Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1251 E. 2021/1248 K. 18.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2017/1251 Esas
KARAR NO: 2021/1248
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 07/11/2017
KARAR TARİHİ: 18/11/2021
—–, tarafça açılan dava üzerine yapılan yargılama nihayetinde;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
I.İDDİA:
Davacı vekili; —- asıl alacak olmak üzere icra takibi başlatıldığını, davalı borçlunun —– içerisinde bulunan inşaat işlerinde çalışması ile müvekkil firmanın davalının firma çalışanlarına yemek hizmeti vermeye başladığı verilen hizmet karşılığında ise herhangi bir ödeme alamadan davalı borçlu firmanın İnşaat işlerini bitirmesi sonrası—- içerisinde bir fiil davalı borçlu çalışanlarına yemek hizmeti sunduğunu, müvekkiline ait belgeler arasında —- içerisinde her gün için teslim tesellüm makbuzu günlük dağıtım listesine ulaşılabileceğini, yemek siparişleri çalışanların istediği zamana uygun olması açısından günlük olarak müvekkil firmaya şirket hattı aramak üzere istenildiğini, mağdur durumda olan müvekkil firma alacağını tahsil edememiş ve tahsili için icra takibi başlatma zoruna düştüğünü, davanın kabulüne ve itirazın iptaline dava masrafları ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine davaya ayrıca borcun kötü niyetli olarak inkarı sebebiyle ayrı ayrı kötü niyetle icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
ll. SAVUNMA:
Davalı vekili; davalı borçlu vekili—- tarihinde borca itiraz etmiştir itiraz açıklamasında alacaklı tarafından takibe konulan borca faizlerine ve diğer tüm taleplerine itiraz ettiğini, bahsi geçen faturaları kabul etmediklerini, takibe dayanak yapılan faturalardan müvekkilinin haberinin olmadığını, alacaklı tarafın müvekkillerinin haberi ve onayı olmaksızın ilgili faturaları kesildi etmiş ve müvekkillerin ödemesini istediğini, müvekkille alacaklı arasında imzalanmış herhangi bir sözleşme olmadığı gibi ilgili fatura ve benzeri evraklar da müvekkili şirket yetkililerinin imzasının olmadığını, alacaklı taraf ile üretin arasında herhangi bir ticari ilişki olmadığını, borcun tamamına itiraz ettiklerini, takibin durdurulmasını talep etmiştir.
lll.İNCELEME ve GEREKÇE:
Dava, fatura alacağının ödenmemesi nedeniyle başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
—- dosyasının tetkikinde;
Davacı alacaklı tarafından, davalı borçluya yönelik —- alacağın tahsili için takip yapıldığı, borçlunun süresi içinde borca itiraz ettiği, akabinde takibin durduğu, borca itiraz dilekçesinin davacı alacaklıya tebliğ edilmediği anlaşılmıştır.
İİK madde 67 gereğince, itirazın iptali davasının itirazın tebliğinden itibaren,— yıl içinde açılması gerekir. Hak düşürücü süreler, dava şartı olup taraflar ileri sürmese de mahkemece resen gözetilir. Somut olayda icra takibindeki, itiraz dilekçesinin davacı alacaklıya tebliğ edilmemesi nedeniyle İİK’nun 67.maddesinde belirtilen bir yıllık hak düşürücü sürenin başlamadığı anlaşıldığından, davanın süresi içinde açıldığı kabul edilmiştir.
Uyuşmazlık, davacının davalıdan fatura alacağı bulunup bulunmadığı hususundadır.
Davacı vekili, davacı tarafından verilen yemek hizmeti bedelinin davalı tarafça ödenmediğini, bu sebeple yapılan takibe itirazın iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı usulüne uygun tebliğe rağmen davaya cevap vermemiş ve duruşmalara da katılmadığından davacının dava dilekçesinde ileri sürdüğü tüm vakıa ve iddiaları inkar etmiş sayılmıştır.
Mahkememizce yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan, talimat mahkemesi aracılığıyla bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Mali müşavir bilirkişi tarafından düzenlenen —— tarihli raporda, davalı tarafın inceleme gününe katılmadığı ile defter ve belgelerini ibraz etmediğini, davacı yanın ticari defterlerin incelemeye tabi tutulduğu, defterlerin usulüne uygun olarak tutulduğu, davacı lehine delil vasfı bulunduğu, davacı şirketin defterlerine göre davacının takip tarihi itibari ile davalı şirketten faturadan kaynaklı olarak —– alacaklı olduğu, belirtilmiştir.
Tüm Dosya Münderecaatı Kapsamında Yapılan Değerlendirmede;
4721 sayılı TMK’nın “İspat yükü” başlıklı 6. maddesi “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” hükmünü amirdir. 6100 sayılı HMK hükümlerine göre, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafın ispat yükü altındadır (HMK 190).
Davacı vekili, davalı tarafın yemek hizmeti aldığını ancak, bedelini ödemediğini iddia ettiği, bu noktada davacı tarafın davalıya yemek hizmeti verildiğini ve bedelinin ödenmediğini ispatlaması gerektiği, davacı vekili teslime dair bir vesika sunmamışsa da ticari defterler taraflar lehine delil olabilecekitir, zira uyuşmazlığın her iki tarafının da tacir olduğu yani iki tarafında defter tutma yükümlülüğü bulunduğu, uyuşmazlığın her iki tarafın da ticari defterlerine geçirilmesi gereken bir işten doğmuş olduğu, davacının defterlerin kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış olduğu bilirkişi raporu içeriğinden anlaşılmıştır.
TTK 82.maddesi gereğince, kural olarak ticari defterler tacirler arasında çıkan uyuşmazlıklarda delil olarak kabul olunur. ——-
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 222/3. Maddesinde ” İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi—–yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. —— Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.” hükmü düzenlenmiştir.
Mahkememizce tarafların ticari defterleri üzerinde inceleme yapılmak üzere ilgili mahal mahkemesine talimat yazılmış, talimat mahkemesince davalı tarafa usulüne uygun olarak tebliğ edildiği halde, davalının ticari defterlerini sunmadığı, bilirkişi raporunun davacının ticari defterlerinin incelenmek suretiyle hazırlandığı, dava konusu fatura alacağının davacı şirketinin defterlerinde ise kayıtlı olduğu bilirkişi raporu ile tespit edildiği, HMK 222/3. maddesine göre davalının ticari defterlerini sunulmaması halinde davacının ticari defterleri lehine delil olarak sayılacağından, usul ve yasaya uygun bilirkişi raporu hükme esas alınarak ve alacağın varlığına kanaat getirerek davanın kabulü yolunda hüküm tesis edilmiştir.
İcra İnkar Tazminatı Yönünden Yapılan Değerlendirmede;
İİK’nın 67. maddesinin 2.fıkrası hükmünce, icra-inkar tazminatına hükmedilebilmesi için borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması ve alacağın likit ve belli olması gerekir. Daha geniş bir açıklama ile borçlu tarafından alacağın gerçek miktarı belli, sabit ve belirlenmek için bütün unsurlar bilinmesi mümkün nitelikle olması yeterlidir. Borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise, alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Öte yandan, alacağın muhakkak bir belgeye bağlı olması da şart değildir. ——-
Bu kapsamda, alacağın likit olması ve diğer icra inkar tazminatına hükmedilebilme şartlarının olayda gerçekleşmesi nedeniyle, hükmolunan asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
IV.HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KABULÜ ile;
1-Davalının ——- sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın iptaline, takibin aynen devamına
2-Hükmedilen asıl alacağın %20’si oranındaki icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 1.723,16 TL karar ve ilam harcından 430,79 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 1.292,37 TL karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yatırılan 462,19 TL harç ile 500,00 TL bilirkişi ücreti ve 255,50 TL posta masrafı olmak üzere toplam 755,50 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Davalı tarafça sarfedilen yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına
7-Davacı tarafından yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333.maddesi gereğince talep halinde karar kesinleştikten sonra yatırana iadesine,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde ———– Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.18/11/2021