Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/770 E. 2021/171 K. 16.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2016/770 Esas
KARAR NO: 2021/171
DAVA: Tazminat
DAVA TARİHİ : 22/06/2016
KARAR TARİHİ: 16/02/2021
Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirket sigortalısı—– emtia sigorta poliçesi ile sigortalı iki adet hazır ev tipi emtianın —– taşınmak üzere nakliyeciye hasarsız ve sağlam olarak teslim edildiğini, emtianın—– plakalı araca yüklendiğini, yükün bir kısmının araçtan taşmış vaziyette yükleme yapıldığını, emtianın — tarihinde —- alıcı sigortalı——–ulaştığını, sigortalıya teslim edilen emtianın tahliye öncesi araç üzerinde yapılan kontrolünde emtianın alt kısmında çatlak ve muhtelif kısımlarında kırılma olduğunun görüldüğünü, teslimat sonrasında alıcı tarafından hasar tespiti yaptırıldığını, emtianın nakliyeci tarafından hasarlı teslim edildiğine dair —— üzerine not yazılarak hasar tutanağı hazırlandığını, hasar tutanağına istinaden CMR sigortacısına hasar talebi yapıldığını, CMR sigortacısının istif hatası gerekçesi ile hasar talebini reddettiğini, davacı şirketin ekspertiz raporu ile hasarın istif hatasından kaynaklanmadığını tespit ettiğini, meydana gelen zarardan taşıyıcının sorumlu olduğunu, ekspertiz raporu ile tespit edilen —— tarihinde davacı şirketin sigortalısına ödendiğini, davacı şirketin böylelikle sigortalının haklarına halef olduğunu, emtianın hasar görmesine neden olan davalıya —- tarihli bir yazı gönderilerek —– gün içerisinde hasar tutarının ödenmesinin ihtar edildiğini, davalının bu ihtara olumsuz yanıt verdiğini belirtmiş, şimdilik — tazminat bedelinin ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalının— malzemenin —- uzunluğundaki araçla taşınması hususunda taşıtan sigortalı ve imalatçıdan yazılı muvafakat alındığını, davalının ——– çıkıntının taşınan malda bir zarara yol açıp açmayacağını malın özelliklerine göre bilemeyeceğini, taşıma sözleşmesine göre taşınacak ürünün çatı malzemesi olduğunu, bu nedenle davalının kusurunun bulunmadığını, kusur olduğu varsayılırsa sigortalının müterafik kusurunun olduğunu, şasenin ürünü taşıyamamasının üretim hatası olduğunu, ekspertiz raporunun çelişkiler içerdiğini, yol güzergahının otoyol olduğunu, pencere camlarının kırılmasının yanlış ambalaj nedeniyle meydana geldiğini, talep edilen faizinin CMR 27. maddeye uygun olmadığını belirtmiş, davanın reddine, vekalet ücreti ile mahkeme giderlerinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, nakliyat sigorta poliçesine dayalı rücuan tazminat istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; dava konusu emtianın taşınması sırasında meydana gelen hasarın davalı taşıyıcının kusurundan kaynaklanıp kaynaklanmadığı, hasarın yükleme hatası nedeniyle meydana gelip gelmediği, hasarının ne olduğu ile davalının kusuru oranında bu zarardan sorumlu olup olmadığı noktalarında
Mahkemece yapılan yargılama sırasında, taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen ———tarihli ek rapor içeriğine göre; ekspertiz raporunda tespit edilen —— tutarındaki hasarlı malzeme değerinin kadri maruf değer taşıdığı, taşınacak emtianın ambalajlama ve yüklemesinin gönderici firma elemanları tarafından yapıldığı, dava konusu hasarın taşımadaki yükleme hatasından kaynaklandığı, yüke olan özen yükümlülüğünü ihlalden dolayı davalı taşıyıcının hasarın oluşmasında %25 oranında kusuru olduğu mütalaa edilmiştir.
Davacı vekilince harcı da yatırılan — tarihli ıslah dilekçesi ile —— davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Dosyada yer alan ekspertiz raporu ve bilirkişi raporları gözetildiğinde sigortalı emtia üzerinde meydana gelen hasarın taşıma sırasındaki istiflemenin hatalı ve sabitlemenin yetersiz şekilde yapılmış olmasından kaynaklandığı hususu sabittir. CMR hükümlerine tabi taşımalarda taşıyıcının, eşyanın kendisine teslim edildiği tarihten gönderilene teslim edildiği tarihe kadar meydana gelen hasar ve kayıplardan sorumlu olacağı esas olmakla birlikte, anılan Konvansiyon’un 17/4-c maddesinde, yükün gönderici, alıcı veya bunların adına hareket eden kişiler tarafından alınması, yüklenmesi, istiflenmesi veya boşaltılması özel bir risk durumu olarak kabul edilmiş, hasar veya kaybın anılan nedenlerden kaynaklanması halinde taşıyıcının sorumlu olmayacağı hükme bağlanmıştır. Fakat, bu halde dahi taşıyıcının yükün sağlıklı taşınabilmesi için yükleme ve istiflemeye gerekli özeni gösterme ve nezaret etme yükümlülüğü bulunmaktadır. Bahse konu yükümlülüğün ihlali, taşıyıcı bakımından müterafik kusur oluşturacaktır.
Somut olayda, her ne kadar istiflemenin sigortalı gönderen tarafından gerçekleştirildiği anlaşılmaktaysa da, taşıma sözleşmesinin tarafı olan ve emtiayı fiilen taşıyan davalının —– istiflemeye nezaret etme yükümlülüğüne dair yerleşik içtihatları ve anılan ilkeler çerçevesinde, açıkça araçtan taşma mevcutken gerçekleştirilen istiflemeye nezaret etme ve yüke gerekli özeni gösterme yükümlülüklerini gereği gibi yerine getirmediğinden sigortalı emtia üzerinde oluşan zarardan müterafik kusuru nedeniyle sorumlu olduğunun kabulü gerekir. Mahkememizce, CMR Konvansiyonu’nun 23/2. maddesinde belirtildiği şekilde gerçek hasar —– olarak saptanmış, daha sonra 23/3. maddesinde belirtildiği şekilde taşıyıcının sınırlı sorumluluğu belirlenmiş, gerçek zararın belirlenen sınırlı sorumluluk miktarının (limit) altında kalması nedeniyle gerçek zarar tutarından davalının sorumlu olduğu anlaşılmıştır. Davalının hasarın meydana gelmesinde %25 oranında kusurlu olduğuna dair bilirkişi raporuna, mahkememizce de iştirak edilmiştir. Nitekim, davacı vekili —- tarihli ıslah dilekçesi ile bu orana isabet eden —— tahsilini talep etmiştir.
Türk Borçlar Kanunu’nun 99. maddesi hükmünce borçlunun temerrüde düşmesi durumunda, alacaklı yabancı para üzerinden oluşan alacağını vade veya fiili ödeme günündeki kur değeri üzerinden —- olarak isteyebilir. —- istikrar kazanmış kararlarında, alacaklıya tanınan bu hakkın doğrudan doğruya yasadan doğan, özel ve dönülmesi mümkün bulunmayan bir tercih hakkı olduğu kabul edilmektedir ——– Benzer bir ifadeyle, alacaklı, yabancı paranın aynen, vade veya fiili ödeme günündeki kur değeri üzerinden ödetilmesini isteme olanağı varken, alternatif seçimlik hakkını Türk Lirası olarak ortaya koyduktan sonra, bu seçimlik haktan dönerek, yabancı para isteyemez ——— Bu durumda, davacının alacağını yabancı para birimi olan —– tedavüldeki başka bir yabancı para birimi olarak tahsilini talep etme imkanı olduğu halde dava tarihinde yürürlülükte bulunan 6098 sayılı Borçlar Kanunu 99. maddesine göre tercih hakkını —- üzerinden tahsil istemi olarak kullandığına göre artık ıslah yoluyla bu tercihinin değiştirilmesi mümkün olamayacağından, hükümde alacağın—— karşılığına hükmedilmesi gerekmiştir.
Rücu hakkı başkasına ait bir borcu yerine getiren kişinin malvarlığında meydana gelen kaybı gidermeye yönelen tazminat niteliğinde bir talep hakkı olup davacının mal varlığındaki eksilme, ödeme tarihinde gerçekleştiğinden ödeme gününden itibaren faize hükmedilmesi gerekir. Bu nedenle, dava ve ıslah tarihlerinden itibaren faize hükmedilmez. Öte yandan, dava konusu uyuşmazlıkta CMR Konvansiyonu hükümlerinin uygulanması gerekmektedir. Anılan sözleşmenin 27/1 nci bent hükmünde, hak sahibinin ödeme talebinin yazılı olarak taşıyıcıya gönderildiği tarihten, böyle bir talepte bulunulmamış ise dava tarihinden itibaren temerrüt faizine hükmedileceği öngörülmüştür. Davacı—- şirketi tarafından davalıya hitaben gönderilen ———- içinde ödenmesi aksi taktirde dava açılacağı” ihtar edilmiştir. Mahkememizce, anılan CMR hükmü ve davacının davalıya gönderiği ihtarın tebliğ tarihi ile ihtarda verdiği atıfet mehli nazara alınarak temerrüt faizine hükmedilmesi gerekmiş, açılanan nedenlerle aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın kısmen kabulüne;
—— temerrüt tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Fazlaya ilişkin istemin reddine,
2-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 709,66 TL harçtan peşin alınan 29,20 TL harç ve 340,00 TL ıslah harcının mahsubuna, bakiye 340,46 TL karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine uyarınca davanın kabul edilen miktarı üzerinden hesaplanan 4.080,00 TL maktu vekâlet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davalı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine uyarınca davanın reddedilen miktarı üzerinden hesaplanan 4.080,00 TL maktu vekâlet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yatırılan 29,20 TL başvurma harcı, 29,20 TL peşin harç, 4,30 TL vekalet harcı ve 340,00 TL ıslah harcı toplamı: 402,70 TL ile davanın kabul oranına (54,04) göre hesaplanan 1.497,02 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından yapılan bir yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Taraflarca yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333. maddesi gereğince karar kesinleştikten sonra yatırana iadesine,
Dair, gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olduğuna dair davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 16/02/2021