Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/479 E. 2018/231 K. 02.03.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İstanbul Anadolu
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2016/479 Esas
KARAR NO : 2018/231

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 19/04/2016

BİRLEŞEN İSTANBUASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN —- ESAS VE —- KARAR SAYILI DOSYASI

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 03/07/2017
KARAR TARİHİ : 02/03/2018

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
ASIL DAVADA
Davacı vekili 19/04/2016 tarihli dava dilekçesinde özetle; 04/10/2015 günü müvekkillerinin desteğinden yoksun kaldıkları oğulları —- plakalı aracın karıştığı trafik kazası neticesinde vefat ettiği, müeveffa her ne kadar yolcu konumunda bulunduğunu, kusursuz olsa da kusuru davanın esasını etkilemeyeceğini, davanın mirasçılık sıfatına istinaden olmadığını, destekten yoksun kalma zararına uğrama sıfatına istinaden açıldığını, kusur durumunun yada kusurlu olup olmamasının davanın esasını etkileyen bir yanı bulunmadığını, kusur durumunun tespitine gerek olmadan müşterek müteselsil zarar sorumluluğu, tehlike sorumluluğu ve zararın tamamı üzerinden sorumluluk ilkeleri gereği dosya tazminat hesabı için bilirkişiye gönderilmesi gerektiğini belirterek fazlaya ilişkin haklarının saklı kalmak kaydı ile her bir müvekkil için 400’er TL den 800 TL, destekten yoksun kalma temelli maddi tazminat ve ülke geleneklerine göre bilirkişi ve tanık ifadeleri ile belirlenecek şimdilik her bir müvekkil için 100’er TL den 200 TL nin cenaze ve defin fideri tazminatı olmak üzere toplam 1.000 TL maddi tazminatın davalıdan olay tarihi itibariyle ticari terrüt avans faiziyle tahsil edilerek davacılara ödenmesine, her türlü yargılama gideri, harç ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili 10/05/2016 tarihli cevap dilekçesinde özetle; dava konusu talep hakkında görev, husumet ve zamanaşımı itirazında bulunduklarını, sigortalının kazanın meydana gelmesinde kusurlu olduğunun tespiti, kaza sebebiyle oluşan zararlarının bilirkişi marifetiyle tespit edilmesi gerektiğini belirterek davanın reddine, mahkeme masrafları ile ücreti vekaletin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
BİRLEŞEN İSTANBUL— ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN — ESAS VE —KARAR SAYILI DOSYASINDA
Davacı vekili 03/07/2017 tarihli dava dilekçesinde özetle; müteveffa —ün sevk idaresinde ve davalı … tarafından ZMMS poliçesi kapsamında sigortalı aracın, plakası tespit edilemeyen bir başka aracın sebebiyet verdiği kaza neticesinde ölmesi sonucu müteveffanın anne ve babası olan müvekkilleri tarafından İstanbul Anadolu —Asliye Ticaret Mahkemesinin — Esas sayılı dosyası üzerinden tazminat davası açıldığını beyan ile mahkemede açılan dava ile İstanbul Anadolu —Asliye Ticaret Mahkemesinin — Esas sayılı dosyasının birleştirilmesini talep ve dava etmiştir.
Henüz dava dilekçesi davalı … Hesabına tebliğ edilmeden birleştirme talepli açılan davanın mahkememiz dosyası ile birleştirilmesine karar verilmiş, mahkememizce aktüer/hesap uzmanı bilirkişiden aldırılan raporun davalı … Hesabına tebliği üzerine davalının hem davaya cevaplarını hemde bilirkişi raporuna karşı itirazlarını içerir dilekçe sunduğu görülmekle cevap dilekçesinin süresinde verildiği kabul edilmiştir.
Davalı … 10.10.2017 tarihli cevap dilekçesinde özetle: Öncelikle dava dilekçesi ile davacı delillerinin kendilerine tebliğini, bu eksiklik giderilmezse davanın usulden reddini, ZMMS Genel Şartlarına göre işleten / sürücü tarafından ileri sürülen tazminat taleplerinin teminat dışı olduğunu, bu sigortanın sigortalı tarafından üçüncü kişilere verilen zararları kapsadığını, sigortalının uğradığı zararları kapsamadığını, müteveffanın sigortasız aracı kullanan kişi olduğunu, bunun tanık beyanlarıyla sabit olduğunu, müteveffanın hem kusurlu hareketiyle ölümüne neden olarak zarara neden olması hemde bunun tamamını bir başkasından istemesi kendi kusurunu bir başkasına yüklemek olduğundan çelişkili davranış kabul edilerek MK 2 ye aykırılık teşkil edeceğini, 01.06.2015 tarihinde Genel Şartlar A.6-D maddesinde yapılan değişiklikle eylemin teminat dışına çıkarıldığını, davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte davalının kazaya karışan motosikletin kusuru ile sınırlı sorumlu olduğunu, bir an için talebin teminat dahilinde olduğu düşünülse dahi dava sonunda müvekkil aleyhine hüküm kurulduğu takdirde müvekkili kurumun ödediği tazminatı mevzuatı gereği sigorta yaptırılmamış aracın sürücüsü konumunda olan müteveffanın murisi olan davacılara rücu edeceğinden davacıların aynı zamanda borçlu durumuna geleceklerini, alacaklı ve borçlu sıfatının birleşeceğini, ayrıca aracın trafiğe çıkış ehliyetinin olmaması nedeniyle kanuna aykırı olarak trafiğe çıkarıldığını, tescilsiz aracın trafiğe çıkışı yasak olduğu için KTK kaynaklı işleten sorumluluğunun devreye girmediğini, zira bu araca zorunlu mali mesuliyet sigortası yapılabilmesinin mümkün olmadığını ,kask ve koruyucu elbise giyilmemesinin zararı artırması nedeniyle hesaplanacak tazminattan indirim yapılması gerektiğini belirterek husumet itirazında bulunmuş ve davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLER :
Dosya konusunda uzman Makine Mühendisi bilirkişisi —-‘e ve Aktüerya uzmanı —‘e tevdi edilerek rapor ve ek rapor alınmıştır.
—Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğüne, — İlçe Jandarma Komutanlığına,— İlçe Emniyet Müdürlüğüne, Afyonkarahisar —.Asliye Ceza Mahkemesine, …ye yazılan müzekkere cevapları gelmekle mahkememiz dosyası arasına alınmıştır.
Davacılar vekili 16/10/2017 tarihinde bedel arttırım dilekçesi göndermiş ve davalılara tebliğ edilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE:
Dava , —Sigortaya Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi ile sigortalı— sevk ve idaresindeki — plakalı araçla davacıların murisi müteveffa —ün sevk ve idaresindeki tescili ve sigortası bulunmayan motosikletin çarpışması sonucu meydana gelen trafik kazasında davacıların çocuğunun/ murisinin vefatından ötürü davacıların destekten yoksun kalma zararlarının tazmini istemine ilişkindir.
Müteveffa — hakkında —C.Başsavcılığı tarafından düzenlenen otopsi tutanağında kişinin ölümünün künt kafa ve genel beden travmasına bağlı femur kırıklarıyla karakterli pulmoler komplikasyonları sonucu meydana geldiği tespit edilmiştir.
İddianamede —- sevk ve idaresindeki — plakalı araç ile —ün sevk ve idaresindeki motosikletin — caddesi kavşağında kaza yapmalarıyla meydana gelen trafik kazasında —in KTK 52/1-a maddesindeki “Kavşaklara yaklaşırken, dönemeçlere girerken ..hızını azaltmamak ” kuralını ,—ün KTK nın 52/1-a maddesindeki “Kavşaklara yaklaşırken, dönemeçlere girerken ..hızını azaltmamak ” kuralı ile 84/1- g maddesindeki “Şeride tecavüz etme” kurallarını ihlal ettikleri belirtilmiştir.
—C.Başsavcılığı tarafından —ün kullandığı motosiklette yolcu olan —‘un yaralanması nedeniyle yapılan soruşturmada müştekinin araç sürücüsü olan —ten şikayetçi olmaması nedeniyle hakkında takipsizlik kararı verildiği anlaşılmıştır.
Her ne kadar davacı vekili dava dilekçesinde müteveffa —ün araçta yolcu olduğunu ve kusursuz olduğunu belirtmiş ise de beyanının doğru olmadığı, tam tersi motosikleti kullanan ve şeride tecavüz etme ile kavşaklara yaklaşırken hızını azaltmama kuralını ihlal ederek kazaya asli kusuruyla sebebiyet veren kişi olduğu anlaşılmıştır.
Davacı vekili, 24.05.2017 tarihinde Güvence Hesabına başvurarak “davacıların murisinin 04.10.2015 tarihinde geçirdiği trafik kazasında hayatını kaybettiğini ve hem tescilsiz hemde poliçesiz motosikletin asli kusurlu olduğunu belirterek “destekten yoksun kalma tazminatının ödenmesini istemiş, bu davalı tarafından murisin mirasçıları olan davacılara rücu ihtimali bulunduğu için bu durumun onlar tarafından kabulü halinde ödeme yapılacağına dair muameleten cevap verildiği görülmüştür.
Davacı … ve … Afyonkarahisar —Sulh Hukuk Mahkemesinin — E sayılı dosyasında murisleri —-ten intikal eden mirasın kayıtsız ve şartsız reddini talep etmişler ,mahkemece de davanın kabulü yönünde karar verilmiştir.
Afyonkarahisar —Asliye Ceza Mahkemesinin —esas sayılı dosyasında keşif üzerine bilirkişinin sunduğu raporda ; müteveffanın kullandığı motosiklet ile Döğer merkez istikametine seyrederken Vatan Caddesinin birleştiği kavşağa sol şeritten giriş yaptığı esnada motosikletinin ön kısımları ile Döğer merkez istikametinden Vatan caddesini kendi sol şeridinde takiben seyreden sürücü — sevk ve idaresindeki — plakalı otomobilin ön kısımları ile karşılıklı çarpışması sonucu kazanın meydana geldiği ,tescilsiz motosiklet sürücüsü — seyrettiği — caddesinden Vatan caddesinin birleştiği kavşağa sağ şeritten girmesi gerekirken bu kurala uymayıp karşı yönden gelen — plakalı aracın kullandığı sol şeritten giriş yapmış ve kendi şeridinde olan otomobil ile karşılıklı çarpışmış ” şeklinde kanaate varıldıktan sonra —ün 2918 sk 84/C bendinde yer alan “ikiden fazla şeritli yollarda karşı yönden gelen trafiğin kullandığı şerit veya yol bölümüne girme ve hızını kavşaklara yaklaşırken azaltmama” kuralını ihlal ettiği için asli kusurlu , —in çok kavşaklı yolda kavşaklara yaklaşırken hızını azaltmadığı için tali kusurlu olduğu yönünde kanaate vardığı görülmüştür.
Bilirkişinin kendi tespitiyle sabit olduğuna göre kavşak içindeki yolda — kendi şeridinde ilerlerken, müteveffa ise seyretmekte olduğu şeridin dışına çıkıp karşı şeride geçerek yani —in gelmekte olduğu şeride geçerek şerit tecavüzünde bulunmak suretiyle iki aracın kafa kafaya çarpmalarına neden olup kazaya sebebiyet vermiştir. Durumun böyle olduğu açık olduğuna , bu kaza münhasıran müteveffanın kusurlu eyleminden kaynaklandığına göre, yani müteveffa karşı araç sürücüsünün şeridine girmeseydi böyle bir kaza olmayacağına göre , iki aracın kafa kafaya çarpışması için de her iki aracın mecburen karşı yönden gelmeleri zorunlu olduğuna göre bu durumda şeride tecavüz eden kişinin müteveffa olduğu anlaşıldığından bu kadar açık delillere rağmen hala araç sürücüsüne hızını azaltmadığı gerekçesiyle kusur vermek hakkaniyette aykırılıktan başka bir şey değildir. Üstelik araç sürücüsünün hızını yavaşlatmadığına dair kanaate neye dayanarak varıldığını anlamakta mümkün değildir. Hızını yavaşlatmadığı şeklindeki tespitin bilimsel bir dayanağı yoktur. Nitekim herhangi bir fren izi bulunmadığına, hızlı olsaydı aracın motosiklete göre geniş ve ivme gücünün yüksek etkisiyle kendisine çarpan motosikleti oldukça uzağa ve yükseğe fırlatması gerekmesine ve hatta müteveffanın hemen olay yerinde ölmesine diğer arkadaşının da ya ölmesine yada ağır yaralanmasına sebebiyet vermesi gerekmesine göre, oysaki böyle bir durum olmayıp müteveffa olaydan 16 gün sonra vefat edip arkadaşı ise basit şekilde yaralandığına göre durumun bahsedildiği şekilde olmadığı açıktır. Dolayısıyla hızını azaltmadığı şeklindeki tespitin yorumdan öte birşey olmadığı anlaşılmaktadır.
Motosikletle seyreden müteveffanın şeride tecavüz halinde o an kiminle karşı karşıya gelse bu kazayı yaşayacağı apaçık ortada olduğuna göre ve kafasına aldığı künt travma ile beden travması nedeniyle hayatını kaybettiği açık olup kaskının takılı olduğuna dair herhangi bir bulgu da olmadığına göre o esnada tesadüfen —le denk gelerek çarpışmasından ötürü bu sürücüye izafe edilecek bir kusur bulunmadığından bilirkişinin kendisiyle açık bir şekilde çelişkiye düşmesi nedeniyle bu raporun mahkememizce kabulü mümkün değildir.
Yine mahkememizce makine mühendisi bilirkişi —ten aldırılan kusur durumuna ilişkin raporda;” müteveffanın çok şeritli yolda yol ve trafik durumuna göre hızının gerektirdiği şeritten sürmeyerek trafiği tehlikeye düşürecek şekilde şerit değiştirmesi nedeniyle şerit tecavüzü ve kavşaklara yaklaşırken hızını azaltmama kusurunu işleyerek % 75 , diğer sürücünün ise dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranarak aracının hızını kavşaklara yaklaşırken azaltmadığı, kavşağa girerken aracının farlarını uzun kısa yakarak(!) ve aracının ses kornasını çalarak sürücüyü uyarmadığı “şeklindeki gerekçeyle % 25 oranında kusurlu olduğu belirtilmiş ise de bilimsel dayanağı bulunmayan bu raporun da kabulü mümkün değildir.
Zira bilirkişi tarafından dosya kapsamında herhangi bir delil bulunmamasına rağmen araç sürücüsünün ihlali olarak belirttiği tespitleri neye dayanarak yaptığı anlaşılamadığı gibi adeta olay yerindeymiş gibi farazi bulgularla rapor tanzim ettiği anlaşılmış ,nitekim kusur olarak kabul ettiği ” dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranarak aracının hızını kavşaklara yaklaşırken azaltmadığı, kavşağa girerken aracının farlarını uzun kısa yakarak( olay saatinin gündüz vakti olması nedeniyle bu araştırma anlamsız bulunmuştur !) ve aracının ses kornasını çalarak sürücüleri uyarıda bulunmadığı, dikkatini taşıt yoluna vermediği “şeklindeki tespitlerin ve ihlallerin aynısı müteveffa içinde geçerli olup müteveffanın da ses kornasını çalarak ikazda bulunduğuna ,farlarını uzun ve kısa yakarak uyarı ve ikazda bulunduğuna dair bir bulgu bulunmadığına göre araç sürücüsü için bu durumları kusur olarak kabul edip motosiklet sürücüsü müteveffa için kusur kabul etmemek açıkça çelişki olup kabul edilemeyeceğinden bu rapora da itibar edilmemiştir.
Nitekim bilirkişinin , sırf çift taraflı trafik kazası olması ve birisinin ölümüyle sonuçlanması nedeniyle adeta zorlama yorumla , sırf “çarptıysa mutlaka kusur verilmeli “mantığıyla hareket ettiği anlaşılmakta olup gerçeklikle bağdaşmayan bu rapora itibar etmek mümkün olmadığından ,asıl kusur durumunu belirleme yetkisi mahkeme hakimine ait olup toplanan tüm deliller incelenmek suretiyle yapılan değerlendirmede sürücü—in kusursuz, müteveffanın ise tam kusurlu olduğu yönünde mahkememizce tam bir hukuki ve vicdani kanaate varılmakla açılan davanın aşağıda açıklanan gerekçelerle birlikte her iki davalı yönünden de reddine dair karar vermek gerekmiştir.
—plakalı araç 26.09.2015- 2016 dönemini kapsayan şekilde — —) Sigorta A.Ş ye zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamında poliçeli olup olay tarihinin 04.10.2015 tarihi olduğu anlaşılmıştır.
Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarında 01.06.2015 tarihinde değişiklik yapılmış, A.6. Teminat Dışında Kalan Haller başlığı altında b bendinde ” Hak sahibinin kendi kusuruna denk gelen tazminat talepleri ” ve d bendinde “Destekten yoksun kalan hak sahibinin ,sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmayan destek tazminatı talepleri ile destekten yoksun kalan hak sahibinin ,sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmakla beraber destek şahsının kusuruna denk gelen destek tazminatı talepleri ” şeklinde düzenleme yapılarak sürücünün kendi kusurundan kaynaklı vefatı halinde destekten yoksunluk tazminatının istenemeyeceği açık bir belirtilmiştir. Yine yapılan incelemede müteveffanın kullandığı motosikletin trafik tesciline kayıtlı olmadığı, plakasının bulunmadığı, bu haliyle zorunlu trafik sigortası yapılamayacak araçlardan olduğu anlaşılmıştır. Böyle bir aracın karıştığı trafik kazasında Güvence Hesabının sorumluluğu sona ermektedir. Çünki böyle bir araç, trafiğe çıkması mümkün olan araçlardan değildir.
Bu nedenle olayda herhangi bir kusuru bulunmayan — plakalı aracın ZMMS si olan davalı Bereket Sigorta ile 01.06.2015 tarihinde Genel Şartların A.6/d maddesinde yapılan değişiklikle kusuruyla vefatına sebebiyet veren müteveffanın destekten yoksun kalma tazminat talepleri açısından birleşen davanın davalısı Güvence Hesabının sorumluluğu bulunmadığından her iki davanın da ayrı ayrı reddine dair karar verilmiştir.
Gerekçeden de anlaşıldığı üzere her iki dava hakkında red kararı verilmiş olup kısa kararda davanın reddi şeklindeki açıklamanın her iki dava hakkında verildiğini izah etmek için gerekçeli karar kısmında bu açıklamanın yapılmasına ihtiyaç duyulmuştur.
Davacı vekili tarafından 16.10.2017 tarihinde ıslah dilekçesi sunularak harcı yatırılmış olup Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 5/ 2 maddesindeki amir hüküm uyarınca kendisini vekille temsil ettiren davalılar lehine ıslah talebindeki miktarlar dikkate alınarak vekalet ücreti takdir edilmiştir.
HÜKÜM:(Gerekçesi kararda açıklandığı üzere)
A-ASIL DAVADA:
1-Davanın REDDİNE,
2-Davacı tarafça yapılmış yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
3-Islah edilen miktar gözönüne alınarak Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi ( 5/2 madde) uyarınca hesaplanan 2.555, 32 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Alınması gereken 35,90 TL red karar ve ilam harcından peşin ödenen 29,20 TL nin mahsubu ile bakiye 6,70 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
5- Davacı tarafça yatırılmış gider avansından kullanılmayan 21.50 tl nin karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
B-BİRLEŞEN İSTANBUL —ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN — ESAS SAYILI DAVADA:
1-Davanın REDDİNE,
2-Davacı tarafça yapılmış yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
3-Islah edilen miktar gözönüne alınarak Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi ( 5/2 madde) uyarınca hesaplanan 7.665, 95 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Alınması gereken 35,90 TL red karar ve ilam harcından peşin ödenen 31,40 TL nin mahsubu ile bakiye 4,50 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
5-Davacı tarafça yatırılmış gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair;gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olduğuna dair davacı vekilinin ve davalı Bereket Sigorta vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 02/03/2018