Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/521 E. 2020/820 K. 02.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

KARAR
ESAS NO : 2016/521 Esas
KARAR NO : 2020/820

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 15/04/2016
KARAR TARİHİ : 02/12/2020

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Esas davada davacı vekili dilekçesinde özetle ;——- araç ile direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucunda yaralanmalı maddi trafik kazası meydana geldiğini, araçta yolcu olarak bulunan davacının ağır yaralandığını, oluşan kazada davacının kusursuz olduğunı—–ile sigortalandığını beyan ederek davacının kalıcı iş gücü kaybından doğan maddi zararı için şimdilik 100,000 TL , mutad işgalinden geri kalan maddi zararı için şimdilik 100,00 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; davacının davalı şirkete başvuru yapmadan işbu davayı açtığını, 6704 sayılı yasa uyarınca davadan önce başvuru yapma zorunluluğunun getirildiğini, bu nedenle davanın usulden reddi gerektiğini, geçici iş göremezlik zararının teminat dışı olduğunu, geçici iş göremezlik zararı talebinden —– sorumlu olduğunu, davalı şirketin sigortalısının kusuru oranında ve poliçe limiti ile sınırlı sorumlu olduğunu, davalı şirketin ancak dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizden sorumlu olduğunu, davacının kaza sebebi ile elde ettiği gelirlerin hesaplanan tazminattan mahsup edilmesi gerektiğini,—– nedeni ile hesaplanan tazminattan indirim yapılması gerektiğini beyan ederek davanın reddini, talep etmiştir.
Birleşen davada dava dilekçesinde özetle; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; —- sevk ve idaresindeki aracın direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu gerçekleşen kazada müvekkilinin yaralandığını ve sakat kaldığını ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla belirsiz alacak niteliğindeki bakıcı gideri tazminatının —- şirketinden tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen davada davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının aynı olay nedeniyle maluliyet tazminatı talebiyle İstanbul Anadolu —.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin —- Esas sayılı dosyasında müvekkili aleyhine dava açtığını, her iki davanın birleştirilmesini talep ettiklerini belirtmiştir.
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE;
Dava trafik kazasında yaralanan davacının iş göremezlik zararı ve bakıcı gideri zararının tazmini istemine ilişkindir.
Esas davada iş göremezlik zararı, birleşen davada ise bakıcı gideri tazminatı talep edilmiştir.
Mahkememizce davalı şirketten hasar dosyası ve poliçe celp edilip incelenmiş; davacının, davaya konu kaza sırasında yolcu olarak bulunduğu —- plaka sayılı aracın, davalı … nezdinde —— poliçesi ile sigortalı olduğu, poliçede şahıs başına sakatlanma ve ölüm hali için 310.000 TL limit düzenlendiği, şahıs başına sağlık giderleri için de teminat limitinin 310.000 TL olduğu, dava öncesi sigortaya başvuru yapılmadığı, hasar dosyası açılmadığı anlaşılmıştır.
Mahkememizce davaya konu kaza yönünden ——— genişletilmiş heyetten 12/07/2019 tarihli rapor alınmış, her ikisinde de iki seçenekli kusur değerlemesi yapılmış, birine göre davalı ——diğer seçeneğe göre ise % 100 kusurlu olduğu, her halde davacının kusurunun bulunmadığı tespit edilmiştir.
Mahkememizce davacının maluliyetine ilişkin olarak—–; kaza nedeniyle davacının meslekte kazanma gücü kaybının %100 olduğu belirlenmiştir.
Mahkememizce davacının maluliyet zararı ve bakıcı gideri zararı yönünden aktüer incelemesi yapılmış, efor kaybına ait toplam zarar miktarının 597.000,90 TL olduğu, bakıcı giderinden kaynaklı olarak 659.632,97 TL zararının bulunduğu tespit edilmiştir. Alınan rapor, dosya kapsamına, delil durumuna uygun, denetime elverişli bulunmakla, yapılan tespite Mahkememizce de iştirak olunarak hükme esas alınmıştır.
Davacı vekilince davanın başından beri, birleşen dava yönünden bakıcı gideri tazminatının poliçede yer alan tedavi gideri teminatından karşılanması gerektiği ileri sürülmüş, davalı vekilince ise aşamalarda bakıcı giderinin, genel şartların A.5/c maddesi nedeniyle, sürekli sakatlık teminatı kapsamında olduğu savunulmuştur.
Kaza tarihi itibariyle uygulanan —– .5/c maddesinde, kapsama giren teminat türleri başlığı altında, “(..)Kaza nedeniyle mağdurun tedavisinin tamamlanması sonrasında yetkili bir hastaneden alınacak sağlık kurulu raporu ile sürekli sakatlık oranının belirlenmesinden sonra ortaya çıkan ve tıbben gerekli olan bakıcı giderleri bu teminat limitleri ile sınırlı olmak koşuluyla sürekli sakatlık teminatı kapsamındadır.(..)” düzenlemesi getirilmiştir.
Mahkememizin 01/07/2020 tarihli celsesinde anılan bu düzenleme çerçevesinde inceleme yapılmasına dair ara karar kurulmuş ve aktüer bilirkişiden ek rapor alınmıştır.
Yargılamanın bu aşamasında Anayasa Mahkemesi’nin—- Karar sayılı kararı ile, somut norm denetimi çerçevesinde, Karayolları Trafik Kanun’un 90. maddesinin birinci cümlesinin “…bu Kanun ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir.” bölümünde yer alan “…ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresi, ikinci cümlesinde yer alan “…ve genel şartlarda…” ibaresi, Karayolları Trafik Kanun’un 92. maddesinin (i) bendi “Bu Kanun çerçevesinde hazırlanan—- genel şartları ve ekleri ile tanımlanan teminat içeriği dışında kalan talepler.” ibaresinin Anayasa’nın 5., 13., 17., 35. ve 48. maddelerine aykırı olduğundan iptallerine karar verilmiştir.
Anayasa’nın 153. maddesinde düzenlenen, iptal kararlarının geriye yürümezliği ilkesinin en önemli istisnası, Anayasa’nın 152. maddesinde düzenlenen somut norm denetimidir. Madde uyarınca mahkeme önüne gelen uyuşmazlıkta Anayasa aykırılık iddiası ciddi görülür ve Anayasa Mahkemesi’ne iptal için başvuru yapılırsa; Anayasa Mahkemesi tarafından iptal kararı verildiğinde, iptal kararına uymak zorundadır. Somut norm denetiminde, iptal kararının yapısı gereği durdurulan dava bakımından geriye etkili uygulama söz konusudur. İtiraz yoluyla yapılan başvuru üzerine iptal edilen hükmü, benzer işlerde uygulama durumunda bulunan başka mahkemeler de Anayasa Mahkemesi iptal kararına uymak zorunda olup, iptal edilen yasa maddesine dayanarak karar veremezler. İtiraz yoluna başvuran mahkemenin verilecek olan iptal kararı ile bağlı olması, diğer mahkemeler bakımından da aynı etkiyi haizdir. Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararlarının yasama, yürütme ve yargı organları ile idari makamlar, gerçek ve tüzel kişileri bağlayacağına ilişkin hükümleri ve diğer taraftan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanun’un 33. maddesinde yer alan “Hakim, Türk hukukunu resen uygular” hükmü ile ifadesini bulan yasal ilke gözetildiğinde; Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararlarının derdest dosyalar yönünden uygulanmasının zorunluluğu ortadadır.
Yukarıda anılan, Anayasa Mahkemesinin iptal hükmü ve iptal kararının Mahkememizin işbu dosyası yönünden de uygulanması zorunluluğunu çerçevesinde; tazminat taleplerinin, öncelikle Karayolları Trafik Kanun’un, bu kanunda yer almayan hususlarda ise Türk Borçlar Kanun’un haksız fiile ilişkin hükümlerindeki usul ve esaslara tabi olacağı, Karayolları Trafik Kanunu’nda ve Türk Borçlar Kanunu’nun haksız fiile ilişkin hükümlerinde açıkça düzenlenmiş hususlarda genel şartların kanun hükmünü genişleten veya daraltan kurallarının uygulanmayacağı gözetilmiştir.
Anayasa Mahkemesinin anılan —- denetimi kapsamında, KTK’un 93. maddesinin birinci cümlesine ilişkin itirazın reddine karar verilmiş ——–olmakla, genel şartların idarece düzenlenmesinin yasal dayanağını ayakta tutulmuş olup, açıkça kanuna aykırı olmayan genel şart hükümlerinin uygulanması sonucunu doğurduğu gözetilmiştir.
Yapılan tespit ve değerlendirmeler çerçevesinde, işbu dosya kapsamında davacının %100 maluliyetinden kaynaklı bakıcı gideri tazminatı talebinin incelenmesinde; genel şartların A.5/c maddesinde, bakıcı giderleri, teminat limitleri ile sınırlı olmak koşuluyla sürekli sakatlık teminatı kapsamına alınmıştır. Oysa TBK’nun 54. maddesinde bedensel zarar başlığında “Bedensel zararlar özellikle şunlardır: 1. Tedavi giderleri. 2. Kazanç kaybı. 3. Çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar. 4. Ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar.” şeklinde ifade edilmiştir. Bundan başka — Sigortasında Tarife Uygulama Esasları Hakkında Yönetmelik 3/f maddesine göre Sigorta teminatları: —– kapsamında sağlanan maddi teminat ile tedavi gideri, sakatlanma ve ölüm teminatlarını içerir. O nedenle genel şartların A.5/c maddesinin zarar gören üçüncü kişiler için sürekli sakatlık teminatı ve bakıcı giderleri için tedavi teminatı iki ayrı teminattan faydalanırken tek teminat kapsamına alınarak sigortacı lehine zarar gören üçüncü kişi aleyhine yönetmelik kapsamı daraltıldığı için uygulanma imkanı kalmamıştır.
Nitekim 01.06.2015 yürürlük tarihli genel şartlar öncesi uygulama bakımından, bakıcı gideri tazminatları yönünden Yargıtay—-. Hukuk Dairesinin yerleşmiş içtihatlarına göre bakıcı gideri tedavi gideri kapsamında sayılır ve bakıcı giderinden tedavi gideri limiti ile sınırlı olarak davalı … sorumludur (Yargıtay —-
Yukarıda ayrıntısı ile yer verilen düzenlemeler ve Anayasa Mahkemesinin iptal kararı neticesinde mevcut durum itibariyle, davacının bakıcı gideri zararı yönünden davalı sigortanın, poliçede yer alan tedavi/sağlık gideri teminatından, davacının maluliyetinden kaynaklı zararı yönünden sakatlanma teminatından sorumlu olduğu kanaatiyle ve her iki zararın da teminat limitinin üzerinde olduğu tespit edilmekle esas dava ve birleşen davanın kabulüne dair karar vermek gerekmiştir.
Davalı vekilince hatır indirimi yapılması gerektiği ileri sürülmüş ise de, kazaya sebep olan dava dışı sürücünün, davacının oğlu olduğu, ailevi yükümlülükler çerçevesinde yapılan taşımaların hatır taşıması sayılmayacağı yönünde, yerleşik Yargıtay içtihatları gözetilerek belirlenen tazminatta hatır indirimi uygulanmamıştır.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Esas davanın kabulü ile 310.000 TL’nin dava tarihi olan 15/04/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
2-Birleşen İstanbul Anadolu—–Esas sayılı davanın kabulü —— dava tarihi —– itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
3-Esas dava yönünden alınması gerekli 21.176,10 TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 29,20 TL harc ile asıl dava için yatırılan 1.058,12 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 1.087,32 TL harçtan mahsubu ile eksik bakiye 20.008,78 TL harcın asıl davanın davalısından tahsili hazineye irat kaydına,
4-Birleşen dava yönünden alınması gerekli 21.176,10 TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 29,20 TL harc ile birleşen dava için 1.046,85 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 1.076,05 TL harcın mahsubu ile eksik bakiye 20.100,05 TL harcın birleşen davanın davalısından tahsili ile hazineye irat kaydına,
5-Esas dava yönünden — tarifesine göre davacı için takdir olunan 30.150,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Birleşen dava yönünden —– tarifesine göre davacı için takdir olunan 30.150,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7- Esas davada davacı tarafından dava açılırken harç olarak yatırılan 62,70 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Birleşen davada davacı tarafından dava açılırken harç olarak yatırılan 62,70 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9-Davacı tarafından sarfedilen 1.750,00 TL bilirkişi gideri , 300,00 TL posta gideri olmak üzere toplam 2.050,00 TL yargılama giderlerinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
10-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
11-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine,
Dair, Davacı Vekilinin ve Davalı Vekilinin yüzlerine karşı tebliğden itibaren 2 hafta süre içinde İstinaf yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.