Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/239 E. 2020/14 K. 14.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2016/239 Esas
KARAR NO: 2020/14
DAVA : Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 29/02/2016
KARAR TARİHİ: 14/01/2020
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının ————-olduğu malları davalı şirketin ithal edip sattığını, davacının tek yetkili satıcı olduğunu, ürünlerin alışveriş sitesi vasıtası ile satılmasının davacının adını lekelediğini, satılan ürünlerin formül bilgisinin bulunmadığını,————— yapılmadığını, markaların tanıtımı ve pazarlanması için davacının büyük ekonomik külfete girdiğini, davalının davacı tarafından tanıtımı yapılan markaları paralel ithalat yöntemi ile ithal edip haksız kazanç elde ettiğini, davalı şirketin haksız rekabette bulunduğunu, bundan dolayı müvekkilinin zarara uğradığını belirtmiş, TTK 58. madde uyarınca davalının eylemlerinin haksız rekabet oluşturduğunun tespiti ile haksız rekabetin önlenmesine, haksız rekabet sonucu maddi durumun ortadan kaldırılmasına, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere şimdilik ———- tutarında maddi tazminatın en yüksek avans reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, davalının haksız eylemleri sonucu uğradıkları manevi giderleri karşılamak üzere fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak sureti ile ———– manevi tazminatın en yüksek avans reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine; karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı şirketlerin davaya konu ürünleri paralel ithalat yoluyla serbest ticaret hakkı ve ticari rekabet ilkeleri çerçevesinde —— yasal olarak ithal ettiğini, ———–denetiminin yapıldığını, denetim ve kontrol olmaksızın söz konusu ürünlerin gümrükten ———- mümkün olmadığını, ayrıca davacının ambalaj konusunda da gerçeği yansıtmayan beyanlarda bulunduğunu, davanın nihai tüketicinin en iyi ürüne en iyi fiyata ulaşmasını sağlayacak serbest piyasa ve rekabet hakkı çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiğini, söz konusu ürünlerin ve markasının özgün niteliğinin bozulması ve markalı ürünlere değişiklik yapılması halinde söz konusu ürünlerin ————- girişi, satışı ve dağıtımının engellenebileceğini, dolayısıyla böyle bir durum olmamasına ve bu hususta inandırıcı deliller olmamasına rağmen verilmiş olan tedbir kararını kabul etmediklerini belirtmiş, davanın reddi ile yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini; talep etmiştir.
Başlangıçta; —– Asliye Ticaret Mahkemesi’nin —– esas sayılı dosyasında açılan davada; — sayılı — tarihli kararla mahkememizin görevsizliğine; görevli mahkemenin————- Fikri ve Sinai Haklar Mahkemesi olduğuna karar verildiği; dosyanın mahkemenin görevsizliği nedeniyle tevzien ——– Fikri ve Sinai Haklar Mahkemesi’ne gönderildiği; bu mahkemede — esas, ———- sayılı, ——– tarihli kararla karşı görevsizlik verildiği, Yargıtay —Hukuk Dairesi’nin —— esas, ——-sayılı, —— tarihli ilamı ile neticede dosyanın—————Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verildiği görüldü.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında, taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişi ——tarafından düzenlenen ————— tarihli bilirkişi raporunda; davalı firmanın ürün için bildirimde bulunduğu, ————- verilmesi gereken belgeye rastlanmadığı, ambalajlar üzerinde açıklayıcı etiketin bulunduğu tespit edilmiştir.
Bilirkişi ————tarafından sunulan esas ve ek raporda; davalıların —————-dava konusu markaların tek yetkili satıcısı olduğunu bilerek ithalata ve internet üzerinden satışa devam etmesinin TTK’nın haksız rekabet hükümlerine aykırı bir nitelik taşıdığı mütalaa edilmiştir.
Mahkemece her ne kadar bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiş ise de çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişinin oy ve görüşünün alınabileceği, hakimlik mesleğinin gerektirdiği hukuki bilgiyle çözümlenmesi mümkün olan konularda bilirkişiye başvurulamayacağı değerlendirilmekle, bilirkişi raporundaki tespitlere itibar edilmemiştir.
Davacı vekilince ———- tarihinde harcı da yatırılan ıslah dilekçesi verildiği, ıslah dilekçesinin usulüne uygun olarak davalılara tebliğ olunduğu görüldü.
Dava, davalıların eylemlerinin haksız rekabet oluşturduğunun tespiti, men’i ile maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir.
Tek satıcılık sözleşmesi, sağlayıcı ile tek satıcı arasındaki hukuki ilişkileri düzenleyen çerçeve niteliğinde ve sürekli bir sözleşme olup, bu sözleşmeyle yapımcı, ürünlerinin tamamını veya bir kısmını belirli bir bölgede tekele sahip olarak satmak üzere tek satıcıya bedeli karşılığında göndermeyi buna karşılık tek satıcı da sözleşme konusu malları kendi adına ve hesabına satarak malların sürümünü arttırmak için faaliyette bulunmayı yüklenir. ———– sözleşmelerin nisbiliği ilkesi uyarınca kural olarak edimler ve yükümlülükler bu sözleşmenin taraflar arasında yani yapımcı ile tek satıcı arasında karşılıklı olup, üçüncü kişilere herhangi bir yükümlülük getirmez. Zira tek satıcıya bu bölgedeki tekel hakkını tanımak ve bu olanağı sağlamak yapımcıya düşen akdi bir edim olmaktadır. O halde tek satıcının bu hakkını üçüncü kişilere karşı haksız rekabet yolu ile koruması ilke olarak mümkün değildir.
Kural olarak, paralel ithalatın tek başına haksız rekabet teşkil etmeyeceği, ancak davalıların paralel ithalat yoluyla temin ettikleri ürünleri satarken haksız rekabet hukukunun temel ilkelerinden olan emek ilkesini ihlal ettikleri, davalıların davacı şirketin büyük masraf ve önemli emekler neticesinde oluşturduğu pazar payından haksız yere faydalandıkları, paralel ithalatın sunduğu fiyat avantajını davacı şirketin pazardan çekilmesine yol açacak şekilde kullanılmış olduğu, bu durumun haksız rekabet teşkil ettiği ve bu nedenle davacının uğramış olduğu zarardan davalıların sorumlu oldukları düşünülebilir ise de tek satıcının ——-reklam, büyük masraf ve önemli emekler harcayarak pazar sağlaması ve markayı tanıtması da aynı malı paralel ithalat yoluyla yasal yollardan menşei ülke haricindeki başka ülkelerden ithal edip, paralel ithalatın sunduğu fiyat avantajından yararlanarak satan kişilerin haksız rekabet kuralları uyarınca men edilmesine neden teşkil etmez.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümü amacıyla yapılan yargılama ve yargılama sırasında bilirkişilerden alınan denetime elverişli rapor içeriklerine göre; hukuka uygun şekilde piyasaya sürülen markalı mallar üzerinde marka sahibinin hakkı tükenmiş olup hak sahibi bu malların paralel ithalat yoluyla ülkeye sokulmasına engel olamaz. Her ne kadar marka sahibi, orijinal mallar üzerindeki markanın başkalarınca değiştirilmesi ve kötüleştirilmesine karşı çıkma hakkı bulunmakta ise de somut olayda olduğu gibi, davalı yanca orijinal malların ürünün dış görünümüne, imaj ve prestijine zarar verilmediği, ————– yazı cevabında belirtildiği üzere farklı firmaların aynı kozmetik ürünlerin bildirimlerini yapmalarına dair herhangi bir kısıtlama bulunmadığı, kozmetik ürünlerin bildirimlerinin yapıldığı, ürünlerin orijinal olduğu hususunda uyuşmazlık bulunmadığı bu itibarla hukuka aykırı bir haksız rekabet veya markanın kötülenmesinin söz konusu olmadığının kabulü gerekir. Somut olayda; Türk Borçlar Kanunu ve Türk Ticaret Kanununun haksız rekabete ilişkin hükümlerini ihlal eder nitelikte fiiller mevcut değildir. Ayrıca, davacı tarafından ileri sürülen diğer sebeplerin de ihtimalden ibaret olduğu anlaşılmakla birlikte davacının aldatıcı veya iyiniyet kurallarına aykırı hareket ettiği, insan sağlığını tehdit ettiği hususları da ispat edilebilmiş değildir. Bu durumda, sözleşmelerin nisbiliği ilkesi uyarınca, sözleşme konusu ürünlerin iç piyasasında tanıtılmasıyla ilgili olarak davacının ancak kendi akidine karşı ileri sürebileceği hususları üçüncü kişi konumundaki davalılara karşı ileri süremeyeceği, davalıların paralel ithalat yoluyla dava konusu markalı ürünleri yurt içinde ve daha ucuz fiyatla piyasaya sürmesinin haksız rekabet teşkil etmediği, davacının ileri sürdüğü diğer sebeplerin ise ispatlanamadığı yönünde oluşan tam ve bağımsız vicdani kanaat ile aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Sübut bulmayan davanın reddine,
2-Alınması gereken 54,40 TL maktu karar ve ilam harcının, peşin alınan 426,95 TL harçtan mahsubu ile fazla alınan 372,55 TL peşin harç ve 62,70 TL ıslah harcının karar kesinleştiğinde istek halinde yatırana iadesine,
3-Davalılar maddi tazminat davasında kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 3.400,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davalılar manevi tazminat davasında kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 3.400,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
5-Davacının yaptığı yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından yapılan bir yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davacı tarafından yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333.maddesi gereğince karar kesinleştikten sonra yatırana iadesine,
Gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde Yargıtay’a temyiz yasa yolu açık olduğuna dair davalı vekilinin yüzüne karşı, davacı vekilinin yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 14/01/2020