Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/819 E. 2020/90 K. 04.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

-KARAR-
ESAS NO : 2016/819 Esas
KARAR NO : 2020/90

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 01/07/2016
KARAR TARİHİ : 04/02/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının davalı firmanın talebi ile 30/08/2014 tarihinde 40.097,00 TL tutarındaki malları davalı tarafa teslim ettiğini, faturadan kaynaklanan hesap bakiyesinin ödenmemesi üzerine davacının İstanbul Anadolu — İcra Müdürlüğü — sayılı dosya ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalı tarafın itirazı üzerine takibin durduğunu, çekle ilgili yapılan ödemenin icra takibine konu olan faturaya ilişkin bir ödeme olmadığını, taraflar arasında birden fazla ticari ilişkileri olduğunu, söz konusu olan çekin diğer faturalara ilişkin yapılan ödemeler olduğunu belirtmiş, İstanbul Anadolu —. İcra Müdürlüğü — Esas sayılı dosyasındaki davalının itirazının iptaline, takibin devamına, alacak miktarının %20’si oranda icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama masrafları ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı şirketin davacıdan 2011 yılından 2015 yılına kadar zeytin alımı gerçekleştiğini, davalının faturalı olarak —– bedelini nakit, çek, eft yoluyla tamamen ödendiğini, davalının davacıya hiçbir borcunun kalmadığını, 23.03.2015 tarihine kadar davacıya toplam 262.410,70 TL ödeme yapıldığını, davalının davacıdan 41.812,17 TL alacaklı olduğunu, Kartal —. Noterliği — tarih —–yevmiye sayılı ihtarnamesi ile davacının ürün gönderiminin son bulduğu ve cari hesabının kapandığının davacıya bildirildiğini belirtmiş, davanın reddine, takibi başlatan davacının %20 den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkumiyetine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacıya yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, taraflar arasındaki ticari ilişkiden kaynaklı alacak sebebiyle başlatılan takibe yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; davacı ile davalı arasındaki ticari satım sözleşmesi gereği davalıya teslim edilen takibe konu faturadaki faturadaki mal ve hizmetin bedelinin davalı tarafından ödenip ödenmediği, davacının bakiye alacağı bulunup bulunmadığı noktalarında toplanmaktadır.
İstanbul Anadolu —-.İcra Müdürlüğü’nün—- sayılı takip dosyasının incelenmesinde; — tarihinde başlatılan takibin alacaklısının …, borçlusunun —- olduğu; asıl alacak + işlemiş faiz toplamı 43.889,18 TL tutarındaki alacağın, fer’ileriyle birlikte tahsiline yönelik genel haciz yoluyla yapılan icra takibi olduğu; —–ödeme emrinin borçluya 24/07/2015 tarihinde tebliğ edildiği; borçlu vekilince verilen 30/07/2015 havale tarihli itiraz dilekçesinde borca ve fer’ilerine itiraz edildiği; icra müdürlüğünce 30/07/2015 tarihinde takibin durdurulmasına karar verilmiş olduğu; görülmüştür.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında, taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişi —- tarafından müştereken düzenlenen 21/12/2017 tarihli esas rapor ve ——tarihli ek rapor içeriğine göre; davalının ticari defter ve kayıtlarının usulüne uygun tutulduğu, takip tarihi itibariyle davalının davacıdan ticari defter ve kayıtlarına göre 20.255,00 TL alacaklı olduğu tespit edilmiştir.
Bilirkişi —- tarafından düzenlenen —Talimat sayılı dosyasından alınan] 24/07/2017 tarihli rapora göre; davacının 2011 yılı ticari defter ve kayıtlarının kapanış tasdikinin yapılmadığı, 2012, 2013, 2014 ve 2015 yılları ticari defter ve kayıtlarının kapanış tasdikinin yapıldığı, davacının ticari defterlerine göre 13.07.2015 icra takip tarihi itibariyle davalıdan 3.015,60 TL alacaklı olduğu tespit edilmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) hükümlerine göre: Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK 222/1). Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK 222/2). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması ve defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur(HMK 222/4).
Bu kurallar birlikte değerlendirildiğinde ticari davalarda, yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda, ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasa’da delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması gerekir.
Dava itirazın iptali davası olup davacı takip talebindeki talep ile sıkı sıkıya bağlıdır. Başka bir deyişle takip talebine konu edilmeyen faturalar davacı alacağına dahil edilerek hesaplama yapılarak hüküm kurulamaz. Davacının 1 adet 40.097,00 TL tutarlı faturaya dayalı olarak toplam 43.889,18 TL üzerinden takip yaptığı ve bu faturanın taraf ticari defterlerinde kayıtlı olduğu tespit edildiği halde, takip konusu yapılmayan faturalardan doğan cari hesap alacağının da hesaplamaya dahil edilerek davacı alacağının araştırılması isabetsiz olmuştur. Hal böyle olunca bilirkişi tarafından, takip konusu faturalarla sınırlı olmak üzere inceleme yapılması gerekirken takip konusu edilmeyen önceki döneme ait cari hesap ilişkisinin dikkate alınarak bilirkişi raporu düzenlenmesi doğru görülmemiş rapor hükme esas alınmamıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümü amacıyla yapılan yargılama sonucunda; davacı/takip alacaklısının davalı/takip borçlusu hakkında faturaya dayalı olarak takip başlattığı, davalı/takip borçlusunun tebliğ edilen ödeme emri üzerine takibe borca ve fer’ileri yönünden süresinde itiraz ettiği ve takibin durduğu, eldeki itirazın iptali davasının süresinde açıldığı, taraflar arasındaki ihtilafın takip dayanağı belgeye konu mal ve/veya hizmetin bedelinin ödenip ödenmediği hususundan kaynaklandığı, uyuşmazlığın halli ve taraflar arasındaki ticari ilişkinin tespiti için defter incelemesine karar verildiği, takibe konu faturanın taraf ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, ödeme savunmasının yargılamanın her aşamasında ileri sürülebileceği (Yarg. —–, takibe konu faturaların ödendiği savunmasında bulunan davalının ispat külfetini üzerine aldığı (Yarg. —— davalının takibe konu fatura bedellerini ödediğini yazılı şekilde kanıtlamakla yükümlü olduğu, 6098 sayılı B.K.’nun 102. maddesi uyarınca kanunen geçerli bir açıklama yapılmadığı veya makbuzda bir açıklama bulunmadığı takdirde ödeme muaccel borç için yapılmış sayılacağı, birden çok borç muaccel ise ödemenin borçluya karşı ilk olarak takip edilen borç için yapılmış olduğunun kabul edilmesi gerektiği, davacının ticari defterlerine göre takibe konu fatura bedelinin çek vasıtası ile ödendiği, nitekim davacı ticari defter ve kayıtlarının aleyhine delil teşkil ettiği, bu itibarla davalının ödeme savunmasının haklı olduğu, davacının yemin deliline de dayanmadığı, davacının alacağını ispat edemediği, kötüniyet tazminatı talebinin ise yerinde olmadığı yönünde oluşan tam ve bağımsız vicdani kanaat ile aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın reddine,
Kötüniyet tazminatı talebinin reddine,
2-Alınması gereken 54,40 TL maktu karar ve ilam harcının, peşin alınan 749,52 TL harçtan mahsubu ile fazla alınan 695,12 TL harcın karar kesinleştiğinde istek halinde yatırana iadesine,
3-Davalı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihindeki — göre hesaplanan 6.505,59 TL nisbi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacının yaptığı yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan ve aşağıda dökümü yazılı 22,00 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333.maddesi gereğince karar kesinleştikten sonra yatırana iadesine,
Gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olduğuna dair davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.