Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/1420 E. 2019/666 K. 11.07.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
-GEREKÇELİ KARAR –

ESAS NO : 2016/1420
KARAR NO : 2019/666

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 23/12/2016
KARAR TARİHİ : 11/07/2019

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 19/10/2012 tarihli taşıt kira sözleşmesi ile davaya konu bono lehtarı ————– ne aylık 2.000 TL ile kiraladığı aracın 2 yıl boyunca kullanılıp sadece 2 ay bankadan kısmi kira ödendiği, diğer ay alacaklarının ödenmemesi nedeniyle İstanbul Anadolu ————-İcra Müdürlüğü’nün —-esas sayılı dosyası ile ———-ay kira alacağı için 44.000 TL icra takibi yapıldığını, borçunun takibe itirazı üzerine İstanbul Anadolu —- Sulh Hukuk Mahkemesi’nin —– esas ile itirazın iptali davası açıldığını ve davada lehlerine karar verildiğini, itirazın iptali davasında haklılıklarının ispatlanır ispatlanmaz ortaya çıkarılan ve tesadüfen alacaklarının tutarından 3 yıl öncesi tarihli okur yazar olmayan ve parmak izi mühür kullanan müvekkili adına imzalı bono ciro ile bono lehtarlarının çalışanı adına İstanbul Anadolu ——– İcra Müdürlüğü’nün —–esas sayılı dosyada icra takibine konu edildiğini borca itiraz ile İstanbul Anadolu————. İcra Hukuk Mahkemesi’nin—–esas ile dava açıldığını,müvekkilinin okur yazar olmadığı davalı alacaklı ile lehtar arasındaki çalışan işveren ilişkisi ve borç doğuran ilişki olmadığı ispatlandığı göz önüne alınarak İstanbul Anadolu —- İcra Müdürlüğü’nün 2016/9070 esas sayılı dosyasındaki takibin durdurulmasını davalılarak müvekkilinin borçlu olmadığının tespitini talep ve dava etmiştir .
Davalıların davaya cevap vermediği görülmüştür.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava, bonoya dayalı menfi tespit istemine ilişkindir.
Davacı hakkında davalı … İstanbul Anadolu —-.İcra Dairesi’nin 2016/9070 Esas sayılı icra takip dosyası ile 40.000-TL tutarlı, 15/09/2013 düzenleme tarihli —- vade tarihli bonoya dayalı icra takibi başlatmış, davacı senette bulunan imzayı kendisinin atmadığını, okur yazar olmadığını iddia ederek menfi tespit davası açmıştır.
Senetlerin ispat gücünü haiz olabilmeleri, Kanun’un aradığı şartlarda düzenlenmelerine bağlıdır.
İmza atamayanların durumu; 6100 sayılı HMK’nın 206. maddesinde ”(1) İmza atamayanların mühür veya bir alet ya da parmak izi kullanmak suretiyle yapacakları hukuki işlemleri içeren belgelerin senet niteliğini taşıyabilmesi, noterler tarafından düzenleme biçiminde oluşturulmasına bağlıdır.” şeklinde düzenlenmiştir.
İmza atamayan kişilerin yapacakları hukuki işlemleri içeren belgelerin senet niteliğini taşıyabilmesi, 6100 sayılı HMK’nın 206. maddesinde daha önceki hükümlerden farklı olarak düzenlenmiştir. Buna göre, imza atamayanların mühür veya bir alet ya da parmak izi kullanmak suretiyle yapacakları hukuki işlemleri içeren belgelerin senet niteliğini taşıyabilmesi, noterler tarafından düzenleme biçiminde oluşturulmasına bağlı tutulmuştur.
Şu halde, mühür veya el işareti (mesela parmak izi) kullanmak, yalnız yazı bilmeyenler veya imza atamayanlar içindir. Ancak, bu mühür veya el işaretinin her defasında (her senette) noterler tarafından onaylanması gerekir.
Senet bir ispat vasıtasıdır. Ancak, senedin kesin delil sayılabilmesi için borç altına giren kimse tarafından imza edilmiş olması gerekir .
Kural bu olmakla beraber imza atmaya muktedir olmayan veya okuma yazma bilmeyen bir kimse, imza yerine parmak izi kullanabilir. 6100 sayılı HMK.’nın 206. maddesinde öngörülen şeklin amacı, senet muhtevasının borçlu tarafından bilinmesini sağlamaktır. Yasa koyucu bu yolla okuma yazma bilmeyen bir kimsenin içeriğini bilmediği bir belge ile borç altına sokulması tehlikesinden korunmasını sağlamak istemiştir.
Takibe konu senette davacı ismi altında imza bulunduğu görülmüştür.
Davacının okur yazar olup olmadığı ve işlemlerinde imza kullanıp kullanmadığının tespiti açından ilgili yerlere müzekkereler yazılmış, 20/12/2010 tarihli mühür beyannamesi, 12/03/2012 tarihli araç satış sözleşmesinde davacının parmak izi ile işlem yaptığı, 19/10/2012 tarihli düzenleme şeklinde taşıt sözleşmesinde davacının parmak izi ile işlem yaptığı, ——– tarihli düzenleme şeklinde vekaletname ile davacının parmak izi ile işlem yaptığı anlaşılmakla davaya konu bono üzerindeki imzanın okuma yazma bilmeyen ve işlemlerinde parmak izi kullanan davacıya ait olmadığı kabul edilerek davacının davaya konu bono nedeniyle borçlu olmadığının tespitine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın kabulü ile;
Davacının İstanbul Anadolu —— İcra Dairesi’nin ——— Esas sayılı takip dosyasına konu edilen borçlusu …, 15/09/2013 keşide tarihli, ——-vade tarihli 40.000,00 TL bedelli bono sebebi ile davalıya borçlu olmadığının tespitine,
2-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 2.732,40 TL karar ve ilam harcının, dava açılırken peşin olarak alınan 44,40 TL harçtan mahsubu ile bakiye 2.688,00 TL karar ve ilam harcının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan —— Tarifesine göre hesaplanan 4.750,00 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yatırılan 29,20 TL başvuru harcı, 683,10 TL peşin harç toplamı 712,30 TL ile tebligat ve müzekkere gideri olan 195,50 TL olmak üzere toplam 907,80 TL yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Taraflarca yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333.maddesi gereğince karar kesinleştikten sonra davacıya iadesine,
Mahkememizin bu kararına karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren (2) hafta içinde (HMK 345/1), mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine dilekçe verilmek suretiyle, Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesince incelenmek üzere tarafların istinaf yasa yoluna başvuru hakkı bulunduğuna dair davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.