Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/136 E. 2022/842 K. 23.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/136 Esas
KARAR NO : 2022/842

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 05/02/2016
KARAR TARİHİ : 23/11/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilince dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile dava dışı —– arasında —— adresindeki —– istasyonunda gösterilecek bayilik faaliyetinin koşullarını belirlemek üzere ilk olarak 14.09.2010 tarihli bayilik sözleşmesi akdedildiğini, —— özgür iradesi ile müvekkiline yeni bir beş yıllık sözleşme yapmak istediğini belirterek 14.09.2010 tarihli bayllik sözleşmesinin feshedildiği, müvekkili şirket ile —– arasında 24,07.2013 tarihli bayilik sözleşmesinin akdedildiğini, sözleşmenin süresinin 30.08.2013 tarihinden itibaren beş yıl olduğu, 24.07.2013 tarihli bayilik sözleşmesine istinaden imzalanan 24.07.2013 tarihli taahhütnamede,——yeni beş yıllık bayllik süresi için 2.250.000,00TL + KDV gayri maddi hak bedeli ödeneceğinin, müvekkilinin ödeyeceği 2.250.000,00 TL.’den 1.750.000,00 TL’lık alacağının mahsup edilmesinden sonra kalan 500.000,00 TL’nın takas mahsup edilmesinin, sözleşme ve taahhütnamelerden herhangi birisinin herhangi bir hükmüne aykırılık halinde gayri maddi hak bedeli ödemesi yapılmayacağının taahhüt edildiğini,—— tarafından düzenlenen 15.07.2014 tarihli faturaya istinaden 100.000,00 TL.’lık gayri maddi hak bedeli ödemesinin bayinin borcuna takas mahsup edilmek suretiyle gerçekleştirildiğini, müvekkili tarafından ödenen ve ——- tarafından müvekkiline ödeneceği kabul edilen gayri maddi hak bedeli iadesi borcunun 1.850.000,00 TL + KDV olduğu,—–tarafından ipotek borçlusu —— devir ve teslim edildiği,——- ile müvekkili şirket arasında akdedilen 24.07.2013 tarihli bayilik sözleşmesinin ise müvekkilinin sözleşme ve taahhütnamelerden doğan talep hakları saklı kalmak kaydı ile —– tarafından tek taraflı ve haksız bir biçimde feshedildiğini, işletmeyi devralan—– kendi özgür iradesi ile müvekkilin bayisi olarak faaliyet göstermeye karar verdiği, 14.11.2014 tarihli bayilik sözleşmesi akdedildiğini, sözleşmeye istinaden —- Arasında 14.11.2014 tarihli taahhütname düzenlenerek imzalandığı, davalının—— Noterliği’nden keşide edilen 05.03.2015 tarih —–yevmiye sayılı ihtarnamesi ile sözleşmeyi feshettiği, davacının, davalıdan alacaklı bulunduğunu belirterek davalı ve dava dışı—– Noterliği’nden keşide ettiği ihtarname ile 1.215.485,94 TL. ürün otomasyon ve malzeme bedeli borçları ile 246.066,07 TL. işlemiş faiz borcunun ve ayrıca 820.558,94 TL gayri maddi hak bedeli borcunun ödenmesini talep ettiği, bilahare, davacı tarafından davalı aleyhine —–sayılı dosyasından ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibi başlatıldığı, davalının bu icra takibini itirazı sonucunda takibin durduğu—— ipotekle teminat altına alınan 1.215.485,94 TL ürün (——-), malzeme ve otomasyon bedeli borcu, 820.558,94 TL.’lık gayri maddi hak bedeli borcu, 246.066,07 TL’lık işlemiş faiz borcu ve taahhütnamenin 5. maddesinin son cümlesi uyarınca tahakkuk eden (fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla) 17.889,05 TL ana para faizi olmak üzere toplam 2.300.000,00 TL. borca itirazının iptaline, takibir devamına, %20′ den az olmamak üzere icra inkar tazminatının yargılama giderleri ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi talep ve dava olunmuştur.Davalı vekilince sunulan cevap dilekeçsinde özetle, müvekkili şirketin bu taahhütname ile bir ilişkisini olmadığı, taahhütnameyi imzalayan diğer taraflardan alınan bilgiye göre taahhütnamenin müzayaka altında imzalatıldığı, davacı tarafından herhangi bir detay verilmeden ve borcun ne olduğuna ilişkin detayların açıklanmadığı ve belgelerin verilmediği, bu nedenle taahhütnameye imza atan tarafların da buna itiraz ettiklerini bu nedenle taraflar arasında dava konusu olduğu, söz konusu taahhütname ve iddia edilen alacaklar tartışmalı olduğundan takibe itiraz edildiği, alacağın gerek davacı şirketin gerekse bayi ——-ticari defterlerinin incelenmesi sonucunda açıklığı kavuşacağı beyan edilerek, davanın reddine karar verilmesi, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini beyan etmiştir.Dava itirazın iptali ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir.Davaya konu ——- esas sayılı dosyası sureti dosyamız arasına alınmış, yapılan incelemesinde; ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takip başlatıldığı, toplamda 2.421.774,97 TL tutarındaki alacağın tahsili için takip başlatıldığı, takip sebebi olarak ürün , malzeme ve otomasyon bedeli borcunun 1.215.485,94 TL, işlemiş faiz borcu olarak 246.066,07 TL, gayrimaddi hak bedeli olarak 820.558,94 TL + KDV nin gösterildiği, takip alacaklısının ——borçluların —— oldukları, bu iki şirkete ödeme emri gönderildikten sonra davacı/alacaklı vekilince asıl borçlu (——) ve işletmeyi devaralan —— yönünden herhangi bir yanlışlık olmamakla birlikte, ipotek veren 3. kişi şirketin——. olduğunun belirlendiği, bu hususun kabul edilebilir bir yanılgıdan kaynaklandığı belirlenerek dosyamız davalısının takibe dahil edilmesinin, ödeme emri gönderilmesinin talep edildiği, icra dosyasında, davalıya takip öncesi TMK’nun 887. maddesi gereğince gönderilmiş ihtarın ve 13/11/2015 tarihinde davalı şirkete tebliğ olunduğuna dair mazbata suretinin bulunduğu, davalı şirkete de ipotek takibine ilişkin ödeme emrinin 30/11/2015 tarihinde tebliğ edilmiş bulunduğu, 04/12/2015 tarihinde davalı/ipotek borçlusu velkilince takibe itiraz olunduğu belirlenmiştir.Mahkememizce diğer takip borçlusu——şirketi yönünden icra müdürlüğüne yazı yazılmış, bu borçlu tarafından takibe itiraz olunmadığı belirlenmiştir.
Davaya konu icra dosyasının tetkikinde, takip borçlularından ——Şirketinin de takibe itiraz ettiği, bu şirket yönünden itirazın iptalinin sağlanmamış olduğu, işbu davada ipotek takibine itiraz eden davalı ile, itiraz eden dava dışı borçlu —— yönünden zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğu, bu yönden taraf teşkilinin eksik olduğu belirlenmekle, [esasen bu borçlunun itirazı üzerine, itirazın iptali istemi ile—– esas sayılı dosyasında dava açılmış bulunduğu, ancak —-. celsede davacısı vekilince, asıl davayı yöneltmeleri gereken şirketin —– şirketi olduğu, sehven davalıya—— Şirketine dava yönelttikleri, maddi hata yapıldığının bildirildiği, anılan dosyada takip borçlusu ——- yönünden davanın usulden reddine dair karar verildiği ve kesinleştiği, gelinen aşamada davamıza konu takip dosyasında borçlu olarak yer aldığı, takibe de itiraz ettiği halde, itirazın iptali talep olunmayan—— yönünden], davacı vekiline Mahkememizin 26/05/2021 tarihli celsesinde süre verilerek davaya konu ——esas sayılı dosyasının takip borçlusu olup, borca itiraz eden dava dışı ——- aleyhine Mahkememizin işbu dosyası ile birleştirme talepli dava açması için süre verilmiştir.
Davacı vekilince Mahkememizin bu ara kararından rücu edilmesi talep olunarak, dava dışı ——- asıl borçlu olmadığı, davalı ile aralarında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmadığı, ipotek takibinin——-şirketine yöneltilmesinin imkansız olduğu ileri sürülmüştür.Ancak davacı tarafça takip ve davaya dayanak yapılan 14/11/2014 tarihli taahhütnamede takip borçlusu—–Şirketi taraf olmakla birlikte, ——şirketinin, davacı şirket ile aralarındaki sözleşmeye ilişkin 05/03/2015 tarihli fesih ihtarı ile 14/11/2014 tarihli taahhütnameye konu borcun muaccel oduğu iddiasının bu davanın temelini oluşturduğu, bundan başka alacaklı/davacı vekilince icra dosyasına sunulan 24/11/2015 tarihli beyan dilekçesi ile asıl borçlu ve işletmeyi devaralan (14/11/2014 tarihli taahhütname —–bendi gereği —— yönünden herhangi bir yanlışlık olmamakla birlikte, ipotek veren 3. kişi şirketin——olduğunun belirlendiği, bu hususun kabul edilebilir bir yanılgıdan kaynaklandığı belirlenerek —— şirketinin takibe dahil edilmesinin talep edildiği hususları birlikte gözetildiğinde, davacı vekilinin dava dışı —– Şirketinin asıl borçlu olmadığı, davalı ile aralarında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmadığı, ipotek takibinin——-şirketine yöneltilmesinin imkansız olduğu yönündeki beyanlarına itibar edilmemiştir.Mahkememizce yukarıda açıklanan usuli eksiklik giderilmemiş olmakla bu sefer Mahkememizin 13/10/2021 tarihli celsesinde davacı vekiline, davanın ipotek takibine itirazın iptali ile takibin devamı istemine ilişkin olduğu, takip borçlularından davalı ile birlikte dava dışı —— takibe itirazının bulunduğu, yalnızca davalı yönünden itirazın iptali ile takibin devamını istemekte davacının hukuki yararının olmadığı, tüm itirazlar kaldırılmadan takibin devam edemeyeceği dikkate alınarak davacı vekiline davaya konu——esas sayılı dosyasının takip borçlusu olup, borca itiraz eden dava dışı ——- aleyhine Mahkememizin işbu dosyası ile birleştirme talepli dava açması için süre verilmiştir.Mahkememiz bu ara kararından sonra davacı tarafça icra dosyasından borçlu —–şirketinin taraf olmaktan çıkarılması için talepte bulunduğu, talebinin icra müdürünce reddi üzerine——- esas sayılı davasında, sehven borçlu gösterilen tüzel kişiliğin icra takibinden çıkarılması talebinin yerinde olduğundan bahisle, davacı şikayetçinin şilkayetinin kabulü ile —— 04/11/2021 tarihli kararının kaldırılmasına dair karar verildiği belilrlenmiştir.
Yukarıda yapılan tespitler üzerine, dosyada zorunlu dava arkadaşlığına ilişkin usuli eksikliğin giderilmiş bulunduğu belirlenmiştir.Davaya konu alacağın esasının incelenmesinde ise, davacı vekilince işbu davada, müvekkili ile dava dışı/takip borçlusu——-arasında ilk olarak 14/09/2010 tarihli bayilik sözleşmesi akdedildiğini, sonrasında ——- şirketi ile olan 14/09/2010 tarihli bayilik sözleşmesinin feshedildiği, müvekkili ile ——-arasında 24/07/2013 tarihli bayilik sözleşmesi ve buna istinaden 24/07/2013 tarihli taahhütname imzalandığı, akabinde —— tarafından takibin diğer borçlusu —— Şirketine devir ve teslim edildiğini,——-ile müvekkili arasında akdedilen 24/07/2013 tarihli bayilik sözleşmesinin ise müvekkilinin sözleşme ve taahhütnamalerden doğan talep hakları saklı kalmak kaydı ile —— tarafından tek taraflı ve haksız bir biçimde feshedildiğini, işletmeyi devralan ——-Şirketinin, müvekkilinin bayisi olarak faaliyet göstermeye karar verdiği, 14/11/2014 tarihli bayilik sözleşmesi akdedildiğini, bu sözleşmeye istinaden——arasında 14/11/2014 tarihli taahhütname düzenlenerek imzalandığı, bu taahhütname ile 1.850.000,00 TL + KDV gayri maddi hak bedeli borcunun bulunduğunun ——- tarafından beyan kabul ve ikrar edildiği, 1.233.374,99 TL ürün, malzeme ve otomasyon bedeli ve 246.066.07 TL vade farkı toplamı olan 1.479.441,06 TL borcun bulunduğunun ——tarafından beyan kabul ve ikrar edildiği, yine aynı taahhütnamenin 5. maddesi gereğince——- ile bayilik sözleşmesinin aktedilmemesi veya bayilik sözleşmesinin 5 yıllık süre sözleşmeye aykırı davranılması veya bayilik sözleşmesinin feshedilmesi halinde, davacının yukarıda tespit edilen alacaklarının muaccel hale geleceği ve tespit edilen alacaklara taahhütname tarihinden itibaren avans faizinin 20 puan fazlasının ödeneceğinin kabul edildiği, müvekkili ile —— arasında akdedilen 14/11/2014 tarihli ve beş yıl süreli bayilik sözleşmesinin ——-Şirketi tarafından 05/03/2015 tarihli ihtarname ile haklı sebebe dayanmaksızın tek taraflı olarak feshedildiği, 14/11/2014 tarihli taahhütnamadeki beyan ve kabuller nedeniyle dava konusu borçların ödenmesi gerektiği, borçlarını ödemeyen —–hakkında ——-sayılı dosyası ile takip başlatıldığı, sonrasında ipotek veren 3. kişi şirketin ——- olduğunun belirlendiğinden ve bu hususun kabul edilebilir bir yanılgıdan kaynaklandığından bahisle davalı——- Şirketinin takibe dahil edilmesinin sağlandığı, davaya konu takiple, 1.215.485,94 TL ürün, mazleme ve otomasyon bedeli borcu, 820.558,94 TL gayri maddi hak bedeli borcu, 246.066,07 işlemiş faiz alacağının tahsili için ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile icra takibi başlatıldığı, müvekkili lehine tesis edilen ipotek toplamının 2.300.000,00 TL olduğundan bahisle; 1.215.485,94 TL ürün, mazleme ve otomasyon bedeli borcu, 820.558,94 TL gayri maddi hak bedeli borcu, 246.066,07 işlemiş faiz borcu ve taahhütnamenin 5. maddesi gereğince tahakkuk etmiş 17.889,05 TL ana para faizi olmak üzere toplamda 2.300.000 TL borca ilişkin itirazın iptalinin talep olunduğu belirlenmiştir.Takip ve davaya dayanak yapılan 14/11/2014 tarihli taahhütname ile 1.850.000,00 TL + KDV gayri maddi hak bedeli borcunun bulunduğunun ——tarafından kabul edildiği, bu tutarın 820.558,94 TL’sinin işbu davanın konusu olmakla birlikte, 1.850.000,00 TL + KDV gayri maddi hak bedeli borcunun bakiye 1.029.441,06 TL’sinin tahsili için—– sayılı dosyası ile —– taahhüütte adı geçen gerçek kişiler aleyhine icra takibi başlatıldığı, itiraz üzerine——-esas sayılı davasının açıldığı, aynı iddiların o dosyada da ileri sürüldüğü, anılan dosyanın yargılaması sırasında Mahkemesince;
“Davacı tarafından ibraz edilerek incelenen ve sahibi lehine delil niteliği taşıyan defterlerinde davalı —— şirketi yönünden aralarındaki borç alacak ilişkisinin 25/09/2010 tarihinde başlandığı, davacı tarafından davalı adına düzenlenmiş faturaların davalıya borç kayıt edildiği, davalıdan yapılan tahsilatların davalıya alacak kayıt edildiği, sonuçda davacının icra takip tarihi olan 27/05/2015 tarihi itibariyle davalı ——1.461.552,01 TK alacaklı olduğu, —— Talimat sayılı dosyası üzerinde yapılan incelemede de davalı——Şirketinin defterlerinde davacının düzenleyip kendi defterlerine kayıt ettiği faturaların kayıtlı olduğu tespit edilmiştir.” şeklindeki tespite gerekçesinde yer verildiği belirlenmiştir.—— esas sayılı dosyasında, davanın kabulüne ilişkin verilen kararın istinaf edilmesi üzerine, —–Esas ve —— Karar sayılı ilamı ile;” Dosya kapsamında yapılan değerlendirme sonucu; (—— 02/03/2015 tarihli ihtarnameyi göndererek 14/11/2014 tarihli bayilik sözleşmesi ve eki niteliğindeki taahhütnameleri müzayaka altında imzalamış olduğundan bahisle feshettiği anlaşılmaktadır. (—–)
Davalı vekillerinin (——-.); davaya konu ”Taahhütname ve garanti sözleşmesi” adı altındaki belgelerin kefalet sözleşmesi niteliğinde olduğu ve yasal geçerlilik koşullarını ihtiva etmediklerine ilişkin istinaf başvurularına yönelik olarak yapılan değerlendirmede, somut uyuşmazlıkta iddianın ileri sürülüş biçimi ve az yukarıda bahsi geçen iki farklı ”Taahhütname ”adı altındaki 24/07/2013 tarihli ve 14/11/2014 tarihli belgelerde, taraflar arasındaki sözleşmenin üçüncü kişi yararına sözleşme olduğu hususları dikkate alındığında, davacının taleplerinin TBK’nın 129. maddesine dayandığı anlaşılmaktadır. (——)
Davalılar ——) vekili istinaf başvuru dilekçesinde davaya sözleşmeyi müvekkillerinin müzayaka altında imzaladıklarını öne sürmüş olsalar da dosya kapsamında bu iddiayı destekler nitelikte somut hiç bir delil bulunmadığı, basiretli tacir gibi davranması gereken davalıların müzayaka altında sözleşme imzalamış olduklarına ilişkin iddiaların ispat edilemediği anlaşılmakla, bu yöndeki istinaf isteminin esastan reddi gerekmiştir.Davalı vekilleri ayrı ayrı verdikleri istinaf dilekçelerinde, davalı——- fesih beyanında haklı olduğu gerekçesiyle davanın reddini talep etmişler, mahkeme aksi kanaatte ise ifa edilen süresi ve bakiye süresi dikkate alınarak, iade edilmesi gereken tutarın ——- usulüyle hesaplanması ve hüküm altına alınması gerektiğini öne sürmüşlerdir. Davacı vekili sözleşme hükmü uyarınca herhangi bir indirim yapılmadan bedelin tümünün iadesi gerektiğini ileri sürerek davaya esas icra takibini başlatmıştır. Taraflar arasındaki protokol ve eki niteliğindeki taahhütname, her iki tarafa borç yükleyen tam iki taraflı bir sözleşmedir. Ancak ortada bir ifa imkânsızlığı bulunduğu takdirde imkansızlığın oluşmasında davalının kusuru yoksa, iadenin kapsamının sözleşmeye göre değil, Kanun’un düzenlediği gibi TBK’nın sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre belirlenmesi gerekecektir. Oysaki az yukarıda bahsi geçtiği üzere davalı ——- fesih beyanının haklılığı kanıtlanmamıştır. Dolayısıyla ”ifa imkansızlığından” değil haksız fesihten bahsetmek gerekeceğinden, sözleşme hükümlerinin gözönünde bulundurulması gerekir.” şeklindeki kanaatine Mahkememizce de iştirak olunmuştur.Bu iştirak kapsamında, davalı —— vekilince cevap dilekçesi ile ve aşamalarda, taahhütnamenin taraflarınca, taahhütnamenin müzayaka halinde imzalandığı, sözleşmenin ——-şirketince haklı olarak feshedildiği, gayrı maddi hak bedelinin tamamına hak kazanılmadığı yönündeki savunmalarına itibar edilmemiştir.Takibe konu edilen 1.215.485,94 TL ürün, malzeme ve otomasyon bedeli borcu, 820.558,94 TL gayri maddi hak bedeli borcu, 246.066,07 işlemiş faiz alacağı yönünden dava dışı/takip borçlusu—– Şirketi ile dava dışı ——- tarafından davacı şirkete yönelik olarak 14/11/2014 tarihli taahhütname ile takibe konu edilen tutarlar kadar borcun ikrar edilmiş olduğu, aynı taahhüdün 5. maddesi ile tespit edilen ve yukarıda açıklanan muacceliyet koşullarının gerçekleştiği ve aynı 5. maddede öngörülen faiz hükmü kapsamında, davacının takibe konu alacak kalemleri yönünden taahhuk etmiş 200.854,58 TL faiz alacağının doğduğu Mahkememizce alınan 21/04/2017 tarihli rapor ile belirlenmiş, ancak bunun 139.664,02 TL’si takip konusu yapılmış, davada ise ipotek tutarı gözetilerek 17.889,05 TL kadar faiz istemi yönünden itirazın iptalinin talep olunduğu belirlenmiştir.Yukarıda yapılan tespitler ve 14/11/2014 tarihli taahhütnamedeki kabul ve ikrar çerçevesinde davacının dava tarihi itibariyle, 1.215.485,94 TL ürün, malzeme ve otomasyon bedeli borcu, 820.558,94 TL gayri maddi hak bedeli borcu, 246.066,07 işlemiş faiz alacağı olmak üzere toplamda 2.282.110,95 TL asıl alacağı ile 17.889,05 TL kadar faiz alacağının (toplam 2.300.000 TL ) sübut bulduğu Mahkememizce değerlendirilmiş, bu tutar yönünden icra inkar tazminatı ve vekalet ücretine hükmedilmiştir.Bununla birlikte davacı vekilince Mahkememize sunulan 04/01/2017 tarihli beyan dilekçesi ile, ipotek takibine konu edilen —— malzemeler ve otomasyonun, davanın açılmasından sonra müvekkiline teslim edildiği beyan edilmekle, Mahkememizce 13/03/2019 tarihli celsede, davacı vekiline 04/01/2017 tarihli dilekçesinin —–sayfasında, ipotek takibine bedelleri konu edilen ——malzemeler ve otomasyonun davadan sonra davacıya teslim edildiğine ilişkin beyanı yönünden, bahsedilen teslime ilişkin kayıtların sunulması ile takibe konu edilen işlemiş faiz alacağının ne kadarının takip konusu 1.215.485,94 TL ürün, malzeme ve otomasyon bedeli alacağına ilişkin olduğu, takibe konu olup da teslim edilmeyen ürün, malzeme, otomasyon kalıp kalmadığı konusunda beyanlarını sunması için kesin süre verilmesine dair karar verilmiş, aksi halde dosya kapsamına göre karar verileceği davacı vekiline ihtar olunmuştur. Davacı vekilince ara karar gereğince 27/03/2019 tarihli beyan sunulmuş, ariyet malzemelerinin sökülüp teslimine ilişkin bir kısım kayıtlar sunulmuş, takipte “ürün, malzeme ve otomasyon bedeli borcu” olarak açıklanan 1.215.485,94 TL tutar bu sefer anılan dilekçede,—— borcu olarak ifade edilmiş, ne var ki Mahkememizin 13/03/2019 tarihli celse ara kararında kesin süre verilerek ihtar olunan “takibe konu olup da teslim edilmeyen ürün, malzeme, otomasyon kalıp kalmadığı konusunda” talebinin somutlaştırılmamış olması karşısında, takip konusu 1.215.485,94 TL tutar kadar emtianın davacı şirkete davadan sonra iade olunmuş bulunduğu, bu tutar kadar alacağın davadan sonra konusuz kaldığı Mahkememizce değerlendirilmiştir.
Yukarıda yapılan tüm tespitler çerçevesinde, takibe konu 2.300.000 TL tutar kadar alacak yönünden davacının iddiasının 14/11/2014 tarihli taahhütname ve sonrasında gönderilen 02/03/2015 tarihli fesih ihtarı çerçevesinde muaccel olduğu, bu tutar kadar takip yapılmasının haklı bulunduğu , davadan sonra takibe konu 1.215.485,94 TL tutar kadar alacağın konusuz kaldığı kanaatiyle davanın kısmen kabulüne dair karar vermek gerekmiştir.Takibe konu alacağın likit olduğu belirlenmekle takip tutarı kadar alacağa ilişkin icra inkar tazminatına hükmedilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın kısmen kabulü ile, ——- Esas sayılı takibine yapılan itirazın kısmen iptali ile takibin,
1.066.625,01 TL asıl alacak ve 17.889,05 TL faiz alacağı olmak üzere toplamda 1.084.514,06 TL üzerinden aynen devamına,Aşan istem yönünden davanın konusunun kalmadığı belirlenmekle bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
Davacının takip tarihi itibariyle 2.300.000 TL alacağının likit olduğu belirlenmekle 460.00 TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
2-Alınması gerekli 74.083,16 TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 27.169,38 TL harç ile 12.108,87 TL icra dosyasına yatırılan harcın mahsubu ile bakiye 34.804,91‬ TL nin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3——göre davacı için takdir olunan ——davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından dava açılırken harç olarak yatırılan 27.201,18 TL harç ile 12.108,87 TL icra dosyasına yatırılan toplam 39.310,05‬ TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından sarfedilen 12.000 TL bilirkişi gideri , 471,10 TL posta gideri olmak üzere toplam 12.471,10 TL yargılama giderlerinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı tarafından herhangi bir masraf yapılmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
7-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine,
Dair, Davacı Vekilinin yüzüne karşı davalı vekilinin yokluğunda tebliğden itibaren 2 hafta süre içinde İstinaf yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.