Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/590 E. 2019/45 K. 25.01.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2016/590 Esas
KARAR NO : 2019/45
DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ: 11/05/2016
KARAR TARİHİ: 25/01/2019
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan iş bu davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili tarafından verilen dava dilekçesinde özetle;davacı şirket ile davalı arasında 14/12/2015 tarihinde Hazır Beton Sözleşmesi imzalandığını; davalı taraf işbu sözleşme ile davacı tarafından inşa edilmekte olan konut inşaatına beton temin etme yükümlülüğü altına girdiğini; davacı tarafından mala karşılık gelen bedeller sözleşmenin ödeme şekli ve detayları başlıklı 6.maddesinde belirlendi üzere davalı adına 3 adet çek keşide etmek ve nakden olmak suretiyle ödendiğini; ancak, daalı tarafın sözleşmenin ilk dönemlerinde mal teslim yükümlülüğünü düzenli yerine getirdiğini, bir süre sonra davacının bedellerini ödediği betonların davalı tarafça teslim edilmediğini; davacı tarafından davalıya ödenen 34.809,84 TL’nin davalıdan tahsilinin gerektiğini; davacı tarafından ——-tarihinden —–.Noterliği’nin ——yevmiye nolu ihtarnamenin çekildiğini; ancak, ihtarnameye cevap verilmediği ve devamında davacı tarafından ————tarihinde —-.Noterliği’nin——–yevmiye nolu ihtarnamesi ile sözleşmenin feshedildiğini; davacı tarafından gönderilen işbu ihtarnameler neticesinde davalı tarafın temerrüde düştüğünü, davacının zarara uğratıldığını; inşaaların devam ettirebilmesi için başkaca hazır beton işi yapan şirketlerden beton satın alındığını; bu nedenlerle, davalıya ödenen 34.809,84 TL’nin davacıya iadesi ile yargılama gideri ile vekat ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini; talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilince verilen davaya cevap dilekçesinde özetle; davacının iddialarını gerçeği yasıtmadığını, ticari defter ve kayıtlarının incelendiğinde bu durumun ortaya çıkacağını, öte yandan davalı şirket adına 11/04/2016 tarihinde Anadolu 9.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin ——esas sayılı dosyasıyla iflasın ertelemesi davası açıldığını; işbu davada 12/04/2016 tarihinde ihtiyati tedbir kararı verilmiş şirkete kayyım atandığını; davacının iflas erteleme sürecinden endişe ettiği için başka bir şirketle sözleşme imzaladığını ve huzurdaki davayı açtığını; ancak davanın haksız ve yersiz olduğunu ve davanın reddine karar verilmesi ile yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini; talep etmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında, taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişi ———- tarafından verilen kök ve ek rapor içeriğinde; taraflar arasında 14/12/2015 tarihinde Hazır Beton alım sözleşmesinin imzalanmasına müteakip davacı tarafında peşin avans olarak 133.000,00 TL’si banka havalesi, 39.000,00 TL ‘si ÇEK (13.300,00 TL x3) olam üzere 173.100,00 TL ödeme yaptığını; ancak aynı süre içerisinde ise davalı şirketin yapmış olduğu hazir beton teslimatı 145.870,96 TL olmakla davalı tarafın 27.229,04 TL hazır beton teslimatını eksik yaptığı, davacı alacaklının davalıdan almış olduğu mallara ilişkin faturaları ve yaptığı ödemeleri usulüne uygun tuttuğu defterlerine kaydettiği, örtüşen fatura rakamları ile BA beyanı ile vergi dairesine de bildirdiği; davalı vekilinin bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde defterlerinin incelenmesinin talep edilmesine rağmen, defter/belge ibraz etmediği hususları topluca gözetildiğinde; sözleşme öncesinde 775,61 TL cari hesap alacağının da ilave edilmesiyle davacının 11/05/2016 dava tarihi itibariyle davalıdan 28.004,65 TL alacağı olduğunu ispat ettiği; yönünde görüş bildirildiği; görülmüştür.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) hükümlerine göre: Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK 222/1). Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK 222/2). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması ve defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur (HMK 222/4).
İbrazı istenen belgenin, ileri sürülen hususun ispatı için zorunlu ve bu isteğin kanuna uygun olduğuna mahkemece kanaat getirildiği ve karşı taraf da bu belgenin elinde olduğunu ikrar ettiği veya ileri sürülen talep üzerine sükut ettiği yahut belgenin var olduğu resmî bir kayıtla anlaşıldığı veya başka bir belgede ikrar olunduğu takdirde, mahkeme bu belgenin ibrazı için kesin bir süre verir (HMK 220/1). Belgeyi ibraz etmesine karar verilen taraf, kendisine verilen sürede belgeyi ibraz etmez ve aynı sürede, delilleriyle birlikte ibraz etmemesi hakkında kabul edilebilir bir mazeret göstermez ya da belgenin elinde bulunduğunu inkâr eder ve teklif edilen yemini kabul veya icra etmezse, mahkeme duruma göre belgenin içeriği konusunda diğer tarafın beyanını kabul edebilir (HMK 220/3).
Bu kurallar birlikte değerlendirildiğinde ticari davalarda, yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda, ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasa’da delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması gerekir. Bir taraf kendi defterlerine delil olarak dayanmış ise karşı tarafın ticari defterlerine dayanılmamış olsa da karşı taraf defterlerinin incelenmesi zorunludur. Çünkü tarafın ticari defterleri Yasa’da belirtildiği üzere karşı tarafın ticari defterleri ile uyumlu olduğu takdirde lehine delil olabilecektir. Karşı taraf defterleri incelenmediği takdirde dayanan tarafın kendi defterindeki kayıtların lehe delil olması mümkün değildir. Davacının da bu durumu bilerek ticari defterlere delil olarak dayandığı ve karşı tarafın ticari defterlerinin de incelenmesini istediği kabul edilmelidir. Aksinin kabulü halinde davacının ticari defterleri tek başına delil niteliği taşımadığından dayanılan böyle bir delilin incelenmesine gerek de olmayacaktır. Karşı taraf ticari defterlerini sunar ise birlikte incelenip değerlendirildiğinden delil olup olmadığı sonucuna göre değerlendirilebilecektir. Karşı taraf ticari defterlerini sunmadığı takdirde ise bu davranışı ile kendi ticari defterlerinin davacı defterleri ile uyumlu olup olmadığının incelenmesine engel olduğundan, engel olduğu sonucun varlığını kabul etmiş sayılmalıdır. Tacir olup ticari defter tutmak zorunda olan taraf, ticari defterleri bulunmadığını ileri süremeyeceğinden verilen kesin süreye rağmen ibraz etmediği takdirde, belgenin elinde olmadığına dair yemin etmesine gerek olmaksızın HMK 220/3. madde gereğince sunmaktan kaçındığı belgelerdeki (ticari defterlerindeki) kayıtların, karşı taraf defterindeki kayıtlara uygunluğunu mahkeme kabul edebilir. Aksinin kabulü durumunda; karşı tarafın ticari defterlerini sunmaması halinde sunan tarafın muntazam tutulmuş ticari defterlerinin lehe delil olarak kabul edilemeyeceği şeklinde bir sonuç ortaya çıkar ki bu ticari defterleri ve karşı taraf elinde olduğu ileri sürülen belgeleri delil olarak kabul edip sunulmaması halinde sonuçlarını belirleyen HMK’ndaki açık düzenlemelere aykırı bir yorum olacaktır.————-
6100 sayılı HMK 200. maddeye göre bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri ikibinbeşyüz Türk Lirasını geçtiği takdirde senetle ispat olunması gerekir. Bu hukuki işlemlerin miktar veya değeri ödeme veya borçtan kurtarma gibi bir nedenle ikibinbeşyüz Türk Lirasından aşağı düşse bile senetsiz ispat olunamaz.
Yazılı sözleşme olmasa da sözleşmenin varlığını ortaya koyan davalının veya onun adına hareket eden kişinin imzasını taşıyan teslim belgesi, irsaliyeli fatura, ile de sözleşme ilişkisinin ispatı mümkündür. Yazılı delil niteliğinde olmayan ancak kesin delil niteliğindeki ticari defterler, ikrar veya yemin delilleri ile de sözleşme ilişkisi ispatlanabilir.
İncelenen tüm dosya kapsamına, tarafların iddia ve savunmaları ile bilirkişi raporu içeriğine göre; taraflar arasında sözleşme ilişkisinin varlığı hususunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davalının inşaat malzemesi karşılığı çek aldığını kabul etmesi ve çeklerin davalı tarafından tahsil edildiği banka yazı cevabına göre anlaşıldığından; dava konusu inşaat malzemelerinin teslim edildiğine dair ispat yükünün davalının üzerinde olduğunun kabulü gerekir. Davacının ticari defterlerine göre davacının sözleşme gereği 173.100 TL ödeme yaptığı, Ümraniye Vergi Dairesi yazı cevabına göre 145.870,96 TL değerinde hazır beton teslim aldığı, buna ilişkin bilanço alış formunu vergi dairesine bildirdiği, sözleşmeden kaynaklı davalının teslim olgusunu yazılı delille ispatlayalamadığı, usulüne uygun tutulmuş ticari defterlerini de sunmadığı, 27.229,04 TL borcun bulunduğu, bilirkişi tarafından hesaplamaya dahil edilen 775,61 TL cari hesap alacağının yargılamanın konusunu oluşturmadığı, yine davacının faiz talebi olmadığına kanaat getirilerek aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
K A R A R:Yukarıda açıklanan gerekçeler ile;
1-Davacı tarafından davalı aleyhine açılan davanın KISMEN KABULÜNE,
Sabit olan 27.229,04 TL alacağın davalıdan alınıp davacıya verilmesine.
Fazla talebin sabit olmadığından REDDİNE.
2-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 1.860,02 TL harçtan peşin alınan 594,47 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.265,55 TL karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine uyarınca davanın kabul edilen miktarı üzerinden 3.267,48 TL nisbi vekâlet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davalı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine uyarınca davanın reddedilen miktarı üzerinden hesaplanan 2.725,00 TL maktu vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yatırılan 29,20 TL başvurma harcı ve 594,47 TL peşin harç toplamı: 623,67 TL ile aşağıda dökümü yazılı yargılama giderinden davanın red 21,78 ve kabul 78,22 oranına göre hesaplanan 1.222,72 TL’sinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından yapılan bir yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davacı tarafından yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333.maddesi gereğince karar kesinleştikten sonra yatırana iadesine,
Gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olduğuna dair taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 25/01/2019
Davacı Yargılama Giderleri:
Vekalet Harcı: 4,30 TL
Posta Masrafı: 181,00 TL
Bilirkişi Ücr. : 1.250,00 TL
TOPLAM : 1.435,30 TL x78,22=1.222,72