Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/1143 E. 2019/841 K. 26.09.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2016/1143 Esas
KARAR NO: 2019/841
DAVA : İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 18/10/2016
KARAR TARİHİ: 26/09/2019
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
.Davacı vekili dava dilekçesinde özetle ;Davacı banka vekilinin — harçlandırma tarihli dava dilekçesinde özetle; ” Müvekkil banka ile davalı/borçlu—arasında imzalanan kredi kartı üyelik sözleşmesine istinaden borçlu lehine — no 1u kredi kartı hesabı açıldığı ve kredi kullandırıldığını,ilgili kredi kartının sözleşme hükümlerine aykırı kullanılması nedeniyle,—- tarihinde keşiden edilen ihtarname ile hesabın kat edildiği, verilen sürede borcun ödenmemesi üzerine Anadolu –.İcra Müdürlüğü’nün — E, sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığı, davalı/borçlunun, asıl borca, işlemiş faize, faiz oranına ve ferilerine İtiraz ettiği ve takibin durduğunu,sonuç olarak – alacak yönünden davalının haksız ve hukuki dayanaktan yoksun itirazının iptalini, takibin devamına, % 201dan az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmolunmasına, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya tahsiline karar verilmesini talep etmiştir
Davalı vekili verdiği cevap dilekçesinde özetle ; Müvekkil tacir olmadığı için davanın tüketici mahkemelerinde görülmesi gerektiği, müvekkilin ödenecek borcu bulunmadığını taraflar arasında imzalanan bankacılık hizmetleri sözleşmesinin genel işlem şartı oluşturduğu belirtilerek, davanın reddine karar verilmesi talep edilmiştir.
Dava; İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)istemine ilişkindir
HUKUKİ DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE:
Dava, ödemeyen kredi kartı borcu nedeniyle yapılan ilamsız icra takibine itirazın iptali istemidir.
– tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan ve — tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı “Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun”un (TKHK) 2. maddesinde Kanun’un kapsamı “Bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar” şeklinde açıklanmıştır. Kanunun “Tanımlar” başlıklı 3. maddesinin (l) bendinde ise tüketici işlemi, “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder” biçiminde tanımlanmıştır. Aynı maddede, tüketicinin, ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişi olduğu, satıcının ise, kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla tüketiciye mal sunan ya da mal sunanın adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi ifade ettiği düzenlenmiştir.
6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun 73. maddesinin (1) bendinde, bu kanun uygulaması ile ilgili çıkacak her türlü ihtilaflara tüketici mahkemelerinde bakılması gerektiği, 83. maddesinde ise, taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceği belirtilmiştir. Anılan Yasanın geçiş hükümleri başlıklı geçici 1.maddesinin birinci fıkrasında, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce açılmış olan davaların açıldıkları mahkemelerde görülmeye devam edeceği, ikinci fıkrasında ise, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önceki tüketici işlemlerine, bunların hukuken bağlayıcı olup olmadıklarına ve sonuçlarına bu işlemler hangi kanun yürürlükte iken gerçekleşmiş ise kural olarak o kanun hükümlerinin uygulanacağı düzenlenmiş olup 6502 sayılı Yasanın geçici 1. maddenin 2. fıkrası uyuşmazlıkta uygulanacak maddi hukuk kurallarına ilişkin bulunduğundan görevin belirlenmesinde esas alınması gereken davanın açıldığı tarihtir.
Bir hukukî işlemin sadece 6502 sayılı Kanunda düzenlenmiş olması tek başına o işlemden kaynaklanan uyuşmazlığın tüketici mahkemesinde görülmesini gerektirmez. Ancak bu işlemin 6502 sayılı Kanun kapsamında kaldığının kabul edilmesi için taraflardan birinin tüketici olması gerekir.
Somut olayda, taraflar arasındaki imzalanan kredi kartı üyelik başvuru sözleşmesi kapsamında davalıya verilen kredi kartının borçlarının ödenmediğini ileri sürülerek ilamsız icra takibi yapılmıştır. Davalı tüketici sıfatına sahip olduğu gibi davacı banka ile olan uyuşmazlık tüketici işlemi niteliğinde olan tüketicinin kullandığı kredi kartı borcundan kaynaklanmaktadır.
Açıklanan nedenlerle mahkememizin görevsizliğine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere
1-1- Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-Davanın HMK 114/1-c maddesi uyarınca mahkemenin görevli olması ile ilgili dava şartı yokluğu sebebiyle HMK 115/2. Maddesi gereğince usulden reddine,
3-HMK 20. Maddesi uyarınca kararın kesinleşme tarihinden itibaren taraflardan birinin 2 hafta içerisinde mahkememize başvurması halinde dosyanın görevli İstanbul Anadolu NÖBETÇİ TÜKETİCİ MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
4-Aksi taktirde davanın açılmamış sayılmasına,
5-HMK 331/2. Maddesi uyarınca yargılama giderleri hakkında görevli mahkemece karar verilmesine,
Dair;gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olduğuna dair davacı ve davalı vekillerinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.26/09/2019