Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1213 E. 2021/1076 K. 13.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO:2017/1213 Esas
KARAR NO:2021/1076
DAVA: İflas (İflasın Ertelenmesi)
DAVA TARİHİ: 17/09/2014
KARAR TARİHİ: 13/10/2021
Mahkememizde görülmekte olan İflas (İflasın Ertelenmesi) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dilekçesinde özetle; müvekkilİ şirketlerin borca batık olması nedeniyle, borca batıklığın tespitine, buna karşın müvekkilİ şirketlerin ayrıntılarının iyileştirme projesinde belirtilen şartlar dahilinde mali durumu düzelebileceğinden İİK 179 maddesi uyarınca iflasın şimdilik — yıllık süreyle ertelenmesine, çalışmalarının devamının teminen, yargılamanın başında ihtiyati tedbir ittihazına, iflas erteleme kararı ile birlikte İİK 179 a-b maddesinde öngörülen ve dilekçelerinde bahsi geçen erteleme tedbirlerinin uygulanmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Müdahiller; iflas erteleme taleplerinin reddine karar verilmesini istemişlerdir.
Yapılan yargılama sonucu —- sayılı ilamıyla davanın kabulüne ve tüm davacı şirketlerin iflaslarının hüküm tarihinden itibaren — yıl süre ile ertelenmesine karar verilmiştir.
Verilen hüküm —- müflis —– vekillerince temyiz edilmiştir.
Temyiz istemi üzerine —— İflasın ertelenmesine karar verilebilmesi için iflas erteleme talebinde bulunan şirketlerin borca batık durumda olması ve mali durumlarının iyileştirme ümidinin bulunması gerekir. Şirketin mali durumu ve iyileştirme ümidinin bulunup bulunmadığı tespit edilirken sunulan iyileştirme projesi incelenmelidir.
İyileştirme projesinin ciddiliği ve inandırıcılığı somut vakalarla tespit edilmeli, ciddi ve inandırıcı olması halinde iflasın ertelenmesi talebi kabul edilmelidir. İflas erteleme isteyen şirketlerin iyileştirme projeleri sermaye artırımı ile sağlanacak nakit akışı ve fabrika binalarının da yer aldığı arazilerin satışından elde edilecek gelirler ile iyileşmenin mümkün olacağı noktasındadır. Ancak sermaye artışı yapılan şirketlerin taahhüt edilen — tarihine kadar ödenmesi gereken —- kısmı yerine getirmediklerinin kayyım raporunda belirtildiği, davacı —- sermaye artışının —– yılında şirket hisselerinin değer kazanması şartına bağlanmış olması, ayrıca arazi satışından elde edilecek kaynak konusunda da taşınmazların değer kazanması şartına bağlanmış olması karşısında iyileştirme projesinin belirsiz ve bir takım varsayımlara dayalı olduğu anlaşılmaktadır. İflas erteleme talebinden sonra verilen tedbir kararlarına rağmen bugüne kadar geçen süreçte şirketlerin zarar etmeye devam ettiği, kar zarar dengesinin olumlu yönde gelişmediği de anlaşıldığından, mahkemece iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı olduğu kabul edilerek, davacı şirketler hakkında iflas erteleme kararı verilmesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.” gerekçesiyle mahkememizin anılan kararının bozulmasına dair karar verilmiştir.
Bozma sonrasında yargılama, adliyelerin birleşmesi üzerine —-esasında devam olunmuş, — tekrar heyetçe görülmeye devam etmesi üzerine yargılamaya mahkememizin —- sayılı dosyası üzerinden devam olunmuştur.
Mahkememizin —– sayılı dosyası kapsamında yapılan yargılama neticesinde;
”İİK nun 179/b maddesinin 4.fıkrası uyarınca erteleme ve uzatma süreleri toplam —- Bu sürenin iflas erteleme tedbirlerinin verildiği tarihten itibaren hesaplanması gerekir.
Davacı tüm şirketler için — esas sayılı dosyasından — tarihinde iflas erteleme kararı verilmiş ve kayyum tayin edilmiştir. Bu tarihten itibaren —- tarihinde dolmuştur. O halde yukarda yazılı yasa maddesinde belirtilen — yıllık süre geçmiş olduğundan artık davacı şirketlerin iflasının ertelenmesine karar verilmesi imkan kalmamıştır. —–sayılı ilamı ve aynı —– da sonraki içtihatları da aynı yöndedir.
O halde borca batıklık şartı dışında artık iflas erteleme koşullarının mevcut olup olmadığının tüm davacı şirketler için incelenmesine gerek yoktur.
Yapılacak bilirkişi incelemesi sonucu; iflas erteleme isteğinin reddi ile halen borca batıklık tesbit edilen şirketler hakkında——-verilecektir.
Borca batıklıktan kurtulmuş şirketler hakkında ise süre dolduğu için iflas erteleme talebinin reddine karar verilecek ve iflasa karar vermenin ilk şartı borca batık olma şartı gerçekleşmediğinden iflas kararı verilmeyecektir.
Mahkememizce yaptırılan bilirkişi incelemesinde şirket varlıkları yeniden değerlendirilmiş bu şekilde tesbit edilen rayiç değerler bilançoda şirket aktifi olarak hesaplanmak suretiyle davacı şirketlerin ayrı ayrı borca batık olup olmadıkları tesbit edilmiştir. Buna göre ——— borca batıklık durumunun devam ettiği anlaşılmış, bu takdirde iflas kararı verilesi zorunlu olduğundan bu şirketlerin ayrı ayrı iflasına karar verilmiştir.
Bu şirketlerin diğer şirketlerin faaliyetleri ile ilişkili olmaları iflas kararını verilmesine engel değildir. Her şirketin ayrı tüzel kişiliği vardır ve ayrı ayrı borca batık olmamaları gerekir. Buna ilişkin davacı vekilinin talebi yerinde görülmemiştir.
Davacı —— bilirkişi raporuyla borca batık olmadıkları tesbit edilmiştir. Rapor şirket varlıklarının rayiç değerlerinin ve bu şirketlerin ticari defterlerine uygun olduğundan mahkememizce aynen benimsenmiştir. —- Yılık süre geçtiği için bu şirketler istenen iflas erteleme talebi red edilmiştir. ancak iflasa karar verilebilmesi için borca batık olmaları zorunlu olduğundan borca batık olmadıkları tesbit edilmiş olmakla iflas kararının verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. ” şeklinde gerekçesi açıklanmak suretiyle bir kısım davacı şirketler yönünden davanın reddine, diğer şirketlerin ise iflasına dair karar verilmiştir.
Mahkememizin bu kararının da temyizen incelenmesi neticesinde; —— sayılı ilamı ile özetle;
” Bozma kararı sonrası alınan ve hükme esas teşkil eden bilirkişi raporunda, davacılaradan —-aktifinde kayıtlı bulunan —- hisselerini satış kârı ile —- sattığı ancak bu işlemle ilgili kayyım onayı alınmadığı gibi satışa ilişkin herhangi bir belgenin de sunulmadığı belirtilmiş, yine —- sermaye artışı yaparak,—— sermaye artışının bir kısmını borcuna istinaden, kalan kısmını aynı şirket adına sermaye taahhüdü olarak defterlerine kaydettiği, bu işlemler ile ilgili de kayyım onayı alınmadığı gibi işleme ilişkin herhangi bir belgenin de sunulmadığı belirtilmiş, yapılan bu işlemlerin şirketlerin borca batıklık durumunu değiştirebileceği beyan edilmiştir. Bozma kararı sonrası alınan kayyım raporunda da bu doğrultuda, davacı grup şirketlerin toplamda öz varlıklarında olumlu değişimin sebebi olarak az yukarıda belirtilen işlemler gösterilmiş, işlemler ile ilgili belgenin bulunmadığı, sermaye artışının tescil ve ilan edilmediği, işlemlerin sadece muhasebe kayıtlarında olduğu ve kendilerinden onay alınmadığı rapor edilmiştir. Bu durumda, mahkemece, ——– hisse devri ve sermaye artışına ilişkin işlemlerinin gerçekte yapılıp yapılmadığı, yapılmış ise usulüne uygun olup olmadığı belirlenip, işlemlerin rayiç değerleri dikkate alınarak adı geçen şirketlerin gerçekte borca batıklıklarının tespiti, şayet borca batık olmadıkları anlaşılırsa, bu kez hükümde—–verilen——- iflaslarının, ——reddedilen grup şirketlerinin mali yapısını etkileyip etkilemeyeceği konusu, ticari ilişkileri ve birlikte risk alıp almadıkları hususu da araştırlarak tespit edilip sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hükme varılması doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.” şeklindeki kanaat ile mahkememizin —- esas sayılı kararının ——— hakkında verilen hüküm yönünden bozulmasına dair karar verilmiş, iflasa ilişkin önceki hüküm onanmıştır.
Bozma üzerine yargılamaya Mahkememizin —- sayılı işbu esası üzerinden devam olunmuştur.
Mahkememizce bozma sonrası yapılan yargılama kapsamında davacı ————-önünden yargılamaya devam olunmuş, bozma ilamı doğrultusunda davacı bu şirketlerin mal varlıkları ile mali kayıtları üzerinde inceleme yapılarak teknik değerleme raporu ile mali bilirkişi heyet raporu alınmıştır.
Yapılan incelemeler çerçevesinde hakkında iflas kararı verilen dava dışı kalmış ——— iflaslarının, dosyamız davacılarının mali yapılarını olumlu ya da olumsuz yönde etkilemediğinin tespit edildiği belirlenmiştir.
Yine yapılan teknik ve mali incelemeler neticesinde davacı şirketlerin mevcut mali durumları itibariyle borca batık olmadıklarının tespit edildiği belirlenmiş, yapılan tespitlere Mahkememizce iştirak olunmuştur.
———- sayılı ilamında vurgulandığı üzere, ” Bir sermaye şirketinin borca batıklık bildiriminde bulunarak iflasını istemesi halinde, bu durumun mahkemece re’sen tesbiti gerekir. Bu tesbitin yapılmasında, davacının sunduğu delillere ek olarak, mahkemece gerekli görülen diğer deliller toplanmalı, bu kapsamda ilgisi görülen kamu kurumlarından alınacak bilgiler, yapılacak keşif ve mahkemece atanacak bilirkişilerce düzenlenecek raporlar da değerlendirilmelidir.
Borca batıklığın tesbitinde sadece davacının kayıtlarına değil, varlıklarının rayiç değerlerine de özellikle bakılmalı, bu noktada, konusunda uzman bilirkişilerin görüşüne başvurulmalıdır. Dava teorisindeki genel ilkenin bir istisnası olarak, borca batıklık sadece dava tarihi itibariyle değil, yargılama safhasındaki olumlu veya olumsuz gelişmeler de dikkate alınarak belirlenmelidir.”
Mahkememizce, anılan bu prensipler çerçevesinde ve uyulmasına karar verilen bozma ilamında işaret edilen suretle inceleme yapılmasına dair karar verilmiş, alınan raporlar ile, iflasına karar verilen grup şirketlerin iflasların davacı şirketlere olumlu / olumsuz yönde etkilemediği belirlenmiş, bundan başka mevcut mali durumları itibariyle davacı şirketlerin borca batık olmadıkları tespit edilmiş olmakla davacı şirketler yönünden davanın reddine, açıklanan gerekçelerle red sebebine göre iflaslarına karar verilemesine yer olmadığına dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın reddine,
Red sebebine göre davacı şirketler hakkında iflas kararı verilmesine yer olmadığına,
2-İşbu dosya kapsamında davacı şirketler hakkında verilmiş tedbir bulunmadığından, bozma öncesi Mahkememizin—–tarihli kararla, davacı şirketler hakkında verilen tüm tedbirlerin kaldırılmasına dair karar verilmiş olmakla, bu hususta bir karar verilmesine yer olmadığına,
3-Alınması gerekli 59,30 TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 15,60 TL harcın mahsubu ile bakiye 43,70 TL nin davacılardan tahsiline,
4-Davacılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Resmi ödenekten karşılanan 6.000,00 TL bilirkişi ücretinin davacılardan alınarak hazineye irat kaydına,
6-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine,
Dair, Davacı Vekilinin, Müdahil ve vekillerinin yüzlerine karşı tebliğden itibaren 15 gün içinde Yargıtay nezdinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.13/10/2021