Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/258 E. 2018/891 K. 12.10.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2016/258 Esas
KARAR NO : 2018/891

DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 03/03/2016
KARAR TARİHİ : 12/10/2018

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP:
Davacı vekilinin 03/03/2016 tarihli dava dilekçesinde özetle; ———- müşteri/tesisat no ile davalı ——- ile aynı numara ile davalı ———————-‘den, ——- abone,—- müşteri/tüketici no ile davalı—— geçmiş 10 yıl içinde elektirik tedarik ettiğini, davacı müvekkil şirket tarafından da tüm bedeller ödendiğini, müvekkil şirket deir/çelik sac satışı ile iştigal ettiğini, davalı şirketlerin haksız ve hukuka aykırı olarak tahsil ettiği, şimdilik 4.000,00 TL kayıp kaçak enerji bedelinin iadesine, bu bedellerin ilavesi ile fazladan hesaplanan ve yine tahsil edilen şimdilik 300,00 TL —— payı ve şimdilik 300,00 TL KDV nin iadesine, kalemlerden ayrı olarak şimdilik 100,00 TL iletim bedeli, şimdilik 100,00 TL dağıtım bedeli, şimdilik 100,00 TL sayaç okuma bedeli, şimdilik 100,00 TL perakende satış hizmetleri bedelinin iadesine, yargılama gideri ile vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı ———— vekilinin 04/04/2016 tarihli cevap dilekçesinde özetle; dava, davalının yerleşim yerinde açılması gerektiğini, taraflar arasındaki yetki sözleşmesine göre davanın Ankara Mahkemelerinde açılması gerektiğini belirterek davanın reddine, davanın—————————-Televizon Kurumuna ihbarına, yargılama gideri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Daval———– vekilinin 18/04/2016 tarihli cevap dilekçesinde özetle; mevzuattan kaynaklanan ayrıştırma ve TTK anlamında Kısmi Bölünme sebebiyle müvekkilim şirketin davanın tarafı olmadığının kabulüne davanın reddine davacı taleplerinin epdk kararlarının iptali ile mümkün olacağının, davanın müvekkilim şirkete değil epdk ‘ na karşı danıştay’da ikame edilmesi gerektiğinin kabulüne, davanın yukarıda belirtilen yargıtay kararı doğrultusunda müvekkilim şirket açısından pasif husumet yokluğu sebebiyle reddine karar verilmesine, yargılama gideri ile veklet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı —————– AŞ vekilinin 29/04/2016 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Davaya konu EPDK Kararlarının iptali hususunda Mahkememizin görevli olmaması İlk Derece Mahkemesı Sıfatıyla Danıstay’ın görevli olması sebebiyle mahkemenizin Görevsızlık kararı vererek dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesine, yargılama giderleri ile ücret-i vekaletin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
———— ye yazılan müzekkere cevabının geldiği görüldü.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE:
Dava; Hukuki niteliği itibariyle, elektrik abonesi olan davacının kendisinden haksız tahsil edildiğini iddia ettiği kayıp kaçak ve sayaç okuma bedelinden kaynaklanan alacak davasıdır.
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda; Dava konusu ile benzer kayıp kaçak bedeli, iletim bedeli, dağıtım bedeli, perakende satış hizmet bedeli ve sayaç okuma bedeli ile ilgili Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 21/05/2014 tarihli 2013/7- 2454 Esas, 2014/679 Karar sayılı hükmü ile; “Anayasanın vergi ödevi başlıklı 73 maddesinde ” herkes kamu giderlerini karşılamak üzere, mali gücüne göre vergi ödemekle yükümlüdür. Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler Kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır. Vergi , resim , harç ve benzeri mali yükümlülüklerin muaflık , istisnalar ve indirimleri ile oranlarına ilişkin hükümlerin de Kanunun belirttiği yukarı ve aşağı sınırlar ile değişiklik yapma yetkisi bakanlar kuruluna verilebilir” şeklindeki düzenlemeye göre kayıp kaçak bedeli, iletim bedeli, dağıtım bedeli, perakende satış hizmet bedeli ve sayaç okuma bedeli uygulamasının EPDK kararları ve tebliğleri çerçevesinde uygulama arz eden Kanunlar ve ikincil mevzuat hükümleri çerçevesinde EPDK tarafından belirlenerek uygulandığından ; bu tarihteki mevcut hukuki düzenlemenin EPDK’na sınırsız bir fiyatlandırma ve tarife unsuru belirleme hak ve yetkisi vermediği, özellikle kaçak elektrik bedellerinin kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmenin hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmadığı, bu faturalara yansıtılan bedel miktarlarının şefaflık ilkesi ile denetlenebilmesi ve hangi hizmetin karşısında ne kadar bedel ödendiğinin bilinmesinin de şeffaf hukuk devletinin vazgeçilmez unsuru olduğundan EPDK kararları ile bu bedellerin mevcut mevzuat kapsamında tüketicilerden alınması doğru bulunmayarak hukuka uygun olmadığı kabul edilmiştir.” şeklinde hüküm kurmuştur. Dava da Hukuk Genel Kurulunun bu kararı dayanak yapılarak açılmıştır.
Dava tarihinden sonra 17/06/2016 tarihinde yürürlüğe giren 6719 sayılı Yasanın 21. Maddesi ile 6446 sayılı Kanunun 17. Maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fakrasının a-ç-d ve f bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen onuncu bent ile ” kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin kurumun düzenlediği işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır.” hükmü getirilmiştir.
Ayrıca 6719 sayılı Yasa ile eklenen geçici 19. Maddede “bu maddeyi ihdas eden kanunla ön görülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik tebliğ ve kurul kararlarının bu kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur” ve geçici 20. Maddede ise ” kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş, kayıp kaçak bedeli, iletim bedeli, dağıtım bedeli, perakende satış hizmet bedeli ve sayaç okuma bedeli ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi , dava ve başvurular hakkında 17. Madde hükümleri uygulanır” hükmü düzenlenmiştir. Söz konusu maddeye göre Tüketici Hakem Heyeti ve Mahkemelerin bu konuda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri , geçmişe de etkili olarak sadece dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti bedeli, iletim ve kayıp kaçak bedellerinin kurumun bu konudaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunu denetimi ile sınırlanmıştır. Diğer bir ifade ile yerindelik denetimi yapılamayacağı kabul edilmiştir.
Dava tarihinden sonra yürürlüğe giren 6719 sayılı Kanun ve yapılan değişikliklerin 17/06/2016 yürürlük tarihinde önceki dönemde geçerli olan EPDK kararlarına dayalı olarak tahsil edilmiş ve dava konusu edilmiş olan kayıp kaçak bedeli, iletim bedeli, dağıtım bedeli, perakende satış hizmet bedeli ve sayaç okuma bedellerin ile ilgili olarak açılan ve halen devam eden alacak davalarında da geçmişe etkili olacak şekilde uygulanması gerekmektedir.
Diğer yandan Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 18.11.2009 tarih, ……….. sayılı ilamında “Dava tarihinde davasında haklı bulunan davacının, sonradan yürürlüğe giren yasa nedeniyle haksız duruma düşmesi söz konusu olmadığından, davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği” şeklinde hüküm kurmuştur. Mahkememizde açılan davanın yargılaması devam ederken 17/06/2016 tarihinde yürürlüğe giren 6719 sayılı yasa ile 6440 sayılı yasaya getirilen yeni düzenlemeler uyarınca huzurdaki dava konusuz kalmıştır. Yürürlüğe giren yeni yasa nedeni ile konusuz kalan davada yeni yasanın yürürlüğe girmemiş olması halinde davanın açıldığı tarih itibari ile haklı olan ve kendisini vekil ile temsil ettiren davacı lehine vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmesi gerekmektedir. Mahkememizde açılan davanın tarihi itibari ile gerek YHGK gerekse Yargıtay…. Hukuk Dairesi’nin emsal niteliğindeki kararları ile davacının bu davayı açmakta haklı olduğu ve hukuki yararı olduğu sabittir. Dava açıldığı anda haklı olan tarafın yargılama sırasında oluşan yasa değişikliği sonucu haksız duruma düşmesi halinde yargılama giderlerinden ve dolayısıyla karşı tarafın vekalet ücretinden sorumlu tutulması da mümkün değildir.
Tüm dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, değişen yasa metni ve HGK kararları bir bütünlük içerisinde değerlendirildiğinde, davacı yanın davanın açıldığı tarih itibari ile emsal yüksek mahkeme içtihatları uyarınca isteminde haklı olduğu, dava sırasında dava konusu bedeller ile ilgili olarak yasa değişikliğine gidildiği ve dava konusu bedeller ile ilgili olarak açılan davalarda mahkemelerin yetkisinin kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlı olduğunun hükme bağlandığı, her davanın açıldığı tarihteki koşullara ve hukuki duruma göre hükme bağlanması gerektiğinden konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığı karar verilmiş, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 6/1 maddesi ve emsal içtihatlar uyarınca davacı taraf lehine maktu vekalet ücreti takdir edilmiş ve yapılan yargılama giderlerinin de davalılardan tahsiline dair karar verilmiştir.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ……….HD nin konuyla ilgili benzer 2018/ 871 -1005 Esas- Karar sayılı kararında ” Yargıtay ………. Hukuk Dairesinin benzer davalarda, eldeki davalara yönelik, yürürlüğe giren bu yasa nedeniyle davanın konusunun kalmadığına dair karar verilmesi gerektiği yolundaki emsal ………. E – ….. K sayılı ve 2017/13142 E – 2017/16545 K sayılı kararlarındaki gibi davanın konusu kalmadığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi usul ve hukuka uygun bulunmuştur.
Ayrıca Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 18/11/2009 gün, ………. E., ……..K. sayılı ilamında belirttiği üzere, “Dava tarihinde davasında haklı olan davacının sonradan yürürlüğe giren yasa nedeniyle haksız duruma düşmesi söz konusu olmadığından, davacı lehine masraf ve vekalet ücretine” hükmedilmesi gerekir. Somut davada; dava açıldığı tarihte davacının, dava açmakta haklı olduğu, yargılama harç ve giderlerinin haksız çıkan tarafa yükletileceği kuralı karşısında, davalı taraf lehine masraf ve vekalet ücreti taktir edilmemesine ilişkin karar usul ve yasaya uygun olup, bu nedenle davalı ……….bu konudaki istinaf talebinin de reddi gerekir.” demek suretiyle uygulamaya ilişkin açıklık getirdiği görülmekle örnek olması bakımından anılan karar mahkemenin gerekçesine işlenmiştir.
HÜKÜM:(Gerekçesi kararda açıklandığı üzere)
1-Dava konusuz kaldığından esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
2-Alınması gereken 35,90 TL maktu karar ve ilam harcının, peşin alınan 85,39 TL harçtan mahsubu ile fazla alınan 49,49 TL harcın karar kesinleştiğinde istek halinde yatırana iadesine,
3-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 2.180,00 TL nisbi vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafça yapılmış 29,20 TL başvurma harcı 85,39 TL peşin harç, 4,30 TL vekalet harcı olmak üzere toplam118,89 TL harç gideri ile tebligat ve müzekkere ücreti olarak 209,00 TL masraf olmak üzere toplam 327,89 TL yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Taraflarca tarafından yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333.maddesi gereğince karar kesinleştikten sonra yatırana iadesine,
Dair;gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olduğuna dair davacı vekilinin ve davalı ………….. vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.