Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/802 E. 2021/1327 K. 08.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2016/802 Esas
KARAR NO: 2021/1327
DAVA: Alacak (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 28/06/2016
BİRLEŞEN ——DAVA DOSYASINDA:
KARAR TARİHİ: 08/12/2021
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Esas davada davacı vekilince sunulan dava dilekçesinde özetle; müvekkilleri olan davacı acentenin sektörde lider acente olma özelliğinden faydalanmak gayesiyle davalı sigorta şirketi çok sayıda poliçe yapıp büyük bir —- elde ettikten sonra —– ihtarnamesi ile acentelik sözleşmesini haksız ve mesnetsiz olarak feshettiğini, anılan ihtarname içeriğinde de ” acentenin mevzuata uygun olmayan işlem, uygulama ve davranışları” iddiasında bulunduğunu ve fakat bu iddiayı desteleyecek bilgi veya belgelerin mevcut olmadığını öne sürdüğü, bu bağlamda ilgili yasal mevzuat uyarınca söz konusu aksız fesih nedeniyle davacı acenteye —– tazminatı ödenmesi gerektiği, davalının haksız ve tek taraflı olarak acentelik sözleşmesini feshetmesi nedeni ile TTK 122. Madde ve diğer yasal dayanaklar dikkate alınarak fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla——- denkleştirme —- değişen oranlarda ticari temerrüt faizi ile tahsili ile birlikte talep ve dava etmiştir.
Esas davada davalı vekilince sunulan cevap dilekçesinde özetle; davacı acentanın sözleşmeye ve mevzuata aykırı davranışları nedeni ile fesih işlemi uygulandığı, davacı acentenin, ağırlıklı olarak ——–satışı yaptığı, davacı, poliçeleri oluştururken prim fiyatlandırması konusunda başka şirketlere karşı avantaj elde etme ve fiyat rekabeti sağlayarak daha fazla komisyon kazanmak için şirketin bazı çalışanlarını yönlendirdiği ve iyi niyet kaidelerine ve mevzuata aykırı işlem yapılmasını temin ettiği , nitekim davacının isteyerek yarattığı haksız rekabet unsurları taşıtan bu kötü niyetli eylem ve işlemlerden şirket yönetimi, dava dışı —- tarafından müvekkil —– gönderilen, —- ihtarnamesi ile haberdar olduğu, davacı acente aracılığıyla kesilen —-oranında hasarsızlık indirimi yapıldığı ancak —- kayıtlarında bu hasarsızlık indiriminin davacının isteği ve talebiyle görülmediği, davacının bu eylemi gerçekleştirmesinde ihmali ve hatası görülen personelin iş akdi de feshedildiği, davacı acente mevzuata aykırı sözkonusu işlemleri ilgili personelden ısrarla talep edip uygulanmasını sağlayarak haksız rekabete yol açacak eylemlerde bulunduğu gibi, yaptığı işlemler müvekkil sigorta şirketini de zor durumda bıraktığı, davacı acente, müvekkil davalı sigorta şirketini üçüncü kişiler ve idare karşısında zor durumda bırakacak eylem ve işlemlerde bulunduğu, bu sebeple de yapılan haklı fesih olduğundan bahisle davanın reddini talep etmiştir.
Birleşen davada davacı vekilince sunulan dava dilekçesinde özetle; davacının — yılından beri davalının sigorta acentalığını yürüttüğünü, gerçekte davacı şirket yetkilisi— yılından beri davalı şirketin acentasının olduğunu, ancak— yılında şirketleşmeye gidildiğinden yeniden sözleşme yapıldığını, davalı sigorta şirketi—- acentelik sözleşmesini feshettiğini, feshe ilişkin —- ilişkin dava—– derdest olduğunu, fesih ihtarnamesinde —- yıldır çalıştığı acenta hakkında “Mezuata uygun olmayan işlem uygulama ve davranışlar” iddiasında bulunmuş ise de bu işlemlerin ne olduğu hususunda hiçbir açıklama yapmadığını, davacının davalı çalışanlarını yanlış eylemler yapmaya yönlendirdiği anlamında ifadeler kullanmış ve bu şekilde kamuoyunda açıklamalar yaparak müvekkilin ticari itibarına açık bir şekilde zarar verdiğini, bu nedenle müvekkil sigorta poliçesi pazarında prestij kaybına uğramış, tamamen davalıdan kaynaklanan kusurlarda sanki iştiraki varmış, bu kusurlara davacıyı yönlendirmiş gibi yaratılan algı ile finansal ve manevi zarara uğradığını, oluşan haksız rekabet nedeniyle müvekkili aleyhinde algı oluşturulmaya çalışıldığını, davacı şirket ağır manevi zararlara uğradığını, bu nedenle — manevi tazminatın değişen oranlarda ticari temerrüt faizi ile birlikte taleplerinin olduğunu, —- dosya derdest olup birleştirilmesini talep ettiklerini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen davada davalı vekilince sunulan cevap dilekçesinde özetle; Davacının dilekçesinde dellilerine ilişkin açıklama yapmadığını ve hangi delil ile hangi iddiasını kanıtlayacağı hususunu da göstermeyerek kanunun aradığı şartları yerine getirmediğini, bu nedenle HMK m. 119/2 uyarınca davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerektiğini,—– —tazminatı davası sonuçlanmadığından bu dosyanın bekletici mesele yapılması gerektiğini, davanın esasına ilişkin olarak ise; davacı acentenin sözleşmeye ve mevzuata aykırı davranışları nedeni ile fesih işlemini uyguladığını, davacı acente müvekkil şirket adına ağırlıklı olarak —-satışı yaptığını, müvkkilinin davacı acente lehine ve ona özel pek çok çalışma yaptığını, davalının poliçeleri oluştururken prim fiyatlandırması konusunda başka şirketlere karşı avantaj elde etme ve fiyat rekabeti sağlayarak daha fazla komisyon kazanmak için şirketin bazı çalışanlarını yönlendirdiği ve iyiniyet kaidelerine ve mevzuata aykırı işlem yapılmasını temin ettiği tespit edildiğini, buna ilişkin kayıtların müvekkil şirketin şirket defter ve kayıtları ile bilgisayar kayıtlarında açıkça ortaya çıkacağını, davacının isteyerek çıkardığı haksız rekabet ve kötü niyetli işlemlerinden şirket yönetimi, dava dışı —- gönderilen, —haberdar olduğunu, bu acenta aracılığı ile kesilen —–hasarsızlık indirimi yapıldığı, ancak —— kayıtlarında bu hasarsızlık indiriminin davacının isteği ve talebiyle görülmediği tespit edildiğini, bunun üzerine inceleme yapıldığını, davacının bu eylemi gerçekleştirmesinde ihmali ve hatası görülen personelin iş akdinin feshedildiğini, davacı ilgili personele ısrar edip haksız rekabete yol açacak eylemlerde bulunduğu gibi müvekkil şirketi de zor duruma düşürdüğünü, bu nedenle hatası ve ihmali bulunan personel işten çıkartıldığı gibi davacı acentenin de sözleşmesinin haklı olarak feshedildiğini, davacının davalı şirketin menfaatlerini korumakla yükümlü olduğunu, ancak davacının davalı şirketin aleyhine ve onu üçüncü kişiler ve idareye karşı zor durumda bırakacak iş ve eylemlerde bulunduğunu, bu nedenle feshin haklılığını ve sigorta şirketinin herhangi bir tazminat talep etmesinin mümkün olmadığını, davalı müvekkilinin davacının ticari itibarına zarar verecek bir davranışta bulunmadığını, davacı yanca bu durumun ispat etmesi gerektiğini, bu durumun hakkaniyet ve iyi niyetle bağdaşmadığını, müvekkil şirketin sermayesi halka açık olduğunu, faaliyetlerinde sigortalıların ve hissedarların menfaatlerini gözetmek ve şirketi koruyacak gerekli önlemleri almakla yükümlü olduğunu, davacının yaptıklarını yapan bir acenteyi feshetmek sadece bir tercih değil, mevzuat tarafından müvekkil şirket yetkililerine yüklenmiş bir ödev niteliğinde olduğunu, davacı zarara uğradığını, manevi zararın hangi nedenle ortaya çıktığını ve uğradığı zararı ve miktarını kanıtlamak zorunda olduğunu, bu nedenlerle davanın dava şartı yokluğundan reddine, haksız ve mesnetsiz davanın esastan reddine, yargılama gideri ve ücreti vekaletin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini savunmuştur.
Davacı vekilince sunulan —— tahsiline karar verilmesi talep edilmiştir.
Mahkememizce taraf delilleri toplanmış, taraf ticari kayıtları üzerinde inceleme yapılarak raporlar alınmıştır.
Mahkememizce alınan —- tarihli rapor ile özetle; Taraflar arasında aktedilen acentelik sözleşmesinin davalı şirket tarafından sözleşmede kararlaştırılan fesih şartlarına uygun olarak feshedildiğinin açık bir biçimde gösterilmediği kanatiyle haksız olabileceği, TTK 122. maddesinde belirlenen şekli şartların oluştuğu, feshin haksız olduğu ve davacının denkleştirme tazminatı alabileceği yönünde karara varması halinde, acentenin denkleştirme istemi olarak talep edebileceği en yüksek bedel —- olabileceği görüş ve kanaati bildirilmiştir.
Mahkememizce alınan —- tarihli ek rapor ile özetle; davacının TTK m. 112 uyarınca denkleştirme tazminatı talep hakkının bulunduğu, tazminat miktarına ilişkin olarak kök raporda yapılan hesaplama ile bağlı kalındığı yönünden kanaatini bildirmiştir.
Mahkememizce alınan — tarihli rapor ile özetle; Dava tarihinden önceki son beş yılın prim ortalaması hesaplandığında, — prim geliri elde etmiş, beş yılın ortalaması baz alınarak yıllık tutar —- olarak hesaplandığı yönünden kanaatini bildirmiştir.
Mahkememizce alınan —- tarihli rapor ile özetle; davacı acente ile davalı sigorta şirketi arasındaki acentelik sözleşmesinin feshine ilişkin haklılık durumunun, davalı sigorta şirket tarafından yeterli dayanak ve delillerle ortaya konulamadığından dolayı haksız olabileceği, davacı acentenin, TTK’nun m.122 düzenlemesi uyarınca denkleştirme tazminatı talep etme hakkının bulunduğu, dava konusu sözleşme feshinin öncesinde ve sonrasında nitelikleri tespit edilen müşteri —–bağlı olarak elde edilen gelire ilişkin bilgi ve belgelerin sunulması halinde denkleştirme rakamının tespit edilebileceği şeklinde kanaatini bildirmiştir.
Mahkememizce alınan —- tarihli rapor ile özetle; Davacı sigorta acentesi ile davalı sigorta şirketi arasındaki——- bildirimsiz feshinden kaynaklanan ve davalı sigorta şirketinin elde ettiği menfaatlerden , davacıya ödemesi gerekli denkleştirme—– tazminat tutarının—-. olduğu, davalı sigorta şirketinin dava tarihinden önce temerrüdünün olmaması nedeniyle, davacının söz konusu alacak için avans faizi talebinin mali ve hukuki açıdan mümkün olamayacağı; şeklinde kanaati bildirilmiştir.
Mahkememizce alınan —- tarihli ek rapor ile özetle; Alternatif olarak, davacı sigorta acentesi ile davalı sigorta şirketi arasındaki —— bildirimsiz feshinden kaynaklanan ve gerçeğe yakın değerlendirmeler ile tespit edilen —- yenileme oranları dikkate alınarak davacıya ödemesi gerekli denkleştirme—- tazminat tutarının — olduğu, ——olarak davalı sigorta şirketi kayıtları-tramer kayıtları esas alınarak tespit edilen —-yenileme oranı esas alınarak yapılan hesaplamaya göre, alınarak davacıya ödemesi gerekli denkleştirme—– tazminat tutarının —- olduğu, her ne kadar davacının faaliyetini diğer sigorta şirketleri ile gerçekleştirme ihtimali olsa da, davalı sigorta şirketi ile olan özellikli işlemlerinden dolayı, oluşan kayıp nedeniyle davacı acentenin —- tazminatına hak ettiği, şeklinde kanaati bildirilmiştir.
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE;
Esas dava, taraflar arasındaki acentelik sözleşmesinin haksız feshedildiğinden bahisle denkleştirme-portföy tazminatı istemine, birleşen dava ise aynı fesih nedeniyle davacının ticari itibarının zedelendiğinden bahisle manevi tazminat istemine ilişkindir.
—— sayılı ilamında da işaret edildiği üzere; genel olarak —- tazminatı, acentelik sözleşmesi sona erdikten sonra, bu ilişkinin devamı boyunca acentenin kişisel gayretiyle yarattığı müşteri çevresinden müvekkilinin hâlen yararlanması, acentenin ise yararlanmaması nedeniyle uğradığı kaybın karşılığıdır. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 122. maddesinde açıkça—–olarak da ifade edilen bu tür tazminat, fesih tarihinde yürürlükte bulunan—- açıkça düzenlenmemiştir.
Ancak, sözleşme tarihinde yürürlükte bulunan ve somut olaya uygulanması gereken 6762 sayılı TTK’nın 134. maddesinde fesihten sonraki komisyon alacağı, tazminat borcu başlığı altında düzenlenmiş bulunmaktadır. Anılan maddenin ilk fıkrasına göre, acente ancak, sözleşmenin haksız olarak feshedilmesi veya ihbar süresine uyulmadan sözleşmenin feshi hâlinde, başlanmış işlerin tamamlanmamasından dolayı uğradığı zararın tazminini isteyebilmesi mümkündür. Aynı maddenin ikinci fıkrasında ise ancak, ölüm, iflas veya hacir altına alınma sebebiyle sözleşmenin sona ermesi hâllerinde acentenin münasip bir tazminat isteyebileceği hüküm altına alınmıştır. Görüldüğü gibi tazminat talep edebilme hakkı hem yürürlükteki mevzuat hem de mülga mevzuatta ancak fesihte kusurlu bulunmayan acente veya haleflerine tanınmıştır. Başka deyişle, mevzuatta sözleşmenin feshine kusurlu davranışlarıyla neden olan acentenin tazminat adı altında komisyon alacağını tahsil edebileceğine ilişkin bir düzenleme mevcut değildir.
Bundan başka, —— tazminatının hukuki mantığı, acente tarafından müvekkiline kazandırılmış müşterilerle yapılmış yahut kısa sürede yapılacak olan işler dolayısıyla sözleşme ilişkisi devam etseydi acentenin elde edebileceği ücret ve somut olayın özellikleri gerektiriyorsa hakkaniyet ölçüsünde bir tazminat olmasıdır.
Mahkememizce açıklanan bu düzenlemeler çerçevesinde somut olayın incelenmesinde; taraflar arasında düzenlenen acentelik sözleşmesinin —- tarihli olduğu, sözleşmenin 10/b maddesinde bildirimsiz feshin düzenlendiği, sözleşmenin 13. maddesinde ise delil anlaşması hükümlerinin öngörüldüğü, ihtilaf halinde davalı şirket kayıtlarının esas alınacağının tespit edildiği belirlenmiştir.
Davalı tarafça gönderilen —– tarihli ihtarnamenin tetkikinde ise, acentelik sözleşmesinin, mevzuata uygun olmayan işlem, uygulama ve davranışlar nedeniyle sözleşmenin 3/b ve 10/b maddesi ile yasal mevzuat gereği bildirimsiz olarak feshedildiğinin bildirildiği belirlenmiştir.
Taraflar arasındaki acentelik sözleşmesinin 3/b maddesi, “Mevzuata, Limit tablolarına, Tarife ve Talimatlara Uyma Yükümlülüğü” başlığında “Acente, sigorta faaliyetlerinde ilgili kanun, tüzük, yönetmelik ve diğer mevzuata, Şirket’in sigorta tarife ve şartlarına—– kararlarına, limit tablolarına, Şirketin vereceği yazılı ve sözlü talimatlara uymakla yükümlüdür.”düzenlemesini içermektedir.
Davalı tarafça gönderilen fesih ihtarında da, sözleşmenin anılan 3/b maddesine aykırılık iddiasıyla sözleşme feshedilmiş olup, bu feshin gerekçesi olarak yargılamada, davacı şirketin başka şirketlere avantaj elde etmek ve fiyat rekabeti sağlayarak daha fazla komisyon kazanmak için şirketin bazı çalışanlarını yönlendirdiği ve iyiniyet kaidelerine aykırı işlemler yapılmasını temin ettiğini tespit ettikleri, davacının haksız rekabet unsurları taşıyan bu kötüniyetli eylem ve işlemlerini davalı yönetiminin, dava dışı — tarafından davalı sigorta şirketine gönderilen,—- ihtarnamesi ile haberdar olduğu, buna göre davacı acente aracılığıyla kesilen —- oranında hasarsızlık indirimi yapıldığı ancak —- hasarsızlık indiriminin davacının isteği ve talebiyle görülmediğinin tespit edildiği, bunun üzerine, davacının bu eylemi gerçekleştirmesinde ihmal ve hatası görülen davalı personelinin de iş aktinin feshedildiği ileri sürülmüştür.
Davalı tarafın, cevap dilekçesi ve aşamalardaki anlatımına göre, bildirimsiz fesih ihtarına gerekçe yapılan hususta, iddiasına göre hukuka veya uygulamaya aykırı işlemin gerçekleşmesinde bir şekilde davalı şirketin personelinin de ihmal ve hatası olduğunun bildirildiği, personelinin işle ilgili tasarruflarından davalı sigorta şirketinin de sorumlu olacağı, bu kapsamda feshe gerekçe yapılan mevzuat veya uygulamaya aykırı işlemlerin gerçekleştirilmiş olmasından, sigorta şirketinin de, personelinin eylemi nedeniyle sorumluluğunun göz ardı edilemeyeceği değerlendirilmiştir.
Bundan başka davalı tarafça bildirimsiz fesih ihtarının sözleşmenin 3/b maddesine dayandırıldığı halde, fesih ihtarında sözleşmenin 3/b maddesinde gösterilen hususlardan hangisine aykırı davranıldığının açıklanmadığı, bu çerçevede davacı acentenin hangi mevzuata nasıl aykırı davrandığı, hangi limit tablosuna ve şirketin hangi yazılı ve sözlü talimatlarına uymadığının ortaya konulmadığı belirlenmiştir.
Bununla birlikte yine fesih ihtarında belirtilen sözleşmenin 10/b maddesinde belirlenen “Acentenin ilgili kanun, kanun hükmünde kararname, tüzük, yönetmelik hükümlerine ve diğer yasal düzenlemelere, ilgili bakanlık genelgelerine, şirket talimatlarına, Acentelik sözleşmesi veya Acentelik ek protokol ve sözleşme hükümlerine uymaması halinde (..)” şeklinde açıklanan düzenleme gereğince hangi mevzuat, düzenleme, genelge ve şirket talimatlarına uygun davranmadığının fesihte gösterilmesi gerektiği halde bu yönde bir açıklama yapılmadığı belirlenmiştir.
Davalı tarafça feshe gerekçe yapılan,—-%40 oranında hasarsızlık indirimi yapıldığı ancak ——- kayıtlarında bu hasarsızlık indiriminin davacının isteği ve talebiyle görülmediği iddiası yönünden, yukarıda açıklandığı üzere davalı şirketin personelinin de ihmal ve hatasının bulunduğunun davalı tarafça ifade ediliği, dolayısıyla feshe gerekçe yapılan mevzuat veya uygulamaya aykırı işlemlerin gerçekleştirildiği iddiası yönünden, davalı sigorta şirketinin de sorumluluğunun dışlanamayacağı Mahkememizce değerlendirilmiş, yanı sıra Mahkememizce alınan —- tarihli raporda da ifade edilen, acentelerin, sigorta şirketinden habersiz ve bağımsız olarak prim, teminat içeriği ve tutarı, tenzilat ve prim taksitleri belirleme imkanı olamayacağı, sigorta acentesinin, müşterisine yönelik sistemin kendisine sağlamadığı özel bazı avantajlar sağlamak istediğinde ise bu özel isteklerini sigorta şirketinin ilgili departmanlarıyla görüşerek ve sigorta şirketi yetkililerinin onayıyla müşterisine sunabildiği ve yine sigorta şirketinin onayıyla poliçe tanzim edebildiği, sigorta şirketinden bağımsız ve habersiz olarak poliçe tanzim etme ve müşteriye verme olanağının bulunmadığı, bu sebeple de dava dışı diğer acentenin şikayetine konu olan indirimli poliçe tanzimi ve bu durumun —- sistemine kayıt yapılmamış olmasından davalı sigorta şirketinin bütünüyle haberdar olmamasının hayatın olağan akışına pek uygun görünmediği, dava dosyasına sunulan ve feshin dayandırıldığı bir tek olayın tek başına fesih sebebi olabilmesi için davalı şirkete önemli bir tutarda zarar vermesi, tahsil edilen primden daha fazla zarar oluşturması gerektiği, ayrıca bahis konusu işlemin münferit veya sehven yapılmış bir işlem de olabileceği, bu işlemlerin çok sayıda, sürekli ve alışkanlık haline getirilmiş olmasının feshe haklılık kazandıracağı kanaatine Mahkememizce de iştirak olunmuş, feshin haklı gerekçelere dayandırıldığının ispat olunamadığı kanaatine varılmıştır.
Yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde, davalı tarafça yapılan feshin haksız fesih olduğu kanaatiyle davacının tazminat istemi yönünden Mahkememizce raporlar alınmıştır.
— tarihli ek raporda, davacı acentanın son — yıllık ortalama komisyon gelirlerinin ——- olduğu, acentenin denkleştirme istemi olarak talep edebileceği en yüksek bedelin —- olabileceği görüşü bildirilmiş ise de, anılan raporda acente tarafından müvekkiline kazandırılmış müşterilerle yapılmış yahut kısa sürede yapılacak olan işler dolayısıyla sözleşme ilişkisi devam etseydi acentenin elde edebileceği ücret olup olmadığı yönünde taraf şirketler özenlinde, fesihten sonra elde edilen menfaatin, mahrum kalınan ücretin somutlaştırılmadığı belirlenmekle anılan tutarın hükme esas alınamayacağı değerlendirilmiştir.
Taraf itirazları üzerine yeni bilirkişi heyetince sunulan — kök raporda mali bir değerlendirme yapılmamış olmakla, aynı heyetçe sunulan — tarihli —— olarak hesaplandığı şeklindeki görüşe, yukarıda da ifade edildiği üzere, taraf şirketler özenlinde inceleme yapılmadığı, davalı şirket yönünden fesihten sonra elde edilen menfaatin, davacı şirket yönünden mahrum kalınan ücretin somutlaştırılmadığı belirlenmekle anılan kök ve ek raporun da hükme esas alınamayacağı değerlendirilmiştir.
Mahkememizce alınan — tarihli yeni heyet raporunun ise hüküm kurmaya elverişli olmadığı Mahkememizin— tarihli ek rapor alınmıştır.
Sunulan —tarihli ek raporda, taraflar arasındaki sözleşmenin, delil anlaşması hükümlerine uygun olarak, davalı şirket kayıtları esas alınarak ve fesihten sonra davalı tarafça yenilenmiş olan poliçelerin, davacı şirket portföyünün %8’ine denk geldiğinin belirlenerek hesap yapıldığı, buna göre davacının haksız fesih nedeniyle —— bu orana denk geldiği, acentelik sözleşmesinin haksız feshi halinde tazmini gereken tutarın, müvekkilin acentenin portföyünden elde ettiği menfaat kadar olabileceği kanaatiyle tespit edilen—-yönünden davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
Birleşen davaya konu manevi tazminat istemi yönünden ise, feshin davacı şirketin şahıs varlığını zedelediği, davalı tarafça davacının şahıs varlığına yönelik haksız bir eylem gerçekleştirildiğinin ispat olunamadığı kanaatiyle manevi tazminat isteminin reddine dair kara vermek gerektiği kanaati hasıl olmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Esas davanın kısmen kabulü ile —– tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, aşan istemin reddine,
2-Birleşen —-esas sayılı davasının reddine,
3-Esas dava yönünden alınması gerekli 2.346,64 TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 853,88 TL harc ile 9.051,08 TL ıslah harcın mahsubu ile kalan bakiye 7.558,32 TL nin davacıya iadesine,
4-Birleşen dosya yönünden alınması gerekli 59,30 TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 170,78 TL harcın mahsubu ile kalan bakiye 111,48 TL’nin davacıya iadesine,
5-Esas dava yönünden Avukatlık asgari ücret tarifesine göre davacı için takdir olunan 5.152,93 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Esas dava yönünden Avukatlık asgari ücret tarifesine göre davalı için takdir olunan 5.152,93 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Birleşen dava yönünden Avukatlık asgari ücret tarifesine göre davalı için takdir olunan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-Davacı tarafından dava açılırken harç olarak yatırılan 9.051,08 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9- Davacı tarafından sarfedilen 9.600,00 TL bilirkişi gideri , 555,00 TL posta gideri olmak üzere toplam 10.155,00 TL yargılama giderlerinin haklılık oranına göre 601,47 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalan 9.553,53 TL’nin davacı üzerinde bırakılmasına,
10-Davalı tarafından sarfedilen 4.500,00 TL bilirkişi gideri, 300,00 TL posta gideri olmak üzere topma 4.800 TL yargılama giderlerinin haklılık oranına göre 4.515,70 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, kalan 284,30 TL’nin davalı üzerinde bırakılmasına,
11-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine,
Dair, Davacı Vekilinin ve Davalı Vekilinin yüzlerine karşı tebliğden itibaren 2 hafta süre içinde İstinaf yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.08/12/2021