Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/117 E. 2019/313 K. 09.04.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2017/628 Esas
KARAR NO: 2019/314
DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 01/06/2017
KARAR TARİHİ: 09/04/2019
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan iş bu davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili tarafından verilen dava dilekçesinde özetle; davacıya ait ———plakalı —— marka aracın seyir halinde iken yakıtının azaldığını; davacı şirketin sürücüsünün, şirket tarafından ——- yönlendirilerek—– tarihinde saat 19:14’te yakıt aldığını; yakıt alımı sırasında çalışan pompacı tarafından araca dizel yakıt yerine benzin yakıt konulduğunu; dizel araca yanlış yakıt konulmasından dolayı yakıt dağıtıcı, enjektörü, yakıt pompası ve yakıt filtresi gibi birçok parçanın kullanılamaz hale geldiğini; bunun üzerine davacı şirkete ait aracın sürücüsü çekici çağırdığını; aracı çekici ile servise bıraktığını; hasarlı parçaların değiştirilmesi ve onarılması işlemlerinin 16/02/2017 tarihinde bittiğini; serviste geçen 9 günlük sürede aracın ticari araç olmasından dolayıda maddi zarara uğradığını; bu 9 günlük süreçte de ikame bir araç verilmediğini; yine araçtaki parça değişimlerinin araçta ciddi değer düşüşüne sebep olduğunu; meydana gelen hasar ve değer kaybının tahsili için davalı şirketle görüşülmeye çalışıldığını; davalı tarafından telefonlara bakılmadığını; bu girişimlerininde sonuçsuz kaldığını; meydana gelen hasar ve zararların, (9 günlük tamirat süresince aracın kullanılmadığı günler için araçtan yoksun kalınan kullanım bedeli) 07/02/2017 zarar tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini; talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilince verilen cevap dilekçesinde özetle; 07/02/2017 tarihinde dizel yakıt yerine benzin doldurulması nedeniyle araçta meydana gelen hasar ve değer kaybının davalı şirketten tahsilinin talep edildiğini; ancak, davacı tarafından davalı şirkete ayıp ihbarında bulunulmadığını; yine davacının aracına ikmal yapan pompa görevlisinin davalı şirket çalışanı olmadığını; yine pompa görevlilerinin araç sahiplerinin talebi üzerine araca yükleme yaptığını; bu nedenle araca yanlış ürün dolumundan sorumlu olan kişinin aracın sürücüsü olduğunu; cevap dilekçesindeki ayrıntılı açıklamalar kapsamında, davacının haksız ve hukuka aykırı davasının reddi ile yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini; talep etmiştir.
Dava; maddi zararın tazmini istemine; ilişkindir.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında, taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişi ——–tarafından düzenlenen —— tarihli esas ve —– tarihli ek rapor içeriğine göre; pompa görevlisi tarafından dizel yakıt yerine benzin konulması sonucunda …———- tarafından sebebiyet verilen ayıplı hizmet nedeniyle aracın arızalandığını, aracın hasar onarım bedeli olarak ——- TL ve yedi günlük tamir süresinin hasar ile uyumlu olduğunu, aracın tamir süresince 1.120 TL ikame araç kira bedeli ile hasar nedeniyle 1.750 TL değer kaybı zararı meydana geleceği tespit edilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık ön inceleme duruşmasında; davacıya ait ———- plakalı aracın davalı şirkete ait akaryakıt istasyonunda 07/02/2017 tarihinde dizel yakıt yerine benzin konulması nedeniyle davacının aracında oluşan hasardan kaynaklı hasar bedeli, değer kaybı, 9 günlük tamirat süresince kullanılamadığı için araçtan yoksun kalınan kullanım bedelinin ilişkin alacak davası olduğu tespit edilmiştir.
Bayilik sözleşmesi, bayinin çerçeve sözleşme gereğince, belirli bir süre zarfında sürekli olarak kendi adına ve hesabına satış yaptığı, aynı zamanda üreticinin satış organizasyonuna dâhil olduğu ve satım konusu malların sürümünü artırıcı faaliyetlerde bulunduğu sözleşmedir.
Bayi, bayilik sözleşmesi çerçevesinde girişimcinin ürünlerini kendi adına ve hesabına satar. Bu sözleşmede bayi, girişimciden satım konusu ürünleri aldıktan sonra bu ürünleri üçüncü kişilere satar. Bu unsur bayiyi, benzer sözleşmeler olan acente ve komisyoncudan ayırır. Kendi adına ve hesabına hareket eden bayi, malların rizikosunu (hasarını) da kendisi üstlenir. Bu özellik, bayinin, üreticiden veya sağlayıcıdan malları satın aldığının ve malların mülkiyetinin kendi üzerine geçtiğinin göstergesidir. Çünkü acentelik sözleşmesinin aksine, üretici ile bayi arasında doğrudan bir satış sözleşmesi söz konusudur
Bayi günlük hayatta üreticinin markası ile piyasada faaliyette bulunduğu için müşteriler tarafından üreticinin temsilcisi olarak görülmektedir. Ancak bayi ile üretici arasında bir temsil ilişkisi yoktur. Bununla birlikte, bayiye üreticiyi temsil etme yetkisinin verilebileceği doktrinde kabul edilmektedir. Kendi adına ve hesabına faaliyette bulunan bayinin, üreticiyi temsil yetkisi bulunmadığı gibi, onun adına işlem de yapamaz. Çünkü bayi bağımsız tacirdir. Bu sebeple bayi üreticinin çalışanı da değildir. Bayi, çalışma şartlarını, elemanlarını, örgüt şemasını kendisi belirlemektedir.
Acente ve bayi arasındaki en önemli fark, ürünleri kimin adına ve hesabına pazarladıkları ve sattıkları konusudur. Buna göre acente, ürünlerin satışını ve pazarlamasını kendi adına ve tacir hesabına yaparken; bayi kendi adına ve hesabına bu faaliyetleri gerçekleştirir. Bu nedenle, bayinin dağıtıcıyı temsil etme yetkisi yoktur ve bayi dağıtıcının hesabına faaliyetlerde bulunamaz.
5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu’nda da bayi ve bayilik faaliyeti kavramı ayrı ayrı tanımlandıktan sonra, sözleşmenin dağıtıcı olmayan tarafının yaptığı faaliyetin, bir bayilik faaliyeti olduğu hususu belirtilmiştir. Akaryakıt bayilik sözleşmesi, bayilik sözleşmesinin özel bir türüdür.
Akaryakıt bayilik sözleşmesi süresince dağıtıcı, sözleşmenin karşı tarafı olan bayiye akaryakıt ikmal etmek, sadakatli davranmak ve bayiyi desteklemekle yükümlüdür. Akaryakıt dağıtım şirketi, destekleme yükümlülüğü kapsamında, bayinin istasyonunda kendi markasına ait kurumsal kimlik giydirmelerini yaptırmalı, istasyon için gerekli malzemeleri sağlamalı, tüm bayilere eşit davranmalı ve bayinin ihtiyaç duyduğu bilgileri vermelidir. Buna göre dağıtıcının, sözleşmenin tarafı olmayan tüketiciye karşı, bayinin ediminden kaynaklı sorumluluğu bulunmamaktadır.
Taraf sıfatı (husumet) maddi hukuka göre belirlenen, bir subjektif hakkı dava etme yetkisini ya da bir subjektif hakkın davalı olarak talep edilebilme yetkisini gösteren bir kavramdır. Taraf ehliyeti, dava ehliyeti ve davayı takip yetkisi davanın taraflarının kişilikleriyle ilgili olduğu hâlde, taraf sıfatı dava konusu subjektif hakka ilişkindir. Davacı tarafta yer alan taraf için aktif dava sıfatı, davalı tarafta yer alan taraf için pasif taraf sıfatından söz edilebilir. Uygulamada, “sıfat” yerine “husumet” terimi de kullanılmaktadır. Sıfat dava şartı olmayıp, itirazdır. Çünkü bir kimsenin hak sahibi veya borçlu olup olmadığı davanın esasına girildikten sonra tespit edilebilir. Bu durumda ise dava esastan ret veya kabul edilir. Oysa, dava şartları davanın esasına girilmesini engelleyen niteliktedir. Ancak sıfat bir itiraz olduğundan, hâkim diğer itirazlar gibi taraf sıfatını da dava dosyasından anlayabildiği sürece kendiliğinden nazara alır. Sıfat, davada taraflardan birinin davaya konu subjektif dava hakkının bulunup bulunmadığı ile ilgili bir husustur. Tarafların sıfatının yargılama sonuna kadar devam etmesi zorunludur. Bu husus mahkemece resen göz önünde bulundurulmalıdır. Bir davada, taraflardan birinin, davacı ya da davalı sıfatının (aktif ya da pasif husumet ehliyetinin) olmadığı belirlenirse, artık bu davanın esasının çözümüne girilmeden, davanın husumet yokluğundan reddi gerekir. Bir kişinin belli bir davada davacı ya da davalı sıfatını haiz olup olmadığı şeklinde nitelendirilen husumetin, ileri sürülme zamanı Kanun ile kabul edilen bir ilk itiraz olmadığı gibi, davalı tarafından ileri sürülmesi gerekli bir defi de değildir. Davanın her aşamasında ileri sürülmesi mümkün veya mahkemece vakıf olunduğu takdirde resen nazara alınması gerekli hukuki bir durumdur.
Somut olay değerlendirildiğinde; davacıya ait ———— plakalı —– marka aracın, davalı …nin bayisi ———- kendi adı ve hesabına satış yaptığı akaryakıt istasyonundan yanlış türde yakıt alması nedeniyle zarara uğraması şeklinde gerçekleşen olayda, davalının satış sözleşmesinin tarafı olmadığı, bayinin çalışanının vermiş olduğu zarardan sorumlu tutulamayacağı bu itibarla kendisine husumet yöneltilemeyeceği değerlendirilmekle, açıklanan gerekçeler ile aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine,
2-Alınması gereken 44,40 TL maktu karar ve ilam harcının, peşin alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 13,00 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineyi irat kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan ve aşağıda dökümü yazılı 50,00 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
5-Taraflarca yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333.maddesi gereğince karar kesinleştikten sonra yatırana iadesine,
Gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren (2) hafta içerisinde istinaf yolu açık olduğuna dair davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 09/04/2019