Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1021 E. 2021/1178 K. 04.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2017/1021 Esas
KARAR NO: 2021/1178
DAVA: İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı)
DAVA TARİHİ: 21/09/2017
KARAR TARİHİ: 04/11/2021
—–, tarafça açılan dava üzerine yapılan yargılama nihayetinde;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
I.İDDİA:
Davacı vekili; taraflar arasında imzalanan — istinaden —adet fatura düzenlenmiş ve davalı şirkete gönderildiğini, davalı bu faturalara — gün içersinde itiraz etmeyerek faturaları ve içeriğindeki borcu kabul ettiğini, ancak davalı fatura bedellerini ödemediğini, — istinaden; temerrüt tarihinde — uyguladığı gecelik borç verme faiz oranının ——-oranında temerrüt faizi uygulandığını, yine yabancı para cinsinden temerrüde düşüş alacaklar da fatura üzerinde belirtilen kur üzerinden —- çevrilerek temerrüt faizi uygulandığını, itirazın iptaline, %20 den az olmamak kaydı ile borçlunun icra inkâr tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davalıya yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
ll. SAVUNMA:
Davalı ——vekili; davacı tarafın dava konusu icra takibini mesnetsiz iddialarla icra takibi başlattığını, yapılan itiraz üzerine de yine mesnetsiz iddialarla huzurdaki davayı açtığını, bu nedenle haksız ve dayanaksız olarak yapılmış olan bu takip nedeniyle davacı aleyhine %20’den aşağı olmamak kaydıyla kötü niyet tazminatına hükmedilmesini haksız ve hukuki mesnetten yoksun işbu davanın esastan reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
lll.İNCELEME ve GEREKÇE:
Dava, fatura alacağının ödenmemesi nedeniyle başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
—– dosyasının tetkikinde;
Davacı alacaklı tarafından, davalı borçluya yönelik — tarihinde — asıl alacak ve —- alacağın tahsili için takip yapıldığı, borçlunun süresi içinde borca itiraz ettiği, akabinde takibin durduğu, borca itiraz dilekçesinin davacı alacaklıya tebliğ edilmediği anlaşılmıştır.
İİK madde 67 gereğince, itirazın iptali davasının itirazın tebliğinden itibaren, — yıl içinde açılması gerekir. Hak düşürücü süreler, dava şartı olup taraflar ileri sürmese de mahkemece resen gözetilir. Somut olayda icra takibindeki, itiraz dilekçesinin davacı alacaklıya tebliğ edilmemesi nedeniyle İİK’nun 67.maddesinde belirtilen bir yıllık hak düşürücü sürenin başlamadığı anlaşıldığından, davanın süresi içinde açıldığı kabul edilmiştir.
Uyuşmazlık, davacının davalıdan fatura alacağı bulunup bulunmadığı hususundadır.
Mahkememizce yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Mali müşavir bilirkişi tarafından düzenlenen —- tarihli raporda, dosya kapsamında taraflar arasında söz konusu hizmete ilişkin yazılı bir sözleşmenin bulunduğu, Davacı —- yasal defterlerinde davalı—- tutarındaki — faturanın kayıt altına alındığı, Davacı —-defterlerinde davalı —-tarihi itibariyle — borçlu bulunduğu, Davalı—-defterlerinde davacı — tarafından düzenlenmiş olan dava konusu — tutarındaki —- olarak kayıt altına alındığı, tutarlar arasındaki—–uyumsuzluğun —– düzenlenen faturaların yevmiye kayıtları esnasında yuvarlama farklarından kaynaklandığı, taraflar arasında devam eden cari hesabın varlığı nedeniyle mal veya hizmet teslimlerine ait faturalar düzenlendiği, bu teslimlere ait ödemelerin topluca yapıldığı ve kayıtlara alındığı görülmüştür. Dolayısıyla söz konusu ödemelerin dava konusu faturalar özelinde bir ödeme mi, yoksa dava konusu dışında faturalara istinaden mi olduğu tespit edilemediği, Davalı —- davacı ——- alacaklı bulunduğu, belirtilmiştir.
Tüm Dosya Münderecaatı Kapsamında Yapılan Değerlendirmede;
4721 sayılı TMK’nın “İspat yükü” başlıklı 6. maddesi “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” hükmünü amirdir. 6100 sayılı HMK hükümlerine göre, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafın ispat yükü altındadır (HMK 190).
Davacının bu kapsamda, fatura içeriklerini oluşturan davalı şirkete —– hizmet bedeline hak kazandığını ve bedelinin ödenmediğini ispatla mükellef olduğu,
Bu cihette tarafların ticari defterlerinde bilirkişice yapılan incelemede, tarafların defterlerini usulüne uygun tuttukları, davacının düzenlediği faturaların davalının defterlerine de işlendiği, buna göre takip tarihi itibariyle davalının ticari defterlere göre davacı şirkete takipteki asıl alacak kadar borçlu olduğunun tespit edildiği,
—– gereğince, kural olarak ticari defterler tacirler arasında çıkan uyuşmazlıklarda delil olarak kabul olunacağı ——– —- göre de usulüne uygun olarak tutulan ticari defter kayıtları sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edileceği,
Bu açıklamalar dairesinde, tarafların ticari defterlerinde bilirkişice yapılan incelemede, tarafların defterlerini usulüne uygun tuttukları, davacının düzenlediği faturaların davalının defterlerine de işlendiği, buna göre takip tarihi itibariyle davalının ticari defterlere göre davacı şirkete borçlu olduğunun tespit edildiği, bu haliyle davacının davalıdan —— alacağı bulunduğu, yine taraflar arasında imzalanan sözleşme kapsamında işletilen faizinde yerinde olduğu anlaşılmakla, alacağa yönelik yapılan takibe itirazın iptaline karar verilmişitir.
İcra İnkar Tazminatı Yönünden Yapılan Değerlendirmede;
İİK’nın 67. maddesinin 2.fıkrası hükmünce, icra-inkar tazminatına hükmedilebilmesi için borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması ve alacağın likit ve belli olması gerekir. Daha geniş bir açıklama ile borçlu tarafından alacağın gerçek miktarı belli, sabit ve belirlenmek için bütün unsurlar bilinmesi mümkün nitelikle olması yeterlidir. Borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise, alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Öte yandan, alacağın muhakkak bir belgeye bağlı olması da şart değildir—–
Bu kapsamda, alacağın likit olması ve diğer icra inkar tazminatına hükmedilebilme şartlarının olayda gerçekleşmesi nedeniyle, hükmolunan asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
IV.HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KABULÜ ile;
1-Davalının —— sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın iptaline, takibin aynen devamına
2-Hükmedilen asıl alacağın %20’si oranındaki icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 264,21 TL karar ve ilam harcından 46,72 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 217,49 TL karar harcının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 3.867,80 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yatırılan 78,12 TL harç ile 800,00 TL bilirkişi ücreti ve 206,50 TL posta masrafı olmak üzere toplam 1.006,50 TL yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Davalı tarafça sarfedilen yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davacı tarafından yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333.maddesi gereğince talep halinde karar kesinleştikten sonra yatırana iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı davalı vekilinin yokluğunda verilen karar miktar yönünden kesin olmak üzere verilen karar okunup usulen anlatıldı.04/11/2021