Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/965 E. 2022/31 K. 18.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2016/965 Esas
KARAR NO: 2022/31
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 24/08/2016
KARAR TARİHİ: 18/01/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, davacı—- tarihlerde mal ve hizmet satışı yaptığını davalı tarafın ——- kaynaklı —- ticari defterlere işlenen bakiye borcunu ödemediğini, bu doğrultuda —- sayılı dosyası ile icra takibine geçildiğini, davalının —– tarihinde yetkiye,borca,faize ve ferilere yaptığı itiraz ile takibi durdurduğunu davacı şirketin ve davalının ticari defterleri incelendiğinde aralarındaki ticari ilişki ve faturalar bağlamında davalının davacıya borçlu olduğunu ve borcu ifa etmediğini belirttiğini, davalının kötü niyetli olarak yapmış olduğu itirazın iptaline ve takibin devamına davalı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine yargılama aşamasında davalının malların kötü niyetli olarak satma ihtimali göz önüne ahnarak ve yargılama sonunda alacağın tahsil kabiliyetinin olabilmesi için davalı adına kayıtlı bulunan taşınır ve taşınmaz mallarının üzerine ihtiyati tedbir konulmasına, fazlaya dair her türlü talep ve dava haklarının en geniş anlamda saklı tutulmasına,yargılama giderleri ve ücreti vekaletin karşı tarafa yükletilmesini talep etmektedir.
SAVUNMA:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, açılan davanın itirazın iptali davası olduğunu, itirazın iptali davasının görülebilmesi için usulüne uygun şekilde yapılmış geçerli bir icra takibinin olması gerektiğini, davacı şirket tarafından —- sayılı dosyasında başlatılan ilamsız takip yolu icra takibine ilişkin ödeme emrine, davalının süresi içinde —tarihinde — itiraz ettiğini, bunun yetki itirazı olduğunu belirttiğini, davalı —– almış olduğu ürünlerin bedellerini ciro ettiği müşteri çekleri ve keşide ettiği çekler ve nakit ödeme şeklinde yapıldığını, davalının davacıya herhangi bir borcu bulunmadığını davacının alacağının likit olmadığını bu nedenle talep edilen inkar tazminatının hukuki bir dayanağı bulunmadığını, davalı usulüne uygun geçerli bir takip işlemi olmadığından davanın reddine mahkeme aksi kanaatte ise; davalı hakkında açılmış bulunan itirazın iptali davasının reddine, takibinde haksız ve kötü niyetli olan alacaklı hakkında takip konusu alacağın %20’sinden az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmektedir.
İNCELEME ve GEREKÇE: Dava, hukuki niteliği itibari ile; —- icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın —— gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir.
—- sayılı dosyası celp edilmiş incelenmesinde; davacı-takip alacaklısı tarafından davalı-takip borçlusu aleyhine — tarihinde asıl alacak —- tutarındaki alacağın, fer’ileriyle birlikte tahsiline yönelik genel haciz yoluyla yapılan icra takibi olduğu, ödeme emrinin borçluya —tarihinde tebliğ edildiği, borçlu tarafından verilen —– havale tarihli itiraz dilekçesi sunulduğu, itiraz dilekçesinde yetkiye, borca ve fer’ilerine itiraz edildiği; icra müdürlüğünce takibin durdurulmasına karar verilmiş olduğu, itiraz dilekçesinin davacı alacaklıya tebliğ edilmediği görülmüştür.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında, taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişi— tarafından —- düzenlenen —-tarihli bilirkişi rapor içeriğine göre; “Dosya kapsamında incelemeye sunulan ——- üzerinde gerekli incelemeler yapılarak varılan sonuçlar aşağıdaki şekilde rapora bağlanmıştır.
1-Davalının defterlerine göre, taraflar arasında ticari ilişki bulunduğu, davalının takip dayanağı irsaliyeli faturada yer alan malları davacıdan aldığı tespit edilmiştir.
2—– ait ticari defterlerin açılış ve kapanış tasdikleri usulüne uygun olarak zamanında yapıldığı belirlenmiştir.
3-Davalı —-yılı yevmiye defteri kayıtlarından — itibariyle Davacı—-olduğu anlaşılmaktadır.Bu borcun — geçmiş yıllardan gelmektedir.— yılı içerisinde —– adet faturalı alımının—toplam tutarı —-Bu alımlarına karşılık olarak
–çek karşılığı ödeme yapılmıştır. Davacı—- faturasına istinaden Davalı —- iade faturası düzenlemiştir.Bakiye borçtan bu ——-düşmüştür.
4- Faturalarının üzerinde yer alan beyandan faturaların ödeme vadelerinin — olduğu anlaşılmaktadır.Yapılan ödemelerin geçmiş dönemdeki borç bakiyesini kapatmak amaçlı yapıldığı belirlenmektedir.
5-Davalı —– olduğu anlaşılmaktadır.” yönünde görüş bildirilmiştir.
Bilirkişi — tarafından düzenlenen —-tarihli rapora göre; davacının ibraz edilen defterlerinin usulüne uygun tutulduğu, delil mahiyetinde olduğu, davacının defterlerine göre davacının, davalıdan, dava tarihi—— alacaklı olduğu kanaatine varıldığı, —-bilirkişi raporunda, davalı—- defterlerinin incelendiği, açılış tasdiklerinin ve yevmiye defterinin kapanış tasdikinin zamanında yaptırıldığı,—- sonu itibariyle davalının, davacı —- olduğunun anlaşıldığı, bilirkişiliklerince yapılan incelemede, davacının ibraz edilen —– yılları defterlerinin usulüne uygun tutulduğu, delil mahiyetinde olduğu, davacının defterlerine göre davacının, davalıdan dava tarihi —— alacaklı olduğu,” yönünde görüş bildirilmiştir.
Davacı, davalıya mal/hizmet teslim ettiğini/ifa ettiğinden bahisle alacaklı olarak icra takibinde bulunmuş olup, Türk Medeni Kanunu m:6 gereği icra takibinde talep etmiş olduğu alacağının varlığını ispatlamak ile yükümlüdür.
6100 sayılı HMK 200. maddeye göre bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri—–geçtiği takdirde senetle ispat olunması gerekir. Bu hukuki işlemlerin miktar veya değeri ödeme veya borçtan kurtarma gibi bir nedenle —- aşağı düşse bile senetsiz ispat edilemez.
Faturaya dayalı alacak taleplerinde tek başına fatura düzenlenmesi akdi ilişkinin varlığını ve mal teslimini ispatlamaz. Yine faturaların davacı defterlerinde kayıtlı olması da fatura içeriği malların/ hizmetin teslimini/ ifasını kanıtlamaya yeterli değildir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 222. Maddesinde ” Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK m:222/1). Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK m:222/2). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması ve defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur (HMK m:222/4).” hükümlerine amirdir.
Yukarıda verilen yasa maddeleri ve TTK 82. maddesi gözetildiğinde ticari davalarda, yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda, ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür.
İİK madde 67 gereğince, itirazın iptali davasının itirazın tebliğinden itibaren, 1 yıl içinde açılması gerekir. Hak düşürücü süreler, dava şartı olup taraflar ileri sürmese de mahkemece resen gözetilir. Somut olayda icra takibindeki, itiraz dilekçesinin davacı alacaklıya tebliğ edilmemesi nedeniyle İİK’nun 67.maddesinde belirtilen bir yıllık hak düşürücü sürenin başlamadığı anlaşıldığından davanın süresi içinde açıldığı kabul edilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümü amacıyla yapılan yargılama ve yargılama sırasında bilirkişilerden alınan denetime elverişli rapor içeriklerine göre; davacı/takip alacaklısının davalı/takip borçlusu hakkında faturaya dayalı olarak takip başlattığı, davalı/takip borçlusunun tebliğ edilen ödeme emri üzerine takibe yetki açısından, borca ve fer’ileri yönünden süresinde itiraz ettiği ve takibin durduğu, TBK 89. Maddesi kapsamında davacının yerleşim yeri——olmakla bu itirazın yerinde olmadığı kanaatine varılarak yargılamaya devam olunduğu, eldeki itirazın iptali davasının süresinde açıldığı, taraflar arasındaki ihtilafın takip dayanağı belgeye konu mal ve/veya hizmetin teslim edilip edilmediği ve/veya sunulup sunulmadığı, davalının borcu ödeyip ödemediği hususundan kaynaklandığı, uyuşmazlığın halli ve taraflar arasındaki ticari ilişkinin tespiti için defter incelemesine karar verildiği, davacının ——– alacaklı olduğu, davalının —- yılları ticari defterlerinin incelenmesi için tekrar ——– “diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi” halinde ibraz eden tarafın ticari defter ve kayıtlarının aleyhe delil sayılacağı şerhi ile inceleme gününün tebliğ edilmesine rağmen defterlerin sunulmadığı ve yerinde inceleme talebinde de bulunulmadığı, davalının kendi ticari defter kayıtlarının aksini yazılı delille ispatlaması gerektiği, dosyada böyle bir ispat aracının bulunmadığı, davalının yemin deliline de dayanmadığı, borcu ödediklerinin ileri sürüldüğü ancak ödemeye ilişkin belge sunulmadığı bu itibarla davacının davalıdan takip tarihi itibariyle —— alacaklı olduğunun sabit olduğu, İİK’nın 67. maddesinin 2.fıkrası hükmünce, icra-inkar tazminatına hükmedilebilmesi için borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması ve alacağın likit ve belli olması gerektiği, bu nedenle alacağın likit olması ve diğer icra inkar tazminatına hükmedilebilme şartlarının olayda gerçekleşmesi nedeniyle, hüküm altına alınan asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının davasının KABULÜ İLE ; —– icra dosyasına davalının yaptığı itirazın İPTALİNE; takibin aynen devamına,
2-Asıl alacağın —– %20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Alınması gerekli karar harcı 1.201,54 TL’den peşin olarak yatırılan 212,44 TL’nin mahsubu ile 989,10 TL eksik harcın davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
4-Davacı tarafça yatırılan 212,44 TL peşin harcın davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 33,50 TL ilk dava masrafı, 265,00 TL tebligat-müzekkere gideri, 1.900,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.198,50 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
6-Davalı tarafça sarfedilen 150,00 TL yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
7-Davacı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT uyarınca hesaplanan 5.100,00 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8——-sayılı icra dosyasının karar kesinleştiğinde
9-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Mahkememizin bu kararına karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren (2) hafta içinde (HMK 345/1), mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine dilekçe verilmek suretiyle, ——– Mahkemesi ilgili hukuk dairesince incelenmek üzere tarafların istinaf yasa yoluna başvuru hakkı bulunduğuna dair davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 18/01/2022