Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/376 E. 2018/46 K. 23.01.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İstanbul Anadolu
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2016/376 Esas
KARAR NO : 2018/46

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 30/03/2016
KARAR TARİHİ : 23/01/2018

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP:
Davacı vekilinin 30/03/2016 tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 25/04/2015 tarihinde işten çıktıktan sonra Kozyatağı metrosundan çıkıp yan yolu geçerek E-5 kenarındaki minibüs durağına gitmek için trafik ışıklarından geçerken davalı … yönetimindeki —- plakalı sayılı aracın çarpması neticesinde yaralandığını ve ambulans ile hastaneye kaldırıldığını, davalı kazadan sonra aracını trafik ışıklarından/kaza mahallinden 32 metre ileriye park ettiğini, müvekkilinin yokluğunda olay yerine gelen trafik ekiplerince gerçek dışı ifade veren davalı kazanın olay mahallinden 32 metre ilerisinde meydana geldiğini söylemiş ve kaza tutanağı tek taraflı ve soyut ifadelere dayanılarak tutulduğunu, olayla ilgili İstanbul Anadolu —.Asliye Ceza Mahkemesinin — Esas sayılı dosyası ile ceza yargılaması yapıldığını, müvekkilinin uğradığı maddi zararın belli olmadığını şimdilik 1.000,00 TL maddi tazminatın davalı … dan kazanın meydana geldiği 25/04/2015 tarihinden, davalı … şirketinden ise dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizleriyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı … vekilinin 16/05/2016 tarihli cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin bu olayda sanki kusurlu olduğunu gösteren beyanların gerçeklikle yakından bir ilgisi bulunmadığını, davacının asli kusurlu olduğu, müvekkilinin ise tali kusurlu olduğunu, İstanbul Anadolu —.Asliye Ceza Mahkemesinin — Esas sayılı dosyasından alınan bilirkişi raporu ile sabit olduğunu belirterek davanın reddine, tüm yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekilinin 19/04/2016 tarihli cevap dilekçesinde özetle; 25/04/2015 tarihli kazaya karıştığı belirtilen — plakalı araç müvekkili şirkete 30/10/2014-2015 tarihleri arasında geçerli olmak üzere — numaralı sigorta poliçesi ile sigortalandığını, poliçede teminat limiti kişi başı 290.000,00 TL olduğu, davacının trafik kazası sebebi ile meydana gelen bir maluliyetinin olup olmadığının ve varsa oranının belirlenmesi gerektiğini, söz konusu kaza ile ilgili davadan önce müvekkil şirkete müracaat edilmediğini belirterek davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
İstanbul Anadolu —Asliye Ceza Mahkemesine, —Sosyal Güvenlik Merkezine, İstanbul Kartal Yavuz Selim Hastanesine, Kartal DR.Lütfi Kırdar Eğitim Araştırma Hastanesine, — Sigorta Şirketine, Esentepe Polis Merkez Amirliğine, İstanbul Fatih Sultan Mehmet Eğitim ve Araştırma Hastanesine yazılan müzekkere cevapların geldiği ve mahkememiz dosyası arasına alındığı görüldü.
Dosya Istanbul Sağlık Bakanlığı Marmara Üniversitesi Pendik Eğitim ve Araştırma Hastanesine gönderilerek davacının maluliyeti için rapor alındığı görüldü.
Dosya konusunda uzman Makine Mühendisi—- ve Aktüerya uzmanı —-‘e tevdi edilerek rapor alındığı görüldü
HUKUKİ DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE:
Dava, 25.04.2015 tarihinde davalı —- sevk ve idaresindeki — plakalı araçla seyri sırasında karşıdan karşıya geçmek isteyen davacıya çarpmasıyla meydana gelen trafik kazasında davacının maluliyetine dayalı maddi tazminat miktarının aracın sürücüsü ile ZMMS si olan davalı … şirketinden tahsili istemine ilişkindir.
Olay yerine ait renkli resimlerin dosya arasında bulunduğu görülmüş ,alkol tespit tutanağında sürücünün olay esnasında alkollü olmadığı anlaşılmıştır.
25.04.2015 tarihli trafik kaza tespit tutanağında yaya …nın 2918 sayılı yasanın 68/1-b-2 maddesi gereği ” Karşıdan karşıya geçişlerde işaretlere riayet etmemek kuralını ihlal ettiği” ,davalı sürücünün ise herhangi bir kural ihlalinin bulunmadığı kayıtlıdır. Yine kaza tespit tutanağında araca ait fren izi yada aracın hızlı olduğunu gösteren herhangi bir bilgi bulunmamaktadır. Bu durum da aracın hızlı olmadığını göstermektedir. Zira aracın hızlı olması halinde yaralanmaya dair oldukça ciddi ve şiddetli sonuçların olması gerekirdi. Yine araca ait hasarın, aracın sol ön ile sol yan kısmında bulunması , aracın taşıt yolunda ilerlerken davacının yola çıktığını ve kazanın bu şekilde meydana geldiğini göstermektedir. Aksi halde yani davacı geçiş üstünlüğü olduğu sırada ,yolda yaya vaziyette yürürken davalıya ait araç gelerek davacıya çarpmış olsaydı aracın sol yan kısmının değil ön orta kısımlarının hasarlanması gerekirdi. Oysaki araçta oluşan hasar sol yan kısımdadır ve bu durum aracın seyir yolunda ilerlediğini, davacının ise sağ tarafını kontrol etmeden yola çıktığını, taşıt yoluna girmeden güvenle duramayacak kadar yaklaşmış taşıtlar varsa ilk geçiş hakkını onlara verip geçişlerini beklemek suretiyle yapması gerektiği halde yapmadığını göstermektedir.
Bahse konu olay nedeniyle İstanbul Anadolu —-Asliye Ceza Mahkemesinin —– karar sayılı ilamıyla davalı —- tali kusurlu olduğu gerekçesiyle neticeten 4.500 tl adli para cezası ile cezalandırılmasına dair karar verilmiş ve kararın temyiz incelemesi için Yargıtaya gönderildiği anlaşılmıştır.
Kusur bilirkişisinden aldırılan raporda tamamen yüzeysel olarak değerlendirme yapılarak asli kusurlu olan davacıya % 75 ,tali kusurlu olan davalıya ise % 25 oranında kusur belirlenmesi yoluna gidildiği görülmüş ise de asıl kusur durumunu belirleme yetkisi mahkeme hakimine ait olmakla dosyadaki veriler, kaza tespit tutanağı, davalının savunmaları ,olay yeri fotoğrafları gözönüne alındığında bilirkişi raporundaki açıklamaların kabulü mümkün olmadığından mahkememizce tespit edilen hususlara göre değerlendirme yapılmıştır. Zira raporda tamamen zoraki yorumla sırf çarpmadan kaynaklı olarak davalıya kusur verilmesi yoluna gidildiği anlaşılmıştır.
Çünki raporda açıkça yayanın taşıt yolunun sağ tarafından gelen araçları kontrol etmesi gerektiği, önce sola sonra sağa bakarak sakınca yoksa taşıt yoluna girmesi, geçiş sırasında sağa ve sola bakarak yürüyüşe devam etmesi, taşıt yoluna girmeden güvenle duramayacak kadar yaklaşmış taşıtlar varsa ilk geçiş hakkını onlara verip geçişlerini beklemek suretiyle yapması, yayanın taşıt yolunun sağ tarafından gelen araçları kontrol etmesi, yay yollarında trafiği engelleyecek ,tehlikeye düşürecek durumlarda bulunmaması ,dikkatsiz hareket etmemesi gerektiği, olayda davacının bu kusurları ihlal etmesi nedeniyle asli kusurlu olduğu yönünde rapor tanzim edildiği görülmüş ise de kusur olarak belirtilen bu durumların zaten tek başına kazaya sebebiyet veren bir durum olduğu, çünki araçlara geçiş üstünlüğü tanınmaması halinde meydana gelen zarardan tek sorumluluğun ihlalli geçişte bulunan tarafa ait olacağı, nitekim böyle bir halde kazanın meydana geleceğinin açık ve öngörülecek şekilde bilinir olacağı, buna rağmen kendi iradesine güvenerek geçeceği düşüncesiyle geçilmesi halinde meydana gelen kazadan dolayı tek sorumlunun ilgilinin kendisi olacağı, nitekim bilirkişi tarafından olayın bu şekilde gerçekleştiği ve geçiş üstünlüğünün davalıya ait araçta olduğu açık bir şekilde kabul edilmesine rağmen halen davalıya kusur verilmesi yoluna gitmek hakkaniyete aykırılık teşkil edecektir.
Davalıya kusur tayin edilirken tamamen zoraki bir yorumla ” seyir yönüne göre taşıt yolunun solundan sağına geçmek isteyen yayayı gördüğünde yayanın emniyeti için aracının ses kornasını çalarak uyarı ve ikazlarda bulunması gerektiği ile sürücünün gereken dikkat ve özeni göstermemesi ” gerekçesi ile tali düzeyde % 25 oranında kusur belirlendiği görülmüş ise de bu tespitin neye göre yapıldığını anlamak mümkün değildir. Zira raporda ; davacıya ses kornasının çalınmadığı tespitinin neye göre yapıldığı ve davacının hangi dikkat ve özeni göstermeyerek kazaya neden olduğu konusunda bir açıklık bulunmamaktadır. Dosya kapsamı itibariyle de bu durumu ispat eden bir delil bulunmamaktadır. Tamamen kazaya sebebiyet veren taraflara kusur verme mantığıyla hareket edilerek kusur belirlenmesi yoluna gidildiği görülmekle bu rapora itibar etmek mümkün olmadığından davalı sürücünün olayda kusurunun bulunmadığı, davacının kendi kusurlu eylemiyle kazaya sebebiyet verdiği anlaşılarak davanın reddine dair karar verilmiştir.

HÜKÜM:(Gerekçesi kararda açıklandığı üzere)
1-Davanın REDDİNE
2-Tarafların yaptıkların yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,
3-Davacı tarafça yatırılan gider avansından harcanmayan kısmının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
4-Alınması gereken 35,90 TL red karar ve ilam harcından peşin alınan 29,20 TL ve 37,11 TL tamamlama harcın mahsubu ile bakiye 30,41 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
5-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 1.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara eşit oranda verilmesine,
Dair;gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olduğuna dair davacı ve davalı ….—- vekilinin yüzüne karşı davalı —sigorta vekilinin yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 23/01/2018