Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1140 E. 2019/197 K. 12.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2018/744 Esas
KARAR NO : 2019/213

DAVA : Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 30/09/2011
KARAR TARİHİ : 14/03/2019

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP:
Davacı vekilinin 30/09/2011 tarihli dava dilekçesinde özetle; Davacı şirket kurulduğu seneden itibaren davalı şirket—–yılı sonuna kadar mal verdiğini, bu süre içerisinde davacı şirket davalı … ile her yıl için tedarikçi sözleşmeleri yaptığını, davacı şirketin, davalı şirket ile arasında akdedilen tedarikçi sözleşmesinin tüm şartlarını eksiksiz yerine getirdiğini, davalının sipariş ettiği malları “siparişte” belirtilen adreslere adreslere belirtilen süre içerisinde eksiksiz teslim ettiğini, davacı davalı şirket ile çalışmış olduğu süre boyunca zaman zaman bir takım ticari zararları olsa bile, zaman içerisinde şartların düzeleceği beklentisi ile ve davalı şirket ile yapılan ticaretin davacı şirketin cirosunun %75’ini oluşturması sebebiyle ve uğranılan zararın davacı şirket açısından çok yüksek miktarlarda olmaması sebebiyle göz yumulmuş ve piyasada varlığı sürdürebilme endişesi ile davalı şirket ile çalışılmaya devam edildiğini, ancak şartların düzelme beklentisinin 2001 devalüasyonu ile birlikte düzelme yerine davacı şirket için şartların daha da zor hale gelemeye başladığını, yaşanılan devalüasyonla birlikte davalı şirketin geç ödemeleri davacı şirkette maddi kayıplar yarattığını, davalı şirketin bununla sınırlı kalmadığını ve tedarikçi firmalardan almış olduğu primleri yükseltmiş ve sözleşmeye aykırı prim uygulamaları ile davacıyı çok yüksek miktarda maddi kayıplara uğrattığını, davalı … ile davacı firma arasında akdedilen tedarikçi sözleşmelerinde “koşulsuz iade” maddisi olduğunu, davalı …’un, davacı şirketten ———– önceki siparişler verdiğini, davalı şirketin alımlarının davacı şirketin cirosunun %75’ini oluşturduğu için piyasada varlığını sürdürebilmem adına siparişleri kabul etmek durumunda kaldığını, 2010 senesinde bayramlar geçtikten sonra davalı … iadeler için davacı şirkete başvurduğunu, yapılan iadenin verilen siparişin 3/10’ünü oluşturduğunu, verilen iade malların bayramlardan çok sonra teslim edilmesi sebebiyle bozulmuş olduğunu, davacı şirketin zararının bununla da kalmadığını, davalı şirketin iade etmiş olduğu mallardan başlangıçta, yani satın aldığı sırada sözleşme gereğince kesmiş olduğu toplam %18,3 primi de iade etmediğini, davalı …’un 2008 yılında davacı şirketten toplamda 762.736,00 TL tutarında satın almış olduğu mallardan 2008 tedarikçi sözleşmesine göre kesmesi gereken %10,3 e karşılık gelen 78.561,80 TL prim yerine toplamda 86.103,12TL tutarında prim faturası kesmiş olduğunun anlaşıldığını, davalı … tarafından fazladan kesilen toplam 7.541,31 TL tutarındaki primin fatura tarihinden itibaren uygulanacak ticari faizi ile birlikte davacı şirkette iade edilmesi gerektiğini belirterek, davanın kabulüne, dava dilekçesi kapsamında sayılan davacı şirketten sözleşmeye aykırı olarak kesilen primlerin iadesine, stok farkı adı altında çalıntı mallara ilişkin davacı şirketten kesilen fatura bedellerinin iadesine, davalı …’a malların satışından 60 gün geçmesine rağmen ödememiş olduğu malların fatura bedellerinin tahsiline ve fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla 8.000,00TL’nin temerrüt tarihinden itibaren işleyecek en yüksek ticari faize hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı vekilinin 07/11/2011 tarihli cevap dilekçesinde özetle; davacı şirket ile davalı …——- arasında uzun yıllara dayalı ticari ilişkinin mevcut olduğunu, tedarikçi sözleşmeleri imzalandığını, tedarikçi sözleşmelerinde açıkça belirtildiği üzere davacı firma ile satıştan ödeme sistemiyle çalıştığını, davacı şirkette sözleşmelere uygun olarak satışa bağlı olarak 60 gün ödeme vadesini takip eden günlerde ödeme yapıldığını, bu sebeple davalı şirkettin vadesi gelmiş ve tahsil edilmemiş herhangi bir alacağının olmadığını, davacı ile davalı koşulsuz iade ve koşulsuz prim sistemiyle çalıştığını, ————- davacı firma ile 2011 yılında çalışmamaya ve ticari ilişkiyi sonlandırmaya karar verdiğini, bunun üzerine davacı haksız ve kötü niyetli olarak geriye dönük geçmiş 10 yıllık prpim ve mağaza açılış ile stok farkı faturalarının ödenmesini talep ettiğini, davacının uzun yıllara ticaret yaptığını ve kazanç temin ettiğini,——-firması ile ticari ilişkinin bitmesinin ardından giriştiği bu tutumun hiçbir teamül ve kanun maddesi ile açıklanamaz olduğunu, itirazi kayıtlar ileri sürmeksizin faturaları ödemeleri kabul eden hiçbir nam altında davalı …’a ihtar veya iadeli taahhütlü mektupla alacağı olduğunu bildirmeyen firmanın, ticari ilişki bittikten sonra ileri sürdüğü hususların kabulünün mümkün olmadığını, ticari ilişkinin devamı boyunca hiçbir itirazı kayıt ileri sürmeyen ve T.T.K mad. 20/3 gereğince ihtar ve ihbarda bulunmayan alacaklı olduğunu ileri sürüp temerrüde düşürmeyen davacının, ticari ilişki bittikten sonra ileri sürdüğü iaddiaların alacak ve faiz taleplerinin himaye edilemeyeceğin açık olduğunu, aksinin Medeni Kanunun 2. maddesinde açık olduğunu beyanla davanın reddine, vekalet ücreti ve mahkeme masraflarının karşı tarafa aidiyetine karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE:
Yapılan yargılama sonucu mahkememizin 19/03/2015 tarih ——– Karar sayılı ilamı ile davanın kabulüne karar verilmiştir. Kararı davalı taraf temyiz etmiştir.
Yargıtay —-.Hukuk Dairesinin 22/03/2016 gün 2015/11409 Es. 2016/5176 K. Sayılı karar düzeltme ilamı ile; “Davacı, taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında davalı tarafından sözleşmeye aykırı prim uygulamaları nedeniyle fazladan ve haksız olarak kesildiğini iddia ettiği prim faturaları bedellerinin, yeni mağaza açılış, tadilat ve yenilemelere ilişkin fatura bedellerinin, stok farkı fatura bedellerinin ve cari hesap alacağının davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir. Ne var ki, davacı tarafından davalıya düzenlenen ve davacının davalıdan olan cari hesap alacağından kesilmek suretiyle tahsil edilen prim, mağaza açılış, tadilat ve yenileme ile stok farkı faturalarının davacı defterlerinde kayıtlı olduğu ve davacının taraflar arasındaki ticari ilişkinin devamı süresince ihtirazi kayıt ileri sürülmeden ödendiği, davacının ticari ilişki sona erdikten sonra geçmişe yönelik olarak talepte bulunduğu dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Bu durumda, dava konusu faturaları defterlerine kaydeden ve ihtirazi kayıt ileri sürmeksizin ödeyen davacının cari hesap alacağı dışındaki anılan faturalar nedeniyle talepte bulunamayacağı gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Öte yandan, davacı cari hesap alacağını talep etmekte haklı ise de, dava tarihinden önce davalı temerrüde düşürülmediğinden ıslahla arttırılan miktara dava tarihinden itibaren faiz yürütülmesi de isabetsiz olduğu” gerekçesi ile mahkememiz kararının bozulmasına karar vermiştir.
Dava, hukuki niteliği itibariyle taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında davalı tarafından sözleşmeye aykırı pirim uygulamaları nedeniyle fazladan ve haksız olarak kesildiğini iddia ettiği pirim faturaları bedellerinin yeni mağaza açılış, tadilat ve yenilemelere ilişkin fatura bedellerinin stok farkı fatura bedellerinin ve cari hesap alacağının davalıdan tahsili istemine ilişkindir.
Mahkememizce yapılan yarhılama sonucunda verilen karar yargıtay——– hd nin 22/03/2016 tarih—- sayılı ilamı ile bozulmuş ve bozmaya uyularak mahkememizce yeniden yargılama yapılmıştır.
Tüm dosya kapsamı alınan bilirkişi raporları ve yargıtayın bozma ilamı ışığında davacının davalıya düzenlediği ve davalıdan olan cari hesap alacağından kesilmek suretiyle tahsil ettiği pirim mağaza açılşış tadilat ve yenileme ile stok farkı faturalarının davacı defterlerinde kayıtlı olup , davacının ticari ilişkinin devamı süresince ihtirazi kayıt ileri sürülmeden ödendiği ve davacının ticari ilişki sona erdikten sonra geçmişe yönelik olarak talepte bulunduğu, ancak yargıtayın bozma kararında da belirttiği üzere dava konusu faturaları defterine kaydeden ve ihtirazi kayıt ileri sürmeksizin ödeyen davacının bu faturalar nedeniyle talepte bulunamayacağı yalnızca cari hesaba yönelik talepte bulunabileceği anlaşıldığından davanın kısmen kabulü ile 3.998,00 TL cari hjesap alacağının davalıdan alınarak davacıya veirlmesine, dava tarihinden önce davalı taraf temerrüde düşürülmediğinden dava tarihi itibariyle hükmedilen cari hesap alacağına avans faizi işletilmesine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:(Gerekçesi kararda açıklandığı üzere)
1-Davanın kısmen kabulü ile ;
3.998,00 TL cari hesap alacağının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davacı lehine hükmedilen alacak kalemini dava tarihinden itibaren avans faizi uygulanmasına,
Aşan istemin reddine,
2-Davacı vekili tarafından yapılan 18,40 TL başvurma harcı, 18,40 TL peşin harç, 3.488,00 TL ıslah harcı, 2,90 TL vekalet harcı olmak üzere toplam 3.527,70 TL harç gideri, tebligat, müzekkere, bilirkişi ücreti olmak üzere 507,55 TL masrafı olmak üzere toplam 4.035,25 TL yargılama giderinden kabul edilen kısma isabet eden 2.017,62 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Davalı tarafından yapılan 91,60 TL yargılama giderinden red edilen miktar üzerinden hesaplanan 45,80 TL sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine
4———tarifesi uyarınca kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 2.725,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5——–tarifesi uyarınca reddedilen miktar üzerinden hesaplanan 2.725,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Alınması gereken 273,10 TL karar ve ilam harcından ıslah harcı ile peşin ödenen 3.506,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 3.233,30 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
7-Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
Dair;gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde TEMYİZ yolu açık olduğuna dair davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.