Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/1333 E. 2018/91 K. 08.02.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İstanbul Anadolu
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2016/1333 Esas
KARAR NO : 2018/91

DAVA : Tazminat (Uluslar Arası Hava Taşımacılğı Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 02/12/2016
KARAR TARİHİ : 08/02/2018

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan Tazminat (Uluslar Arası Hava Taşımacılğı Kaynaklı) davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP: Davacı vekilinin 02/12/2016 harç makbuz tarihli dava dilekçesinde özetle; —‘in Ülkemizde yaptıkları tatilden kendi ülkelerine dönmek amacıyla — aktarmalı olarak — bileti aldıklarını, 08/06/2016 tarihli ve 06:30’da kalkması planlanan– numaralı — uçuşunun 3 saat 45 dakika gecikmeli olarak kalktığını bu nedenle —‘in — Havalimanındaki — numaralı 11:15 — uçağını kaçırdığını, –‘in 08/06/2016 tarih ve 22:45 saatli —– uçuşuna önerilen bileti kabul ederek 09/06/2016 saat 01:00 civarında varış yerleri olan– havalimanına ulaştıklarını,—bu uçuş sebebiyle müvekkili şirket —dk’yı kendilerini temsil etmeye yetkili kıldığını, ancak müvekkil şirketin davalı şirket nezdindeki çözüm çabalarının sonuçsuz kalması nedeniyle işbu davayı açma zorunluluklarının doğduğunu beyan ederek her bir yolcu için 400 Avro olmak üzere toplam 800 Avro tazminatın olayın gerçekleştiği günkü TCMB döviz kuru türk lirası karşılığının müvekkili şirkete ödenmesini, yargılama harç ve giderleri ile vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasını talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili 17/01/2017 tarihli cevap dilekçesi ile davanın reddini talep etmiş, 23/10/2017 tarihli dilekçesi ile de görev itirazında bulunmuştur.
İNCELEME VE GEREKÇE:
6102 sayılı TTK’nın 5/1. maddesine göre, aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir. Bu hükme göre ticaret mahkemelerinin görev alanı ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleridir. Ticari faaliyetleri ilgilendiren bütün davalar ticari dava değildir. Ticaret mahkemeleri ayrı bir yargı kolu oluşturmayıp, asliye hukuk mahkemelerine göre ihtisas mahkemeleridir. Bu nedenle ticari işlerle ilgili bütün davalar ticaret mahkemelerinin görev alanına sokulmamış, yalnızca uzmanlık gerektiren hususların ticaret mahkemelerince karara bağlanması esası getirilmiştir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesi uyarınca ticari davalar Asliye Ticaret Mahkemelerince görülerek karara bağlanır.
6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun “Amaç” Başlıklı 1. maddesinde Kanunun amacı açıklandıktan sonra “kapsam” başlıklı 2. maddesinde “Bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar.” hükmüne yer verilmiştir. Satıcı; “kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla tüketiciye mal sunan ya da mal sunanın adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi”; tüketici ise “ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi” ifade etmektedir. Aynı Kanunun 3. maddesinde de “Tüketici işlemi”, “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukukî işlemi” ifade eder şeklinde tanımlanmıştır. Bir işlemin 6502 sayılı Kanun kapsamında kaldığının kabul edilmesi için yasanın amacı içerisinde yukarıda tanımları verilen taraflar arasında mal ve hizmet satışına ilişkin bir hukukî işlemin olması gerekir.
Bir hukukî işlemin sadece 6502 sayılı Kanunda düzenlenmiş olması tek başına o işlemden kaynaklanan uyuşmazlığın tüketici mahkemesinde görülmesini gerektirmez. Bir hukuki işlemin 6502 sayılı Kanun kapsamında kaldığının kabul edilmesi için taraflardan birinin tüketici olması gerekir.
Dava konusu olayda taraflar arasındaki ilişki taşıma sözleşmesine dayanmaktadır. Tüketiciler ile mal veya hizmet sağlayan gerçek ve tüzel kişiler arasında kurulan taşıma sözleşmeleri de 6502 sayılı kanunun 3/1-l maddesinde tüketici işlemi kapsamına alınmıştır. 6502 Sayılı Kanunun 73. maddesi uyarınca tüketici işlemleriyle tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda Tüketici Mahkemeleri görevlidir. Taşıma sözleşmelerinden doğan davalar 6102 Sayılı …nun 4.maddesinde mutlak ticari davalardan sayılmış ise de, sonradan yürürlüğe giren ve özel kanun niteliğinde olan 6502 Sayılı Kanunun 83/2.maddesindeki düzenlemeye göre, taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemlerle ilgili diğer kanunlarda düzenleme olması, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyecektir. Dava dilekçesinde dava dışı gerçek kişiler —‘in davalı ….den aldıkları bilet ile —aktarmalı olarak —bileti aldıkları, 08/06/2016 tarihli ve 06:30’da kalkması planlanan–numaralı — uçuşunun 3 saat 45 dakika gecikmeli olarak kalktığı bu nedenle —‘in — Havalimanındaki — numaralı 11:15 — uçağını kaçırdığı, —‘in 08/06/2016 tarih ve 22:45 saatli — —uçuşuna önerilen bileti kabul ederek 09/06/2016 saat 01:00 civarında varış yerleri olan — havalimanına ulaştıkları, bu nedenle uğranılan maddi zararların tespit edilerek tazmini talep edilmiştir. Davacı şirketin, dosyaya sunduğu dava dışı kişiler tarafından davacı şirkete verilen yetki belgesi/vekalet ve 06/12/2016 tarihli beyanı ile temlik alan konumunda olduklarını beyan ettiği, dava dışı uçuş bileti alan gerçek kişilerin tüketici konumunda oldukları, temlik alanın da temlik edenin hukuki durumuna tabi olduğu, dolayısı ile 6502 Sayılı Kanunun 3/1-k maddesine göre tüketici konumunda kabul edilmesi gerektiği, (İstanbul BAM 13. H.D. 2017/294 E., 2017/387 K. sayılı kararı) eldeki davanın yeni Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun yürürlüğe girdikten sonraki tarihte açıldığı, anlaşıldığından davacı tarafından davalı aleyhine açılan iş bu davanın mahkememizin görevsizliği nedeniyle; HMK 115-2 md uyarınca dava şartı noksanlığından usulden reddine, karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın görevli İstanbul Anadolu Tüketici Mahkemesine gönderilmek üzere Hukuk Mahkemeleri Tevzi Bürosuna gönderilmesine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı tarafından davalı aleyhine açılan iş bu davanın mahkememizin GÖREVSİZLİĞİ nedeniyle; HMK 115-2 md uyarınca dava şartı noksanlığından usulden reddine,
2-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın görevli İstanbul Anadolu Tüketici Mahkemesine gönderilmek üzere Hukuk Mahkemeleri Tevzi Bürosuna gönderilmesine,
3-Yargılama giderlerinin, HMK’nun 331-(2) md uyarınca yargılamaya görevli mahkemede devam edilmesi halinde bu mahkemece karara bağlanmasına; görevli mahkemede davaya devam edilmez ise talep halinde dosya üzerinden mahkememizce karara bağlanmasına,
Dair; Gerekçeli mahkeme kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yokluğunda, davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 08/02/2018