Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/490 E. 2019/395 K. 08.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2016/490 Esas
KARAR NO : 2019/395
DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ: 20/04/2016
KARAR TARİHİ: 08/05/2019
Mahkememizde görülmekte olan alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilince verilen dava dilekçesinde özetle; davalı …’nın davacının yeğeni olup, davacı 1995 yılında kurduğu———- Şirketinde %96 hisseyi kendi üzerinde bırakarak ve geriye kalan hisselerin %2’sini de kendi eşi adına, %2 hissesini de davalıya vermek suretiyle şirket hissedarı yapıldığını, rahmetli abisinin oğlu olması ve çok istemesi üzerine kendisini 06.11.2000 tarihinde şirket müdürlüğüne getirdiğini, davacının bu arada üyesi bulunduğu kooperatifin başkanlığını üstlendiğinden uzun bir süre şirkete çok az uğradığını, davalıya güven duyduğunu, davalının bu zaman dilinde eski müşterilerle olan ilişkileri geliştirerek ve yeni iş imkanları yaratıp yeni müşteriler edinerek şirketi kâra geçirmiş olması davacının kendisine olan güvenini daha da artmış iyi ve başarılı bir iş adamı olacağı için davacının memnun olduğunu, davalı sonraki yıllarda da aynı başarıyı gösterince kendisine fazla müdahale etmediğini, ancak 2009 yılında kooperatif başkanlığını bırakıp şirkete döndüğünde, şirketin ticari kayıtlarının kendisine anlatıldığı kadar iç açıcı olmadığını, malzeme alımlarının şirket adına alınan faturalarla yapıldığı halde, şirket gelirlerinin alınan malzeme ve müşterilere yapılan işlerle orantılı olmadığını, tahsilatların şirket hesaplarına intikal ettirilmeyip haricen tahsilat suretiyle kişisel hesaplarına aktarıldığı, kendisinin ve ailesinin kişisel harcamalarının çok aşırı ve fazla olduğunun görülmesi üzerine hesap vermesi ve bu durumu açıklamasının davacı tarafından istenildiğini, davalının uzun zaman hesap vereceğim, belgeleri getireceğim diyerek davacıyı oyaladığını, meğeni olduğu için üstüne fazla gitmemiş ve hesap vermesini, durumu açıklamasını beklediğini, davacı şirket kayıtlarını her incelediğinde gelir ve giderlerin devamlı surette denk getirildiğini ve bir yerde yanlış bilgilendirildiğini anlayan davacı bunun üzerine 09.08.2010 tarihinde %2’lik hissesini devretmesini temin ederek müdürlük görevine de son verdiğini, davalı şirketten ayrılırken bir kısım belge ve kayıtları yanında götürerek bazı bilgilere ulaşılmasına engel olduğunu, bu arada şirket kayıtlarında görünen “vadesi gelmemiş müşteri çeklerinin teslimi kendisinden istendiğinde bu çeklerin kırdırılmış olduğunu ileri sürerek teslimden kaçınmış, çeklerin hangi şahıs ya da şirkete ciro edilerek ve hangi iş nedeniyle verildiği konusunda bilgi vermekten de kaçındığını, hissesinin devralındığı ve şirket müdürlüğünün sona erdirildiği 09.08.2010 tarihli itibariyle yine şirket kayıtlarına göre kasada olması gereken 66.000,00TL’yi ve şirket stoklarında görünen 620.000,00TL’lik stok malzemeyi de davacıya teslim etmeden ayrıldığını, stoktaki malzemelerin nerede olduğu konusunda da davacıya herhangi bir bilgi vermediğini, ayrıca davalı 09.08.2010 tarihli mizanda şirket aktifinde olması gereken 941.000,00TL’yi değişik tarihlerde usulsüz işlemler yaparak zimmetine geçirdiğini, şirketi ve diğer ortakları zarara uğrattığını, davalı bu surette, davacı şirketin %2 hissedarı ve müdürü iken kanuna, ana sözleşme veya iş görme koşullarını saptayan diğer yükümlülüklerini gereği gibi veya hiç yerine getirmeyerek şirketin ve diğer ortakların zarara uğramasına neden olduğunu, davalının şirket müdürlüğü döneminde taahhüt işlerini yaptıkları firmalardan alınan vadesi gelmemiş çekleri şirket kayıtlarına aldığını ancak elinde tutup ve şirketteki hissesini devrederek ayrıldıktan sonra çekleri tahsil ettiğinin öğrenildiğini, davalı, şirkete teslim etmekle yükümlü olduğu ———–. cirolu —- keşide tarihli———- şubesinin ——– çek ———hesap no’lu 9.971,26TL’lik çekini şirketteki görevi sona erdikten sonra ciro ederek tedavüle çıkarttığını ve çekin Üsküdar 2. İcra Md. ———Esas sayılı dosyası ile tahsiline çalıştığını beyanla davanın kabulüne, 1.796.110,87TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont faiziyle birlikte tahsiline, yargılama giderleriyle avukatlık ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilince verilen davaya cevap dilekçesinde özetle; öncelikle iş bu davanın, Türk Ticaret Kanununda düzenlenen sorumluluk nedeniyle mutlak ticari bir dava olup dava davalının müdürlük görevi dolayısıyla açılmış olan bir sorumluluk davası olduğunu, davacının böyle bir dava açmaya hakkı olmadığını ve reddedilmesi gerektiğini, davacı … ———- ise : Davacının şirket müdür olan davalının yetkilerini aştığı, ortaklığa zarar verdiği gibi müdürün sorumluluğuna ilişkin taleplerinde, Limited ortaklık ehliyete sahip olduğundan; müdürün sorumluluğuna gidilebilmesi için ortaklar kurulu kararı ya da yönetici olmayan diğer ortakların bu yönde alacakları bir kararın olması gerekli olduğunu ———- bu durumda mahkemece davacı tarafa HUMK’ya göre uygun bir süre verilmek suretiyle açıklanan ön koşulun tamamlattırılması gerektiğini, davalıya herhangi bir hisse bağışı yapılmadığını, davalının davacı şirketin kurucu ortağı olduğunu, davalının akrabalık ilişkisinden kaynaklanan nedenlerle şirkette çalıştığını beyanla haksız açılan davanın reddini, yargılama giderleri ile ücreti vekâletin de davacı üzerinde bırakılmasını talep ve dava etmiştir.
Yargılama İstanbul Anadolu 14.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin———— esas sayılı dosyası üzerinden yürütülmüş ve “dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde dosyaya ibraz edilen ve celp edilen tüm deliller kapsamında hazırlanan bilirkişi kurulu raporunun ve ek raporunun hüküm kurmaya yeterli ve elverişli olarak kabûlü ile davacı vekilinin yeniden bilirkişi incelemesi yapılmasına yönelik talebi reddedilmiş olup, dosyaya ibraz edilen ve celp edilen kayıt ve belgeler ile davacı şirketin ticari defter kayıt ve belgeleri üzerinde tarafsız ve mahkeme tarafından re’sen atanan bilirkişi heyeti tarafından yapılan inceleme sonucu düzenlenen heyet raporu ile davacı vekili tarafından dosyaya ibraz edilen yeminli mali müşavir raporu ve hukuki mütalâanın çelişkili tespitler içerdiği anlaşılmış ise de davacı tarafından ibraz edilen sınırlı kayıt ve belgeler incelenerek oluşturulan yeminli mali müşavir raporu ile hukuki mütalaâya mahkememizce itibar edilmemiş olup, mahkeme huzurunda yapılan inceleme sonucu alınan bilirkişi heyet raporundaki tespitlere üstünlük tanınmıştır.
Bilirkişi heyeti tarafından yapılan incelemede davacı şirketin 2000 yılından itibaren 2010 yılı dahil olmak üzere tüm ticari defter kayıt ve belgelerinin ibrazı istenilmiş ise de 2000 yılına ait defterlerin boş defter durumunda olduğu, 2001 yılına ait defterlerin incelemeye sunulmadığı, 2002 yılı defter-i kebirin boş defter durumunda olduğu, 2004 ve 2005 yılı defterlerinin bulunamadığı için sunulmadığı, 2006-2007-2008 yılları defterlerinin kapanış tasdiklerinin eksik olduğu, 2009 yılı defterlerinin ise sunulmadığı tespit edildiğinden kanuni defterlerin sahibi lehine delil kudretine haiz olmadıklarının anlaşıldığı, dosyaya sunulan kayıt ve belgeler ortaklar cari hesabı üzerinde yapılan inceleme sonucunda … adına her hangi bir borç veya alacak kaydının tespit edilemediği, 2010 yılı kurumlar vergisi beyannamesinde 2009 yılı beyanı da bulunduğu için bilanço kalemlerinin incelendiği, davacı şirketin 31.12.2010 tarihli bilânçosuna göre yüksek tutarda nakit bulunduğunun tespit edildiği, davalının 09.08.2010 tarihinde şirketten ve şirket müdürlüğünden ayrıldığı, ayrılma anında şirket mevcutlarının olmadığı kanaati oluşmuş ise o tarih itibariyle sayım ve tespit yapılması gerektiği, yargılama sırasında önceki tarihli kayıtlar ile tespit yapılmasının mümkün olmadığı, davacı iddiasının bu nedenle soyut kaldığı, banka kayıtları üzerinde yapılan incelemede banka hareketlerinin büyük bir kısmının muhasebeye aktarılmadığı, bankadan alınan kredilerin kredi hesabına alacak verilmesi gerekirken ———- hesabına kaydedildiği, banka kredilerinin banka olarak yasal defterlere kayıt edilmediği tespit edildiğinden, davacı şirketin ticari defter ve belgelerini gereği gibi tutmadığı, bu nedenle davalının ihmâli bulunmakla birlikte davacının da bilgi alma ve inceleme hakkını kullanmadığı, ticari defterlerin 2000 yılından itibaren düzensiz tutulmasına itiraz etmediği, davalının davacı şirketi ve ortaklarını zarara uğratacak faaliyette bulunduğunun ispatlanamadığı, davalının sebepsiz zenginleştiğine dair iddianın somut bilgi ve belgeler ile ispatlanamadığı anlaşılmakla davacı tarafından ispatlanamayan davanın reddine dair karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulması uygun görülmüştür. “kanaatiyle davanın reddine dair karar verilmiştir.
Anılan kararın temyizen incelemesi sonucu Yargıtay —–.Hukuk Dairesi’nin 2014/15206 esas 2015/1989 karar sayılı ilamı ile kararın onanmasına dair karar verilmiştir.
Davacı vekilinin karar düzeltme istemi üzerine Yargıtay ——.Hukuk Dairesi’nin 2015/7377 esas 2016/620 karar sayılı ilamı ile diğer karar düzeltme istemlerinin reddi ile “davalının müdürlük görevini yürüttüğü dönemde müvekkili şirketin taahhüt işlerini yaptığı firmalardan alınan vadesi gelmemiş çekleri şirkete teslim etmediğini ve şirketten ayrıldıktan sonra çekleri kendi hesabına tahsil ettiğini iddia etmiş ve buna dair söz konusu çeklerin bilgilerini içeren bir liste sunarak ilgili bankalardan tahsil edilip edilmediği, tahsil edildi ise kim tarafından tahsil edildiğinin sorulmasını” istemiştir. Bu durumda mahkemece söz konusu çeklerle ilgili olarak gerektiğinde taraflardan ayrıntılı bilgi alınıp, ilgili bankalardan çeklerin örneği getirtilip, anılan çeklerin tahsil edilip edilmediği, tahsil edildi ise kim tarafından tahsil edildiği, davalı dışında bir kişi ya da şirketçe tahsil edilmesi halinde tahsil eden bu kişi veya şirketin davacı şirketle bağlantısı olup olmadığı hususlarının açıklığa kavuşturulması ve gerektiğinde ek rapor ya da yeni bir rapor alınarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmediğinden davacı vekilinin anılan hususlara dair karar düzeltme istemi yerinde görülmekle Dairemizin onama ilamının kaldırılarak, mahkemece verilen kararın açıklanan nedenlerle bozulması gerekmiştir” kanaatiyle Mahkememiz 16/02/2015 tarihli kararının anılan çeklere ilişkin talep yönünden bozulmasına karar verilmiştir.
Bozma üzerine yargılamaya İstanbul Anadolu 6.Asliye Ticaret Mahkemesi olarak ——— sayılı esası üzerinden devam olunmuştur.
Dava; davacı şirkette müdür olduğu döneme ilişkin, davalının sorumluluğuna dayalı tazminat davasıdır.
Davacı vekilince davalının, davacı şirketten usulsüz para çektiği, kasa mevcudu görünen tutarı iade etmediği, şirketten ayrıldıktan sonra tahsil ettiği çeklerin bedelini şirkete ödemediği, şirket kayıtlarında stokta görünen malzemeyi teslim etmediğinden, bu suretle davacı şirketi zarara uğrattığından bahisle alacak talebinde bulunmuş, mahkememizce yapılan yargılama sonucu davanın reddine karar verilmiştir.
Karar düzeltme talebi üzerine Yargıtay —–.Hukuk Dairesi’nce davaya konu alacak taleplerinden yalnızca, davalının şirketten ayrıldıktan sonra tahsil edip bedelini şirkete ödemediğine yönelik iddiaları yönünden karar bozulmuş olmakla; Mahkememizce yalnızca bu yönden inceleme yapılmıştır.
Bozma üzerine davacı vekiline süre verilmiş, bozma ilamına konu çeklerin dökümü ve muhatap bankaları bildirmesi istenmiş, davacı vekilince 27/03/2017 tarihli dilekçesi ile iddiasına konu çekler yeniden bildirilmiştir.
Anılan çekler yönünden Mahkememizce her bir bankaya müzekkere yazılmış, çeklerin suretleri ile ibraz ve tahsile ilişkin bilgiler sorulmuştur.
Gelen yazı cevapları ve davacı şirket ticari kayıtları incelenmek suretiyle bilirkişi raporu alınmış, dosya kapsamına, delil durumuna uygun bulunmakla hükme esas alınmıştır.
Davalı, davacı şirket ortaklığından ve davacı şirketteki müdürlük görevinden 09/08/2010 tarihinde ayrılmıştır. Bankalardan gelen yazı cevapları ve davacı vekilince iddiasına dayanak çeklerin liste halinde yer aldığı —————tarihli beyan dilekçesi tetkik edildiğinde; ———- sayılı ———— TL tutarlı çekin vade tarihinin davalının müdürlük dönemi içinde kalmasına rağmen ödenmediği, ibraz eden hamilin Mustafa Ersoy olduğu yazı cevabından anlaşılmıştır. Diğer çeklerin tamamının vade tarihinin davalının müdürlük görevinin son bulduğu ———- tarihinden sonrasına ilişkin olduğu görülmüştür. Yine aynı listede yer alan————nolu———- TL bedelli çekin ise Mahkemenin ödeme yasağı kararına istinaden ödenmediğinin çeke şerh düşüldüğü belirlenmiştir.
Davaya konu çeklerden ——– nolu —– TL tutarlı ve ———– nolu ———– TL tutarlı çeklerin de ödemeden men yasağı kararına istinaden ödenmediği muhatap bankadan gelen yazı cevabı ile belirlenmiştir.
Bu fiili duruma rağmen davacı şirketçe anılan çeklerden ——— nolu———— TL bedelli çek dışındaki tüm çeklerin, elden tahsilat şeklinde muhasebe kayıtlarına işlendiği, kayıtların fiili durum ile örtüşmediği belirlenmiştir. Diğer çeklerin ise …, ———— isimli kişilerce tahsil edildiği, bunlardan …’nın davacı şirket çalışanı olduğu belirlenmiştir.
Davacı şirket muhasebe kayıtlarının belgeye dayalı olarak tutulmadığının, kayıtların bankadan gelen çek suretleri ve yazı cevapları ile uyumlu olmadığının belirlenmesi, yine anılan çeklerin bir kısmının da 3.kişilerce tahsil edildiğinin tespit edilmesi karşısında, davalı tarafça tahsil edildiğine, akabinde davacı şirkete ödenmediğine yönelik davacı taraf iddiası ispat edilememiş olmakla davanın reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Sübut bulmayan davanın reddine,
2-Alınması gereken 44,40 TL maktu karar ve ilam harcının, peşin alınan 26.672,25 TL harçtan mahsubu ile fazla alınan 26,627,85 TL harcın karar kesinleştiğinde istek halinde yatırana iadesine,
3-Davalı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 77.141,66 TL nisbi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacının yaptığı yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan ve aşağıda dökümü yazılı 302,10 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
6-Taraflar tarafından yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333.maddesi gereğince karar kesinleştikten sonra yatırana iadesine,
Dair, Davacı müdür ve Davalı Vekilinin yüzlerine karşı tebliğden itibaren 15 gün içinde Yargıtay nezdinde olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.08/05/2019
Davalı Yargılama Giderleri:
Posta Masrafı: 302,10 TL
TOPLAM : 302,10 TL