Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/831 E. 2021/546 K. 20.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2016/831 Esas
KARAR NO: 2021/546
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 12/07/2016
KARAR TARİHİ : 20/05/2021
——- tarafça açılan dava üzerine yapılan yargılama nihayetinde;
I.GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı vekili; davacı şirket ile davalı arasındaki—- devam eden ticari ilişki çerçevesinde mal alım ve satımı olduğu gibi ayrıca, gayrimenkul alım ve satım işlemi de olduğu, ancak davalının davacı şirkete borcu bulunduğu davacının alacağının tahsil için ———– dosya üzerinden icra takibine başladığı, davalı şirket vekilinin vaki itirazı neticesinde takibin durduğunu, davalı/borçlu itiraz dilekçesinde davacı müvekkil hakkında taraflar arasında ticari ilişki bulunmadığı, davacının tefecilik faaliyeti çerçevesinde muvazaalı işlemler yaptığı şeklinde ağır ithamlarda bulunduğu buna ilişkin davalı hakkında ——– numarası ile şikayette bulunulduğu, davalı tarafın davacıya vermiş olduğu çeklerin ticari ilişki çerçevesinde alındığı ve hesabına işlendiğini, davalı şirketin icra takibine vaki itirazında haksız olduğu, bu nedenle, davalı şirketin icra takibine vaki itirazlarının iptali ile takibin devamına ve %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
ll. SAVUNMA:
Davalı vekili; davacı tarafından kazan elde etmek maksadı ile verilen paralar karşılığında davalı şirketin— adet gayrimenkulunu —- satış bedeli üzerinden davacıya devir ve davacının bunun karşılığından bu bedel üzerinden ——-paranın davalı şirkete verilmesi hususunda anlaştıkları, ancak davalı şirket ortağı ve yetkililerinin müzayaka halinde bırakarak gabin niteliğindeki sözleşmeye imza attırdıklarını, bu davaya ek yapılan carideki çeklerle ilgili olarak davacı şirket yetkili—-ve davacı şirketin vekili ile —- tarihli sözleşme İle protokol altına alındığı, protokole göre davalı şirketin ——davacıdan alacağı bulunduğu, bu kapsamda davacı şirket yetkilisine verilen ve kısmi Ödemede bulunulan sendeni 3. Kişilere kullanılması nedeniyle davalının bu senede dayalı kısmi istirdat hakkının bulunduğu, bu kapsamda davacı hakkında —– sayılı dosayı ile itirazın iptali davası açıldığı, ilgili dosyanın konusu çeklerin —– tarihli sözleşmeye ek yapılan çek listesindeki çekler olduğu, davacının mükerrer tahsilat yapma amacını güttüğü, davacının davalıdan aldığı bu çekleri faktöringde paraya çevirebilmek için naylon fatura düzenleyerek çekleri —– paraya çevirdiği, davacının dava dilekçene ek yaptığı faturaya dayalı hak ve alacak iddiasında bulunuyor ise fatura muhteviyatı menkullerin davalı şirkete teslim ettiğini ispat etmesi gerektiğini, davacı tarafından açılan haksız ve mesnetsiz davanın reddi ile davacının kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
lll.İNCELEME ve GEREKÇE:
Dava, takibe konu alacağın ödenmemesi nedeniyle başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
—- esas sayılı dosyasının tetkikinde davacı —— alacağın tahsili için takip yapıldığı, borçlunun süresi içinde borca itiraz ettiği, akabinde takibin durduğu anlaşılmıştır.
İİK madde 67 gereğince, itirazın iptali davasının itirazın tebliğinden itibaren, —– yıl içinde açılması gerekir. Hak düşürücü süreler, dava şartı olup taraflar ileri sürmese de mahkemece resen gözetilir. Somut olayda icra takibindeki, itiraz dilekçesinin davacı alacaklıya tebliğ edilmemesi nedeniyle İİK nun 67.Maddesinde belirtilen bir yıllık hak düşürücü sürenin başlamadığı anlaşıldığından, davanın süresi içinde açıldığı kabul edilmiştir.
Uyuşmazlık, davacının davalıdan alacağı bulunup bulunmadığı, davacıca takibe yapılan itirazın iptali gerekip gerekmediği hususundadır.
Mahkemimizce yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
—– tarihli bilirkişi raporlarında; Mali inceleme neticesinde davacının iddialarını ticari defterleri ile teyit edemediği, davalının savunmasında sunduğu sözleşmedeki ve protokoldeki hükümlere dayalı olarak savunmasını ticari defter ve kayıtlar ile teyit edemediği belirtilmiştir.
— tarihli bilirkişi raporunda;—– tarihli protokol ve ekindeki çek teslim tutanakları, düzenlenen fatura kayıtları,—– gerekçeli kararı, ticari defter kayıtları ve takip konusu edilen — tarihli cari hesap ekstreleri dikkate alındığında — tarihi itibariyle davacının davalıdan —-alacaklı, aynı tarih itibariyle davalının ise davacıya ——- borçlu olduğu, böylece cari hesaplar arasında eşitliğin sağlanması gerektiği, belirtilmiştir.
Tüm Dosya Münderecaatı Kapsamında Yapılan Değerlendirmede;
Davacı vekili, davacı ve davalının ticari ilişkisi bulunduğunu, davacının davalıdan alacaklı olduğunu, davalı tarafından verilen çeklerin taşınmaz satışından kaynaklandığını, cari hesaptan kaynaklı alacağı olduğunu iddia etmiştir.
Davalı vekili, davalının davacıya bir borcu bulunmadığını, davacıca — verilmesi karşılığında, davalıca kendisine ait olan değeri — — taşınmazı % 20 oranında kazanç kesintisi uygulanarak taşınmazların verilen para karşılığında — adet taşınmazın —- davacıya müzayaka halinde verildiğini, — tarihinde protokol imzalandığını, davacının davalıya —— borçlu olduğunu kabul ettiğini, —— buna ilişkin dava bulunduğunu savunarak davanın reddini talep etmiştir.
4721 sayılı TMK’nın “İspat yükü” başlıklı 6. maddesi “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” hükmünü amirdir. 6100 sayılı HMK hükümlerine göre, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafın ispat yükü altındadır (HMK 190). Bu kapsamda davacının iddialarını ispatlaması gerekmektedir.
—– tarihli bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere;
Davacı tarafından kazanç elde etmek gayesi ile verilen paraların karşılığında davalının —adet gayrimenkulun —- satış bedeli üzerinden davacıya devri hususunda anlaştıkları, davacı bu yerlerin değerinin karşılığı olan bedelden ——— davalı şirkette para verilmesi hususunda anlaşıldığı, gayrimenkullerin devri ve kazanç elde etmek gayesi ile verilen ve bu davaya ek yapılan carideki çeklerle ilgili son durum davacı şirket yetkilisi —- ve davacı şirketin vekili ile —- tarihli sözleşme ile protokol altına alındığı, bu çerçevede, davalı şirket davacı şirket ile arasındaki ticari ilişkiye ait kayıtlarını davacı şirket adına açılan ——- kaydettiği,
Davalı şirket ticari defter kayıtlarına göre; davacı şirketten ——- alacaklı olduğu,
İki cari hesap incelendiğinde; davalının davaya cevap dilekçesi ekinde sunmuş olduğu —- tarihli gayrimenkul satış anlaşması ve —— tarihli protokolün ilgili maddelerinde belirtilen gayrimenkullerin satış bedeli, buna karşılık davacı tarafından çekle yapılan ödemelerin kayıtlarda bulunmadığı, davacı tarafından davalıya gönderilen havalelerin davacı ve davalı kayıtlarında yer aldığı,
Davacının ——– tarihli ek raporda belirttiği üzere; Davacı şirkete ait defter kayıtları ile davalı şirketin defter kayıtları karşılaştırıldığında, davalı şirketin defter kayıtlarında bulunmayan fakat davacı şirket defter kayıtlarında mevcut olan çek çıkış bordrolarının hangi çeklere ait olduğu ve işbu çeklerin davalı şirkete teslim edilip edilmediği hususu —– tarihli protokolde yer aldığı,
Taraflar arasında düzenlenen — tarihli protokol ve ekinde yer alan çek teslim tutanağı gereği davacı şirketçe ——– bordroları düzenlenerek davalı şirkete çekler teslim edildiği,
Dosyaya ibraz edilen çek teslim tutanağında davalı şirketin imzası bulunduğu, çeklerin davalıca alındığının anlaşıldığı,
Davalı şirket defter kayıtlarına iş bu çekleri eklemediği için davacı şirketten alacaklı görünse de kendisine teslim edilen çek bedelleri mahsup edildiğinde davacı şirketin ——- alacaklı olduğu,
Bilirkişi kök raporunda; “davacı kayıtları incelendiğinde; davalıya ait ———-çek çıkış makbuzlarında davalının kaşe ve İmzasının bulunmadığı” şeklinde belirtildiği, yukarıda da belirtmiş olduğumuz üzere söz konusu çek çıkış bordroları ——— tarihli protokol ekinde düzenlenen çek teslim tutanağı ile teslim edildiği, her ne kadar çek teslim tutanağı çek çıkış bordrolarından sonraki bir tarih olsa da çeklerin teslim edildiğini kanıtlar nitelikte olduğu, çek çıkış bordroları düzenlendikten ve cari hesaba kaydedildikten sonra davalı şirket ile protokol düzenlenmiş ve işbu protokolde de davalı şirkete çekler tutanak ile teslim edildiği anlaşıldığı,
———– tarihli protokol ekindeki çek teslim tutanağı birlikte incelendiğinde çeklerin davalı şirkete teslim edildiğinin anlaşıldığı,
Davacı ile davalı arasındaki borç alacak farkı ortadan kalktığı, böylece davalı ——– davacıya borçlu hale geldiği,
Davalı da kayıtlarını düzenlenen protokole uygun olarak düzenlemiş olsaydı, cari hesap ekstresine göre davalının —– borçlu olacağı anlaşılmakla,
—– tarihli bilirkişi raporu usul ve yasaya uygun görülerek hükme esas alınarak,
—-tarihli protokol ve ekindeki çek teslim tutanakları, düzenlenen fatura kayıtları,——— davalının bu mahkemedeki davasının reddi kararı, ticari defter kayıtları ve takip konusu edilen —— hesap ekstreleri de birlikte değerlendirilerek davacının işbu davasının kabulü ile, davalı tarafından takibe yapılan itirazın iptaline karar verilmiştir.
İcra İnkar Tazminatı Yönünden Yapılan Değerlendirmede;
İİK’nın 67/2. maddesine göre, icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması gerekir. Burada borçlunun kötüniyetli itiraz etmiş bulunması yasal koşullardan değildir. İnkar tazminatı, aleyhinde yapılan icra kovuşturmasına itiraz edip duran ve işin itirazla çabuk bitirilmesine engel olan, borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Bunlardan ayrı, alacağın likit ve belli olması gerekir. Daha geniş bir açıklama ile borçlu tarafından alacağın gerçek miktarı belli, sabit ve belirlenmek için bütün unsurların bilinmesi mümkün nitelikle olması yeterlidir. ————–
Bu kapsamda somut olayda, itiraza konu alacağın likit olduğu anlaşılmakla, kabul edilen alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline ilişkin talebin kabulüne karar verilmiştir.
IV.HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KABULÜ ile;
1-Davalının——– sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın iptaline, takibin aynen devamına
2-Alacak likit bulunmakla asıl alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3- Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 3.657,08 TL karar ve ilam harcından 646,59 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 3.010,49 TL karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 7.759,75 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yatırılan 675,79‬ TL harç ile -2.350,00 TL bilirkişi ücreti ve 181,25 TL posta masrafı olmak üzere toplam 2.531,25 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Davalı tarafça sarfedilen yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davacı tarafından yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333.maddesi gereğince talep halinde karar kesinleştikten sonra yatırana iadesine,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde ——— Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.20/05/2021