Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/1270 E. 2019/256 K. 27.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2016/1270 Esas
KARAR NO : 2019/256
DAVA : Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
DAVA TARİHİ: 18/11/2016
KARAR TARİHİ: 27/03/2019
Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dilekçesinde özetle ; Davacının, davalı şirketin 28/09/2015 günü yapılan ———-dönemine ilişkin genel kuruluna kadar şirketin yönetim kurulu üyeliğini yaptığı, bu tarihte yapılan genel kurulda yönelim kurulu üyeliğine seçilmediği, dava konusu ———- tarihli olağan genel kurul toplantısında davacının karşı oylarına rağmen gündemin———– no.lu kararlarının T.T.K.’na, esas mukaveleye ve dürüstlük kurallarına aykırı olduğu, Genel kurulun 8 no lu kararının kanun, esas mukaveleye vc dürüstlük kurallarına aykırı olduğu; genel kurulda bu maddenin görüşülmesi esnasında hiçbir açıklama ve gerekçe sunulmadan hatta müzakere edilmeden davacının muhalif oyuna rağmen karın dağıtılmama karmın alındığı, halbuki esas mukavelenin 23. Maddesinde karın nasıl dağıtılması gerekliği yönündeki madde bulunduğu, ayrıca yıllık———- TL, huzur hakkının belirlenmesi sadece azınlık sahipleri aleyhine bir karar olup, esasen örtülü bir kar dağıtımının söz konusu olduğu. Genel kurulun – no.lu kararının kanun, esas mukaveleye ve dürüstlük kurallarına aykırı olduğu; yönetim kurulu üyelerine fahiş oranda huzur hakkının belirlenmesinin kar dağıtımındaki gibi haksız ve dürüstlük kurallarına aykırı olduğu, yönetim kurulu başkanına aylık —-TL. başkan vekilini- TL. ve üyeye ise -TL. huzur hakkı ödenmesine karar verildiği, fahiş oranda yapılan bu artışın sebebinin ise uzun süredir huzur haklarında artış yapılmayışının neden olarak gösterildiği, oysaki 28.09.2015 tarihinde yapılan genel kurulda yönetim kurulu başkanına aylık 60.000,00 TL. balkan vekilini 40,000,00 TL. vc üyeye ise 25.000,00 TL. huzur hakkı ödenmesine karar verildiği, Genel kurulda Yönelim Kurul Üyelerine iTK’nun 395 ve 396 mad. izin verilmesine ilişkin – no.lu kararın kanun, esas mukaveleye ve dürüstlük kurallarına aykırı olduğu: T.T.K ‘nun 436 mad. 2/f ; “Şirketin yönetim kurulu üyeleriyle yönetimde görevli imza yetkisine haiz kişiler, yönetim kurulu üyelerinin ibra edilmelerine ilişkin kararlarda kendilerine ait paylardan doğan oy haklarını kullanamazlar.” Denildiği, buna göre yönetim kurulu Üyelerinin aynı şekilde kendi menfaatlerine olan Yönetim kurulu Üyelerine TTK’nun 395. Ve 396. Maddelerince izin verilmesine ilişkin kararda da oy kullanamayacaklarının açık olduğu, ancak genel kurulda davalı şirketin Yönetim kurulu üyelerinin üç yıl süre ile ——- ——— seçildiği, Genel kurulda finansal tabloların ve buna bağlı alarak alınan diğer tüm kararlara ilişkin——–. no.lu kararın kanun, esas mukaveleye ve dürüstlük kurallarına aykırı olduğu; finansal tabloların ve faaliyet raporunun zorunluluklar hilafına düzenlendiğ, dolayısı ile raporların sıhhatli, açıklayıcı ve gerçeğe uygun olduğunun söylenmesinin bu aşamada mümkün olmadığı, kar dağıtımının yapılmadığı, özellikle yüksek miktarda huzur hakkının dağıtılmasının açıkça şirketin usulünce yönetilmediğinin açık kanıtı olduğu, bu kararların kanun, esas mukavaleye ve dürüstlük kurallarına aykırı olduğu beyan edildiği, davalı şirketin 18/08/2016 tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantısında alınan ———– nolu kararların TTK’nun 449.mad. Uyarınca uygulanmasının geri bırakılmasına, yine kararların TTK’nun 445.maddesi göre kanun, esas mukaveleye ve dürüstlük kurallarına aykırı olduğundan iptalin karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının, davalı şirketin uzun süredir yönetim kurulu üyeliğini yaptığı, şirketin ağırlıklı olarak baba———- … tarafından yönetildiği, davacının dışlanmasının söz konusu olmadığı, davacının—- tarihli genel kurulda kendisini bilinçli olarak yönetim kurulu üyeliğine aday göstermediği, hatta seçilen yönetim kurulu üyelerinin lehine oy kullandığı ve yönetim kurulunun oy birliği ile seçildiği, davacının iddialarına tek tek cevap verildiği; Genel kurulda alınan ——– no.lu kararların hukuka aykırı olduğu toptan bir şekilde gerekçelerinin açıklanmadan iptalinin istenmesinin, daha doğrusu somutlaştırmadan iptalinin istenmesinin hukuka aykırı olduğu, zira davacının bu kararlarla ilgili genel kurulda hiç söz almadığı ve fmansal tabloların ve faaliyet raporunun ne yönden eksik olduğuna dair somut bir gerekçenin ortaya konulmadığı, üstelik finansal tablolara ilişkin bağımsız denetim raporunun genel kurulun bilgi dahilinde olduğu ve bu bağımsız denetim raporuna istinaden ibra edildiği, Genel kurulda alınan 8 no.lu kararda kar dağıtılmamasına ilişkin olarak; sektörün yaşadığı ekonomik belirsizliklerin sürmesi çok sayıda rakiplerin bulunması faktörleri göz önünde bulunduran davalı şirketin ihtiyatlılık gereği şirketin elde ettiği karı dağıtmama karı aldığı, ayrıca ana sözleşmenin 23. Maddesinde kar dağıtma zorunluluğunun bulunmadığı, bu nedenle şirketin menfaatleri ve ihtiyatlılık gereği şirketin o dönem için kar dağıtılmamasına karar verebileceğinin içtihatta ver bulduğu, avnca davacının bundan önceki genel kurullarda karın dağıtılmaması yönünde de oy kullandığı, Genel kurulda alınan 9 no.lu kararda yönelim kurulu üyelerine huzur hakkı verilmesine ilişkin olarak; yönetim kurul üyelerine verilen huzur haklarının davalı şirket için yaptıkları çalışmalar ve öz veriler karşısında az bile olduğu, şirketin mevcut sermayesi ile yönetim kurulu üyelerine yapılan huzur hakkı ücretlerinin arasında herhangi bir bağlantı kurulmasının veya huzur hakkının fahiş olduğu yönünde hiçbir surette kanıtlanmasının mümkün olmadığı , zira şirketin mevcut iş hacmi, karlılığı ve aynı çaptaki şirketlerinde yönelim kurulu üyelerine ödenen ücretlerin baz alındığı bu bağlamda davacının da 2010 yılından 2015 yılına kadar en son davacı aylık 40.000 TL huzur hakkı aldığı ve bu tutarın 2012 yılından 2015 yılı dahil arttırılmadiği , buna göre davacının huzur hakkının fahiş olduğunu iddia etmesinin yönetimden ayrılmasından kaynaklandığı, Genel kurulda alınan ————–no.lu izin kararının geçerliliğine ilişkin olarak; bu kararların alınmasının arkasında yatan nedenin, davalı şirketin bir takım okullarının dava dışı hissedar —- mülkiyetinde bulunduğu, bu nedenle zorunlu olarak hukuki ilişki kurulduğu ve zorunlu izin alındığı, hakka davacını da —-5 yıllan arasında kendi kurmuş olduğu danışmulık şirketinin dc davalı şirket ile hukuki ilişki kurduğu, bunun içinde genel kurullarda izin alındığı ve davacının bu hususta da olumlu oy kullandığı, ayrıca genel kurulda dava dışı———-oy kullanmaktan yoksun sayılması gerektiğini karar verilmesi halinde dalıi toplamı tutanağında ———- tarafından kullanılan 10.350 adet olumlu oy ile karara bağlanacağı ve bu kararın geçerli olacağı, dava konusu genel kurul kararları ile ilgili davacı tarafından kararlarının hangi noktalar hukuka aykırı olduğu hususunda herhangi bir somut iddia bulunmadığı beyan edildiğinden bahisle hukuki dayanaktan yoksun davanın reddini talep etmiştir.
Mahkememizce 02/02/2018 tarihinde alınan bilirkişi raporunda özetle; Şirket esas sözleşmesinde yer alan, kar dağıtımına ilişkin hükümlere, genel kurul kararının alınması sürecinde uyulması gerektiği, bu sebeple dava konusu genel kıırul gündeminin S. Maddesi kapsamında alınan kar dağıtılmama kararının, şirket esas sözleşmesinin 22. Maddesinde öngörülen %5 kar payı dağıtılması kuralına aykırı olduğu vc TTK m. 445 uyarınca iptalinin talep edilebileceği, Genel kurul kararının alındığı dönemde Ülkemizdeki ekonomik dalgalanmalar ve durgunluk dikkate alındığında kar payı dağıtmamanın TTK m.523/II’de öngörülen şirketin gelişimi bakımından gerekli bir tedbir olarak değerlendirilebileceği, bu sebeple gene) kurul gündeminin 8. Maddesi kapsamında alınan kar dağıtmama kararının TTK m.445 uyarınca dürüstlük kuralına aykırı olmadığı, şirket net satışları içerisinde yönetim giderlerinin % 5 civarında olması ve uzun dönemdir artış yapılmamış olması gibi hususlar dikkate alındığında huzur hakkındaki artış oranının makul kabul edilebileceği, Dava konusu genel kurul gündeminin 11 maddesi kapsamında görüşülen TTK m.395 ve 396 uyarınca verilecek izinlere ilişkin yönetim kurulu üyelerinin oylarının sayılmaması durumunda da olumlu karar alınabileceği dikkate alındığında, alınan genel kurul kararının hukuka uygun olduğu, Gündemin———- maddeleri kapsamında alınan kararlar bakımından davacının somut iddialarda bulunmadığı, söz konusu konulara ilişkin bilgi alma vc incelemc haklarının da yine pay sahibi davacı tarafından kullanılmadığı, iddialarını somutlaştırmak için şirketler hukukunun belirlediği usulde, gerekli girişimlerde bulunmadığı, bu sebeple davacının gündemin bu maddelerine ilişkin iddialarının ispatlanamadığı, kanaatini bildirmiştir.
Mahkememizce 16/11/2018 tarihli alınan ek bilirkişi raporunda; şirket kayıtlarında yapılan inceleme sonucunda davacının ayrılma akçesi ödenerek şirket ortaklığından çıkarıldığı, bu sebeple davacının pay sahipliği haklarının sona erdiği kanaatini bildirmiştir.
Dava, davalı … ——— hissedarlarından olan davacının, davalı şirketin 18/08/2016 tarihinde alınan———-sayılı kararların kanuna, esas sözleşmeye ve dürüstlük kurallarına aykırı olduğundan bahisle iptali istemine ilişkindir.
Mahkememizce davalı şirketin sicil dosyası celp edilmiş, davacının davalı şirket hissedarlarından olduğu, davanın 3 aylık hak düşürücü süre içinde açıldığı gibi davacı tarafça anılan kararlara muhalefetine ilişkin şerhin kararda yer aldığı, böylece davanın usulünce açıldığı, dinlenebilir olduğu belirlenmiştir.
Ne var ki yargılama sırasında, davalı şirketin 22/08/2017 tarihli genel kurul kararı ile birleşme sonrası infisah ettiği, kararın 31/08/2017 tarihli ——Gazetesi suretinde ilan edildiği, birleşme suretiyle devralan şirketin ——— olduğu görülmüştür.
Davalı tarafça dosyaya sunulan ——— tarihli davalı şirketin Devir(Birleşme) sözleşmesi 4.maddesi ile ” Türk Ticaret Kanunun 141/2. Maddesi uyarınca , birleşmeye katılan şirketlerin, birleşme sözleşmesinde ayrılma akçesi verilmesini öngörebilecekleri belirtilmiştir. ——–birleşmesiyle, birleşmeye katılan şirketlerin sektöründeki konumunu koruyp güçlendirebilmesi; marka değerini daha da geliştirip yaygınlaştırabilmesi; faaliyetlerini rekabetçi ve yenilikçi bakış açısına uygun olarak sürdürebilmesi; dinamik bir organizasyon çatısı altında daha kurumsal, sade ve şeffaf bir yapıda yönetilmesi hedeflenmiştir. Bu amaçla birleşme sonrası şirket unvanında adı ve soyadı yer alan—– dışında pay sahipliği yapısında gerçek kişilere yer verilmemesi esası benimsenmiş ; Türk Ticaret Kanunun çizdiği sınırlara ve koşullara uyularak —-n diğer gerçek kişi paysahiplerine ayrılma akçesi ödenmesi ve birleşme sonrası şirkette yeni pay verilmemesi kararlaştırılmıştır. Birleşme sonrası devrolunun —- belirtilen —- dışındsaki gerçek kişi ortaklarına—– ortaklık haklarına karşılık olarak —– şirketinde pay verilmesi yerine işbu birleşme sözleşmesiyle ayrılmak akçesi ödenmesi” hususunda devralan ve devreden şirketler mutabakata varmışlardır.
Anılan karar ile artık dosyamız davacısının devralan davalı şirkette hissedar olmadığı hususunda taraflar arasında ihtilaf yoktur. Nitekim davacı vekilince mahkememize sunulan —- tarihli beyan dilekçesi ile de ” Müvekkilin ortaklığının sona ermesinden sonra, davalı şirkette doğacak herhangi bir hakkı bulunamayacağı da tabiidir. Fakat ortaklığının sona ermesinden önce şirket faaliyetleri ve yönetiminin neden olduğu hak kayıplarının telafisi ve hakkını alabilmesi için açılmış davaların devam edeceğini, çünkü ortaklıktan çıkarılan “davacı müvekkil için bir denkleştirme / ayrılma akçesinin gerçeğe uygun olarak saptanması” talepli ve 27.10.2017 tarihli davası İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin ——– E. sayılı dosyası üzerinden halen derdes olduğu, İptali talep edilen genel kurul kararlarına ilişkin huzurdaki davada, iddialarımızın ilgili bulunduğu dönemde şirket ortağı olduğu sabit bulunan müvekkilimiz davalı şirket yönetiminin uygulamaları nedeniyle zarara uğradığı, dava konusu kararların iptali ile davacı müvekkilimizin ortaklıktan çıkma payının artış yönünde etkileneceği, davanın, müvekkilimizin ortaklıktan çıkmasından önce ve ortaklık haklarının bulunduğu dönem ile ilgili olduğunu , ek rapora itirazımız kabulü ile bilirkişi kök raporuna itirazlarımız çerçevesinde dava konusu kararların iptaline karar verilmesi gerekmektedir.
” şeklinde beyanda bulunulmuştur.
Dava, TTK 445 vd. maddeleri gereği genel kurul kararının iptali istemine ilişkin olup TTK 446.maddesinde iptal davası açabilecek kişiler sayılmıştır. Davacı, dava tarihinde TTK 446/1-b de öngörülen”pay sahipleri”nin dava açabileceği hükmüne istinaden işbu davayı açmıştır. Ne var ki davalı şirketin devir suretiyle infisahına dair karar alınıp ilan edildiği, öncesinde devreden ve devralan şirketlerce yapılan devir sözleşmesine göre davacı ve başka bir kısım davalı şirket hissedarlarının ayrılma akçesi ödenmek suretiyle devralan ———- pay sahibi yapılmamasına karar verildiği, anılan devir kararının iptalinin talep olunmadığı, bu suretle kesinleştiği belirlenmiştir. Dava şartının mevcut olduğunun, davanın her aşamasında resen inceleneceği HMK 115/1 maddesinin amir hükmü olup davacının şirket ortaklığı son bulunmuş olmakla, aktif dava ehliyeti kalmadığından davanın usulden reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın aktif husumete ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine,
2-Alınması gerekli 44,40 TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 29,20 TL harcın mahsubu ile bakiye 15,20 TL nin davacıdan tahsiline,
3-Avukatlık asgari ücret tarifesine göre davalı için takdir olunan 2.725,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Daval ı tarafından sarfedilen 50TL tebligat giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine,
Dair, Davacı Vekilinin ve Davalı Vekillerinin yüzlerine karşı tebliğden itibaren 2 hafta süre içinde İstinaf yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 27/03/2019