Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/628 E. 2018/442 K. 20.04.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2016/628 Esas
KARAR NO : 2018/442

DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 18/05/2016
KARAR TARİHİ : 20/04/2018

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP:
Davacı vekilinin 18/05/2016 tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin davalı şirketten elektrik hizmeti satın aldığını, müvekkilin başka abone numaraları üzerinden aldığı elektrik var ise davalı kayıtlarından çıkacağını, müvekkile her ay kullanmış olduğu elektrik tüketim miktarına göre davalı firmalar tarafından fatura tahakkuk ettirildiğini, müvekkil tarafından her ay düzenli olarak ödenen faturalarda tüketim bedeli karşılığı olmayan “Kayıp Kaçak Bedeli”, “Perakende Satış Hizmet Bedeli”, “PSH Sayaç Okuma Bedeli”, “İletim Sistemi Kullanım Bedeli”, “Dağıtım Bedeli” adı altında haksız ve hukuka aykırı bir bedelin davalı tarafından tahsil edildiğini, bu alacakların fatura ödeme tarihlerinden itibaren hesap edilecek değişen oranlarda avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama gideri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı vekilinin 24/06/2016 tarihli cevap dilekçesinde özetle; 6446 sayılı yasa’ nın 17 ve geçici 20. maddesi doğrultusunda davanın reddine, 6446 sayılı yasa’dan kaynaklanan ayrıştırma ve kısmi bölünme sebebiyle müvekkilim şirketin davanın tarafı olmadığının kabulüne pasif husumet yokluğundan davanın reddine, 6446 sayılı’ nın 17 / 4 maddesi kapsamında epdk kararları iptal edilmeksizin davaya konu fatura kalemlerinin ilgili perakende satış (tedarik) şirketi tarafından epdk kararları doğrultusunda tahsil edilmiş olduğunun kabulüne, davanın reddine, tahakkuk ve tahsil edildikleri tarih bakımından yürürlükte bulunan epdk kararlarına ve mevzuata uygun fatura kalemlerinin tahsilinin, ilgili epdk kararı iptal edilmeksizin iade edilmesinin hukuken mümkün olmadığının kabulü ile davanın reddine, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Dosya konusunda uzman Elektrik Bilirkişi———- tevdi edilerek rapor alınmış ve mahkememiz dosyası arasına alındığı görüldü.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE:
Dava, Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) istemine ilişkindir.
Dava, 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na, 4.6.2016 tarihli ve 6719 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun yürürlük tarihinden önce açılmış ve geçmişten gelen alınmaması gerektiği halde haksız tahsil edilen bedellerin iadesi istenmiştir. Davacı, davalı şirket tarafından kendisinden kayıp kaçak ve dava dilekçesinde belirtilen diğer ad altında kesintisi yapılan bedellerin hukuka aykırı olarak alındığını belirterek iadesini talep etmiş olup, kesintisi yapılan bedellerin miktarına yönelik herhangi bir itiraz ileri sürmemiştir.
17/06/2016 tarihinde yürürlüğe giren 6446 Sayılı Kanunun 17. Maddesini değiştiren 6719 Sayılı Kanunun 21 ve geçici 19-20 maddesi ile tarifelerdeki bir kısım bedeller yasal tanıma kavuşturularak tahsilinin zorunlu olduğu ve tüketicilerden tahsil edileceği ve bu hükümlerin geçmişe etkili olarak yürürlükteki uyuşmazlıklarda da uygulanacağı belirtilmiştir. Davacı bu istemin geriye etkili yasal düzenleme ile elinden alınmasının kabul edilemeyeceğini ileri sürse de; davayı gören mahkemeler tarafından geçici 20. maddeyi “yok” sayabilmek, yani geriye dönük aleyhe uygulama olamayacağından bahisle, yalnızca ileri etkili uygulamaları kabul edilebileceğini söylemek mümkün değildir. Yürürlüğe giren düzenleme hukuka aykırı olsa bile, yürürlükte kaldığı müddetçe geriye veya ileriye uygulanacaktır. Somut olayda, Kanunun 21. maddesi, 17.06.2016 tarihinden sonrasını ve geçici 20. maddeyi öngören 26. maddesi de, 17.06.2016 tarihine kadar açılan takip ve davalar ile başvuruları kapsamaktadır. Bahsettiğimiz bu iki yasal düzenleme, iptal edilmedikleri veya yürürlükten kaldırılmadıkları sürece uygulanacaktır. O halde, davalı şirket, mevcut yasal düzenleme ile kaçak-kayıp bedelini abonelerine yansıtabilecektir.
Uzman bilirkişi tarafından düzenlenen raporda; dava konusunun 6719 sayılı kanun kapsamında değerlendirme yapıldığında davalı tarafça düzenlenen faturalarda tahakkuk ettirilen “kayıp kaçak bedeli, iletim bedeli, dağıtım bedeli, sayaç okuma PSH bedeli ” birim fiyatları ve tutarları yönünden EPDK.nın onayladığı tarifelere ve düzenleyici işlemlere uygun olduğunun belirtildiği görülmüştür.
Süresinde faturalara itiraz etmeyip bedellerini de ödeyen davacının, Yargıtay kararlarına dayanarak alacak kalemlerinin tahsilinin hukuka aykırı olduğu iddiasıyla açtığı davada, sonradan ve geçmişe etkili olarak yürürlüğe giren geçerli ve bağlayıcı olan yeni yasadan dolayı, EPDK kararlarına dayanılarak düzenlenen yasal zemine kavuşan dava konusu faturaların yasal olarak tahsil edildiği ve böylece; 6719 sayılı yeni yasadan önce yasanın kurula verdiği yetkiye dayanılarak EPDK tarafından yürürlükteki tebliğ ve yönetmeliklerle mevzuat hükümlerine uygun olarak tahakkuk ettirilip tahsil edilen dava konusu fatura bedellerinin iadesi yönündeki talebin yasal dayanağı olmadığı kanaatine varılmıştır.
Ayrıca EPDK tarafından düzenlenen ve 27.09.2012 tarihinde 28424 sayılı RG de yayımlanan kurul kararı ile 6446 sayılı Kanun gereği dağıtım ve perakende satış faaliyetlerinin 01.01.2013 tarihinden itibaren ayrı tüzel kişilikler altında yürütülmesine dair düzenleme yapılmış, 03.07.2013 tarih ve 8355 sayılı Ticaret Sicil Gazetesindeki kısmi bölünme başlıklı 3.maddesinde ” Abonelerle yapılan perakende satış sözleşmeleri ve bu sözleşmeler kapsamında doğan hak, alacak ve borçların kül halinde————- devredileceği belirtilmekle, bu tarihten sonra açılacak davaların —————açılması gerektiği , oysaki——– karşı açıldığı anlaşılmakla davanın hem husumet yokluğundan hem de yukarıda açıklanan yasal değişiklik nedeniyle esastan reddine dair karar vermek gerekmiştir.
Dava açmakta Yargıtay içtihatlarına göre haklı olduğu kuvvetle muhtemel olan ancak kesin olarak haklılığı belirlenmeyen davacının uygulanması zorunlu olan yeni yasadan dolayı esasa girilmeden davanın zorunlu olarak usulden reddedilmesinden dolayı tarafların yargılama gideri vekalet ücretinden sorumlu tutulmaması gerektiği kanaatine varılmış, aşağıdaki hüküm kurulmuştur. (İST. B.A.M. 27/12/2016 T. ————–.HD. 2017/1 E. 2017/8 K.).
HÜKÜM:(Gerekçesi kararda açıklandığı üzere)
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 35,90 TL maktu karar ve ilam harcının, peşin alınan 29,20 TL ile mahsubu ile bakiye 6,70 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3-Davacının ve davalının yaptığı yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
4-Taraflara vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Taraflarca dava dosyasına yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333.maddesi gereğince karar kesinleştikten sonra yatırana iadesine,
Dair;gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olduğuna dair davacı vekilinin ve davalı vekilnin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.——