, iddia, savunma, toplanan delillere ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; Islaha konu 5.574,58 TL’lik kısmı zaman aşımı nedeni ile reddine, bakiye talebin kısmen kabulü ile kabulüne karar verilen 10.100,77 TL’nin 4.000 TL’lik bölümünün ödeme tarihi olan 28.10.2013 tarihinde itibaren bakiyesinin ise ödeme tarihi olan 16.12.2013 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalı taraftan alınıp davacı tarafa verilmesine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava; sağlık sigortası poliçesinden kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir.
Riziko tarihinde yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK’nın 1268.maddesine göre; “Sebepsiz yere ödenmiş bulunan primin veya sigorta bedelinin geri alınması alacakları dahil sigorta mukavelesinden doğan bütün mutalebeler, iki yılda müruruzamana uğrar.” Yine Sağlık Sigortası Genel Şartlarının 16.maddesine göre; “Sigorta sözleşmesinden doğan bütün istemler iki yıllık zaman aşımına tabidir.”
Somut olayda; 12.12.2008 tarihinde davacının ameliyat olması üzerine riziko gerçekleşmiştir. Davacı tarafından sigortaya başvurulmuş, sigorta şirketi 24.12.2008 tarihli cevabında 17.12.2008 tarihinden itibaren poliçenin iptal edildiğini bildirmiştir. Eldeki dava ise; 20.5.2011 tarihinde açılmıştır. Buna göre; riziko tarihinden itibaren 2 yıl içinde zamanaşımını kesen bir başvuru bulunmadığından, davalının zamanaşımı def’inin kabulü ile davanın reddine dair karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:(Gerekçesi kararda açıklandığı üzere)
1-Davanın zamanaşımı nedeniyle reddine
2-Davacı tarafça yapılmış yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
3-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi Uyarınca Hesaplanan 2.180,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Alınması gereken 691,67 TL red karar ve ilam harcından peşin ödenen 150,40 TL nin mahsubu ile bakiye 541,27 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
5-Taraflarca yatırılmış gider avansından kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair;gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtayda Temyiz yolu açık olduğuna dair davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 13/03/2018