Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1009 E. 2019/992 K. 22.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2017/1009 Esas
KARAR NO: 2019/992
DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ: 19/09/2017
KARAR TARİHİ: 22/10/2019
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilince verilen dava dilekçesinde özetle; davalı şirketin düşey milli, çok kademeli, — pompalı hidrofor setine ilişkin olarak davacı şirkete gönderdiği fiyat teklifi üzerine davacı şirketin teklifi kabul ederek davalı şirkete —–TL ödeme yaptığını, ancak davalı şirketin yükümlülüğünü yerine getirmeyerek belirlenen sürede malı teslim etmediğini, bu nedenle yapılan ödemenin iadesine ilişkin ——— tarihinde davalı şirkete ihtarname çekilmesine rağmen bir sonuç alınamadığını, davacı hakkında —- tarihinde İstanbul Anadolu 21.İcra Müdürlüğü’nün—- sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalı şirket, davacı şirkete borçlu olmasına rağmen hiçbir şekilde gerçeklik payı bulunmayan bir faturaya dayanarak icra takibi başlattığını ve haksız bu takibin iptalinin gerektiği, bu nedenlerle, davalı aleyhine açılan menfi tespit davasının kabulü ile kötüniyetle açılan takibin durdurulmasına ve akabinde iptali ile yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı şirket nezdinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilince verilen davaya cevap dilekçesinde özetle; belirlenen ürünlerin özelliklerin değiştirilmesi neticesinde tesliminin ileri bir tarihe ertelendiğini, davacı tarafın sipariş özelliklerinin değiştirilmesinden kaynaklanan bakiye alacak farkı 6.500 euro olan bu fatura alacağı davalı tarafından ödenmemesi sebebiyle takip tarihinde türk lirası bazında icra takibine koyulduğunu, davacı tarafın bu takibe itiraz etmediği gibi davacı tarafın haksız ve kötü niyetli cayma talebi karşısında zarara uğrayacağı işin niteliği sonucunda açık olduğunu, bu nedenlerle açılan menfi tespit davasının reddi gerektiğini, davasında haksız ve kötüniyetli olan borçlu hakkında takip konusu alacağın %20’sinden az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesini ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, ——– bedelli fiyat farkı faturasından kaynaklanan alacağa istinaden başlatılan takip nedeniyle davacının borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Uyuşmazlık ön inceleme duruşmasında “davacı ile davalı arasında özel üretim 4 pompalı hidrofor seti siparişi gereği davalının üretimini yapmış olduğu siparişin davacının isteği doğrultusunda değiştirilip değiştirilmediği, bu itibarla üretim sürecinin uzayıp uzamadığı, fiyat farkının oluşup oluşmadığı ile davalının fiyat farkından kaynaklı olarak takibe konu alacağı bulunup bulunmadığı noktasındadır.” şeklinde tespit edilmiştir.
Davacı ile davalı arasında aynı sözleşmeden kaynaklı olarak uyuşmazlık bulunduğu, İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi —— Karar sayılı dosyasının davacısının ——–uyuşmazlığın çözümü için bilirkişi heyetinden rapor alındığı,—- tarihli bilirkişi raporunda ——– tarihli kararlaştırma kapsamında teslim tarihinin ve sipariş edilen ürünün değiştirildiğine ilişkin kanıt bulunmadığından bu dosya davacısı alıcının davalı satıcının temerrüdü sebebiyle TBK m. 212/f.2 hükmü uyarınca sözleşmeden dönmekte haklı olduğu ve —TL alacaklı bulunduğunun tespit edildiği anlaşılmıştır.
İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi — Esas, —- Karar sayılı —– tarihli karar ile “dosyaya sunulan maillerden davalının davacı tarafından gönderilen ihtarnameden önce ürünün niteliğinin değiştirildiğine ilişkin davacı elinden çıkma bir belge ve mail sunulmadığı, sipariş ve ödemeden itibaren ürünün teslim edilmesi gereken süreye opsiyon süresi konulsa dahi —— tarihine kadar teslim edilmesi gerektiği, sürenin sözleşme ile kesin olarak belirlendiği, TTK 23/1 maddesi ile tacirler arasında satış olması nedeni ile TBK 212/f-2 davacının sözleşmeden dönmede haklı olduğu ve ifa yerine ödediğini talep edebileceği…” yönünde karar verildiği, hükmün tarafların istinaf etmemesi üzerine ——tarihinde kesinleştiği görüldü.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) “İspat yükü” başlığını taşıyan 190. maddesi: “(1) İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. (2) Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir.” hükmünü içermektedir.
Menfi tespit ve istirdat davaları 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun (İİK) 72. maddesinde düzenlenmiştir. Maddeye göre; borçlu icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. İspat yüküne ilişkin yukarıda açıklanan genel kural menfi tespit davaları için de geçerlidir. Yani, menfi tespit davalarında da, tarafların sıfatları değişik olmakla beraber, ispat yükü bakımından bir değişiklik olmayıp, bu genel kural uygulanır. Bu davalarda da bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran (iddia eden) taraf o vakıayı ispat etmelidir. Menfi tespit davasında borçlu ya borçlanma iradesinin bulunmadığını ya da borçlanma iradesi bulunmakla birlikte daha sonra ödeme gibi bir nedenle düştüğünü ileri sürebilir. Borçlu borcun varlığını inkâr ediyorsa, bu durumlarda ispat yükü davalı durumunda olmasına karşın alacaklıya düşer.
Kesin hüküm (mahkeme ilamları) 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 204/1. maddesine göre kesin delil teşkil eder. Birinci davada verilmiş olan hüküm, aynı taraflar arasında, aynı dava sebebine dayanarak, aynı konuya ilişkin olarak açılan ikinci bir davada, birinci davada kesin hükme bağlanmış olan husus (HMK, m.303/1,2) hakkında kesin delil teşkil eder. Aynı taraflar arasında, aynı dava sebebine dayanarak ve aynı hukukî ilişki hakkında açılan ikinci davanın konusu, birinci davadakinden farklı olsa bile, iki davanın da temelini oluşturan aynı hukukî ilişkinin mevcut olup olmadığı hakkında (birinci davada) verilmiş olan (kesin) hüküm, ikinci davada kesin delil teşkil eder.
Somut olayda; davacı ile davalı arasında düşey milli, çok kademeli, 4 pompalı hidrofor setine ilişkin sözleşme bulunduğu, davacı tarafından avans olarak verilen bedelin iadesi istemine ilişkin olarak İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde dava açıldığı, bu davada davacının sözleşmeden dönmekte haklı olduğunun tespit edildiği, verilen kararın kesinleştiği, bu mahkemece verilen kararın mahkememiz dosyası için kesin delil teşkil ettiği, davalının fiyat farkı faturasında belirtilen tutar kadar alacaklı olduğunu ispat yükü altında olduğu, davalı tarafından herhangi bir ispat vasıtası getirilemediği, kaldı ki İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi —-Esas, —- Karar sayılı—— tarihli kararın kesinleştiği üzere davacının sözleşmeden dönmekte haklı olduğunun tespit edildiği, bu itibarla sözleşmenin hüküm ve sonuçlarının ortadan kalktığı, davacının davayı açmakta hukuki yararının bulunduğu ve davanın sübut bulduğu, her ne kadar davacı takibin iptalini talep etse de menfi tespit davasında takibin iptaline karar verilemeyeceği ——–, kötüniyet tazminatını gerektirir halin de bulunmadığı anlaşıldığından, açıklanan gerekçeler ile aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın kabulü ile;
Davacının İstanbul Anadolu 20. İcra Müdürlüğü —— sayılı takip dosyasında davalı takip alacaklısına (29.108,30 TL) borçlu olmadığının tespitine, takibin iptaline ilişkin talebin reddine,
Takibin haksız ve kötüniyetli olmadığı kanaatiyle koşulları oluşmayan kötüniyet tazminatı talebinin reddine,
2-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 1.988,39 TL karar ve ilam harcından 31,40 TL peşin harç ile 465,70 TL tamamlama harcının mahsubu ile bakiye 1.491,29 TL karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 3.493,00 TL nisbi vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yatırılan 31,40 TL başvuru harcı ve 31,40 TL peşin harç ile 465,70 TL tamamlama harcı toplamı: 528,50 TL ile 106,00 TL posta yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davalının yaptığı yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı tarafından yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333.maddesi gereğince talep halinde karar kesinleştikten sonra yatırana iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, diğerlerinin yokluğunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yolunun açık olduğu, istinaf dilekçesinde istinaf edilen hususlar ile nedenlerinin belirtilmesinin gerektiği, süresi içerisinde kararın istinaf edilmemesi halinde hükmün kesinleşeceği ve infaz edilebileceği açıklanmak suretiyle açık duruşmada verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 22/10/2019