Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/147 E. 2018/593 K. 22.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
-K A R A R-
ESAS NO : 2016/737 Esas
KARAR NO : 2018/466

DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 13/06/2016
KARAR TARİHİ : 25/04/2018

Davacı vekili tarafından davalılar aleyhine açılan iş bu davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili tarafından verilen dava dilekçesinde özetle; davacı şirketin, davalı bankanın —– —- nolu döviz hesabının bulunduğunu, davalı———nin ——— davacı dâhil çok sayıda banka murisinin hesaplarında hesap sahiplerinin bilgisi ve talimatı dışında sahte imzalarla suç teşkil eden hukuka aykırı bankacılık işlemini yaptığını; davacının, hesabından 200.000 USD nin —— tarafından sahte ve ileri bankacılık işlemleri ile zimmetine geçirdiğini ve bu kişi hakkında İstanbul —–. Ağır Ceza Mahkemesinde kamu davasının açıldığını iddia ile davacının hesabından çekilen 200.000 USD nin çekildi 03/02/2009 tarihinden itibaren 3095 sayılı Yasanın 4/a maddesi uyarınca devlet bankalarının (1) yıllık USD mevduatına uyguladığı en yüksek mevduat hesabı ile birlikte davalı banka ile parayı çeken—— müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini; talep ve dava etmiştir.
Davalı ——- vekilince verilen davaya cevap dilekçesinde özetle; öncelikle ceza davasının sonucun beklenmesinin gerektiğini; dava konusu işlemlerin firma hesabından çekildikten sonra firmanın ortaklarının ve yetkililerin hesaplarına gönderildiği bu bedellere hesap sahipleri tarafından itiraz edilmediğinin savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Davalı ———-vekilince verilen davaya cevap dilekçesinde özetle; ceza mahkemesinde açılan davanın sonucunun beklenmesini istemiş, dava dilekçesi ekinde sunulmuş olan davalının imzasını taşıyan 07/05/2009 tarihli belgenin davacı şirket ortakları tarafından davacıya tehdit ve baskı ile imzaladığının davalının iradesini yansıtmadığını; davacı tarafın varlığının iddia ettiği zararın hiç bir şekilde oluşmadığını; davacı firmanın bilgisi dışında çekildiği iddia edilen dava konusu işlemden firma hesabından çekildikten sonra firma ortaklarının/yetkilerinin hesaplarına gönderildiği; 26/06/2008-11/07/2008 ve 23/10/2008 tarihlerinde üç adet toplam 197.979 USD nin dekontları üzerinden uyumsuz imzalar bulunmasına karşın firma yetkililerin bu işleme itiraz etmediklerini belirterek davanın reddine karar verilmesini; talep etmiştir.
Dava; davalı banka nezdinde bulunan davacıya ait mevduatın, diğer davalı tarafından davacının talimat ve bilgisi dışında çekildiğinden bahisle, davacının oluşan zararının tazmini istemine; ilişkindir.
Davacı vekilince 24/12/2014 tarihli oturumda davalı ——–hakkındaki davanın atiye bırakıldığı; davalı —– vekilince de davanın atiye bırakılma işlemine muvafakat edildiği beyan edilmiş olup; taraf vekillerince beyanları imzalanmıştır.
Bilirkişiler ———— tarafından müştereken düzenlenen 18/03/2013 tarihli esas rapor ve 28/03/2014 tarihli ek rapora göre; davacının, ——————– — nolu USD doları hesabından kendi bilgisi ve talimatı olmadan- rızası hilafına- çıkan 200.000,00 USD’lik tutarın, 75.000,00 USD + 25.000,00 USD=100.000,00 USD’lik kısmından banka çalışanı davalı ———- haksız fiilinden dolayı davalı bankanın, yardımcı kişinin fiilinden kaynaklı olarak sözleşmeye aykırılıktan dolayı davalıların, davacıya müteselsilen sorumlu bulundukları yönünde görüş bildirildiği; incelenen bilirkişi raporundan anlaşılmıştır.
Davacı vekilince verilen 03/06/2013 tarihli Kök rapora beyan dilekçesinde; bilirkişi kurulu raporunun hüküm kurmaya elverişli, yargısal denetime olanak sağlayacak şekilde olduğunu ve bu rapora uygun olarak karar verilmesini talep ettiği; görülmüştür.
Başlangıçta; İstanbul Anadolu ————. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/982 esasına kayıtlı olarak yapılan yargılama sonucunda; 24/12/2014 tarih ve 2014/569 sayılı kararla; iddia, savunma ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davanın kısmen kabulüne karar verildiği; bu kararın, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; karar, Yargıtay ———-. Hukuk Dairesi’nin 23/02/2016 tarih ve 2015/5028 esas, 2016/1896 sayılı kararı ile “… iddia, savunma ve benimsenen bilirkişi raporuna göre davacının, davalı bankanın ———————– hesabından 08/08/2008 tarihinde 75.000,00 USD, 09/09/2008 tarihinde 100.000,00 USD, 03/12/2008 tarihinde 25.000,00 USD çekildiği hususunda bir uyuşmazlığın bulunmadığı; nitekim davalıların da paranın çekildiğini değil, çekilen bu paranın şirket yetkilisi ya da ortağının hesabına yatırıldığını savunduğu; 09/09/2008 tarihinde çekilen 100.000,00 USD’nin, 50.000,00 USD’lik bölümünün aynı gün ———- ——- nolu hesabına yatırıldığını; kalan 50.000,00 USD’nin de aynı gün — hesabına yatırıldığını; teftiş kurulunun ve bilirkişi heyetinin raporundan anlaşıldığını; her ne kadar dava konusu ettiği 100.000,00 USD’lik kısmı da kabullenmiş olması hususlarının, davacı şirketin bu para çekilmesine de rıza gösterilip gösterilmediğinin tartışılmaması doğru bulunmamıştır. Öte yandan, davacı şirketin de müşteki olduğu ceza yargılamasında işbu dava konusu miktarların bulunup bulunmadığı, çekildiği ileri sürülen miktarların akıbetinin ne olduğu hususlarında bir inceleme yapılmadığı gibi ceza mahkemesi kararının kesinleşip kesinleşmediği de araştırılmamıştır./ Bu itibarla mahkemece, davacı şirketin hesabından çekilen 75.000 USD ile 25.000 USD’nin şirket hesabından çekildikten sonra kimlerin hesabına yattığı, bu işlemlerin bir nedeninin bulunup bulunmadığı, hesaplarına para yatan kişilerin davacı şirket ile bir ilişkilerinin bulunup bulunmadığının davacı şirketin bu işlemlere icazet verip vermediği noktasında tartışılması, ayrıca ceza yargılamasında; dava konusu edilen miktarların da yargılama konusu olup olmadığının saptanması, ceza mahkemesi kararının kesinleşip kesinleşmediğinin belirlenmesi ve davacı şirketin yine aynı şekilde hesabından çekilen paralara bir itirazda bulunmaması ile dava konusu işlemlerden sonra işlemler varsa, bu tür işlemlere neden karşı çıkılmadığı hususlarının da davacı şirketin bu para çekimlerini benimseyip benimsemediği noktasında tartışılarak bir sonuca ulaşılması gerekirken, eksik inceleme sonucu hüküm kurulması doğru bulunma[dığı]…” gerekçesi ile karar bozulmuştur.
Bozmadan sonra; mahkememizin ——— esasına kaydedilen davada usul ve yasaya uygun olan bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir.
İstanbul ———. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 07/03/2017 tarih ve 2010/69 esas sayılı yazı cevabında gönderilen gerekçeli karara göre; 21/04/2014 tarih ve————- esas, —————- sayılı kararla, sanık ——– katılan ——–‘nin ———- Şubeleri’nde şube müdürü olarak görev yaptığı dönemlerde banka mudisi ——— Şti. hesabından 185.000,00 TL ve dava dışı diğer mudilerin hesaplarından imzalarını takliden rızaları dışında para çekmek suretiyle nitelikli zimmet suçunu işlediğinden bahisle; 5411 sayılı Bankacılık Kanununun 160/2., TCK.nun. 43. ve 62. maddeleri uyarınca cezalandırılmasına karar verildiği; görülmüştür.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında, taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişi——– tarafından düzenlenen 09/02/2018 tarihli bilirkişi raporuna göre; davacı şirket tarafından ticari defter ve kayıtların 8-9 yıl öncesine ait olduğunu; temin edemediklerine dair beyanları doğrultusunda defter ve kayıtlar üzerinde inceleme yapılamadığını; raporun dosya kapsamına göre hazırlandığını; davalı —- hakkında açılan ceza mahkemesindeki dosyaya sunulan bilirkişi raporları, —– raporu, davalı banka müfettişi raporu ve dosyaya sunulan bilirkişi kurulu kök ve ek raporuna göre; davalının zimmet suçunu işlediğinin rapor edildiğini; davacı şirketin —— nolu döviz hesabından —- tarihinde çekilen 75.000,00 USD’nin aynı gün şirket ortağı —— hesabına yatırıldığı ve aynı gün —– hesabından —- nolu hesaba aktarıldığı; havale talimatı üzerindeki imzanın sahte olduğu ve karşılığının bulunmadığını; 11/09/2008 tarihinde çekilen 100.000,00 USD’nin, 50.000,00 USD’lik kısmı aynı gün şirket ortağı —- hesabına ve 50.000,00 USD’lik kısmı da şirketin diğer ortağı ————– hesabına yatırıldığını; havale talimatı üzerindeki imzanın sahte olduğunu; ancak, bu hesaplara yatırılan paraların şahısların hesaplarında olduklarından dolayı karşılık bulunduğundan bu tutara davacı tarafından itiraz edilmediğini; 03/12/2008 tarihinde çekilen 25.000,00 USD’nin davacının bilgisi ve talimatı olmadığı; havale talimatı üzerindeki imzanın sahte olduğu ve davalı—- tarafından zimmete geçildiği yönünde görüş bildirildiği; incelenen bilirkişi raporundan anlaşılmıştır.
İncelenen tüm dosya kapsamına, tarafların iddia ve savunmaları ile bilirkişi raporu içeriğine göre;
Taraflar arasında; davacının, davalı bankanın ———— hesabından 08/08/2008 tarihinde 75.000,00 USD, 09/09/2008 tarihinde 100.000,00 USD, 03/12/2008 tarihinde 25.000,00 USD çekildiği hususunda bir uyuşmazlığın bulunmadığı; nitekim davalıların da paranın çekildiğini değil, çekilen bu paranın şirket yetkilisi ya da ortağının hesabına yatırıldığını savunduğu; 09/09/2008 tarihinde çekilen 100.000,00 USD’nin, 50.000,00 USD’lik bölümünün aynı gün ———- – nolu hesabına yatırıldığı; kalan 50.000,00 USD’nin de aynı gün ————- hesabına yatırıldığı; 08/08/2008 tarihinde çekilen 75.000,00 USD ve 03/12/2008 tarihinde çekilen 25.000,00 USD’nin hesaptan çekilmesine ilişkin dekontlardaki imzaların şirket yetkililerine ait bulunmadığı banka teftiş kurulu raporu ve 2 kişilik grafoloji uzmanından alınan raporla tespit edildiği; hususlarında; uyuşmazlık bulunmamaktadır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; davacının, davalı bankanın ——- hesabından para çekilmesine rıza gösterip göstermediği; dava konusu edilen 100.000,00 USD’lik kısım yönünden yargılama sürecinde davacının bu miktarı kabullenmiş olması [davacı vekilince verilen 03/06/2013 tarihli kök rapora beyan dilekçesi kapsamında] dikkate alındığında; davacı şirketin kalan kısım yönünden bu paranın çekilmesine de rıza gösterilip göstermediği; çekildiği ileri sürülen miktarların akıbetinin ne olduğu; davalı bankanın, davacıya karşı çekilen paralar nedeniyle tazmin sorumluluğunun bulunup bulunmadığının saptanması noktalarında; toplanmaktadır.
———— Hükümetçe imtiyaz suretiyle verilen bir işi yapan müesseselerdir; O halde Bankalar, olay tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı BK.nun 99/2. maddesine tabi kuruluşlardır; kural olarak 818 sayılı BK.nun 100/2 ve 3. maddeleri uyarınca akdi sorumlulukta, sorumsuzluk sözleşmesi yapmak mümkün ise de, 818 sayılı BK.nun 99/1 ve 2. fıkrası ile ağır kusur ve hafif kusur halinde baştan sorumluluktan kurtulma şartının mutlak olarak kabul edilemiyeceği kararlaştırıldığı; Bankalar kendilerine yatırılan paraları mudilere istendiğinde veya belli bir vadede aynı veya misli olarak iade etmekle yükümlüdürler; bu tanımlamaya göre mevduat ödünç ile usulsüz tevdi sözleşmelerinin niteliklerini taşıyan kendine özgü bir sözleşmedir; bunun sonucu olarak mevduatın niteliğine uygun düştüğü oranda ödünç ( karz ) veya usulsüz tevdi hükümlerinin kıyasen uygulanması gerekir; 818 sayılı BK.nun 206. maddesi ve 307. maddeleri uyarınca ödünç alan, akdin sonunda ödünç verilen parayı iade ve eğer kararlaştırılmışsa faizi ile iadeye mecburdur; aynı yasanın 372/1 madde uyarınca usulsüz tevdi de paranın nef’i ve hasarı mutlak şekilde saklayana geçtiği için ayrıca açıklamaya gerek kalmadan saklıyan bu parayı kendi yararına kullanabilir; ancak mudi’nin istediği zamanda iade ile yükümlüdür; bankalar türlü bahanelerle yararlandıkları bu mevduatı mudilere iadeden kaçınamazlar; ayrıca, davalı banka, adam çalıştıran sıfatı ile sorumludur; bilindiği gibi adam çalıştıranın sorumluluğu bir kusur sorumluluğu olmayıp, olağan sebep sorumluluğudur; burada yasa adam çalıştırana genel nitelikte objektif bir özen yükümlülüğü, bir gözetim ödevi yüklenmiştir; adam çalıştıranın sorumluluğu kendisinin veya emrinde çalışan yardımcı kişinin kusurlu olup olmamasına bakılmaksızın, kusurdan bağımsız olarak doğmaktadır; sorumluluğun doğması için objektif özen yükümlülüğünün ihlaliyle meydana gelen zarar arasında uygun illiyet bağının bulunması yeterli kabul edilmiştir; adam çalıştıran, görülecek işe uygun fikri, mesleki bilgi ve yeteneklere sahib bir kişi seçmekle yükümlüdür; seçeceği yardımcı kişinin göreceği iş için vasıflı, yeterli eğitim görmüş, yeni bilgi, yöntem ve tekniği, özümsemiş ve izlemiş olmasını arayacaktır; banka benim çalıştırdığım kişi eylemden sorumludur diyerek sorumluluktan kurtulamaz.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümü amacıyla yapılan yargılama ve yargılama sırasında bilirkişilerden alınan denetime elverişli rapor içeriklerine göre; davacı şirketin,…….. nolu döviz hesabından,08/08/2008 tarihinde çekilen 75.000,00 USD’nin aynı gün şirket ortağı ……. hesabına yatırıldığı ve aynı gün … hesabından …. nolu hesaba aktarıldığı; havale talimatı üzerindeki imzanın sahte olduğu ve karşılığının bulunmadığı; 11/09/2008 tarihinde çekilen 100.000,00 USD’nin, 50.000,00 USD’lik kısmı aynı gün şirket ortağı. …….hesabına ve 50.000,00 USD’lik kısmı da şirketin diğer ortağı …………….. …hesabına yatırıldığı; havale talimatı üzerindeki imzanın sahte olduğu; ancak, bu hesaplara yatırılan paraların şahısların hesaplarında olduklarından dolayı karşılık bulunduğundan bu tutara davacı tarafından itiraz edilmediği; 03/12/2008 tarihinde çekilen 25.000,00 USD’nin davacının bilgisi ve talimatı olmadığı; havale talimatı üzerindeki imzanın sahte olduğu ve davalı …. tarafından zimmete geçildiği;bu durumda, davacının,……. ….. nolu USD doları hesabından kendi bilgisi ve talimatı olmadan- rızası hilafına- çıkan 200.000,00 USD’lik tutarın, 75.000,00 USD + 25.000,00 USD=100.000,00 USD’lik kısmından banka çalışanı davalı ….. haksız fiilinden dolayı davalı bankanın, yardımcı kişinin fiilinden kaynaklı olarak sözleşmeye aykırılıktan dolayı davalının sorumlu bulunduğu; davacının, işbu davayı açmakta haklı ve hukuki yararının bulunduğu görülmekle; davacı tarafından davalı aleyhine açılan davanın sübut bulduğundan kısmen kabulü ile 100.000,00 . ……)’nin, [davacı tarafından keşide edilen, Beyoğlu … Noterliği’nin 27/082009 tarih ve 36058 yevmiye sayılı ihtarnamesinin davalıya 31/08/2009 tarihinde tebliği edildiği ve bu ihtarnamedeki (3) günlük atıfet süresinin sonunda; 818 sayılı B.K.m.101/TBK.117. maddesi uyarınca davalının temerrüte düştüğü kabul edilerek] 04/09/2009 temerrüt tarihinden itibaren 3095 sayılı Yasanın 4/a maddesi uyarınca Devlet Bankalarının amerikan doları döviz cinsinden açılmış (1) yıl vaadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı uygulanmak suretiyle fiili ödeme günündeki …… Efektif satış kuru üzerinden hesaplanacak TL karşılığının davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine; karar vermek gerekmiştir.
Davacı tarafından, davalı …….. aleyhine açılan dava hakkında mahkememizin 24/12/2014 tarih ve … esas, . sayılı kararı ile dava atiye bırakıldığından davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, karar vermek gerekmiş olmakla; aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
K A R A R:Yukarıda açıklanan gerekçeler ile;
1-Davacı tarafından, davalı……. aleyhine açılan dava hakkında mahkememizin 24/12/2014 tarih ve ……..esas, ……. K.sayılı kararı ile dava atiye bırakıldığından davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
2-Davacı tarafından, davalı …… aleyhine açılan davanın kısmen kabulü ile,
100.000,00 …. (………)’nin, 04/09/2009 temerrüt tarihinden itibaren 3095 sayılı Yasanın 4/a maddesi uyarınca Devlet Bankalarının amerikan doları döviz cinsinden açılmış (1) yıl vaadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı uygulanmak suretiyle fiili ödeme günündeki ….. satış kuru üzerinden hesaplanacak TL karşılığının davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
Fazlaya ilişkin istemin reddine,
HARÇ VE YARGILAMA MASRAFLARI:
a-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 12.090,87 TL harçtan peşin alınan 5.256,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 6.833,97 TL karar harcının davalı ……’den tahsili ile hazineye irat kaydına,
b-Davacı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine uyarınca davanın kabul edilen miktarı üzerinden 16.570,00 TL nisbi vekâlet ücretinin davalı….. tahsili ile davacıya verilmesine,
c-Davalı …. davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine uyarınca davanın reddedilen miktarı üzerinden hesaplanan 16.570,00 TL nisbi vekâlet ücretinin vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
d-Davacı tarafından yatırılan 18,40 TL başvurma harcı ve 5.256,90 TL peşin harç toplamı: 5.275,30 TL ile aşağıda dökümü yazılı yargılama giderinden davanın red 0,50 ve kabul 0,50 oranına göre hesaplanan 1.269,45 TL’sinin davalı …………..’den tahsili ile davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
e-Davalı ….. tarafından yapılan ve aşağıda dökümü yazılı yargılama giderinden davanın red 0,50 ve kabul 0,50 oranına göre hesaplanan 171,00 TL ‘sinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, bakiyesinin davalı üzerinde bırakılmasına,
f-Davalı………… ile ilgili olarak davacı tarafça yapılmış yargılama giderlerinin davacı üzerine bırakılmasına,
g-Taraflarca yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333.maddesi gereğince karar kesinleştikten sonra yatırana iadesine,
Gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde [HMK.nun. 304-(1).maddesi uyarınca kanun yoluna ilişkin maddi hata resen düzeltilmiştir.] Yargıtaya temyiz yolu açık olduğuna dair taraf vekillerinin yüzüne karşı oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı..

Davacı Yargılama Giderleri : Davalı ………….Yargılama Giderleri
Vekalet harcı : 2,90 TL Posta Masrafı : 42,00 TL
Posta Masrafı : 336,00 TL Bilirkişi Ücreti : 300,00 TL
Bilirkişi Ücreti: 2.200,00 TL TOPLAM : 342,00 TL x 0,50=171,00 TL
TOPLAM : 2.538,90 TL x 0,50=1.269,45 TL